backyard


İçinde "iyi" olan yorumlar
4
3.5
lokantalarim
4
4 yıl önce
bebek
backyard‘ın yeni yapılanması içinde, “backyard bistro” adını alan lokantanın son menüsünün tadımı için buluştuk geçen gün. bu etkinlik, menüde ön plana çıkan hoş bir seçkinin bizlere sunulması şeklinde gerçekleşti. backyard, aklımda daha önce kahvaltı için birkaç defa gittiğim ve manzaralı bahçesinden büyük haz aldığım nispeten “light” bir mekan olarak yer etmiş iken, bu defa iç kısmını da görme fırsatını yakaladığım daha “ağır” ve “fine dining”e yönelik bir işletmeye dönüştü gözümde. mekandan kısaca bahsettikten sonra, (genç ama deneyimli) şef beril şanal‘ın düzenlenmiş olduğu bu güzel tadım menüsünün ayrıntılarına değineceğim.

öncelikle mekana girdiğimde kendimi çokiyihissettim. hafif loş ışıklarla aydınlatılmış geniş bir salon, özenle seçilmiş tahta masalar, meraklısı için gerçekten çokiyifotoğraf veren zarif bir bar ve dışarıdaki bahçenin coşkulu yeşilliğini içeridekilerle cömertçe paylaşan bir bahçe. gecenin ilerleyen saatlerinde masaların tamamı doldu ve gürültü hiçbir şekilde beni rahatsız etmedi. ustalıkla, incelikle düşünülmüş bu detaylar kendimi rahat hissetmeme sebep oldu. bu bahsettiklerimden de anlayabileceğiniz gibi, bir mekanın nasıl düzenlenmiş olduğunu, sunulan yemeklerin lezzeti ve servisin kalitesinden hiçbir zaman ayrı tutmuyorum. elimden geldiğince “toplam manzarayı” tasvir etmeye gayret ediyorum.

mekan etiler’den arnavutköy’e inen yokuşun ortalarında bir yere denk geldiği için buraya arabayla gelme olasılığınız yüksek. ama endişelenmeyin, çok büyük bir park yeri ve vale servisi olduğu için bir sıkıntı çekmeyeceksiniz. yeni yapılanmada “sarnıç” diye adlandırdıkları bir bölümleri de varmış. burası, daha çok tesisin içindeki spor salonunun (mac) müşterilerinin sağlıklı yemek taleplerinin karşılanması amacıyla düzenlenmiş. dolayısıyla, benim nezdimde, “delikanlı adamı bozar” kategorisinde. zira “sağlıklı yemeklerin lezzetli olması” gibi bir cümle kurmak, ciddi bir “oksimoron” durumuna sebebiyet veriyor.

gelelim tadımını yaptığımız yemeklere… “soğuklar” kategorisinde masamızı şenlendiren başlangıçlardan birincisi “crostini rezene” idi. ekmek dilimlerinin iyice kızartılmasının ardından, üzerine zeytinyağı sürüp ricotta peyniri, badem, siyah zeytin kurusu, kırmızı soğan ve hurma ile taçlandırılmış bu keyifli giriş yemeğinin sırrı (aslında bruschetta’dan farkı demeliyim burada) “ince” ekmek dilimleri üzerinin süslenmesi ve iyice kızartılması. crostini’nin i̇talyan yemek terminolojisindeki karşılığı kızarmış ekmeğe denk gelmeli diye düşünüyorum. (“düşünüyorum”, dedim, rahat olun) okuduğum kaynaklardan birinde, crostini yaparken en çok tercih edilen ekmek türünün fransız baget ekmeği olduğu yazıyordu, bunu da eklemeden edemedim.

bunun dışında, i̇talya’nın puglia bölgesinden çıkma, taze bir peynir çeşidi olan stracciatella, fındık, acı biber, kırmızı soğan, taze nane ile harmanlanmış pancarın tadına baktım. denediğimiz soğuk başlangıçların içinde baskın bir lezzete sahip olmayan az sayıda yemekten birisiydi bu. masanın ortak yorumu, dilimizdeki papilalara saldıran kuvvetli tatları dengelemek için, böyle nispeten daha hafif denemelerin yararlı olduğu yönündeydi. ben çekimser kaldım bu konuda.

