adana ocakbaşı


İçinde "şiş" olan yorumlar
4
3.9
burak
3
2 yıl önce
kurtuluş
adana çok güzeldi. kuzuşişiçin aynısını söyleyemem. mezeler çok iyiydi. duble rakı istedik. tadınca yüzümüz ekşidi çünkü yeni rakıcıyız. sorduk, yeni rakı olduğu iddia edildi. gözümüzün önünde doldurulamadığı için ve her rakının markasını ayırt edebildiğimiz için markasını sorduk muhtemelen ya ev yapımı rakıya ya da başka bir marka rakıya (beylerbeyi de menüde mevcut) yeni rakı dediler. beylerbeyi getirmiş olabilir misiniz? diye sorduk yine de yeni rakı dediler. rakı meselesi şaibeli... bir de hijyen meselesi var. hijyen sıfır...
0
gizem
4
4 yıl önce
kurtuluş
adana, ciğer ve çöpşişyedik ama adananın tadı diğerlerinden bariz bir şekilde daha iyi. mezelerden yoğurtlu patlıcanı çok beğendim. mekan küçük olduğu için biraz basık ve dip dibe yemek yiyorsunuz ancak bunu çok sorun etmedik. tatlılardan atom ve havuç dilimi söyledik. havuç dilimini çok beğenmedik. kebapların yanına gelen pide ve lavaşları hesaba eklemeleri çok hoşuma gitmese de lezzetler için tekrar gelinir.
0
barış
5
4 yıl önce
kurtuluş
ciğer şiş, çöpşişve adana kebap yedik. adana diğerlerine göre daha önde. mezelerden ezme ve yoğurtlu patlıcan ve pişmiş soğanı güzel. i̇çerisi salaş ve dar ancak samimi bir ortam.
0
elmashan2
5
4 yıl önce
kurtuluş
rezervasyon yapılmadan gidilmemeli zira oldukça kalabalık oluyor sıra beklemek gerekiyor. adana, çöp şiş, ciğer, uykuluk, kaburga, yoğurtlu patlıcan, gavurdağı salatası ve şalgam suyu söyledik. kebapları yarım porsiyon istedik hepsinden tatmak için. adana kebabı çok lezzetliydi. çöpşişyumuşacıktı ve suyunu kaybetmemişti. ciğer de son derece lezzetliydi bazı yerlerde sası bi tat olur bunda yoktu. uykuluk lezzetliydi ve güzel pişirilmişti. kaburga da güzeldi ancak üzerinde eti az oluyor haberiniz olsun. tek başına sipariş verilip de doyuracak bir şey değil. i̇lla sipariş verilmesine gerek olmadığını düşünüyorum. onun yerine pirzola daha doyurucu olur bence. ama lezzeti güzel. pişiren ustanın ellerine sağlık. mezesi ve salatası da güzeldi. gavurdağı salatanın porsiyonu büyük değil. tek kişi de sipariş edilebilir.
0
alara
5
4 yıl önce
kurtuluş
tiklim tiklim olusunuda,ustumuzun kebab kokmasinida,ocak basindan gelen sicakligada bayiliyorum.burasi cok sevdigimiz bir yerdir ve bayadir gelmiyorduk.ilk defa ayni gun arayip,aksamina masa bulduk.rakimizi actik beyaz peynirlerimizi,gavurdagimizi ve kozlenmis yogurtlu patlicanimiz geldi.efsaneydiler.cop sis kalmamisti protein yuklememize ciger sisten basladik.ciger sevmiyen benim dunyada tek ciger ve sakatat yedigim yer burasi.cok guzeldi ardindan adana kebaplar geldi.misss......sonra uykuluk ve pirzola....biz burda genelde kaburga yeriz ama oda kalmamisti ve ilk defa kuzu pirzolalarini denedik.vay arkadas iyikide deneme sansina sahip olmusuz..enfesti....etlerin yanindads bol sumakli sogan ve kuyruk yagi parcalariyla gelen kozlenmis soganlarda guzel gitti.ancak bi seferkinde sarimsaklarda dogramislardi ve nar eksili bir sosu vardi.guzeldi ama nar eksisiz ve sarimsaksiz hali cok daha muhtesem bir lezzet diye dusunuyorum.tika basa doymamiza ragmen,bir atomda soyleyip catallamadan gitmedik :d .4 kisi tika basa et ve bol rakiya 290tl hesap odedik.et otuburlar,kebapcilar buraya..... :))
0
umut
2
4 yıl önce
kurtuluş
mekan salas degil dökülüyor. içeride sinekler geziniyor. garsonlar terbiyeden yoksun ve umursamaz. nusretinden özgür sefine, günaydindan, tike ye her türlü steak house ve kebapçiya gittim. ben hayatimda hiçbir özelligi olmayan kaburganin adedine 7 tl ve ayni sekilde gayet siradan pirzolanin adedine 10tl alan mekan görmedim. 20 adet çöp sis (yarisi yag) 50 tl. adisyonu ekledim. bu kadar paraya asla ve asla degmez. simarmislar.
0
erdi
4
4 yıl önce
kurtuluş
burası gerçek bir ocakbaşı. pangaltı'da ufacık bir mekan. dışarıdan pek dikkat çekmiyor. gelenler genelde sevenleri, müdavimleri. ailenizle rahatlıkla gelebilirsiniz. mezelerden sıcak servis edilen yoğurtlu patlıcan salatası mükemmel. ciğer şiş, çöpşişfena. ama adana kebap buranın en özel lezzeti. i̇stanbul'da bu kadar iyisi zor bulunur. adana'dan gelen şalgam suyu, kebaplarla iyi gidiyor. gidince sürprizle karşılaşmamak için rezervasyon yaptırmakta fayda var


