trattorio da rosario


full...
4
4 yıl önce
koşuyolu
alkol monusune hiç bakmadım. pizzalar orta seviyede diyebilirim.fakat ortam muazzam güzel. bence ozel günlerde tercih edilebilecek nezih bir yer.
0
coskun.tecimer
3
4 yıl önce
koşuyolu
maalesef eski rosario kalmamış. yemek öncesi getirilen hamurdan çanak taş gibi sert idi. bir lokma alabilene aşk olsun. rosario kendini yenilemediği gibi gittikçe irtifa kaybediyor. eski ününün mirasını yiyor. kendine çeki düzen vermezse uzun vadade kaybeder.
0
cem
1
4 yıl önce
koşuyolu
hayatimdan yedigim en kotu,italyan mutfagi adi altinda sunulan pizza ve makarna servis edildi.pizza hamurunun kivami adeta bayatlamis bir lavas gibiydi.pizzaya koyulan domates sosunun marketten alindigini dusunuyorum.deniz mahsullu makarna ögünü "esnaf lolantasi stili" bir yagli/domates suyunda ,donup cozulmus lastik kivamli ve pis kokulu karideslerler ile hamur oluncaya dek pisirilmis makarnayla sunuldu.tam bir saka:)
0
a
5
4 yıl önce
koşuyolu
süphesiz şehirdeki en iyi italyan. servisi, lezzeti hepsi çok iyi ve fiyat olarakta kesinlikle hak ediyor. yediğim en lezzetli pizzaydı. mutlaka denenmesi gerek. i̇lk keşfettiğimizden beri lezzet ve kalitesini hep korumuş umarım hiç değişmez!
0
tunç
4
4 yıl önce
koşuyolu
adini, sahibi olan sicilyali sef rosario costa'dan alan mekan özellikle iç dekorasyonuyla kendinizi italya'da bir orta çag kasabasinda hissettiriyor. ahsap kirisler, otantik esyalar, tas duvarlar ve her yerinden yesillikler çikan göz alici bir dekor. baslangiçta gelen kuru domates soslu ve sarimsakli ekmegimizi mantarli, patlicanli, biberli, domatesli zeytinyagina banarak isinma turlarina basladik. incecik dilinmis parmesan,roka ve dana carpacciodan olusan pizza carpaccio güzeldi. sarap sosunda pismis deniz mahsullü spagetti(karides, kalamar, midye, domates, maydanoz, sarimsak) ve sebzeli risotto ile über alles bir lezzet yakaladik. tatli tercihimiz tiramisu oldu. hem görsel hem de lezzet açisindan harikaydi. mekan özel günler için de çok fazlaca tercih ediliyor. 2 yil önceki ilk gelisimde fiyatlar daha uygundu. el degistirdigi için fiyatlarda gözle görülür bir artis söz konusu. sanirim cumartesi aksamlari canli müzik de var. kosuyolu'nda park yeri bulmak büyük sikinti oldugundan vale hizmeti de mevcut. özetle, degisik bir italyan lezzeti istiyorsaniz, tercih edilebilir. daha iyileri var mi derseniz, tabi ki var, hem de fazlasiyla..
0
uluc
4
4 yıl önce
koşuyolu
anadolu yakasının en iyi italyan restoranlarının başında gelir .italyadaki tratoryaları andırır. yemek kalitesi iyi malzeme kaliteside yüksektir. lezzet açısından her gittigimde memnun kaldım.
0
gokhan
5
4 yıl önce
koşuyolu
güzel bir restoran ambiance harika garson iyi daha ne olsun kesinlikle tavsiye ederim yemekler lezzetli herkes ilgili park sorunu yok vale var
0
onur
5
4 yıl önce
koşuyolu
atmosferi güzel - çocuk olmadan önce giderdik ve çok begenirdik. malum saat 19'dan sonra çocuk alinmiyor mekana. pahali bir yer olmasina ragmren yemekleri lezettli. pizzalar tavsiye edilir. rezervasyonlu gitmek ayrica tavsiye edilir.