ardından ördek rillette yiyerek lezzet yolculuğumuza keyifle devam ettik. bakın beril şanal, kendi web sitesinde bu yemeği nasıl anlatıyor: “ördeklerden bir kaç tanesini kemiklerinden ayırarak mutfak robotuna alın. damak tadınıza göre konyak, hardal, ördek yağı, tuz ve karabiber ile tatlandırarak pürüzsüz bir püre olana kadar çekin. ekşi maya ekmek üzerine sürerek, yanında tane hardal ve karamelize soğan ile servis edin.” i̇şte bizler de bu püreyi kızarmış ekmeklerimizin üzerine sürerek, ağzımızda erite erite, ağır ağır, keyfini çıkara çıkara yedik. çok zarif, adeta insanın iştahını açan, daha fazla yeme ihtiyacı doğuran hoş bir lezzetti. 

yediğim gerçekten lezzetli iştah açıcılardan birisi de fırınlanmış ve çiğ yer elmaları, armut, rezene sapı, roka, fındık, keçi sepet peynirinden oluşan “yer elması” idi. tahmin edersiniz, benim gibi etobur zatlar, öyle kolay kolay yer elması ile “beğendim” kelimelerini aynı cümlede kullanmaz. ama ben bu yemeği büyük bir zevkle yedim, yuttum. bana kalısa, açılışı yaptığımız tabaklar içinde “crostini rezene” birinci, “yer elması” ise ikinci sırada yer aldı tat bakımından. 

sonra, sırasıyla hamsi, dana ilik, ızgara marul ve merguez yedik. hamsinin öyle alelade, her gün karşımıza çıkan kızartma ya da ızgara hamsilerden çok ciddi bir farkı vardı. karamelize soğan ile doldurulmuş çok değişik bir kızartmaydı bu güzellik. hamsiperver kardeşlerimiz için ufuk açacak, konuya bakışlarını temelden sarsacak bir “kreasyon”du diyebilirim. ev yapımı aioli sos ile servis edildi.

tadım menümüzdeki bir sonraki yemek fırınlanmış “dana ilik”ti. o ana kadar masaya gelen en güzel yemeğin bu olduğunu hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim. büyük keyif aldım yerken. üstelik de tahmin edilenin aksine, sağlığa hayli yararlı birçok özelliği olduğunu da vurgulamam gerekiyor. kaşıklayarak yediğimiz bu harikulade çalışmanın, ne yazık ki çoğu insanın damak zevkine uymadığını biliyorum. ama benim için bir başyapıttı.

ardından zeytinyağında poşe somon, çıtır kapari ve fırın sarmısak vinegret ile ızgara marul yedik. onunla birlikte de nohut, pazı, badem yatağında tipik bir kuzey afrika yemeği olan merguez sosisi ile haşır neşir olduk. bu tarz sosislerin çoğalması beni çok mutlu ediyor, bunu defalarca söyledim. yine de hala rotisserie noir’da yapılan merguez’in üzerine bir sosis yemedim, diyebilirim. somon ise gayet hoş, zarif, damağa yumuşak bir hisle sıvanan, ama duyargalarımıza saldırmayan “elegan” bir çalışmaydı. 

ana yemek kategorisinde ise kuzu kol, mascarpone peyniri ve çam fıstığı ile harmanlanmış maltagliati indirdik mideye. kuzu kolun yumuşacık lezzetini ne kadar çok sevsem de, makarna ile birlikteliğinden aynı hazzı alamadığımı söylemem gerekiyor. sanırım benim için fazla “sakin” bir yemekti bu.

ama son olarak servis edilen fırınlanmış bütün organik piliç için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. yerken adeta mest oldum diyebilirim. benim gibi bir tavuk tövbekarını bile kararından çevirebilecek olağanüstü bir çalışmaydı. lezzeti, -tabirimin arkasında hep duracağım- adeta damağımda infilak etti. uzun süre de kendime gelemedim. tavuk’un şarap sirkesiyle tatlandırılmış ekmek parçaları ile ağzımda dağılması o kadar hoşuma gitti ki, belki de koskoca tavuğun yarısını ben mideye indirdim. bu çalışmaya on üzerinden on verdim. enfesti.

yemeğimizi tadım menüsünde yer almayan sürprüz tatlılarla sonlandırdık. bunların içinden, benim için hafifliği ve zerafetiyle, her zaman tercih ettiğim tatlılardan birisi olan panna cotta, ön plana çıkıverdi.

