aqua restaurant - four seasons hotel bosphorus

kız arkadaşıma evlilik teklifi için aqua'yı tercih ettim veiyiki de öyle yapmışım. i̇lgi ve alaka muhteşemdi. ayrıca piyanist hanımefendi muhteşem çaldı ve söyledi.. yemekler gerçekten güzeldi pişman olmazsınız eğer doğru ve seveceğiniz bir yemek tercih ederseniz ki seçim konusunda size yardımcı oluyorlar. ambiyans çok güzel, ne çok aydınlık ne çok karanlık bence tam ayarında. fiyat konusuna hiç değinmeyeceğim, böyle bir mekan için normal fiyatlar. zomatonun sitesinde paylaşılan menüye aldanmayın oradaki fiyatlar eski fiyatlar sanırım. son olarak kardelen hanıma çok teşekkür ederiz...

+ ları :
• yemekler : orkinos, mercan, ege otlu makarna, roka enginar salata çok lezzetliydi.
• servis : garson arkadaşlar innnnanilmaz kaliteliydi.
• ambiyans : kalite kendini değerli hissettirir cinstendi. otelin içerisinde istediğiniz gibi dolaşma fırsatı da bulabilirsiniz. kahvenizi veya içeceğinizi alıp mac izleyebileceğiniz bir alanda mevcut. teras alanında müzikte dinleyebilirsiniz.
• fiyatlar : yukarıdakiler ve 2 kahveye 900 tl ödedik. bence fiyatlar böyle bir yere göreiyifakat porsiyonları düşününce kararsız kalacaksınız.

- leri :
• porsiyon : bence gercekten çok küçük. 1 orkinos steak, mercan, bir makarna ve bir salata söylememe ragmen çıkışta midyeciden midye yemek zorunda kaldık. makarnanın büyüklüğünü görselde de görebilirsiniz. 4 adet parmak büyüklüğünde bir makarna.
• vale: otopark ücreti 75 tl’ydi ve otelin içinde arabayla 2 tur atmamıza rağmen arabayı alan olmadı. bizde otelin dışında sağ caprazinda ki otoparka koyduk. böyle bir hizmetsizlik için bu parayı vereceğinize içeride ki arkadaşlara tip olarak verin net daha fazla hakediyorlar.
• özel gün: özel günümüz için gideceğimizi ve güzel bir masa verebilir misiniz diye belirtmemize rağmen masamız ciddi ayakaltı bir yerdeydi ve şansımıza mekan boş olduğu için farklı bir yere geçebildik. kaldı ki özel bir güne dair bir şey göremedik. o zaman niye belirttim bende anlamadım. ?
• fotoğraf : denizin kenarında böyle güzel bir yer olmasına rağmen denizle beya boğazla fotoğraf çekebileceğiniz düzgün bir alan maalesef yok. fotoğraf meraklıları içinde buradan uyarı. bina içinde bahçe de falan bir seyler çekilebilirsiniz.

four seasons bosphorus hotel'in içinde yer alan aqua restaurant hakkındaki yorumları uzun zamandır duyuyordum. çok merak etmeme rağmen anadolu yakasında oturmam ve avrupa tarafına geçmenin trafik açısından yarattığı keşmekeş içinde bir türlü fırsat bulup gidememistim.
zomatotr'den davet alınca firsat bu fırsattır deyip soluğu four seasons hotel'de aldım ve adımımı atar atmaz şimdiye kadar neleri kaçırdığımı daha daiyianladım.

aqua restorana geçmeden önce otelle ilgili söylemek istediğim şeyler var. geçmişin şaşalı anılarına sahip çıkarak yüzünü geleceğe döndüren bu mekan muhteşem boğaz manzarası, sukuneti, tasarımı, kalitesi, tarzı ve tutumu ile yelken açmış gidiyor.