0
emre
4
4 yıl önce
koşuyolu
güzel bir italyan - oldukça sakin, yemekleri ve sunumlari hos, lezzetli bir italyan. garsonlarin giydigi kiyafetler bence gereksiz. kadeh sarap seçenekleri az. tekrar gitmeyi isteyecegim, çok pahali olmayan bir mekan.
0
atilla
4
4 yıl önce
koşuyolu
nihayet methini çok duydugum rosario'ya geldim, keske daha önce gelseydim, porçini mantarimi desem, firinda patlicanmi, benek rokami, sefin eti tel tel , agizda dagiliyor, pizzalar tasfirindan mis, gelirken fiyat düsünmeyin kesinlikle degiyor.
0
ilker
5
4 yıl önce
koşuyolu
sicilyali'nin rüzgari - kosuyolu dolaylarinda bulunan trattoria da rosario'ya ilk defa dün gitmek kismet oldu. giriste karsilastiginiz manzara yani mekanin ambiyansi çok hos çünkü ortam size gerçekten de sanki italya'da bir restoranda yemek yiyormus hissi veriyor. sefinin sicilyali oldugunu duymustum ve özellikle de bu yüzden rosario'ya gitmek istedim çünkü italyan ahçilarin, özellikle de güneylilerin mutfak edebiyati gerçek italyan lezzetini tam yansitiyor. yemekler daha lezzetli olsun diye fazladan krema koymuyorlar mesela. bunun gibi örnekler çogaltilabilir elbette. fakat sicilyali sefin rahatsizligindan ötürü mekandan kisa bir süreligine ayri kaldigini duyunca hem üzüldüm hem de kafamda bazi soru isaretleri belirdi! acaba yemeklerin lezzetinde bir degisiklik olmusmuydu? sonuçta kiyas yapamayacagim için de bir nebze üzüldüm. anti pasti olarak kalamar söyledik ki harikaydi. kalamari genellikle italyan mutfaklarinda parçalamazlar, yani bir diger deyisle bizim bildigimiz gibi halka halka yapmaz oldugu gibi küçük kesitlerle sunarlar. kalamarin üzerindeki sos, baharatlar ve pisirilmesi ile birlikte sunumu çok iyiyidi. ana yemeklerde carbonara ve pizza denedik. çok hosumuza gitti. en iddiali olan tarafi ise tiramisu. gerçekten oldukça basariliydi. sonuç olarak sicilyali sefin yoklugunda esen rüzgar mekan tarafindan iyice benimsenmis ki hem kaliteden hem de lezzetlerden ödün verilmemis. gayet güzel. fiyatlar kaliteli italyan restaurantlarinda ki gibi oldugu için ne az ne de fazla diyebiliriz. tavsiye mi? kesinlikle ediyorum.
0
arif
4
4 yıl önce
koşuyolu
suyuna varıncaya kadar italyan olan bir restoran. ortamı cok şık. özel günler için rahatlıkla düşünülebilir. italyan mutfağının sunulduğu en iyi yerlerden biri. malzemelerin italya'dan geldiği söyleniyor. şarap olayına girmezseniz ve aç gözlülük yapmazsanız, hesap böyle bir yer için makul karşılanabilir. aksi durumda ucu açık bir yoldasınızdır, maddi durumuzda uygunsa sonuna kadar keyfini çıkarın. sık sıkta gidin tabi.
0
seçil
4
4 yıl önce
koşuyolu
özel bir günümüzde kutlama icin gitmiştik salaş ve otantik bir mekan garsonlar cok cok ilgili. domates corbasi pizza içecekler ve şefin tatlısını yedik 2 kişi fiyat 197 tl tuttu yani biraz fiyatları abartı onun dışında güzel mekan ✌
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
koşuyolu
i̇stanbul’un güzide koşuyolu semtine yolu düşenler, genelde iki önemli detayı fark etmeden burayı es geçip yollarına devam ederler. 

