yıllardır bildiğimiz ocakbaşı deyince hele meyhane değince aklımıza ilk gelen yer. yağmur ve fırtınanın i̇stanbula kışı getirdiği bir pazar akşamı gittik. dört kişiydik ve tecrübeliydik rezervasyon yaptırmıştık. ancak söylemeliyim rezervasyon yaptırmış olmanızada her zaman güvenmeyin, istediğiniz yere oturamama ihtimaliniz çok yüksek. burası pangaltında fırının sokağında hemen girişte sağ tarafta 7-8 masa ve bir ocakbaşından oluşan toplam sandalye sayısı 35-40 civarında olan salaş minik bir mekan. mekanda açık alan yok,otopark yada vale yok metroyu tercih edin osmanbey çıkışına beş dakika uzaklıkta.
biz dört kişi gittik ve köşede dört kişilik masaya yerleştik. garsonumuz geldi ve siparişimizi aldı. burası iki kardeşin işlettiği ocakcı dışında üç garsonun cirit attığı mutfağı görmediğiniz bir mekan. olağanüstü bir karşılama beklemiyorsunuz zaten, siparişleriniz alınıyor ve hızlıca servis edilmeye çalışılıyor. büyük yeni rakı(70cl) istedik, kadehler bardaklar, tabak ve çatal bıçak bir büyük suyla birlikte aynı anda masaya geldi,buz istedik hemen getirdiler. garsonlar rakı yada su koymuyor zaten servis yapabilecekleri bir alan da yok ancak masanıza bırakıyorlar. yoğurtlu patlıcan söğürme istedik, cacık ve gavurdağı salatası. başlangıç olarak uykuluk istedik. uykuluk buraya en öncelikli gelme sebebimiz. bu kadar başarılı uykuluk yapan çok yer yok i̇stanbul da. siparişlerimizi alır almaz masaya sumaklı soğan, ızgarada pişmiş domates ve yeşil biberler bulunan tabak geldi. mezeler dört kişiye kafi gelecek boyuttaydı ama yoğurtlu patlıcan söğürmenin hemen ikincisi sipariş edildi. gerçekten çok güzel yapıyorlar ılık geliyor masaya ve kıvamı yerinde. gavurdağının nar ekşisi biraz fazlaydı domatesi soğanı iyiydi, ikincisini de söyledik ilerleyen saatlerde. cacık koyu kıvamda geliyor biz çok seviyoruz, öyle çorba gibi değil. uykuluktan sonra adana istedik, nefis bir adana geldi masaya. yağı yerinde adeta ağızda eriyen adana çabucak bitti. gerçekten uzunca zamandır bu kadar güzelini yememiştik (sadece kışları gidiyoruz mekan yaz aylarında çok boğucu oluyor). kaburga istedik sadece dört adet kalmıştı bizde en çok isteyen arkadaşımıza verdik birer tane pirzola ve çöp şiş istedik. pirzola masaya geldiğinde ilk tepkimiz çok pişmiş hatta yanmış görüntüsüydü. ama yumuşacıktı ve nefisti,kemikleri sıyırdık adeta. kaburga güzelmiş ama yemedik. çöp şiş sossuz ve doğaldı. ancak porsiyonda altı şiş var minimalistti. etler yumuşak ve lezzetliydi. artık doyduk diyorduk ama masada bir ciğeriyigider fikrine kimse itiraz etmedi. ciğerle birlikte sumaklı soğan geldi,ızgara soğan istedik kalmamıştı. ciğer şişte geldi ve nefisti.
yemeğin sonunda tatlı mı meyve mi ikram edelim dediler meyve istedik. bu sene karpuzlar nefis tatlı ve sert birde kavunda çok güzel olunca rakılarımıza güzel eşlik ettiler. hesabı istedik 310tl geldi. evet çok ciddi kiralarının olduğunu düşünmüyoruz ama yıllardır aynı yerde yüksek lezzeti koruyorlar ve artık i̇stanbul için çok makul bir rakama ziyafet kuruyorlar.
mekan çok salaş çok küçük. öyle çoluk çocuk gidilecek bir mekan asla değil. ama temiz ve lezzetli. kesinlikle samimi ve rahat rahat içkinizi içip yemeğinizi yiyebileceğiniz bir ortam. sonuç olarak yıllardır gidiyoruz hele pazar günleri muhsin ertuğrul da güzel bir oyundan sonra saat altıya doğru gidip rakı içip kebap yemek bizim için i̇stanbulun güzelliklerinden biri olmaya devam edecek.
www.egogunlugu.com