four seasons hotels halkla i̇lişkiler direktörü sibel benli, halkla i̇lişkiler md. yardımcısı i̇pek edinçgil, zomato'dan sevgili simge ayan tarafından sıcacık karşılanıp enfes manzaralı terasta buz gibi şaraplarımızı yudumlarken muhteşem boğaz manzarasına mı, bizler için hazırlanmış hoşgeldin kokteyli masalarında bizzat executive chef sebastiano spriveri tarafından hazırlanmış doğal lezzetler ve çok değişik sunumlara mı bakayım, resim mi çekeyim yoksa tadım mı yapayım şaşırdım. ama galiba hepsinden de bir parça başarabildim.

chef'in ön menüsünde neler mi vardı:

muhteşem atıştırmalıklardan kıvamı ve lezzeti ile incecik pizzası, özel formülü ile fırında çeşnilendirilmiş badem ve fıstığı, kapya biber, pancar kurusu, atıştırmalık kuru mantısı, file patates cipsi, bruschettası, patates köftesi ve papatyalarla süslenmiş çilek ile buzlu kiraz ve erik.
lezzet ve sunumun elele gittiği, tüm tadımlıkların chef sebastiano' nun mahareti ellerinde nasıl bir şölene dönüştüğü, tüm ekibin de gayretleri ile hiç bir aksaklığa meydan vermeksizin gerçekleşen bu etkinlik uzun süre aklımdan silinmeyecek. teras keyfinden sonra içeriye doğru geçerken üzülmedim desem yalan olur.

çok şık ve zarif dekore edilmiş keyifli bir mekan olan aqua restoran'da bizler için hazırlanmış uzun masayı görünce çok şaşırdım.
taze sebze ve meyvelerle tasarlanan bir masa bu kadar mı iç açıcı ve değişik olabilirdi. evet, masa düzeninin ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulanmış oldu. masa düzenibde uyum yakalanmış, sofranın ortasına yerleştirilen tabii sebze ve meyvelerle masa daha çarpıcı bir şekil almıştı. son derece samimi ve şenlikli bir şekilde adımıza ayrılmış yerlere otururken menü'ye de bir göz atma fırsatını yakaladım ve heyecanla sunumu beklemeye başladım.

aynen bir orkestra şefi gibi tüm ekibi ile birlikte büyük bir uyum içinde servise katılıp bizlere bilgi veren ve hepimizle tek tek ilgilenerek tabaklarımıza küçük dokunuşlar yapan chef sebastiano'yu bir kez daha alkışlıyorum.

ana menü'ye gelince:

mozzarella, domates, fesleğen, ancuez, zeytinli ciabatta ekmeği, ceviz aromalı tereyağı ile
sorrentina usulü patates gnocchi, manda mozzarella kiraz domates ve fesleğen
limon ve karabiberli linguine, kum midyesi, bottarga ve kabak
morel mantarlı kuşkonmaz çorbası
milano usulü kalkan filatosu, marine edilmiş yeşil kabak, siyah zeytin ve konfi limon
kuzu pirzolası, ızgara patlıcan, manda mozzarella, domates, fesleğen ve arrabiata sosu
misket limonlu yoğurt parfe, çilek kompostosu, fesleğenli sos, çilek sorbe ve çıtır beze

tümü enfes bu lezzetlerden sadece kum midyesini allerjik bünyem nedeni ile tadamadım. ancak tek söyleyebileceğim gerçek bir i̇talyan deneyimini yaşamak istiyorsanız, heyecanı, elinin lezzeti, muhteşem sunumu ile executive chef sebastiano spriveri, pastane şefi ghislain gaille yönetiminde bu muhteşem ekibin hazırladığı yemekleri, tatlıları ve zengin şarap menüsünü tatmaktan kendinizi mahrum etmeyin derim.

afiyetle!

