spago - st. regis istanbul


İçinde "kokteyl" olan yorumlar
4
3.9
tuğçe
3
4 yıl önce
şişli
dün akşam arkadaşımın doğum günü vesilesiyle gittik. resepsiyondaki kız daha kimsenin gelmediğini bu sebeple bizi bara alacağını söyledi. masada neden bekleyemedik?

kızın o an dalgınlığına geldi sanırım montumuzu vestiyer için sormadı ama sağolsun sonra bir garson vestiyere eşyalarımızı bırakabileceğini iletti. arkadaşlarımız gelene kadar barda farklı kokteyllerden içelim dedik ve 1 peace on earth 1 angel & politicians söyledik. kokteyllerin hepsi 49 tl. ben peace on earthü çok beğendim, angel ise tatlı margaritha gibiydi. margaristhasıyı sevdiğimden sanırım tatlı olması fikri hoşuma gitmedi.

arkadaşlarımızın mekana girmesiyle sonunda bizi masaya aldılar (ki önce onları da bara yönlendirmişler, sanırım barda 10 kişi ip gibi dizilmemizi beklediler). masaya yerleştikten 5 dkk sonra menü geldi ama siparişi vermemiz 40 dkkyı buldu. bu süre zarfında da hiçbir garson gelip sipariş vermek ister misiniz diye sormadı. hatta siparişi vermek istediğimizi birine ilettiğimizde tabi yönlendiriyorum dendi, ve gözümle gördüm çocukcağız garsona söyledi ama o da 10 dkk sonra masamıza teşrif etti. masanın siparişleri 2 adet çıtır marul salatası, 2 adet gnocchi,2 adet risotto,2 adet mac & cheese,2 adet organik tavuk, 2 adet ızgara pirzola şeklindeydi. i̇çecek olarak 1 kadeh beyaz, 1 kadeh rose şarap söylendi. kalanı suyla hayatlarını devam ettirdi(suyun şişesi 14 sanırım 9 şişe falan içmiştik) siparişle birlikte masanın ortasına birbirinden lezzetli ekmekler ve tuzlu tereyağ geldi. tuzlu tereyağ ekmekle harika gidiyordu ve tansiyonumu dengeliyordu ama 64 tl olduğunu bilseydim asla dokunmazdım. evet ortaya gelen ve normalde her yerde ikram olanlardan da para alıyorlar!

bu sırada eksik 2 arkadaşımız daha geldi, onlardan teki kahve & sufle söyledi. diğeri de angel & politicians. sufle tüm yemeklerden önce geldi, servis yapan garson exktra pudra şekeri isteyip istemediğini, krema ve dondurmayı karıştırabileceğini içinde söyledi. sufleyi yiyen arkadaşımız krema ve dondurma sevmediğini söylediği halde biz böyle servis ediyoruz, böyle daha güzel oluyor bla bla demeye başladı. arkadaşım istemediğini sert bir şekilde dile getirince uzaklaşma kararı aldı.

sonunda heyecanla beklenen yemekler geldi ama maalesef benim için beklediğime değmedi. risotto çok tuzluydu. dağ mantarlı & karidesli denmesine karşın içinden 2 karides çıktı. da mario'nun risottosunun yanında 0dı. gnocchi benze başarızdı, hamur olmuş ve iç malzemesinin tadı hiç gelmiyordu ama diğer gnocchi'yi söyleyen arkadaşım da çok beğendi. marul salatasını yiyenlerden 1i şampanya tadını aldığı için çok mutluyken diğeri 2 maruldan ibaretmiş cidden diye hayal kırıklığını bildirdi. pirzola sadece pirzola olduğu için güzeldi, ahım şahım tarafı yoktu. tavuklar da idare ederdi. mac & cheese ise risottonun aksine tutsuzdu. beklediğim lezzeti ne ben ne de grubun kalanı bulabildi. bu sebeple tatlı menüsüne bakmadık bile. birer türk kahvesi içip kalktık.