öte yandan, büyük bir doygunluk ve mutlulukla mekandan uzaklaşırken, menüde yer alan “pastırma cipsi” ve “uykuluk”un tadına bakma isteği de giderek artıyordu içimde. bir gün şeytana uyup bunları da yemek konusunda kendime söz vererek yeme içme faslını bitirdim.

backyard bistro’yu, hem beril şanal’ın yetenekli dokunuşları, hem de mekanın güzel konumu, dekorasyonu ve enerjisi ile çok beğendim diyebilirim. mekanın tüm masalarının doluluğu da bu düşüncemin adeta sağlaması gibiydi o gece.

gidilmesi elzem olan lezzet noktalarından birisinin daha i̇stanbul’da yeni menüsüyle hayat bulduğunu görmek beni çok mutlu etti.

otlukbeli cad., bebeköy sok. no: 4, 34337 etiler/i̇stanbul

phone:(0212) 287 1500


-----07 nov, 2014-----

backyard‘in yeni yapilanmasi içinde, “backyard bistro” adini alan lokantanin son menüsünün tadimi için bir mekanist etkinliginde bulustuk geçen gün. bu etkinlik, menüde ön plana çikan hos bir seçkinin bizlere sunulmasi seklinde gerçeklesti. backyard, aklimda daha önce kahvalti için birkaç defa gittigim ve manzarali bahçesinden büyük haz aldigim nispeten “light” bir mekan olarak yer etmis iken, bu defa iç kismini da görme firsatini yakaladigim daha “agir” ve “fine dining”e yönelik bir isletmeye dönüstü gözümde. mekandan kisaca bahsettikten sonra, (genç ama deneyimli) sef beril sanal‘in düzenlenmis oldugu bu güzel tadim menüsünün ayrintilarina deginecegim.

öncelikle mekana girdigimde kendimi çokiyihissettim. hafif los isiklarla aydinlatilmis genis bir salon, özenle seçilmis tahta masalar, meraklisi için gerçekten çokiyifotograf veren zarif bir bar ve disaridaki bahçenin coskulu yesilligini içeridekilerle cömertçe paylasan bir bahçe. gecenin ilerleyen saatlerinde masalarin tamami doldu ve gürültü hiçbir sekilde beni rahatsiz etmedi. ustalikla, incelikle düsünülmüs bu detaylar kendimi rahat hissetmeme sebep oldu. bu bahsettiklerimden de anlayabileceginiz gibi, bir mekanin nasil düzenlenmis oldugunu, sunulan yemeklerin lezzeti ve servisin kalitesinden hiçbir zaman ayri tutmuyorum. elimden geldigince “toplam manzarayi” tasvir etmeye gayret ediyorum.

mekan etiler’den arnavutköy’e inen yokusun ortalarinda bir yere denk geldigi için buraya arabayla gelme olasiliginiz yüksek. ama endiselenmeyin, çok büyük bir park yeri ve vale servisi oldugu için bir sikinti çekmeyeceksiniz. yeni yapilanmada “sarniç” diye adlandirdiklari bir bölümleri de varmis. burasi, daha çok tesisin içindeki spor salonunun (mac) müsterilerinin saglikli yemek taleplerinin karsilanmasi amaciyla düzenlenmis. dolayisiyla, benim nezdimde, “delikanli adami bozar” kategorisinde. zira “saglikli yemeklerin lezzetli olmasi” gibi bir cümle kurmak, ciddi bir “oksimoron” durumuna sebebiyet veriyor.

gelelim tadimini yaptigimiz yemeklere… “soguklar” kategorisinde masamizi senlendiren baslangiçlardan birincisi “crostini rezene” idi. ekmek dilimlerinin iyice kizartilmasinin ardindan, üzerine zeytinyagi sürüp ricotta peyniri, badem, siyah zeytin kurusu, kirmizi sogan ve hurma ile taçlandirilmis bu keyifli giris yemeginin sirri (aslinda bruschetta’dan farki demeliyim burada) “ince” ekmek dilimleri üzerinin süslenmesi ve iyice kizartilmasi. crostini’nin italyan yemek terminolojisindeki karsiligi kizarmis ekmege denk gelmeli diye düsünüyorum. (“düsünüyorum”, dedim, rahat olun) okudugum kaynaklardan birinde, crostini yaparken en çok tercih edilen ekmek türünün fransiz baget ekmegi oldugu yaziyordu, bunu da eklemeden edemedim.

bunun disinda, italya’nin puglia bölgesinden çikma, taze bir peynir çesidi olan stracciatella, findik, aci biber, kirmizi sogan, taze nane ile harmanlanmis pancarin tadina baktim. denedigimiz soguk baslangiçlarin içinde baskin bir lezzete sahip olmayan az sayida yemekten birisiydi bu. masanin ortak yorumu, dilimizdeki papilalara saldiran kuvvetli tatlari dengelemek için, böyle nispeten daha hafif denemelerin yararli oldugu yönündeydi. ben çekimser kaldim bu konuda.