0212 9881546

aqua restaurant - four seasons bosphorus beşiktaş merkez, istanbul, turkey address
four seasons bosphorus, yıldız mahallesi, çırağan caddesi, no 28, beşiktaş, i̇stanbul

mutfağın yaratıcılığı ve lezzeti otel restaurantının çok ötesinde. tek başına iş yapar. manzara yazın iyi, kışın boğaz biraz uzakta. servis iyiniyetli ama yemek ve şarabın sofistikasyonunun altında. yine de çokiyibir mekan.

eşim ile evlilik yıl dönümümüz için aqua’da akşam yemeği yedik. boğaza sıfır konumu ve romantik atmosferi ile yaz günlerinde oldukça hoş bir mekan. menü balık üzerineydi. başlangıç ve salata oldukça lezzetli seçeneklerle doluydu. seçmekte zorlandık :) ara sıcak olarak kalamar yedik. çok lezzetliydi. porsiyon olarak yeterliydi. enginar salatası da oldukça başarılıydı. balık olarak levrek fileto ve kılıç balığı tercih ettik. porsiyon olarak yeterli olduğunu düşünüyorum. bazıları yeterli bulmayabilir lakin balık sindirimi uzun süren bir besin olduğu için tokluğu sağlayacak kadar yemek hazım açısından dahaiyioluyor eğer ara sıcak salata ve tatlı yiyorsanız. i̇çecek olarak kırmızı şarap tercih ettik.
genel olarak ilgi alaka kusursuzdu. bizimle ilgilenen burak bey’in masa takibi ve sohbeti yerinde idi. her türlü ihtiyacımız biz söylemeden yerine getirildi.
yıl dönümümüz kahvemizin yanına ikram ettikleri ekler ve çikolatalar çok lezzetliydi.
restoran saat 20:00-21:30 arası hotel müşterileri sebebiyle biraz kalabalık olabiliyor ancak sonrasında 2-3 masa kalıyor.
özetle özel günlerde kesinlikle tercih edilebilir. 2 kişi için bütçe olarak otopark-yemek-2 kadeh içki-bahşiş ortalama 600 tl civarı.

başlangıç olarak akdeniz antipasti tabağı aldık oldukça doyurucu ve lezzetliydi ara sıcak olarak ahtapot istedik güzeldi fakat dahaiyiolabilirdi ana yemek olarak jumbo karides ve fırında kuzu aldık karidesler oldukça lezzetliydi fakat 125 tl eder mi?bilemiyorum kuzu sosu ve lezzeti çok iyiydi fiyat olarak gayet makuldu karidesin içerisine ekstra kuşkonmaz istedik çok cömert davranmışlardı epeyce vardı içinde servis hızlı mekan gayet şık çalışanlar son derece kibardı fazla arap turist olması can sıksada yapacak birşey yok yanında birer kadeh şarap aldık 470 tl ödedik bizce yemekler ve servis için gayet uygun bir fiyattı ayrıca zubizu uygulamasına %10 indirim yapılıyor aklınızda bulunsun :)

konumu ve manzarasi ile istanbuldaki nadide mekanlardan biri oldugu su göturmez bir gercek. bogazin en sahane noktalarindan birinde yer almasi, disarisi sicaktan kavrulsa da her daim esen serin ruzgari ve cokiyiservisi ile ozel gunlerinizde tercih etmeniz gereken mekanlardan bir tanesi.
servis ve ortam her ne kadar sahane olsa da lezzetleri sahane bulmadim, biraz hayal kirikligina ugradim. baslangic olarak akdeniz antipasti tabagi söyledik, kalabalik bir masada cok dogru bir secim, icerisinde humus, yogurtlu semizotu, avakadolu somon, mozzarella, bakla ve deniz borulcesi mevcut, tamami lezzetliydi. ana yemek olarak: patates ve kabaktan yapilan makarna ile jumbo karides, karides sahaneydi ama makarnasini begenmedim, zeytinli yaz salatasi, kapari ve zeytin ile servis edilez izgara levrek lezzetliydi ama yine waow dedirtmedi. tatli olarak portakalli creme brulee hic begenmedik hatta begenmedigimizi de soyledik yerine ikram olarak gelen yaban mersinli tatli ise cok lezizdi,cok begendim. fiyatlar oldukca yuksek, bes yildizli otel oldugunu dusunursek,rahatsiz eden kismi fiyatlarin yüksek olmasindan ziyade, lezzet anlaminda beklentiyi karsilayamamasi. tum yediklerimize 471tl odedik. zubizu applikasyonu kullananlar %10 yada %15 indirimden faydalanabiliyor.