birincisi, koşuyolu’ndaki iki katlı evler, aslında bir zamanlar levent’te yapılmış emlak bankası konutlarının aşağı yukarı aynısıdır. sihirli bir güç levent coğrafyasına “yürü ya kulum,” demiş, o bölgeyi kıymetlendirmiş, oradaki evlerin bilmemkaç defa yeniden yıkılıp yeniden yapılmasını sağlamış ve şimdilerde el yakan fiyatlarla satın alınması olanaksız hale getirmiştir. öte yandan, aslında levent’e ikizi gibi benzeyen koşuyolu bölgesine tarih farklı davranmıştır. burada hala eskilerden kalma, pek de restore edilmemiş iki katlı evlerin çoğunlukta olduğunu görürsünüz. bu bölge kardeşi levent’e göre hayli gölgede kalmıştır.

bana kalırsa bu detay pek çok kişinin gözünden kaçar.

i̇kincisi ise, işte bu mecranın tam göbeğinde, bölgenin en civcivli iki caddesini bir birine bağlayan bir yokuş üzerinde arz-ı endam eyleyen trattoria da rosario derler i̇talyan lokantasıdır. bu lokanta, bana kalırsa, bir i̇talyan lokantasının sahip olması gereken tüm özelliklere sahip nadir yerlerden biridir şehrimizde. yine bana kalırsa, rosario tüm yeme-içme-eğlence-kültür hayatının avrupa yakasından ibaret olduğunu düşünen ve tüm anadolu yakası’nı “cadde” zanneden i̇stanbul fakiri cahil dostlarımızın yüzüne inen okkalı bir tokat gibi kabul edilmelidir.

o zaman şöyle diyelim:

“koşuyolu caddesi’nden altunizade istikametine giderken, bir dört yol ağzı görürsen, ey yolcu, oradan sağa sap. kalfaçeşme sokağı denilen yokuşa çıkacaksın. buradan aşağı inerken sağ tarafta rosario diye bir lokanta görürsen ve oraya girip bir masaya oturursan ve enfes yemeklerin tadına bakarsan sakin ol. çok şaşıracaksın!”

rosario uzun zamandır ziyaret ettiğim bir lezzet merkezi. 2001 senesinde şef rosario costa tarafından kurulmuş, kendine, “müşterilerine sicilya mutfağının klasik i̇talyan lezzetlerini aile ortamında yaşatmak” gibi bir misyon yükleyerek bugünlere gelmiş bir işletme.

rosario costa burayı bir “han” olarak tanımlıyor. bana kalırsa da dekorasyonu hayli ilgi çekici. bir yandan taş döşeli zemin ve duvarlar, diğer yanda, her taraftan sizi saran tahta mobilyalar dikkat çekiyor. rustik bir atmosfer sizi sarıp sarmalarken, raflardaki kahve değirmenleri ve fenerler ayrıntıya ne kadar önem verildiğini gösteriyor. i̇çme mekanı da, bahçesi de özenle dayanıp döşenmiş ve eşya kalabalığına karşın insanın yalın bir mutluluk hissetmesine sebep oluyor.

evet, burada hissettiğim tam olarak da bu. her ayrıntının düşünülmüş olduğu, her gelişimde beni şaşırtan “yoğun yalınlık” hissi. bunu açıklamak zor, biliyorum. fakat başka türlü de kelimelere dökmem ne yazık ki olası değil. gittiğinizde anlarsınız, diye düşünüyorum. kalabalık, azıcık ekletik, çokça rustik bir dekorasyondan doğan, çiçekli, böcekli, eski bakır objelerle, folklorik garson kıyafetleri ile dolu bir atmosfer. betimlemede daha fazlası mümkün değil.

gelelim yemeklere…

yukarıda fotoğrafını gördüğünüz harikulade tabak yemekten önce geliyor. kurutulmuş domates, biber, zeytin, patlıcandan oluşan, insanın damağında hiç tanımadığı öyküler çınlatan bir tabaktan bahsediyorum. o harikulade zeytinyağına ekmek banmadan edemeyeceksiniz. yanında gelen domatesli ve sade sarmısaklı ekmeklere ne demeli? aman dikkat! erken tıkanmamak için hepsini silip süpürmeyin.

img_4395ph

bendeniz, ömrü hayatım boyunca yediğim en lezzetli dana carpaccio’ya bu lokantada rastladım. bir giriş yemeği olarak kabul edilen carpaccio’yu burada ana yemek olarak mideye indirebilirsiniz rahatlıkla. kalabalıksanız ortaya söyleyin, kimse bu yemekten mahrum kalmasın dostlar. etin kalınlığı, parmesanın inceliği, rokanın dengeli tadı ve görüntüsüyle bir başyapıt…

img_4396ph

yemekte seçenek çok. pasta, antipasti, pizza, ne arasanız mevcut. bendeniz en son gidişimde deniz mahsüllü bir risotto sipariş ettim ve güzel bir rigatoni alla capresenin tadına baktım. bunların yanında ise kadehle satılan kırmızı şaraptan içtim.

yediğim risotto frutti di mare’nin muhtevası olan, karides, kalamar, vongole, midye, maydanoz, soğan ve sarmısak beni ziyadesiyle mutlu etti diyebilirim. özellikle mideye indirdiğim kum midyelerinin olağanüstü lezzetli olduğunu söyleyebilirim.

