adana ocakbaşı


İçinde "adana" olan yorumlar
4
4.1
berkin
3
4 yıl önce
kurtuluş
kalabalik bir ekip olarak rezervasyonlu olarak mekana gittik. rakam vermis olmamiza ragmen bir 15-20 dk bekledik. cok problem degil dedik. mezelerle basladik. 3-4 cesit meze var. soguk yogurtlu patlican ve kozde sogan sarimsak guzeldi. cigerle birlikte etlere basladik vasatti cop sis istedik, vasattiadanaistedik vasatti pirzola istedik. pirzola iyiydi. ama bu kdr yuksek puanli bu kdr populer bir ocakbasi bizi hayal kirikligina ugratti. mekanin cok kalabalik ve sikisik olmasi ayri problem ama benim icin etlerin lezzeti hayal kirikligi oldu!
0
zeliha
3
4 yıl önce
kurtuluş
okuduğum yorumlar ve duyduklarımla alakası olmayan mekan. mekan resimlerde görünenlerden daha küçük. i̇yi ki 4 masanın sığdığı çekme katı var. bir nebze konuştuğunuzu anlıyorsunuz. çöp şiş,adanave çiğer söyledik. çöp şiş ve çiğer çok kuru ve lezzetsizdi.adanabir çok yere göre iyi ama mükemmel değil. uzun uzun oturulacak bir yer değil, ayak üstü 1 duble rakı içip, bir şeyler atıştırmak için gidilebilir.
0
şehri34
5
4 yıl önce
kurtuluş
i̇yi yemek yemeği bilen insanların mekanı. dekora ve lükse değil, iyi ete ve hizmete para ödüyorsunuz. ayhan abi, serkan abi ve adını bilmediğim diğer canla başla çalışan insanlar sürekli bir koşturma halindeler.
pahalı mı derseniz et fiyatının yüksek ama kaliteli eti bulmanın zor olduğu bir ülkede böyle iyi bir eti yemek için hayır pahalı değil. meze fiyatına iyi et yediğimi düşünerek ve kazıklanmadığımı bilerek sürekli aynı kaliteyi bulduğum için iyi ki varsınadanaocakbaşı! ;)
0
irmikci
4
4 yıl önce
kurtuluş
her daim kalabalık. yer bulup da oturabilen şanslı azınlık için iseadanakebap fevkalade. fiyatı beyoğlu civarındaki ocakbaşılardan daha yüksek, ama işi iyi yapıyorlar. bir de köz patlıcan efsane. tek sorun, içerisi çok sıkışık ve fazla kokuyor.
0
lee
3
4 yıl önce
kurtuluş
uzun zaman sonra tekraradanaocakbaşı'na yolum düştü. açık söylemem gerekirse eski lezzeti bulamadım ve fiyatlarıda verilen porsiyon hacmine göre yüksek buldum. yorumlarda niye bu kadar çoşuluyor bilemedim. ya damak zevkimiz çok düşük ya ayrı zevklerdeyiz ya da işi bilmiyoruz. i̇ki arkadaş oturduk ve dört porsiyon yemek söyledik ve doymadık. resimleri de mevcuttur. memnuniyet derseniz eh işte her anlamda vasat. i̇lk resim uykuluk ha o biraz tatmin ediciydi. kıvamında yumuşak ve lezzetliydi. i̇kinci resimde ise soldan sağa bir porsiyon küşleme, bir porsiyonadanakebabı, bir porsiyon kaburga bulunuyor. i̇lki tadsız tuzsuz, küşleme olduğu bile şüpeli bir etti. i̇kincisi hafifadanakebebı tadını alabildiğimiz kuyruk yağı abanılmış bir şeydi. sonuncusu ise kaburga görünümlü etli kemikti. üstüne iki kola ve 107 lira hesap. afiyet olsun eğer yerseniz.