bir işletme yönetiminin yaratacağı en önemli farklılık kriz yönetmede gösterdiği ve göstereceği performansdır. bunun için de krizin öngörülmesi, sonuçlarına ilişkin oluşacak tüm bedeller göze alınarak ve tedbirler hayata geçirilerek kontrol altına alınması ve olası tüm riskler berteraf edilecek şekilde yönetilmesidir. bunları niçin yazıyorum? çünki dün(17.06.2017 cumartesi) dün akşam agua'da yaşananlar, olası ve beklenen(hava durumuna ilişkin meteorloji uzmanlarının raporları çok açıktı) bir krizin yönetilmesinde gösterilen olumsuz performansın tipik bir örneğini oluşturmaktaydı. hava durumu raporları günler öncesinden uyarıyor olmalarına rağmen ve akşam 18.00-19.00 civarı yağmur başlamış olmasına karşılık. yemek organizasyonu dışarıda yapılmış(bazı müşteriler de içeride oturmuştur) büfe ona göre organize edilmiş ve oturma düzeni buna göre planlanmış!. fakat birbirleriyle tam buluşturulamayan büyük şemsiyelerin boşlukları arasında yağan yağmurun yarattığı ıslaklıkta müşteriler masalara oturtulmaya çalışılmış, büfe malzemeleri yağmura muhatap olmuşlar. masalardan büfeye giden merdivenli alanlar yağmur altında kalmış. büfeden alınan yemekler masaya gelene kadar yağmurdan etkilenmiş ve yönetim sorumluluğu gereği uygun yerlere "zemin ıslak. dikkatli olun" tabelaları konulmuş, soğuk havaya rağmen olası yangın riski nedeniyle ısıtıcılar çalıştırılmamış fakat gelen yoğun eleştiriler sonrası bu risk de alınarak ısıtıcılar çalıştırılmaya başlatılmıştır. uzatmadan kısaca aktarmaya çalıştığım ve tabiki çok daha uzunu yazılacak bu notlardan okuyucunun gözünde canlandırabileceği en özlü anlatım. yaşanması muhtemel olan ve gerçekleşen bir riskin yönetilemediği gerçeği ve yaratılan karmaşa ve keşmekeşliğin ortasında orucunu açmak, yemeklerini yemek durumunda kalan ve ailesiyle, dostlarıyla, misafirleriyle özel bir yemek yemeği düşünen müşterilerin mağduriyeti ve hayalkırıklığı olmalıdır. tüm bu atmosferde işletmeye verilecek not en fazla "2"dir. ancak, yazılan ve yazılamayan tüm bu yönetim zafiyetine rağmen, tüm sevis yetkililerinin ve görevlilerinin yağmur altında, müşterilerini memnun edebilmek amacıyla sergiledikleri ve aidiyet duygularının ve sorumluluk bilinçlerinin ne kadar gelişmiş olduğunu gösteren yaklaşımları gerçekten takdire değerdi. gecenin en anlamlı anları ıslak gömlekleriyle, sık sık masaları ziyaret edip bir ihtiyaç olup olmadığının sürekli sorgulaması ve tüm olumsuzluklara rağmen doğan gereksinimlerin gecikilmeksizin karşılanmasıydı. tabi ki tadılan yemeklerin lezzeti dolayısıyla şeflere, döner ustasına, gözlemeci hanıma da bu özel yaklaşımları dolayısıyla teşekkürümü de özellikle belirtmek isterim. lezzet ve personel ilgisi için tartışmasız "5" puanı haketmektedir. toplamda değerlendirdiğimde ise "3.5" hakedilen bir not olacaktır. i̇yi bir tecrübe olmadı. daha güzele....

