rahmetli anneme kuru fasulye yaptığı bir gün ( üstelik genelde güveçte yapmayı tercih ederdi ), "süleymeniye'de bulunan kanaat lokantası senden dahaiyiyapıyor" dediğimde çok kızmıştı ve, "dışarda yediklerin hep tatlı gelir zaten" diyerek bir hayli atar yaptıydı. o zaman fasuli olsaydı fasuli'yi örnek verirdim...fasuli'nin karaköy merkez şubesi her zaman ön plânda oldu benim için. tarihi doku her mekânı bir-kaç adım öne çıkarıyor, buna inanıyorum. baktığımızda, i̇stanbul'da çok az sayıda bulunan meydan çeşmelerinin biri yanıbaşında; tophane çeşmesi. mimar sinan'ın en güzel eserlerin den kılıç ali paşa camisi ve hamamı "kapı komşusu"...kendileride zaten şık bir binaya konuşlanmış, ee daha ne olsun değil mi...5 puanım sadece fasulyeye. osmancıklı olmam ve çok az da olsa pirinç üretiminde tuzumuzun olması, evimizde müthiş "salma pilâvların" pişmesinin nedeni. yani demem o ki, pilâv benim için çok sıra dışı değil...ama helmelenmiş suyu, lokum gibi pişmiş parça etleriyle kuru fasulye "dertlere derman" bir lezzet. evde bu lezzeti yakalrım diyen yalan söyler. kimse böyle bir iddiada bulunmasın, paşa paşa gidip kuru fasulyesini fasuli'de yesin. bazan çalışanlar ters tarafından kalksa da, genelde sizi rahatlatan bir eleman mutlaka oluyor...bir ara sosyal medya üzerinden patronla fiyat konusunda bir tartışma yaşadım ama artık unuttum...savaş baltalarım mı, şimdilik toprakta gömülü:))