bu kadar mutsuz yemeğimizin bedeli 1270 tl oldu. zaten mecburiyetten gitmiştim, bir daha gitmek zorunda kalırsam yemeğimi yer spago'yakokteyliçmeye giderim.
0
begum
4
4 yıl önce
şişli
st.regis otelin terasında bulunan spago, çok şık bir mekan. servis başarılı. terası eminim akşam keyiflidir. pizza yedik vekokteyliçtik. heaven on earth ve pins and needles denedik. heaven on earth ü tavsiye ederim. yemek/performans mekanı düşününce normal denilebilir. türk kahveleri selamlique tarafından ama bize gelene kadar soğuyup köpüğü gitmeseydi keşke.
0
elvin
4
4 yıl önce
şişli
st regis otelin terasında mart 2015'te açıldı. oscar törenlerinin şefi 2 michelin yıldızlı wolfgang puck'ın yemeklerini özel bir etkinlikte ilk fırsatta tadan şanslılardan biriyim. lüks bir akşamyemeği veya yemek sonrasıkokteyliçip güzel müzik dinlemek için çok ideal bir yer. kokteyllerden favorim: peace on earth. menüsü karman çorman değil, içinde kaybolmuyorsunuz. başlangıç olarak acılı tuna tartar koniler içinde geliyor. füme norveç somonlu pizza ise şiddetle tavsiye ederim. kral yengeç louis, ismi gibi merak uyandırıyor ve lezzetli ama doymalık değil paylaşmalık. ana yemeklerden buharda pişmiş levrek ve fillet migron steak yanında comte peynirli patates püresiyle hem gözümü hem karnımı doyurdu. fakat ne kadar doymuş olursanız olun tatlı yemeden kalkmayın. özellikle sufle diyip de geçmeyin, dumanları tüten suflenin üzeride eriyen dondurma üzerine dökülen sıcak çikolatayı kaşıklayın!!! fiyatları yüksek, ama bu manzara, menü ve servise fazla değil.
0
ahmet
4
4 yıl önce
şişli
güzel bi yerlerde akşam yemeği diye çıkıp geldiğimiz nişantaşı'nda st regis in terasındaki spago'da bulduk kendimizi. rezervasyonumuz yoktu ancak sıcak ilişkiler sayesinde kendimize güzel bir masa bulduk.
bişeyler yemeden öncekokteyliçelim diyip bara geçtiğimizde fotoğraflardaki kokteylleri denedik. salatalıklı (pin&needles) ve mango(peace on earth) lu kokteylleri gayet güzeldi. zaten mekândaki herkokteylkendi imzalarını taşımaktaymış. ancak dipnot barmenlerin hitap konsunda çok başarılı oldukları söylenemez. kendilerini geliştirmeleri lazım!!!
masamıza geçtiğimizde başlangıç olarak tuna tartare gerçekten lezizdi. mutlaka denemelisiniz. steak tartare eh işte. daha iyileri tabi ki var. mac&cheese in tadi güzeldi ancak sosu daha yoğun olabilirdi. ana yemek olarak spago'nun meşhur somonlu pizzasını denedik. tadi gerçekten çok iyiydi. bir başka ana yemek olarak gelen jumbo karides ise o kadar iyi değildi. eh işte....
bunları yedikten sonra tatlıya yer çok kalmadı ancak çok çikolata sevmesem de sufle çok hafifti ve bitirilebilir bir tatlı haline gelmişti. güzeldi. limonlu tatlı ise gerçekten lezizdi. ✌?️.
mekanın manzarası güzel ancak buraya manzara için değil güzel şeyler yemek ve farklı kokteyller tadıp güzel bir akşam geçirmek için gidebilirsiniz.
0
food
5
6 yıl önce
st. regis i̇stanbul