-----16 nov, 2013-----

#favorilezzetim adana kebabi. salas ocakbasi ortaminda, esinizle dostunuzla yemek yiyip iki kadeh birseyler içebileceginiz bir mekan. menünün bastaci adana kebap. ocakbasindaki taburelere oturup bu keyfi sürmek paha biçilemez


-----16 nov, 2013-----

burasi gerçek bir ocakbasi. pangalti'da ufacik bir mekan. disaridan pek dikkat çekmiyor. gelenler genelde sevenleri, müdavimleri. ailenizle rahatlikla gelebilirsiniz. mezelerden sicak servis edilen yogurtlu patlican salatasi mükemmel. ciger sis, çöp sis fena. ama adana kebap buranin en özel lezzeti. istanbul'da bu kadar iyisi zor bulunur. adana'dan gelen salgam suyu, kebaplarla iyi gidiyor. gidince sürprizle karsilasmamak için rezervasyon yaptirmakta fayda var
0
berkin
3
4 yıl önce
kurtuluş
kalabalik bir ekip olarak rezervasyonlu olarak mekana gittik. rakam vermis olmamiza ragmen bir 15-20 dk bekledik. cok problem degil dedik. mezelerle basladik. 3-4 cesit meze var. soguk yogurtlu patlican ve kozde sogan sarimsak guzeldi. cigerle birlikte etlere basladik vasatti cop sis istedik, vasatti adana istedik vasatti pirzola istedik. pirzola iyiydi. ama bu kdr yuksek puanli bu kdr populer bir ocakbasi bizi hayal kirikligina ugratti. mekanin cok kalabalik ve sikisik olmasi ayri problem ama benim icin etlerin lezzeti hayal kirikligi oldu!
0
zeliha
3
4 yıl önce
kurtuluş
okuduğum yorumlar ve duyduklarımla alakası olmayan mekan. mekan resimlerde görünenlerden daha küçük. i̇yi ki 4 masanın sığdığı çekme katı var. bir nebze konuştuğunuzu anlıyorsunuz. çöp şiş, adana ve çiğer söyledik. çöpşişve çiğer çok kuru ve lezzetsizdi. adana bir çok yere göre iyi ama mükemmel değil. uzun uzun oturulacak bir yer değil, ayak üstü 1 duble rakı içip, bir şeyler atıştırmak için gidilebilir.
0
olcay
4
4 yıl önce
kurtuluş
adana gerçekten güzel, kiyma haline gelmeden enfes bir kivam tutturmuslar, yer çok küçük oldugundan sira beklemniz gerekebilir. ayrica çöp sis ve yogurtlu patlican da mükemmel
0
idil
3
4 yıl önce
kurtuluş
iyi güzel çok lezzetli de sakin aç gelmeyin zira suparis verebilmek için bile 30 dk beklemeniz gerek 8 masali yerde. düsünün artik yemegi ne zamana yersiniz. açliktan sinir kat sayiniz artiyor mutlu olamiyorsunuz vs.. ama lezzete laf dedirtmem gerçekten iyi. sadece 2 garsona daha ihtiyaçlari var.