img_4408ph

rigatoni alla capresenin ise benim damak zevkime yüzdeyüz hitap ettiğini söyleyebilirim. i̇çinde zeytinyağ, kapari, kuru domates, zeytin, mozarella, fesleğen,roka, sarmısak, soğan ve şarabın müthiş uyumunu hissedebiliyordum tadına bakarken. bu kadar çok malzemeden bu denli yalın ve homojen bir lezzet elde etmek her yiğidin harcı değildir, diye düşünmekteyim. (yine yalınlık meselesi sevgili dostlar)

img_4403ph

bu yemekleri kırmızı şarap eşliğinde yedikten ve iyice doyduktan sonra insanı bir espresso paklıyor açık konuşmak gerekirse.

porsiyonlar büyük ve doyurucu. bu sebepten ne yazık ki tatlıya yer kalmıyor.

garsonların bilgi seviyesi, yönlendirmesi ve güleryüzlü olmaları mekanın en büyük artılarından. garsonların tavırlarına bayıldım diyebilirim.

cuma, cumartesi akşamları canlı gitar dinlentisi oluyor mekanda. ama öğlen yemeklerinin de değişmez adresi. çevreden iş yemeğine gelenlerle dolup taşıyor.

park yeri bulmak konusunda sıkıntı olmayan bir bölgede rosario. ayrıca vale servisi de var.

fiyatlar ucuz değil, ama ne yemeklere ne paralar ödediğimiz düşünülürse, kesinlikle ödenen parayı hak ediyor.

sevgili dostlar, yemeği, görüntüsü, servis kalitesiyle sizi şaşırtacak, sımsıcak bu lokantaya gitmenizi şiddetle öneririm. her defasında memnun kaldım. siz de kalacaksınız.

kalfaçeşme sokak no:22 koşuyolu

telefon:0216 327 63 63


-----10 sep, 2013-----

istanbul'un güzide kosuyolu semtine yolu düsenler, genelde iki önemli detayi fark etmeden burayi es geçip yollarina devam ederler.

birincisi, kosuyolu'ndaki iki katli evler, aslinda bir zamanlar levent'te yapilmis emlak bankasi konutlarinin asagi yukari aynisidir. sihirli bir güç levent cografyasina "yürü ya kulum," demis, o bölgeyi kiymetlendirmis, oradaki evlerin bilmemkaç defa yeniden yikilip yeniden yapilmasini saglamis ve simdilerde el yakan fiyatlarla satin alinmasi olanaksiz hale getirmistir. öte yandan, aslinda levent'e ikizi gibi benzeyen kosuyolu bölgesine tarih farkli davranmistir. burada hala eskilerden kalma, pek de restore edilmemis iki katli evlerin çogunlukta oldugunu görürsünüz. bu bölge kardesi levent'e göre hayli gölgede kalmistir.

bana kalirsa bu detay pek çok kisinin gözünden kaçar.

ikincisi ise, iste bu mecranin tam göbeginde, bölgenin en civcivli iki caddesini bir birine baglayan bir yokus üzerinde arz-i endam eyleyen trattoria da rosario derler italyan lokantasidir. bu lokanta, bana kalirsa, bir italyan lokantasinin sahip olmasi gereken tüm özelliklere sahip nadir yerlerden biridir sehrimizde. yine bana kalirsa, rosario tüm yeme-içme-eglence-kültür hayatinin avrupa yakasindan ibaret oldugunu düsünen ve tüm anadolu yakasi'ni "cadde" zanneden istanbul fakiri cahil dostlarimizin yüzüne inen okkali bir tokat gibi kabul edilmelidir.

o zaman söyle diyelim:

"kosuyolu caddesi'nden altunizade istikametine giderken, bir dört yol agzi görürsen, ey yolcu, oradan saga sap. kalfaçesme sokagi denilen yokusa çikacaksin. buradan asagi inerken sag tarafta rosario diye bir lokanta görürsen ve oraya girip bir masaya oturursan ve enfes yemeklerin tadina bakarsan sakin ol. çok sasiracaksin!"

rosario uzun zamandir ziyaret ettigim bir lezzet merkezi. 2001 senesinde sef rosario costa tarafindan kurulmus, kendine, "müsterilerine sicilya mutfaginin klasik italyan lezzetlerini aile ortaminda yasatmak" gibi bir misyon yükleyerek bugünlere gelmis bir isletme.

rosario costa burayi bir "han" olarak tanimliyor. bana kalirsa da dekorasyonu hayli ilgi çekici. bir yandan tas döseli zemin ve duvarlar, diger yanda, her taraftan sizi saran tahta mobilyalar dikkat çekiyor. rustik bir atmosfer sizi sarip sarmalarken, raflardaki kahve degirmenleri ve fenerler ayrintiya ne kadar önem verildigini gösteriyor. içme mekani da, bahçesi de özenle dayanip dösenmis ve esya kalabaligina karsin insanin yalin bir mutluluk hissetmesine sebep oluyor.