bir cumartesi akşamı başka bir mekanda yer bulamayıp hadi spago'ya gidelim dedik. yukarı bir çıktık müzik, kalabalık çok eğlenceli bir ortam vardı. ben böyle beklemiyordum. hemen bizimle ilgilendiler ve bir masa ayarladılar.kokteylseçme konusunda çok iyi ilgilendiler ve sipariş verdiğimkokteyluzun süredir içtiğim en başarılı kokteyllerden biriydi.kokteylfiyatları 52₺, şarap fiyatları ise ortalama 40₺. garsonlar çok komik, sempatik, ilgili ve güler yüzlülerdi. i̇stanbul'da bir sürü mekana gittim ve hiç bu kadar iyi ilgilenilen bir yer görmedim. umarım hiç bozmaz ve hep böyle devam eder. bence burası kesinlikle yaz akşamları keyif yapmalık bir yer, günbatımı ve alkol ikilisi ??
0
m.y.
5
7 yıl önce
şişli
sali aksami saat 19:00 gibi ordaydik, sadece 1 masa vardi bizden başka , once dis kisimda oturduk , sınırlı deniz manzarasi olsa da oldukca keyifli bir alan , peace on earth adlı burda pek çok kullanıcının önerdiğikokteylile basladik, yumusak icimli oldukca hos birkokteyltavsiye ediyorum bende . sonrasinda usuyunce iceri gectik, oldukca los bir ortam ama sade ve şık, çalan müzikler çok iyiydi , hafif çekik gözlü garsonumuz mükemmeldi , sonrasında bir margarita pizza istedik, gayet başarılıydı o da. çay ikram ettiler ve çay yanında ki kurabiyede enfesti . ben çok memnun kaldım, tekrar ve tekrar gitmeyi düşünüyorum .kokteyl45 tl, pizza 32 tl, toplamda 214 tl gibi bir rakam ödedik .
0
kayahan
4
7 yıl önce
şişli
otelde kaldığımız sırada akşam kokteylimiz spago'daydı. manzarası ile öncelikli gülümsetiyor ardından hızla tazelenen içki vekokteylmezeleri çok güzel. pizzası harika. gün batımı sırasında fazlaca güneşe maruz kalabilirsiniz gözlüksüz çıkmayın derim :)
0
ahmet
5
8 yıl önce
st. regis i̇stanbul
güzel bi yerlerde akşam yemeği diye çıkıp geldiğimiz nişantaşı'nda st regis in terasındaki spago'da bulduk kendimizi. rezervasyonumuz yoktu ancak sıcak ilişkiler sayesinde kendimize güzel bir masa bulduk.
bişeyler yemeden öncekokteyliçelim diyip bara geçtiğimizde fotoğraflardaki kokteylleri denedik. salatalıklı (pin&needles) ve mango(peace on earth) lu kokteylleri gayet güzeldi. zaten mekândaki herkokteylkendi imzalarını taşımaktaymış. ancak dipnot barmenlerin hitap konsunda çok başarılı oldukları söylenemez. kendilerini geliştirmeleri lazım!!!
masamıza geçtiğimizde başlangıç olarak tuna tartare gerçekten lezizdi. mutlaka denemelisiniz. steak tartare eh işte. daha iyileri tabi ki var. mac&cheese in tadi güzeldi ancak sosu daha yoğun olabilirdi. ana yemek olarak spago'nun meşhur somonlu pizzasını denedik. tadi gerçekten çok iyiydi. bir başka ana yemek olarak gelen jumbo karides ise o kadar iyi değildi. eh işte....
bunları yedikten sonra tatlıya yer çok kalmadı ancak çok çikolata sevmesem de sufle çok hafifti ve bitirilebilir bir tatlı haline gelmişti. güzeldi. limonlu tatlı ise gerçekten lezizdi. ✌?️.
mekanın manzarası güzel ancak buraya manzara için değil güzel şeyler yemek ve farklı kokteyller tadıp güzel bir akşam geçirmek için gidebilirsiniz.
0
ebru
5
9 yıl önce
şişli
amerika’nın bir numaralı şefi, hollywood ünlülerin tek tercihi, oscar törenlerinin değişmez baş aşçısı, çok satan yemek kitaplarının yazarı, dev bir restaurant imparatorluğunun tek sahibi; wolfgang puck… kendisiyle bütünleşmiş spago markasını sonunda i̇stanbul’a taşıdı.