-----26 jan, 2013-----

adana'ya geeeelll!!! yogurtlu patlican sicacik geliyor sofraya tadina doyulmuyor!! kebabin tadi ayri leziz. kuzi sis de yag sevenlerin adresi. yedigim en iyi gavurdagi!
0
ayten
5
4 yıl önce
kurtuluş
adana ocakbaşı 1978'den beri kurtuluş'ta, sıcaklığıyla, değişmeyen lezzetiyle ve güleryüzlü çalışanlarıyla hizmetinizde. salaş bir mekan, lezzetli et, güzel meze, sıcak bir ortam isteyenlere şiddetle adana ocakbaşı diyorum.  kafanıza eserde, bir adanalı'ya gidelim derseniz boş masa bulamayıp paşa paşa geri dönebilirsiniz, dolayısıyla gitmeden aramakta fayda var.
     yoğurt patlıcan, cacık, gavurdağ salatası ve soğan kebabı her daim masaya önden gelirler. rakılar bardaklara dolarken, bir bakarsınız mezeler yarılanır, etler pişmeye başlamış, kokular dağılır. muhabbet ilerlerken bir yandan keyifli keyifli, başımızın tacı adana, çöp şiş, kuzu pirzola teşrif ederler.
   bazı dükkanlar vardır, ufacıktır, insanlar kuyruk olur, bazen lezzetli yemek, bazen samimi bir ortam için. i̇şler iyi gittiği için işletmeci ilerler, arabacıysa dükkana, dükkansa şubeler açıp büyümeye gider. nedendir bilinmez çok azı eski temposuyla devam eder, çoğuysa dükkanı büyüttüğünde işleri neredeyse biter. büyüsü kaçar, birşeyler eksiktir. adana ocakbaşı, açıldığı günden beri, dolup taştığı halde, ne büyümeye, ne yeni bir şube açmaya ihtiyaç duymuştur. ender rastlanan bu mekanı birde bu açıdan bilmekte fayda var. 
   adana kebabı, urfa kebabı, sebzeli kebap, kuzu şiş, küşleme, çöp şiş, ciğer şiş, kaburga, kuzu pirzola, tavuk pirzola, kanat ızgara, tavukşişkebap, patlıcan kebabı, böbrek, yürek, koç, uykuluk, soğan kebabı ve bunların yanında köz patlıcan, yoğurt patlıcan, peynir, cacık, gavurdağ, çoban, ezme ve garnitür mevcut. bunların üstüne meyvenizi yiyip, çayınızı içip birde atom (dilimlenmiş muz üzerine kaymak, ceviz ve bal) patlatırsanız olay bitmiştir.