0
eser2943
4
4 yıl önce
kurtuluş
ortam sevimli ben beğendim (sıkışık olmasına rağmen) kalabalık ve enerjisi yüksekadanave urfa kebabı başarılı, çiğer şişini ben cok sevdim ama mezelerden yağurtlu patlican süper ben burayı denemenizi öneririm
0
leyla
5
4 yıl önce
kurtuluş
i̇stanbul'da yiyebileceğiniz en iyi et kesinlikle burada! ayhan usta öyle bir döktürüyor ki yemeye doyamıyorsunuz. az ama çok lezzetli mezeleri var ki az meze olması burası için çok daha iyi çünküadanaocakbaşı'nın olayı et. çöpşiş, ciğer, kaburga,adanahepsini deneyin derim. mekan ufak olduğu için mutlaka birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmanızı öneririm. afiyet olsun :)
0
ayten
5
4 yıl önce
kurtuluş
adana ocakbaşı 1978'den beri kurtuluş'ta, sıcaklığıyla, değişmeyen lezzetiyle ve güleryüzlü çalışanlarıyla hizmetinizde. salaş bir mekan, lezzetli et, güzel meze, sıcak bir ortam isteyenlere şiddetleadanaocakbaşı diyorum.  kafanıza eserde, bir adanalı'ya gidelim derseniz boş masa bulamayıp paşa paşa geri dönebilirsiniz, dolayısıyla gitmeden aramakta fayda var.
     yoğurt patlıcan, cacık, gavurdağ salatası ve soğan kebabı her daim masaya önden gelirler. rakılar bardaklara dolarken, bir bakarsınız mezeler yarılanır, etler pişmeye başlamış, kokular dağılır. muhabbet ilerlerken bir yandan keyifli keyifli, başımızın tacı adana, çöp şiş, kuzu pirzola teşrif ederler.
   bazı dükkanlar vardır, ufacıktır, insanlar kuyruk olur, bazen lezzetli yemek, bazen samimi bir ortam için. i̇şler iyi gittiği için işletmeci ilerler, arabacıysa dükkana, dükkansa şubeler açıp büyümeye gider. nedendir bilinmez çok azı eski temposuyla devam eder, çoğuysa dükkanı büyüttüğünde işleri neredeyse biter. büyüsü kaçar, birşeyler eksiktir.adanaocakbaşı, açıldığı günden beri, dolup taştığı halde, ne büyümeye, ne yeni bir şube açmaya ihtiyaç duymuştur. ender rastlanan bu mekanı birde bu açıdan bilmekte fayda var. 
  adanakebabı, urfa kebabı, sebzeli kebap, kuzu şiş, küşleme, çöp şiş, ciğer şiş, kaburga, kuzu pirzola, tavuk pirzola, kanat ızgara, tavuk şiş kebap, patlıcan kebabı, böbrek, yürek, koç, uykuluk, soğan kebabı ve bunların yanında köz patlıcan, yoğurt patlıcan, peynir, cacık, gavurdağ, çoban, ezme ve garnitür mevcut. bunların üstüne meyvenizi yiyip, çayınızı içip birde atom (dilimlenmiş muz üzerine kaymak, ceviz ve bal) patlatırsanız olay bitmiştir.