ardindan ördek rillette yiyerek lezzet yolculugumuza keyifle devam ettik. bakin beril sanal, kendi web sitesinde bu yemegi nasil anlatiyor: “ördeklerden bir kaç tanesini kemiklerinden ayirarak mutfak robotuna alin. damak tadiniza göre konyak, hardal, ördek yagi, tuz ve karabiber ile tatlandirarak pürüzsüz bir püre olana kadar çekin. eksi maya ekmek üzerine sürerek, yaninda tane hardal ve karamelize sogan ile servis edin.” iste bizler de bu püreyi kizarmis ekmeklerimizin üzerine sürerek, agzimizda erite erite, agir agir, keyfini çikara çikara yedik. çok zarif, adeta insanin istahini açan, daha fazla yeme ihtiyaci doguran hos bir lezzetti.

yedigim gerçekten lezzetli istah açicilardan birisi de firinlanmis ve çig yer elmalari, armut, rezene sapi, roka, findik, keçi sepet peynirinden olusan “yer elmasi” idi. tahmin edersiniz, benim gibi etobur zatlar, öyle kolay kolay yer elmasi ile “begendim” kelimelerini ayni cümlede kullanmaz. ama ben bu yemegi büyük bir zevkle yedim, yuttum. bana kalisa, açilisi yaptigimiz tabaklar içinde “crostini rezene” birinci, “yer elmasi” ise ikinci sirada yer aldi tat bakimindan.

sonra, sirasiyla hamsi, dana ilik, izgara marul ve merguez yedik. hamsinin öyle alelade, her gün karsimiza çikan kizartma ya da izgara hamsilerden çok ciddi bir farki vardi. karamelize sogan ile doldurulmus çok degisik bir kizartmaydi bu güzellik. hamsiperver kardeslerimiz için ufuk açacak, konuya bakislarini temelden sarsacak bir “kreasyon”du diyebilirim. ev yapimi aioli sos ile servis edildi.

tadim menümüzdeki bir sonraki yemek firinlanmis “dana ilik”ti. o ana kadar masaya gelen en güzel yemegin bu oldugunu hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim. büyük keyif aldim yerken. üstelik de tahmin edilenin aksine, sagliga hayli yararli birçok özelligi oldugunu da vurgulamam gerekiyor. kasiklayarak yedigimiz bu harikulade çalismanin, ne yazik ki çogu insanin damak zevkine uymadigini biliyorum. ama benim için bir basyapitti.

ardindan zeytinyaginda pose somon, çitir kapari ve firin sarmisak vinegret ile izgara marul yedik. onunla birlikte de nohut, pazi, badem yataginda tipik bir kuzey afrika yemegi olan merguez sosisi ile hasir nesir olduk. bu tarz sosislerin çogalmasi beni çok mutlu ediyor, bunu defalarca söyledim. yine de hala rotisserie noir’da yapilan merguez’in üzerine bir sosis yemedim, diyebilirim. somon ise gayet hos, zarif, damaga yumusak bir hisle sivanan, ama duyargalarimiza saldirmayan “elegan” bir çalismaydi.


ana yemek kategorisinde ise kuzu kol, mascarpone peyniri ve çam fistigi ile harmanlanmis maltagliati indirdik mideye. kuzu kolun yumusacik lezzetini ne kadar çok sevsem de, makarna ile birlikteliginden ayni hazzi alamadigimi söylemem gerekiyor. sanirim benim için fazla “sakin” bir yemekti bu.

ama son olarak servis edilen firinlanmis bütün organik piliç için ayni seyleri söyleyemeyecegim. yerken adeta mest oldum diyebilirim. benim gibi bir tavuk tövbekarini bile kararindan çevirebilecek olaganüstü bir çalismaydi. lezzeti, -tabirimin arkasinda hep duracagim- adeta damagimda infilak etti. uzun süre de kendime gelemedim. tavuk’un sarap sirkesiyle tatlandirilmis ekmek parçalari ile agzimda dagilmasi o kadar hosuma gitti ki, belki de koskoca tavugun yarisini ben mideye indirdim. bu çalismaya on üzerinden on verdim. enfesti.

yemegimizi tadim menüsünde yer almayan sürprüz tatlilarla sonlandirdik. bunlarin içinden, benim için hafifligi ve zerafetiyle, her zaman tercih ettigim tatlilardan birisi olan panna cotta, ön plana çikiverdi.