-----12 nov, 2014-----

adana ocakbasi 1978'den beri kurtulus'ta, sicakligiyla, degismeyen lezzetiyle ve güleryüzlü çalisanlariyla hizmetinizde. salas bir mekan, lezzetli et, güzel meze, sicak bir ortam isteyenlere siddetle adana ocakbasi diyorum. kafaniza eserde, bir adanali'ya gidelim derseniz bos masa bulamayip pasa pasa geri dönebilirsiniz, dolayisiyla gitmeden aramakta fayda var.
yogurt patlican, cacik, gavurdag salatasi ve sogan kebabi her daim masaya önden gelirler. rakilar bardaklara dolarken, bir bakarsiniz mezeler yarilanir, etler pismeye baslamis, kokular dagilir. muhabbet ilerlerken bir yandan keyifli keyifli, basimizin taci adana, çöp sis, kuzu pirzola tesrif ederler.
bazi dükkanlar vardir, ufaciktir, insanlar kuyruk olur, bazen lezzetli yemek, bazen samimi bir ortam için. isler iyi gittigi için isletmeci ilerler, arabaciysa dükkana, dükkansa subeler açip büyümeye gider. nedendir bilinmez çok azi eski temposuyla devam eder, çoguysa dükkani büyüttügünde isleri neredeyse biter. büyüsü kaçar, birseyler eksiktir. adana ocakbasi, açildigi günden beri, dolup tastigi halde, ne büyümeye, ne yeni bir sube açmaya ihtiyaç duymustur. ender rastlanan bu mekani birde bu açidan bilmekte fayda var.
adana kebabi, urfa kebabi, sebzeli kebap, kuzu sis, küsleme, çöp sis, ciger sis, kaburga, kuzu pirzola, tavuk pirzola, kanat izgara, tavuk sis kebap, patlican kebabi, böbrek, yürek, koç, uykuluk, sogan kebabi ve bunlarin yaninda köz patlican, yogurt patlican, peynir, cacik, gavurdag, çoban, ezme ve garnitür mevcut. bunlarin üstüne meyvenizi yiyip, çayinizi içip birde atom (dilimlenmis muz üzerine kaymak, ceviz ve bal) patlatirsaniz olay bitmistir.
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
kurtuluş
i̇nsan bazen yaşadığı kenti ne kadar az tanıdığını, her zaman geçtiği sokaklardan birinde ansızın karşısına çıkan bir lokantayı ziyaret edip şaşkınlığa düştüğünde çok daha iyi anlıyor. sanki doğma büyüme, hatta bilmem kaç kuşak i̇stanbul’lu değilmişim de, buraya yeni gelmişim gibi hissettim adana ocakbaşı’na girip oturduğumda. tuhaf bir his bu. zeki alasya- metin akpınar’ın haydarpaşa garı’ndan hayretle denize bakması gibi. yeni ve taze bir duygu. bir karşılaşma…yabancı ve heyecanlı. hafif baharatlı ve bir o kadar da sıcak. kapıyı açtığımda, yasak elmayı ısırmak üzere gibiydim sanki. i̇çimde tatlı ve yakıcı bir sabırsızlık. yüreğimi anlaşılmaz bir tempoyla attıran.

daha mekanı saran (ve sonra gün boyu kıyafetlerim üzerinde kalmaya devam edecek) o muhteşem kebap kokusunu içime çektiğim anda bile farklı bir yere geldiğimi anlamıştım desem, duygularımı ifade edebilirim herhalde. adana ocakbaşı, çok sık kullandığımız, ama genelde kafamızı kaldırıp etrafta neler var diye bakmadığımız caddelerden birinde. eğer kurtuluş caddesi’ni biliyorsanız, onunla kesişen ve osmanbey’e açılan ergenekon caddesi üzerinde bulabilirsiniz bu lokantayı. dışarıdan hiç dikkat çekmediği için dikkatli bakının, girişini kaçırabilirsiniz. mekanın içinde, kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi bir ocakbaşı mevcut. orada müdavimler oturuyor gibi geldi bana, zira sağlam bir muhabbet dönüyor, herkes birbirini tanıyor gibiydi. geçen akşam ocakbaşının yanından geçerken, belki bir gün buraya yalnız başıma gelirim ve buraya oturup kebapları mideye indirirken, hafif hafif demlenirim, diye geçirdim içimden. eğer müdavimler beni aralarına kabul ederlerse tabii.

adana ocakbaşı, küçücük bir lokanta; masa sayısı hayli az ve oturma alanı son derece dar. bu nedenle darlıktan rahatsız olacağınızı düşünüyorsanız, nispeten daha rahat olan aşağı kısımda yer bulmaya çalışın kendinize. bunun dışında bir de birkaç basamakla çıkılan, asma kat gibi bir bölümü var. orada daha klostrofobik hisler uyanıyor insanın içinde. öte yandan, hafta içi bile olsa, buraya akşam gidecekseniz mutlaka yer ayırtın. müşterisi, müdavimi, seveni bol, insanlar akın akın geliyorlar, pek çoğu yer bulamayıp geri dönüyor.

servis çok iyi, güleryüzlü, hatta esprili. tam benim sevdiğim cinsten. garsonların babacan ve pozitif tavrı size kendinizi evinizde gibi hissettiriyor. i̇şin sırrı burada. herkese “sen zaten müdavimsin” duygusunu verebildiklerini çok net gördüm adana ocakbaşı’nda ve inanın, sahte bir tavırla değil, son derece alışkın bir yaklaşımla yapıyorlardı bunu. gittiğinizde bunu görüp ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

sigara içenler için dükkanın önüne sobalı bir düzenek de kurmuşlar; bu da hoşuma gitti. lokantadan doğrudan sokağa bağlanıyorsunuz, ama kaldırımda da olsanız sizi kış soğuğunda ısıtacak bir elektirkli soba sistemi mevcut. nitekim birlikte yediğimiz ve sigara içen arkadaşlar dışarı çıkıp bunun nimetlerinden birkaç defa faydalandılar gece boyunca.

