yahu ben burayı nasıl kaçırmışım ?... manzaradan başlamamı ister misiniz? manzara şaka gibi. boğaz manzarası, yeşil de bir bahçe... girer girmez gözüm kamaştı. yaz gelse de bahçeye oturup kokteyl götürsek diye diye bir kaldım. yaz hakikaten de gelsin artık.
kokteyl demişken; sanırım bütçe açısından burda biraz seçim yapmak gerekebilir. ya kokteyl ya yemek. hem kokteyl hem yemek... cüzdan size dönüp "e tu brute" diye haykırabilir... ılık ve soğuk arası bir kış gecesinde irish coffe yudumlayarak başladı backyard denemesi. menü keyifli: burada iyi ve semi-gastronomik bir deneyim yaşayacağım belli oldu. gözler ilk tartinlere gitti: aperitif kıvamında çok çekici birkaç ekmek üstü seçenek. fakat gelmişken nedense canım sağlam bir et parçası çekti, bonfileyi istedim. şaşırdığım ilk olay yemeğin gelme hızıydı. siparişten 4 dakika sonra bonfile (tam istediğim gibi az pişmiş hala pembe pembe) önümde belirdi. püre üzerine soğanlar, sos... etin lezizliği. diyecek birşey yok. yemekler çok güzel. arkadaşlar trüflü lor crostini ve bir steak&fries aldı. crostini çok lezizdi, trüf tadı çok silik olsa da, üzerine bal çok güzel gitmiş. yani yemekler şahane. yazı beklemeden bir iki aya, güneşin verdiği gaz ile brunch'ını da kesinlikle denemeye gitmek isterim. backyard: güzel bir date için birebir, baharda ve yazın pazar öğlen kokteyli için çok mantıklı ve güzel bir seçim. brunch'ı dener denemez de update ederim ?