öte yandan, büyük bir doygunluk ve mutlulukla mekandan uzaklasirken, menüde yer alan “pastirma cipsi” ve “uykuluk”un tadina bakma istegi de giderek artiyordu içimde. bir gün seytana uyup bunlari da yemek konusunda kendime söz vererek yeme içme faslini bitirdim.

backyard bistro’yu, hem beril sanal’in yetenekli dokunuslari, hem de mekanin güzel konumu, dekorasyonu ve enerjisi ile çok begendim diyebilirim. mekanin tüm masalarinin dolulugu da bu düsüncemin adeta saglamasi gibiydi o gece.

gidilmesi elzem olan lezzet noktalarindan birisinin daha istanbul’da yeni menüsüyle hayat buldugunu görmek beni çok mutlu etti.

otlukbeli cad., bebeköy sok. no: 4, 34337 etiler/istanbul
phone:(0212) 287 1500
0
ebmrs
1
4 yıl önce
bebek
gecen gun yakin bir arkadasimla backyarda kahvaltiya gittik. eskiden beri burayi cok seviyordum, yemekleri cok lezzetli, porsiyonlar cok iyi. ama bu sefer hayal kirikligiydi, ekmek ve zeytinyagi masamiza hic gelmedi. menemen geldiginde bile. beyaz peynirli menemen istedik, menemenin icine uc kup beyaz peynir koymuslar, karistirma zahmetinde bile bulunmamislar. ayni zamanda menemenin icindeki domatesi sogani dogramak yerine muhtemelen blenderdan gecirmisler. pure gibiydi. cok sevdigim lor peynirli kahvalti salatasini menuden kaldirmislar. bizde mozzerella, avakado ve domates uclusunden olusan ekmek ustu bir sey istedik. avakadoyu yumusamadigi icin muhtemelen blenderdan gecirmisler, aci ve tatsizdi. ilk oturdugumuzda istedigimiz kahveler kahvaltinin sonunda geldi, sozde karistirmislar, garson ovunerek kahveleriniz olana kadar basinda bekledim dedi. sagolsun. birtek unsuz pancakeini begendim, ama uzerine koyduklari muzlar bozuk gibiydi. malesef kahvaltimiz bittiginde hem doymamis gibiydik hem de cok pis seyler yemis hissiyati vardi. burasi da artik listemden cikti. istanbul’daiyiolan tum mekanlar civiyor illaki bozuyor.
0
ahmet
4
4 yıl önce
bebek
i̇stanbulda herkesin bilmediği saklı cennet. yemeklerin geneli güzel, kahvaltı etmek için çokiyibir seçenek, yeşillikler içinde olması ve manzarası ile ambiyansı gayet iyi. hamburgeri tavsiye etmiyorum. onun dışında kötü bir şeye rastlamadım. fiyatlar biraz yüksek.
0
mehmet
4
4 yıl önce
bebek
backyard ile ilgili farklı yorumlar duyduğumdan açıkçası beklentimi biraz az seviyede tutarak bir pazar sabahı kahvaltı için gittim. bir kere yer olarak çok güzel bir yerde ve bahçesiyle muhteşem huzur veren bir yer. geçen hafta yaşadığım tatsız rumelihisar'ındaki kahvaltı tecrübemi, adeta adım attığım ilk andan itibaren silmeye başladı. sessiz, sakin ve nispeten çok da tıkış tıkış olmaması bulunduğunuz saatle mi alakalı bilmiyorum ama kafa dinlemek isteyen biri için oldukça önemli bir artı. gelelim kahvaltısına, iki kişi olarak ortaya bir kahvaltı tabağı ve bistro pancake aldık. siparişi vermeden evvel iki adet kahvaltı tabağı almayı düşündük amaiyiki böyle bir karar vermemişiz. bence bir kişilik kahvaltı tabağı gayet ideal. reçel, bal gibi tatlılar belki yetmeyebilir( ki bize fazlasıyla yetti) ama peynirler oldukça fazla. kahvaltı tabağını ben gayet başarılı buldum. gelelim bistro pancake'e. üç adet pancake, çilek ceviz, kızarmış muz ve büyük bir top dondurma ile servis edilen bistro pancake'i, bence kahvaltı tabağından sonra tercih edin. biz aynı anda söyleyerek stratejik bir hata yaptık çünkü pancake gelince dondurmanın erimemesini istediğimizden biran dikkatlerimiz pancake'e döndü ve pancake'i biran evvel bitirmek istedik. ben pancake'i de gayet başarılı buldum. klasik türk usülü kahvaltı yapmak istemiyorsanız, bistro pancake gayet başarılı ve doyurucu, kesinlikle öneririm. servise gelirsek, açıkçası bu konuda çekincelerim vardı ama hiç bir problem yaşamadım. belki de ekstradan odaklanıp, farklı garsonlara birkaç kez söylememin de etkisi vardır :) bu yüzden genel olarak pek bir kriter olmayabilir. fiyat konusuna da gelirsek bence bulunduğu konum itibariyle fiyatları normal. fikir vermesi açısından; ortaya kahvaltı + bistro pancake + büyük su + 6 çay + 2 soda 106 tl. özetle; rumelihisarı'ndaki curcunadan ziyade biraz daha dinginliği tercih edecekseniz kahvaltı için backyard güzel bir alternatif.