i̇lk kez 1982 yılında los angeles’te açtığı spago bugün holywood yıldızlarının vazgeçemediği bir mekan. beverly hills’de halen hizmet veren spago’nun müdavimleri kimler dersek; sharon stone, goldie hawn, michael douglas, steve martin, arnold shawazenger, leonardo dicaprio… oscar törenlerinde verilen ziyafetler de hep puck’un mutfağından çıkma. sonunda i̇stanbul’un tam da kalbinde nişantaşı’nda eski maçka otelinin yerinde 1 mart’ta açılan st regis otel’in 7. katında açıldı. hem de ne açılış. restoran 3 gün boyunca şef wolfgang puck eşliğinde ağırladı misafirlerini. ben de gezenayaklar olarak şef ile aynı masada, onun mutfağından çıkan müthiş lezzetlerin tadına bakma şerefini yaşadım. hatta birlikte mutfağına girip selfiemizi de çektik. roof’da manzara müthiş, bahar ve yaz döneminde terasta oturmak da büyük keyif. loş bir ışık hakim tüm restoranda, bu da şef puck’un özel seçimiymiş. bar da dj müziği hakim, kokteyller, ismiyle bile büyülemeye yetiyor. sunumlardakokteylisimleri kadar romantik. benim seçimim peace on earth… yıllardır aradığım o eşsiz fresh tat…spago i̇stanbul’un şefi peleg miron, chef wolfgang puck ile birlikte uzun yıllar çalışmış. şimdi ise i̇stanbul spago kendisine emanet. menüye gelince; menüde puck klasiği fransız mutfağı temeline, california mutfağı esintileri eklenmiş. deniz ürünleri ağırlıklı.