bugün babalar günü ve biz dün akşam yaşanan ve yukarıda olabildiğince ve tahmin edileceği üzere kısaca yazmaya çalıştıklarıma rağmen, üç dört hafta öncesinden rezervasyon yapmış olmam nedeniyle bu özel günümüzü bu mekanda geçirmek ve daha stabil bir günde yaşayabileceklerimizi bir yerde test edebilmek için yeniden mekana geldik. daha mekanın girişinde akşamki manzarayı anımsatan bir düzensizlik hemen dikkati çekmekteydi. işletme görevlileriyle müşterilerin değişik noktalarda karşılıklı konuşmalarından ve bu görüşmelerden kaynaklı öbeklenmeler nedeniyle bir karmaşık görüntü hakimdi. yer gösterecek görevliyi belirli bir takip sonucunda kendimiz bularak masamızın yerini öğrenmek istediğimizde, elindeki listeyi uzun uzun inceledikten sonra masamızın yerini, salonun en dip köşesinde bir masayı işaret ederek göstermesi üzerine, gerek bir önceki akşam yaşanılan olumsuzluklar gerekse nerdeyse bir ay önce yapılan bir rezervasyon sonucu hazırlanan masa düzeni nedeniyle bu özel ve güzel güne başka bir mekanda devam etmek ve bu karmaşanın bir parçası olmamak için mekanda daha fazla kalmadık ve ayrıldık. giderken bu hissiyatlarımı işletme görevlisi ve yetkilisiyle de paylaştım. netice olarak mekanın işletme yönetimine bu kez herhangi bir puanı layık bulamadım ve iki günün ortalaması olarak da "2.5" puanı hakettiklerini değerlendiriyorum. aslolan işletme yönetimi. yönetilemedi...

i̇stanbul'un en lüks, en pahalı ve en nezih restaurant'ı diyebilirim. her mevsim güzel ama yazın keyfinize keyif katar. ailece gitmeyi tercih ederiz. 29 ekim lerde kutlamaları zevkle ve eniyiyerden izlediğimiz bir mekandı.

aralık ayına ozel bir somon menusu hazırlanmıs. ozellikle ana yemek olarak 12 saatte pismis somon inanılmaz olmustu. calısanlar cokiyive guler yuzlu servis de gayet hızlı. cok keyifliydi gercekten. aralık ayı bitmeden herkese gitmesini oneriyorum.

tam anlamıyla müşteri memnuniyeti sağlayan lüksü kaliteyi eniyişekilde hissetiren modern nezih bir mekan.evlilik yıl dönümümüz için tercih ettik iyikide etmişiz diyorum.ayrıca garsonların ufak jestleride memnuniyetimizi iki kat arttırmış bulunmakta. bu kalite için fiyatlarda doğal olarak yüksek ama özel günler için düşünmeden tercih edilecek bir yer.teşekkürler four seasons ??

zomato'nun derleme yarışmasının ikincilik ödülü olarak burada yemeye hak kazandığım akşam yemeği sayesinde mekanı ilk kez görmüş oldum. menüden dilediğimizi seçebileceğimiz söylendi. ağız hoşluğu olarak pazıya sarılı iki parça kalkan balığı parçası, arasında siyah trüf olacak şekilde sunuldu. en üstte somon yumurtası ile süslenmişti. bir kadeh şampanya eşliğinde müthiş bir deniz mahsüllü öğün açılışı oldu. focaccia ve yumuşacık domatesli ekmekler ise trüflü tereyağı eşliğinde masamıza geldi. ekmekler sıcak, tzae ve yumuşacıktı. 
eşim başlangıç olarak  manda mozzarella ve domates carpaccio isterken beyaz fasulye püresinde sote kereviti tercih ettim. ardından yarım porsiyon risotto carnaroli aldım. birkaç parça gorgonzola ile sunulan bu yemeği normalde pek sevmesem de rahatlıkla bitirdim.