vee, gelelim yemeklere… buraya kadar top çevirdiğimi düşünüp yemeklerden bahsetmemi bekleyenler için söylüyorum. bu satıları yazarken bile ağzımın suyu akıyor resmen ! çektiğim fotoğraflara bakarak nasıl bir masada oturduğumu hayal edebiliriniz rahatlıkla. tahta ve dikdörtgen bir masa hayal etmenizi istiyorum. üzerinde kuzu ve ciğerden çöpşiş (lavaş yığınları altında), patlıcanlı yoğurt, gavurdağı salatası, közlenmiş biber ve domates, uykuluk, adana kebap, kaburga, kanat ve bolca rakı olsun. sonra beni hayal edin. yükselen tansiyonuna rağmen bütün bu lezzetlerden tatmak için can atan ve bir yandan da fotoğraf çeken.

i̇zin verirseniz teker teker anlatayım masaya gelenleri, zira hangi yemeği az anlatırsam ona haksızlık etmişim gibi olacak. gavurdağı geçekten enfesti mesela. i̇lk rakıyı koyduğumda, gavurdağı ona büyük bir keyifle eşlik etti ve birazcık tırnak pideyle ağzımda harika ve mutlu bir izdivaçları oldu. tadı keskin değildi, ama yine de “ben burdayım” demeyi başarıyordu. beğendim. ilık gelen patlıcanlı yoğurt da alışkın olmadığım bir lezzeti, masadaki herkesin ortak görüşüne katıldım ben de. değişik ve lezzetliydi. 

sonra masaya bir çöpşişyığını geldi assoslist edasıyla. en baş köşeye muzaffer bir kumandan gibi kuruluverdi. daha uykuluk arz-ı endam etmediği için, çöp şişin gecenin yıldızı olduğunu düşündük doğal olarak. enfes lavaşın arasına soğanla dürüp koyduğum kuzu çöp şişin lezzetini burada kelimelerle anlatabileceğimi sanmıyorum sevgili dostlar. size önerim: acilen gidip tadına bakın! ondan sonra, beni biraz daha anladığızda rahat rahat konuşalım. ciğerden olan çöpşişise bence biraz daha az lezzetliydi, ama onun da fanatikleri çıkacağına eminim. onu da muhakkak deneyin. benden söylemesi.

gelelim şu tuhaf uykuluk meselesine. sevgili dostlar, bu yemek hayatım boyunca yediğim en güzel etlerden birisiydi demek durumundayım.yapacak bir şey yok. zihnimde zaman zaman canlanan bazı yemekler var böyle “en” lerden bahsederken. mesela kaşıbeyaz’da yediğim “etten alinazik”, ya da arjantin’de la tablita’da yediğim kalın biftekler, birtat’da yediğim güveçte ciğer, viyana plachutta’da yediğim tadına doyulmaz tafelpitz ya da eleos’ta mideye indirğim ıstakoz kavurmalar gibi. i̇şte adana ocakbaşı’nın uykuluğu da böyle bir şey. rüya gibi bir tadı var. i̇nsanın ağzında bir macera cereyan ediyor adeta. hem uyuşacık, hem damakta adeta patlyor lezzeti. hafif acılı olması da cabası. julia roberts’in bir filmde dediği gibi:”yemeğimle aşk yaşıyorum” cümlesini kurdurtan türden bir deneyim. 

adana’sı da muhteşem mekanın. bana biraz yüzevler’de yediğim kebabı anımsattı diyebilirim. yüzde yüz satır etinden, bol kuyruk yağlı, insanın ağzında dağılarak şenlikler yaptıran bir yemek. kaburgası da öyle. tam benim sevdiğim gibi, bol etli ve bol yağlı. üzerine bir de harika marine edilmiş hafif acılı kanatlar da gelince tam oldu sofra. muhabbet, sohbet doğal olarak gırla gitti. onu da kesinlikle tavsiye ederimi kaçırmayın. 