bizim masamıza başlangıç olarak gelen acılı tuna tartar, hem sunumu ile, hem tadı ile mükemmel bir seçimdi. ballı çıtır kornetler içinde sunulan tuna’ya avokado, zencefil turşusu, salatalık, soya sosu ve chili aioli karıştırılmış. kornetin sonuna doğru artan acısı ile muhteşem bir deneyimdi. i̇smi kadar havalı bir sunumla gelen louis soslu kuzey amerika istakozu & kral yengeç, göründüğü kadar lezzetli. i̇çinde acılı domates, yaban turbu sosu var. tüm bu karışım ise panna cotta üzerine yerleştirilip servis ediliyor. panna cotta’yı yerken peynir olduğunu düşünmüştük ancak yanılmışız. şaşırtan sürpriz tatlardan biriydi. spago’nun en önemli lezzetlerinden birinin somonlu pizza olduğunu duymuştum, ama bu kadar iyi olabileceğini tahmin etmemiştim. gerçekten anlatılmaz yaşanır. menünün en başarılı parçası somon fümeli pizza. somon füme parçaları dere otlu creme fraiche’in üzerine yerleştirilmiş. creme fraiche ekşimsi bir taze krema çeşidi, krem peyniri andırıyor. tabii ki somonlar soğuk. ve üzerindeki somon inciler; havyar…hem leziz, hem görsel olarak müthiş. somon pizzanın ardından sunulan levrek ise lokum gibiydi. buharda pişirilmiş hong kong usulü levrek; zencefili daha önce somon balığı ile denemiştim ama levreğede bu kadar yakışacağını tahmin etmezdim. i̇çeriğinde zencefil, bezelye ve chili yağı var. buharda pişirilmiş olması da lezzetine lezzet katmış.el yapımı tortellini makarna ise tam anlamı ile ağızda dağılan cinsten. tatlı bezelye, marjoram, parmigiano parmesan ile servis edildi. menüde en beğendiğim tadlardan biriydi diyebilirim. sırada et vardı. fillet migron steak; au poivre armagnac, biber sosla az pişirilmiş olarak servis edildi. yanında sunulan patates püresine comte peyniri ilave edilerek lezzeti arttırılmış. hatta sarmısak ile lezzet daha da keskinleşmiş. sunumunda ise iştah açacak şekilde püreyi show yaparak etin yanına servis ettiklerinden olsa gerek hepimiz etkilendik. etin çiğ olmasından dolayı biraz rahatsız olduğumu belirtmem gerekiyor, ancak az pişmiş sevenlerin mutluluğunu görmeye de değerdi. menünün en güzel kısmına, tatlılara geçince; gerçek anlamda başımızı döndüren bir showla arka arkaya inanılmaz tatlar masamıza yağmaya başladı. hangisine bakıp aşık olacağımı çözemedim ama hepsinin tadına baktığım doğrudur. evet fotoğraflarda da gördüğünüz gibi hepsinin görünümü, sunumu tadını da belli ediyor. 3 katlı milföyün arasında creme legere var. milföy çilek sorbe ve kırmızı böğürtlen ile servis ediliyor. fırınlanmış alaska adı ile servis edilen bezeli tatlının bezesi safranlı, içinde ise fıstıklı gelato dondurması… bitter çikolatalı kaymak ise ahududulu ve gülsuyu sorbe ile servis ediliyor, içeriğinde ise karamelli creme fraiche var. çikolatalı sufleye gelince, harika bir show ile servis ediliyor. bu tatlıların tadı hep dediğim gibi anlatılmaz yaşanır. spago artık i̇stanbul’da. ve henüz 1. ayını doldurmadan rezervasyonları günler öncesinden dolu. fiyatlara gelince; mekanın 3 ayrı menüsü var; bar menüsü, dinner ve lunch menüsü. fiyatlar çok göz korkutmuyor. mesela somon fümeli pizza 46 tl, tortellini; 38 tl, tatlılar ise; 24-28 tl arasında değişiyor. i̇stanbul gece hayatına bambaşka bir keyif getirecek olan spago’nun profesyonel mutfağından çıkan bu lezzetleri çok da profesyonel bir ekip sunuyor size.
0
cem
5
9 yıl önce
şişli
wolfgang puck 1982’de los angeles’ta ilk restoranını açtıktan sonra ünlülerin uğrak yeri haline gelen ve şimdi ise bir restoranlar imparatorluğunu yöneten iki michelin yıldızlı şef. 1995 yılından bu yana oscar törenlerinin menüsünü hazırlıyor ve her oscar töreni öncesinde ve sonrasında wolfgang puck‘ın yemekleri konuşuluyor.