ps :unutmadan, rumelihisarı'ndaki gibi otopark sıkıntısı da yaşamazsınız ;)
0
oguzhanaydogmus7
1
4 yıl önce
bebek
ben daha önce hiçbir yeri yermek için yorum yapmadı yapmam da ancak bugün yaşadıklarımdan dolayı yazma gereği duydum.ben zumadan tutun nusrete karaköydeki kafelere kadar geniş skalada bir sürü yere gittim . backyarda da büyük beklentilerle gittik ancak özellikle garsonların tavırları olsun ve yemeğinde lezzetsiz oluşundan son derece büyük hayal kırıklığı yaşadık. arkadaşım sezar salata için garsonda zeytinyağı istedi ve garsonun aşağılar bi şekilde “sezar salata o yalnız” demesiyle salataya zeytinyağı katılamayacağını da duymuş olduk. bu çok gülünç ve kepaze bir durum. biz istersek o salataya karides bile koydururuz bu seni ne ilgilendiriyor bizi nasıl aşağılayabiliyorsun? bu mekanın sadece yeri ve manzarası güzel ama böyle insanlar çalıştırarak bi yere gelemezler. bütün garsonlar böyle mi bilmiyorum ama piercingli kısa saçlı olan kadın bizimle daha kötü ilgilenemezdi herhalde. çıkarken kimseiyigünler bile dilemiyor ki bunlar yaşadıklarımızı azı. umarım garsonların hepsi böyle değildir ve çeki düzen verilir. kısaca paranızla kötü muamele görmek istiyorsanız gidin derim farklı bi deneyim oluyor.
0
hulya
3
4 yıl önce
bebek
mantar corba gayet doyurucu ve lezzetli ancak penne pismemisti.. ben demiyorum yapis yumus olsn ama chef bir tadsaydiiyiolurdu begenmeden yedik acikcasi.zeytinyagli dolma gunun yemegi dendi ici cokfakirdi ne kusuzumu ne@ fistik sadece pirinc..olmadi backyard olmadi.bu fiyatlara bu hizmet yazik
0
kamran
3
4 yıl önce
bebek
maalesef çok vasat buldum.. kuzu karski, ördekli roll, fırında karnıbahar söyledik.. kuzu karski düzgün yenebilecek bir yapıda değildi. bu malzemeleri ayrı ayrı verseler veya daha yenebilir şekle soksalariyiolur. kuzu eti biraz sert ve odun ateşinde olmadığından lezzetiiyideğildi..

karnabahar üzerindeki çıtır soğanlı kızartmanın lezzetsiz olması beklenmezdi zaten ama karnabaharın kendisi pişmemişti ve lezzet açısından yemeğe yakışmamıştı.

ördekli roll ise tam bir hayal kırıklığı.. ufacık porsiyonuyla toplam 4 lokmalık mimik rollar, yanlış hatırlamıyorsam 40 lira.. yani 4 tane sigara böreği düşünün, tanesi 10 lira...

i̇çtiğimiz şaraplara gelince.. doluca kav raf fiyatı 44tl, burda kadehi 32tl.. küp kalecik karası raf fiyatı da yine neredeyse kadeh fiyatıyla aynı.. yanılıyorsam düzeltin lütfen..

garsonlar kibar ve ilgili, mekan güzel ama şefi tenzih ederim ama sunulan füzyon mutfağı maalesef uyduruk olduğunu düşünüyorum...

bundan 1 yıl önce yine gidip yine aynı hayal kırıklığıyla dönmüştüm..

4,3 puanına kanıp da gitmemek lazım..

ama kendi içinde belli bir niş oluşturmuş bir mekandır vs, orası ayrı...
0
zeynep
5
4 yıl önce
bebek
bu aksam yemek yemeye degil #mekanist2015 yilbasi partisi için geldik! #backyardbistro 'nun ortami, mekanist gezgin. ve gurularinin sohbeti, dostlugu sahane! herkeseiyiseneler!