bütün bunların üzerine, bu kadar soğanlı, sarmısaklı, tuzlu yemekler yedikten sonra insanın canı tatlı bir yemek de istiyor tabii sevgili dostlar. seçenek çok fazla değil, mekanın “atom” diye anılan; muz, kaymak ve baldan oluşan tatlısını çatal çatal yiyerek kendimize geldik gecenin sonunda. bu tatlıyı yedikten sonra birkaç kilometre koşmanızı, ya da imkanınınız varsa başka bir şeyler yapmanızı şiddetle öneririm. bu enerjiyi acilen harcamak gibi zaruri bir durum ortaya çıkıyor. benden söylemesi. 

hepsinin özeti, adana ocakbaşı, kendi alanında tam bir yıldız. bunu bilenler biliyor, bilmeyenler de, benim gibi, gecenin bir saatinde, böyle içeri dalıp hayretler içinde kalıyor işte. tavsiye etmenin ötesinde, buraya gitmezseniz hayatınızda bir şeylerin eksik kalacağını söylemek isterim. adana ocakbaşı ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri bana kalırsa. açık konuşmak gerekirse bana zübeyir’den daha iyi geldi. tabii ki, son sözümü efsanevi güler ocakbaşı’na gidip orayı yazmadan söylemeyeceğim. bunu da vurgulamak isterim. 

not: bu yemeğe gittiğimin ertesi günü tansiyon hapları kullanmaya başladım. tabii ki bu son yemekle ilgili değil, ama hayat tarzımla alakalı bir durum. ama doktorunun kolesterol sebebiyle lipitor kullanması ya da yemeği bırakmasını söylediği anthony bourdain’in de dediği gibi: “fuck it!” i̇lacımı alır yoluma devam ederim.

herkese sağlıklı ve kebaplı günler dilerim.


-----30 may, 2013-----

insan bazen yasadigi kenti ne kadar az tanidigini, her zaman geçtigi sokaklardan birinde ansizin karsisina çikan bir lokantayi ziyaret edip saskinliga düstügünde çok daha iyi anliyor. sanki dogma büyüme, hatta bilmem kaç kusak istanbul'lu degilmisim de, buraya yeni gelmisim gibi hissettim adana ocakbasi'na girip oturdugumda. tuhaf bir his bu. zeki alasya- metin akpinar'in haydarpasa gari'ndan hayretle denize bakmasi gibi. yeni ve taze bir duygu. bir karsilasma...yabanci ve heyecanli. hafif baharatli ve bir o kadar da sicak. kapiyi açtigimda, yasak elmayi isirmak üzere gibiydim sanki. içimde tatli ve yakici bir sabirsizlik. yüregimi anlasilmaz bir tempoyla attiran.
daha mekani saran (ve sonra gün boyu kiyafetlerim üzerinde kalmaya devam edecek) o muhtesem kebap kokusunu içime çektigim anda bile farkli bir yere geldigimi anlamistim desem, duygularimi ifade edebilirim herhalde. adana ocakbasi, çok sik kullandigimiz, ama genelde kafamizi kaldirip etrafta neler var diye bakmadigimiz caddelerden birinde. eger kurtulus caddesi'ni biliyorsaniz, onunla kesisen ve osmanbey'e açilan ergenekon caddesi üzerinde bulabilirsiniz bu lokantayi. disaridan hiç dikkat çekmedigi için dikkatli bakinin, girisini kaçirabilirsiniz. mekanin içinde, kolaylikla tahmin edilebilecegi gibi bir ocakbasi mevcut. orada müdavimler oturuyor gibi geldi bana, zira saglam bir muhabbet dönüyor, herkes birbirini taniyor gibiydi. geçen aksam ocakbasinin yanindan geçerken, belki bir gün buraya yalniz basima gelirim ve buraya oturup kebaplari mideye indirirken, hafif hafif demlenirim, diye geçirdim içimden. eger müdavimler beni aralarina kabul ederlerse tabii.

adana ocakbasi, küçücük bir lokanta; masa sayisi hayli az ve oturma alani son derece dar. bu nedenle darliktan rahatsiz olacaginizi düsünüyorsaniz, nispeten daha rahat olan asagi kisimda yer bulmaya çalisin kendinize. bunun disinda bir de birkaç basamakla çikilan, asma kat gibi bir bölümü var. orada daha klostrofobik hisler uyaniyor insanin içinde. öte yandan, hafta içi bile olsa, buraya aksam gidecekseniz mutlaka yer ayirtin. müsterisi, müdavimi, seveni bol, insanlar akin akin geliyorlar, pek çogu yer bulamayip geri dönüyor.