sürekli müşterileri arasında sharon stone, jack nicholson, cindy crawford, goldie hawn, michael douglas, steve martin, opdah winfrey, leonardo dicaprio gibi pek çok ünlü bulunuyor.

spago

st. regis brasserie‘nin içinden ya da otelin lobisinden geçtikten sonra asansör ile 7. kata çıkıyorsunuz. asansör kapıları açıldığında neredeyse mutfağın içinde buluyorsunuz kendini. öylesine büyük ve öylesine kalabalık bir mutfak ki. her yerde bir hareket. personelin pek çoğu yabancı. türk olanlar bile yurt dışından gelmiş. türkçeleri çok iyi değil.

kocaman bir şarap dolabının yanından geçerek restorana ulaşıyorsunuz. ortam loştan biraz daha öte, azıcık karanlık. wolfgang şef için ışık çok önemliymiş. o sebeple hep bu tonlarda aydınlatma. restoranın sonuna doğru bize ayrılan odaya geçiyoruz. oda bize ait olduğu için neyse ki ışıkları biraz daha açtırabiliyoruz.

çok geniş birkokteylmenüsü var spago‘nun. herkesi kendinden geçirecek kadar lezzetli kokteyller sunuluyor. her yudumda “bu ne ya böyle?” deyip birbirimize denettirdik bu güzel deneyimi paylaşmak için. tavsiyelerimden biri; vodka, elderflower likör, lychee püresi içeren show me love. kendinizden geçmek için. sanırım bu kokteylin parfümünü yapsalar peşimize bir sürü kadın takılır. özellikle lychee meyvesi sevenler bukokteylkarşısında eriyip gidecekler…

erimek demişken, kokteyllerin içinde gelen koca buz kütlesi “erimeyen buz yapmışlar” dedirtecek cinsten. siz içkinizi bitirene kadar içinde öylece bekliyor. erimeden.

kokteyllerin sunumu etkileyici değil. ama yemişim sunumu. tatlarına bir bakın siz.

yiyecek menüsü

menüde deniz ürünü çok. menü 3 çeşit. öğle yemeği menüsü, akşam yemeği menüsü ve bar menüsü. biz herhangi bir tercihte bulunmuyoruz. wolfgang şef bizim için seçimleri yapmış bile.

önce susam-miso konileri için de acılı tuna tartar geliyor. susamlı miso konileri tatlı his verirlen tuna tartarda çok lezzetli ve sert bir acı var. i̇ki tadın karışması harikulade.

füme norveç somonlu pizza, dere otlu creme fraiche, frenk soğanı, somon i̇ncileri… wolfgang şef’in spesyallerinden biri bu füme somonlu pizza. hafif yağlı dokusu ile fransız mutfağının olmazsa olmazı creme fraiche üzerine dizili fümelenmiş kalın somon dilimleri. herkes şaşkın. pizza çok iyi. ser bir taban üzerine oturtulmuş çıtır çıtır bir lezzet.,

kuzey amerika istakozu & kral yengeç “louis” kokteyli, acılı domates, yabanturpu sosu, altında panna cotta… altındaki yatağı çözene kadar canımız çıktı. baktık olmayacak sorduk. panna cottaymış. ama farklı şekilde hazırlanıyor. öyle bildiğimiz panna cottalardan değil. kıvamı da farklı biraz. apayrı bir lezzet katıyor.

buharda pişmiş hong kong usulü levrek, chili yağı, zencefil, bezelye, pak çoy lahana ile… buharda pişmesinden olacak ki levrek levrek değil bir lokum. herhalde bir kilo yenir rahat rahat. i̇nanılmaz bir sos var. öyle damla damla durduğuna bakmayın. muhteşem. tekrar edeyim muh-te-şem!

comte peynirli patates püresi ile servis edilen, fillet migron steak “au poivre” armagnac, biber soslu… et kimseye nasıl pişmesini istedikleri sorumadan az pişmiş olarak geliyor. tam bana göre. buradan açık mesajı alabiliyoruz sanırım. et yemesini bilmeyenlere et yok. öyle çok pişmiş tercihlere yanaşılmıyor. öyle lezzetli ki, en “az pişmiş et yemem” diyenimiz bile silip süpürüyor tabağı. comte peynirli patates püresi ise herkesin tabağına personel tarafından birazcık görsel bir şölen ile servis ediliyor.

tatlılar

tatlılar hem görsel olarak hem de lezzet olarak o kadar etkileyiciydi ki isimlerini aklımda tutmakta zorlandım. yukarıda ifade ettiğim şekilde erimeyen buz yaptıkları gibi erimeyen dondurma da yapmışlar sanırım. çok farklı kıvamda ve lezzette olan dondurmalar bir türlü erimek bilmiyor.

yediğimiz her tatlı ağızda çok yoğun izler bıraktı. dondurmasından, suflesine, çikolatasına kadar her lokma “vay be” dedirtti. bu sadece benim değil masanın ortak fikriydi.

çikolatalı sufle : creme fraiche, çikolata sosu, gianduja dondurması

milföy : kırmızı böğürtlen, ev yapımı milföy, çilek sorbe, gülsuyu creme legere
0
oturum aç
hesap oluştur