-----07 nov, 2014-----

backyard bistro, backyard çatisi altinda (noi'un yerine) açilan muhtesem bir restoran. atmosfer; ortadaki devasa bar, açik mutfak, los ama dogru noktalara çok güzel ve yeterli isik verecek sekilde yerlestirilmis isiklandirma, bol ahsapli, bol yesilli dekorasyonuyla; insanin ruhunu oksayan, adeta bir filmin içinde oldugu duygusuna "kaçiran" bir yapiya sahip. içeri girer girmez, yani basimizdaki metropol kargasasindan dev bir nefes aldim; "oh, hayat ne güzelmis!" dedim... ardindan mekanin en güzel masasindaki tabaklarimiza yerlestirilmis; sef beril sanal'in bizim için hazirladigi nefis tadim menüsünü gördüm ve içimi çocukça bir heyecan sardi.. bu aksam sahane geçecekti ve bana yepyeni bir mekan kazandiracakti, belli. tadim baslayinca da masaya gelen her tabakla hissiyatimda ne kadar hakli oldugumu anladim. baslangiçlardan "crostini rezene" damakta biraktigi hafif rezene tadiyla çok leziz bir seçenekti. "yer elmasi"ni zaten çok severim, firinlanmis da muhtesem oluyormus. tazesiyle firinlanmisi bir çatalda muhtesem bir uyum olusturmus. "ördek rilette"yi yaninda gelen eksi mayali kizartilmis ekmeke sürmek çok keyifliydi. "pancar" ise bu yogun lezzetlerin arasinda üzerinde servis edildigi stracciatella peyniriyle fresh ve dengeleyici bir lezzeti ki bu kadar zengin bir sofrada, bu kadar farkli lezzetle tanisirken böyle lezzetler sart. "dana ilik", maalesef çekimser kaldigim lezzet türleri listesinde (sakatat ve çig hayvansal yemeklere isinamiyorum bir türlü). ama masamizdaki iki etsever gurumuz alp ve özlem'den yildizli bes pekiyi aldi. normalde "hamsi" sevmememe ragmen, beril'in yorumunu çok begendigimi, hamsiye resmen sinif atlattigini düsünüyorum. "izgara marul" üzerinde servis edilen somon hafif ve çok lezzetli bir yemekti. yine tadim menümüzü dengeleyen bir lezzet. "merguez" isimli, nohut, pazi, badem yatagi üzerinde servis edilen firin kuzu sosis; hmmmm... :))iyisosise bayiliyorum (yillarca ne kötü seyler yemisiz de sevmemisiz bosuna). "maltagliati", kuzu kollu taze makarna benim için gecenin favorisiydi galiba. her seyiyle kusursuzdu benim için. ikinci favorim ise ayni anda servis edilen, firinlanmis "organik bütün piliç" oldu. eksiyi her seyde severim. tavuga da çok yakismis. normalde tavuk yemeyen biri olarak, canim çektikçe bundan sonra backyard bistro'nun yolunu tutacagim diyebilirim. tadim menüsünün disinda ikram edilen tatlilardan vanilya dondurmali sufleyi çok begendim. yine gelse yine yerim; suçluyum :) geceyi bütünüyle degerlendirirsem; mekanin ortamindan, servisten, yemeklerden (!!!), sef beril sanal ve backyard bistro ekibinin dört dörtlük ev sahipliginden ve tabii ki gezgin & guru ekibimizin sicak ve eglenceli sohbetinden büyük keyif aldigimi söyleyebilirim. mekani simdiden özledim. tam, dost toplantilari için müdavimi olunasi bir yer. rastgele bir çarsamba aksaminda full olusundan, çoktan kesfedildigini ve herkesin benim gibi düsündügünü de tahmin ediyorum...


-----05 nov, 2014-----

müthis leziz seyler tadiyoruz bu aksam. sef beril sanal döktürüyor... detayli menü yorumumu önümüzdeki günlerde yapacagim. muhabbet de çok tatli çünkü :)) takipte kalin!
0
eda
4
4 yıl önce
bebek
son gunlerin populer rest biri.arka masamizda birkac unlu mekan sahibi oturuyor.yan masada gene asina oldgmz simalar..ozellikle mekan sahibi tiki beyler mykonos maceralarini tum mekan duysun diyemidir nedir, resmen bogurmek suretiyle kahkahamsi degil yalniz :))) balandira ballandira argo kelimeler katarak yuksek sesle anlatiyorlar..bizde surekli esen ve hatta biraz usuten bu tepede ogle yemegimizi yemeye calısıyoruz bu adamlarin argo konusmalari esliginde.ortam yaz icin sahane,agaclık,yeşillik...püfür püfür...kisin kapali alan boyle keyif vermez bence.muzik secimi kotu,fena tirmalayici daha groovy muzikler burayaiyigiderdi.denedigim rokali mucveri ve izgara koftesi iyiydi.kofteler tombul oldugundan ici pismemis gibiydi ama bu koftelerinin ozelligiymis cunku kiymayi kendileri yapiormus.ozetle yaz gunleri icin nefes aldiran ve eminim geceleri epey romantik bir mekan burasi.fiyatlari resimlerde gorebilirsiniz.
0
selen
1
4 yıl önce
bebek
git gide daha da bozulan, rezervasyonlarina bile adam gibi sadik kalamayan 'eskiden'iyiisletilen mekan. sinirlerinizi bozmayin bosuna gidip, average yemek guzel bahce baska yerlerde de var.
0
gokcer
4
4 yıl önce
bebek
ilk iceceklerimizi icerde ictik sonrasinda guzel manzarasinin oldugu dis bolume gectik fiyatlariiyibulduk atistirmaliklari guzeldi.tavsiye ederim garsonlar biraz yogun
0
miaposta
5
4 yıl önce
bebek
yeni kaçamak noktan - la fontainein alçakgönüllü, gösterissiz, iddiasiz bir mutluluk, mutlulugun eniyibiçimidir sözünden esinlenerek can bulmus oldugunu tahmin ettigim backyard yeni kaçamak noktan olmaya aday!