servis çok iyi, güleryüzlü, hatta esprili. tam benim sevdigim cinsten. garsonlarin babacan ve pozitif tavri size kendinizi evinizde gibi hissettiriyor. isin sirri burada. herkese "sen zaten müdavimsin" duygusunu verebildiklerini çok net gördüm adana ocakbasi'nda ve inanin, sahte bir tavirla degil, son derece aliskin bir yaklasimla yapiyorlardi bunu. gittiginizde bunu görüp ne demek istedigimi daha iyi anlayacaksiniz.

sigara içenler için dükkanin önüne sobali bir düzenek de kurmuslar; bu da hosuma gitti. lokantadan dogrudan sokaga baglaniyorsunuz, ama kaldirimda da olsaniz sizi kis sogugunda isitacak bir elektirkli soba sistemi mevcut. nitekim birlikte yedigimiz ve sigara içen arkadaslar disari çikip bunun nimetlerinden birkaç defa faydalandilar gece boyunca.

vee, gelelim yemeklere... buraya kadar top çevirdigimi düsünüp yemeklerden bahsetmemi bekleyenler için söylüyorum. bu satilari yazarken bile agzimin suyu akiyor resmen ! çektigim fotograflara bakarak nasil bir masada oturdugumu hayal edebiliriniz rahatlikla. tahta ve dikdörtgen bir masa hayal etmenizi istiyorum. üzerinde kuzu ve cigerden çöpsis (lavas yiginlari altinda), patlicanli yogurt, gavurdagi salatasi, közlenmis biber ve domates, uykuluk, adana kebap, kaburga, kanat ve bolca raki olsun. sonra beni hayal edin. yükselen tansiyonuna ragmen bütün bu lezzetlerden tatmak için can atan ve bir yandan da fotograf çeken.
zin verirseniz teker teker anlatayim masaya gelenleri, zira hangi yemegi az anlatirsam ona haksizlik etmisim gibi olacak. gavurdagi geçekten enfesti mesela. ilk rakiyi koydugumda, gavurdagi ona büyük bir keyifle eslik etti ve birazcik tirnak pideyle agzimda harika ve mutlu bir izdivaçlari oldu. tadi keskin degildi, ama yine de "ben burdayim" demeyi basariyordu. begendim. ilik gelen patlicanli yogurt da aliskin olmadigim bir lezzeti, masadaki herkesin ortak görüsüne katildim ben de. degisik ve lezzetliydi.

sonra masaya bir çöp sis yigini geldi assoslist edasiyla. en bas köseye muzaffer bir kumandan gibi kuruluverdi. daha uykuluk arz-i endam etmedigi için, çöp sisin gecenin yildizi oldugunu düsündük dogal olarak. enfes lavasin arasina soganla dürüp koydugum kuzu çöp sisin lezzetini burada kelimelerle anlatabilecegimi sanmiyorum sevgili dostlar. size önerim: acilen gidip tadina bakin! ondan sonra, beni biraz daha anladigizda rahat rahat konusalim. cigerden olan çöp sis ise bence biraz daha az lezzetliydi, ama onun da fanatikleri çikacagina eminim. onu da muhakkak deneyin. benden söylemesi.
gelelim su tuhaf uykuluk meselesine. sevgili dostlar, bu yemek hayatim boyunca yedigim en güzel etlerden birisiydi demek durumundayim.yapacak bir sey yok. zihnimde zaman zaman canlanan bazi yemekler var böyle "en" lerden bahsederken. mesela kasibeyaz'da yedigim "etten alinazik", ya da arjantin'de la tablita'da yedigim kalin biftekler, birtat'da yedigim güveçte ciger, viyana plachutta'da yedigim tadina doyulmaz tafelpitz ya da eleos'ta mideye indirgim istakoz kavurmalar gibi. iste adana ocakbasi'nin uykulugu da böyle bir sey. rüya gibi bir tadi var. insanin agzinda bir macera cereyan ediyor adeta. hem uyusacik, hem damakta adeta patlyor lezzeti. hafif acili olmasi da cabasi. julia roberts'in bir filmde dedigi gibi:"yemegimle ask yasiyorum" cümlesini kurdurtan türden bir deneyim.