 ana yemek olarak eşim kaya levreği ben ise tavada kalkan balığı filetosu tercih ettim. balık kıtır kıtır bir mini enginar üstünde iki parça olarak servis edildi. gözüme önce az göründü ama tadı mükemmeldi. yemeğimize kavaklıdere cotes d'avanos adlı şarabı eşlik etti. sauvignon blanc üzümünden üretilmiş içimi çok rahat ve damakta kalıcı, zengin aromalı bir şaraptı. deniz mahsülleri için harika bir tercih. 

tatlı olarak ise gastronomi tarihinde özel bir yeri olan rum baba adlı tatlıyı seçtim. eşim ise nutellanın atası olan gianduja/mango adlı tatlıyı tercih etti. bunlardan önce ise otelin pastane şefi bize birer parça hindistan cevizli sorbe ikram etti. çok hafif ve lezizdi. rum baba tatlısı avrupa 'da doğmasına rağmen türkçe bir isim taşıyan tek tatlı türü. yanında portakal kabuğu şekerlemesi ve küçük bir rom şişesiyle servis ediliyor. i̇steyen yemeden önce bunu tatlının üstüne döküyor. çok yumuşak ve lezzetli bir tatlıydı. gianduja ise yanında bir top mango sorbe ile sunuluyor ve görüntü olarak çok gösterişli. çikolata seviyorsanız ıskalamayın derim. çok özgün bir tadı vardı. tüm bunların ardına türk kahvesi eşliğinde kendi yapımları olan çikolatalar geldi masamıza.

mekan, sade ama etkileyici bir dekorasyona sahip. servis elemanları tam anlamıyla profesyonel ve çok kibardılar. mekanın ismine uygun bir menü tercih ettiğim için çok mutlu oldum. her bakımdan keyifli bir deneyim ve yemekti. i̇yi bir fine dining ve romantik mekan arayışında olanlar için mutlaka listeye alınmalı. #kangurular

besiktas-ortakoy yolunun henuz basinda bulunan four seasons otelinin dillere destan restaurantini bir de ben deneyeyim dedim.. oncelikle ic mekanda yemek bence dis mekana gore dahaiyibir secenek olabilir. icerisi ozel havalandirma sistemleri ile mis gibi kokarken biz bahcede denize nazir yiyelim dedik ama denizden mi yoksa restauranttan mi kaynaklanan agir bir balik kokusuna maruz kaldik. acilisi kucuk bir top seklinde masamiza gelen levrek kizartma ile yaptik. acikcasi cok da istah acici bir baslangic degil. daha sonrasinda 3 cesit corba arasindan zencefilli tavuk corbasini sectim ve gercekten hosuma gitti. aslinda bildigimiz eristeli tavuk corbasi ama tavuklar kup seklinde dogranmis ve corbanin icinde kucuk parcalar halinde taze zencefil bulunmakta bol miktarda. eger damak tadiniza zencefil uygunsa denemenizi oneririm. ana yemek olarak tüm levrek soyleyecektim ancak kalmadigini ogrendigim icin kirmizi et e yonelmek zorunda kaldim ve dana bonfile soyledim. pişme türü tam istedigim gibiydi. porsiyon sunumlari da guzeldi. guzel bir aksam yemeginin ustune midedekileri şekle sokmada birebir olan sert kahve gelenegimi double espresso ile tamamladim.
yemegin sonunda karsilastirma yapacak olursam; benzer standartlarda birbirine rakip olan ciragan sarayi icerisindeki tugra restaurantin yaninda vasatin ustune cikamayan aqua restaurant maalesef beni cok fazla etkileyemedi.