evet, burada hissettigim tam olarak da bu. her ayrintinin düsünülmüs oldugu, her gelisimde beni sasirtan "yogun yalinlik" hissi. bunu açiklamak zor, biliyorum. fakat baska türlü de kelimelere dökmem ne yazik ki olasi degil. gittiginizde anlarsiniz, diye düsünüyorum. kalabalik, azicik ekletik, çokça rustik bir dekorasyondan dogan, çiçekli, böcekli, eski bakir objelerle, folklorik garson kiyafetleri ile dolu bir atmosfer. betimlemede daha fazlasi mümkün degil.

gelelim yemeklere...

yukarida fotografini gördügünüz harikulade tabak yemekten önce geliyor. kurutulmus domates, biber, zeytin, patlicandan olusan, insanin damaginda hiç tanimadigi öyküler çinlatan bir tabaktan bahsediyorum. o harikulade zeytinyagina ekmek banmadan edemeyeceksiniz. yaninda gelen domatesli ve sade sarmisakli ekmeklere ne demeli? aman dikkat! erken tikanmamak için hepsini silip süpürmeyin.


bendeniz, ömrü hayatim boyunca yedigim en lezzetli dana carpaccio'ya bu lokantada rastladim. bir giris yemegi olarak kabul edilen carpaccio'yu burada ana yemek olarak mideye indirebilirsiniz rahatlikla. kalabaliksaniz ortaya söyleyin, kimse bu yemekten mahrum kalmasin dostlar. etin kalinligi, parmesanin inceligi, rokanin dengeli tadi ve görüntüsüyle bir basyapit...


yemekte seçenek çok. pasta, antipasti, pizza, ne arasaniz mevcut. bendeniz en son gidisimde deniz mahsüllü bir risotto siparis ettim ve güzel bir rigatoni alla capresenin tadina baktim. bunlarin yaninda ise kadehle satilan kirmizi saraptan içtim.

yedigim risotto frutti di mare'nin muhtevasi olan, karides, kalamar, vongole, midye, maydanoz, sogan ve sarmisak beni ziyadesiyle mutlu etti diyebilirim. özellikle mideye indirdigim kum midyelerinin olaganüstü lezzetli oldugunu söyleyebilirim.


rigatoni alla capresenin ise benim damak zevkime yüzdeyüz hitap ettigini söyleyebilirim. içinde zeytinyag, kapari, kuru domates, zeytin, mozarella, feslegen,roka, sarmisak, sogan ve sarabin müthis uyumunu hissedebiliyordum tadina bakarken. bu kadar çok malzemeden bu denli yalin ve homojen bir lezzet elde etmek her yigidin harci degildir, diye düsünmekteyim. (yine yalinlik meselesi sevgili dostlar)


bu yemekleri kirmizi sarap esliginde yedikten ve iyice doyduktan sonra insani bir espresso pakliyor açik konusmak gerekirse.

porsiyonlar büyük ve doyurucu. bu sebepten ne yazik ki tatliya yer kalmiyor.

garsonlarin bilgi seviyesi, yönlendirmesi ve güleryüzlü olmalari mekanin en büyük artilarindan. garsonlarin tavirlarina bayildim diyebilirim.

cuma, cumartesi aksamlari canli gitar dinlentisi oluyor mekanda. ama öglen yemeklerinin de degismez adresi. çevreden is yemegine gelenlerle dolup tasiyor.

park yeri bulmak konusunda sikinti olmayan bir bölgede rosario. ayrica vale servisi de var.

fiyatlar ucuz degil, ama ne yemeklere ne paralar ödedigimiz düsünülürse, kesinlikle ödenen parayi hak ediyor.

sevgili dostlar, yemegi, görüntüsü, servis kalitesiyle sizi sasirtacak, simsicak bu lokantaya gitmenizi siddetle öneririm. her defasinda memnun kaldim. siz de kalacaksiniz.

http://lokantalarim.blogspot.com/2013/09/trattoria-da-rosario.html
0
tanseldemir
4
4 yıl önce
koşuyolu
koşuyolu'nda her sene onlarca cafe ve restoran açılıp kapanır ama bu mekan yıllardan beri kalitesini bozmadan nezih ortamı ve lezzetli kaliteli ürünleriyle hizmet vermeye devam ediyor. peynir tabağı, şarap ve pizza için çok doğru bir adres.
0
oturum aç
hesap oluştur