adana'si da muhtesem mekanin. bana biraz yüzevler'de yedigim kebabi animsatti diyebilirim. yüzde yüz satir etinden, bol kuyruk yagli, insanin agzinda dagilarak senlikler yaptiran bir yemek. kaburgasi da öyle. tam benim sevdigim gibi, bol etli ve bol yagli. üzerine bir de harika marine edilmis hafif acili kanatlar da gelince tam oldu sofra. muhabbet, sohbet dogal olarak girla gitti. onu da kesinlikle tavsiye ederimi kaçirmayin.

bütün bunlarin üzerine, bu kadar soganli, sarmisakli, tuzlu yemekler yedikten sonra insanin cani tatli bir yemek de istiyor tabii sevgili dostlar. seçenek çok fazla degil, mekanin "atom" diye anilan; muz, kaymak ve baldan olusan tatlisini çatal çatal yiyerek kendimize geldik gecenin sonunda. bu tatliyi yedikten sonra birkaç kilometre kosmanizi, ya da imkanininiz varsa baska bir seyler yapmanizi siddetle öneririm. bu enerjiyi acilen harcamak gibi zaruri bir durum ortaya çikiyor. benden söylemesi.

hepsinin özeti, adana ocakbasi, kendi alaninda tam bir yildiz. bunu bilenler biliyor, bilmeyenler de, benim gibi, gecenin bir saatinde, böyle içeri dalip hayretler içinde kaliyor iste. tavsiye etmenin ötesinde, buraya gitmezseniz hayatinizda bir seylerin eksik kalacagini söylemek isterim. adana ocakbasi ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri bana kalirsa. açik konusmak gerekirse bana zübeyir'den daha iyi geldi. tabii ki, son sözümü efsanevi güler ocakbasi'na gidip orayi yazmadan söylemeyecegim. bunu da vurgulamak isterim.

not: bu yemege gittigimin ertesi günü tansiyon haplari kullanmaya basladim. tabii ki bu son yemekle ilgili degil, ama hayat tarzimla alakali bir durum. ama doktorunun kolesterol sebebiyle lipitor kullanmasi ya da yemegi birakmasini söyledigi anthony bourdain'in de dedigi gibi: "fuck it!" ilacimi alir yoluma devam ederim.

herkese saglikli ve kebapli günler dilerim.

http://lokantalarim.blogspot.com/2013/01/adana-ocakbas.html
0
elif
5
4 yıl önce
kurtuluş
pangaltinin ara sokaklarina gizlenmis bir kebap cenneti ariyorsaniz ta kendisi. tek kelimeyle on numara. ocakbasinda ayhan ustanin yamacina konuslanin ve birakin sorayla gelsin. sis pirzola uykuluk yada lokum hangisini isterseniz. yada sadece adana.. ben bi gecede hepsinden yedim desem ? evet hatta yaninda o sahane patlican ve gavurdag salatasindanda yedim. ama en tadina doyamadigim o sarimsakli soganli karisimdi. rezervasyonsuz giymeyin yada bizim gibi saat 9 dan sonra gidin ki bu nimetlerden yararlanin. bu arada pangaltida diyip ucuz sanmayin. ama oyle bi yiyorsunuzki sanirim bu fiyati fazlasiyla cikartiyorsunuz!
0
hayal
1
4 yıl önce
kurtuluş
pangaltı’da metroya çok yakın bir kebabçı. mekan çok küçük, özellikle üst tarafta oturmamanızı tavsiye ederim. alt tarafta da ocakbaşının tam yanında 4 masa var. pek ferah değil. adana kebab, ciğerşişve közlenmiş patlıcan yedik. patlıcanı pek beğenediğimi söyleyemem. ciğerşiş40 adana’da 30 tl idi. ciğer porsiyon olarak gayet yeterli ve çok güzeldi. tavsiye ediyorum. ancak adana bence hayal kırıklığı oldu. fiyatına göre lezzet olarak fena olmasına rağmen porsiyon olarak küçüktü. lavaşı 4 tane getiriyorlar , bitince gelmesi için bekliyorsunuz. ciğer için bir daha kesinlikle gelinir ancak diğer kebabları lezzet olarak başka yerlerde bulmanız mümkün.
0
oturum aç
hesap oluştur