bebeköy mac spor kulübünün içinde yer alan backyard; üye olmayanlarin da kabul edildigi bir nevi modern zaman çay bahçesi, gösterissiz ve sadeligiyle huzur yaratan bir kafe.

illa ki tarif istersen, gözlerini kapa ve bir bahçe hayal et. bahçe; bogaz manzarali, sagi solu ferah, yesillikler içinde ama sehrin ortasinda olsun. bir mönü hayal et; farkli lezzet severlerin hepsine hitap etsin. bir ekip hayal et, sen istemeden yeni pisirdikleri simsicak brownieleri sana ikram etsin, kendini evinde hissettirsin!

rüzgârin hiç eksik olmadigi serin mekânda sezlongda oturup arkadaslarinla sohbet de edebilirsin, manzarali masanda oturarak is toplantisi da yapabilirsin. ancak spor kulübü sinirlari içinde oldugunu sakin unutma! hem sportif hem de sik olmak ana kural, süslenmeyi abartma.

sabah 09.00dan aksam 22.00ye kadar açik olan backyardda geçirdigin günün ardindan mutlulugun eniyibiçimine sahip oldugunu hemen anlayacak, bagimlisi olacaksin!
0
ozgur
5
4 yıl önce
bebek
özellikle yaz ve bahar aylarında kalabalıktan uzak , adeta gizli ama ulaşımı kolay mekanın bahcesinde kahvaltı yapmayı hatta kahvaltıyı uzatıp tüm öğleden sonramı geçirmeyi çok sevdiğim bir yer. klasik bi kahvaltısı var ama çoğunlukla porsiyon kahvaltıları çok dahaiyive özellikli. bir spor salonu restauranti olmasından dolayı mönüde sağlıklı seyler de bulabileceğiniz nadir i̇stanbul mekanlarından. akşam üstü partileri de oluyor diye duydum ama gidemedim.
0
bakbiyik
4
4 yıl önce
bebek
erkek arkadasimla aksam yemegine gitmek icin tercih ettik. ortam cok guzel, kendinizi yazlik bir yerde istanbulun kalabalikligindan uzaklasmis hissettiriyor. kokteyllerinin cokiyioldugunu duydum fakat deniyemedim? baslangic olarak mucver soyledim fakat baslangic neredeyse yemeklerle bir geldi, servis kotuydu. erkek arkadasim kuzu karski soyledi fakat pek begendigini soyleyemem. ben somon tercih ettim, ortalama bir lezzeti vardi. yani acikcasi backyard'a yemek yemek icin degil de arkadaslariniz veya sevgilinizde kokteyl, sarap peynir gibi keyifli atistirmaliklar icin gitmenizi tavsiye ederim. ortam da zaten buna cok uygun ✌️
0
ceren
1
4 yıl önce
bebek
daha vasat bir mekan olamaz. mekana girdiğiniz zaman karşılayan bayan yüzünüze bile bakmıyor sanatsınız mekanın sahibi. bizi yarım saat masa için bekletti gidin gibi gözümüzün içine baktı .masayı sorunca göz teması bile kurmadan el ile 2 masa kaldı işareti yaptı ve bizden sonra gelen sırf durumu dahaiyidiye iki beyi 4 kişilik güzel masaya oturtup bizi(4 kişiyiz) sonradan en köşe en kötü yere oturturdu kesinlikle işine son verilmeli o bayanın... sonrasında menü bile geç geldi ardından mekan da fotoğrafımızı çekermişsiniz dediğimiz garson işim var dedi ve boştu fotoğrafımızı çekmedi. kısacası arkadaşlar etikete bakıyorlar armani ysl giyiniyorsanız umursanıyorsunuz kesinlikle bir daha gitmem kimseyede önermem gittiğim en vasat mekandı. mutsuz ayrıldık ben ve arkadaşlarım ???
0
oturum aç
hesap oluştur