-----12 nov, 2014-----

adana ocakbasi 1978'den beri kurtulus'ta, sicakligiyla, degismeyen lezzetiyle ve güleryüzlü çalisanlariyla hizmetinizde. salas bir mekan, lezzetli et, güzel meze, sicak bir ortam isteyenlere siddetleadanaocakbasi diyorum. kafaniza eserde, bir adanali'ya gidelim derseniz bos masa bulamayip pasa pasa geri dönebilirsiniz, dolayisiyla gitmeden aramakta fayda var.
yogurt patlican, cacik, gavurdag salatasi ve sogan kebabi her daim masaya önden gelirler. rakilar bardaklara dolarken, bir bakarsiniz mezeler yarilanir, etler pismeye baslamis, kokular dagilir. muhabbet ilerlerken bir yandan keyifli keyifli, basimizin taci adana, çöp sis, kuzu pirzola tesrif ederler.
bazi dükkanlar vardir, ufaciktir, insanlar kuyruk olur, bazen lezzetli yemek, bazen samimi bir ortam için. isler iyi gittigi için isletmeci ilerler, arabaciysa dükkana, dükkansa subeler açip büyümeye gider. nedendir bilinmez çok azi eski temposuyla devam eder, çoguysa dükkani büyüttügünde isleri neredeyse biter. büyüsü kaçar, birseyler eksiktir.adanaocakbasi, açildigi günden beri, dolup tastigi halde, ne büyümeye, ne yeni bir sube açmaya ihtiyaç duymustur. ender rastlanan bu mekani birde bu açidan bilmekte fayda var.
adanakebabi, urfa kebabi, sebzeli kebap, kuzu sis, küsleme, çöp sis, ciger sis, kaburga, kuzu pirzola, tavuk pirzola, kanat izgara, tavuk sis kebap, patlican kebabi, böbrek, yürek, koç, uykuluk, sogan kebabi ve bunlarin yaninda köz patlican, yogurt patlican, peynir, cacik, gavurdag, çoban, ezme ve garnitür mevcut. bunlarin üstüne meyvenizi yiyip, çayinizi içip birde atom (dilimlenmis muz üzerine kaymak, ceviz ve bal) patlatirsaniz olay bitmistir.
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
kurtuluş
i̇nsan bazen yaşadığı kenti ne kadar az tanıdığını, her zaman geçtiği sokaklardan birinde ansızın karşısına çıkan bir lokantayı ziyaret edip şaşkınlığa düştüğünde çok daha iyi anlıyor. sanki doğma büyüme, hatta bilmem kaç kuşak i̇stanbul’lu değilmişim de, buraya yeni gelmişim gibi hissettimadanaocakbaşı’na girip oturduğumda. tuhaf bir his bu. zeki alasya- metin akpınar’ın haydarpaşa garı’ndan hayretle denize bakması gibi. yeni ve taze bir duygu. bir karşılaşma…yabancı ve heyecanlı. hafif baharatlı ve bir o kadar da sıcak. kapıyı açtığımda, yasak elmayı ısırmak üzere gibiydim sanki. i̇çimde tatlı ve yakıcı bir sabırsızlık. yüreğimi anlaşılmaz bir tempoyla attıran.

daha mekanı saran (ve sonra gün boyu kıyafetlerim üzerinde kalmaya devam edecek) o muhteşem kebap kokusunu içime çektiğim anda bile farklı bir yere geldiğimi anlamıştım desem, duygularımı ifade edebilirim herhalde.adanaocakbaşı, çok sık kullandığımız, ama genelde kafamızı kaldırıp etrafta neler var diye bakmadığımız caddelerden birinde. eğer kurtuluş caddesi’ni biliyorsanız, onunla kesişen ve osmanbey’e açılan ergenekon caddesi üzerinde bulabilirsiniz bu lokantayı. dışarıdan hiç dikkat çekmediği için dikkatli bakının, girişini kaçırabilirsiniz. mekanın içinde, kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi bir ocakbaşı mevcut. orada müdavimler oturuyor gibi geldi bana, zira sağlam bir muhabbet dönüyor, herkes birbirini tanıyor gibiydi. geçen akşam ocakbaşının yanından geçerken, belki bir gün buraya yalnız başıma gelirim ve buraya oturup kebapları mideye indirirken, hafif hafif demlenirim, diye geçirdim içimden. eğer müdavimler beni aralarına kabul ederlerse tabii.

adana ocakbaşı, küçücük bir lokanta; masa sayısı hayli az ve oturma alanı son derece dar. bu nedenle darlıktan rahatsız olacağınızı düşünüyorsanız, nispeten daha rahat olan aşağı kısımda yer bulmaya çalışın kendinize. bunun dışında bir de birkaç basamakla çıkılan, asma kat gibi bir bölümü var. orada daha klostrofobik hisler uyanıyor insanın içinde. öte yandan, hafta içi bile olsa, buraya akşam gidecekseniz mutlaka yer ayırtın. müşterisi, müdavimi, seveni bol, insanlar akın akın geliyorlar, pek çoğu yer bulamayıp geri dönüyor.

servis çok iyi, güleryüzlü, hatta esprili. tam benim sevdiğim cinsten. garsonların babacan ve pozitif tavrı size kendinizi evinizde gibi hissettiriyor. i̇şin sırrı burada. herkese “sen zaten müdavimsin” duygusunu verebildiklerini çok net gördümadanaocakbaşı’nda ve inanın, sahte bir tavırla değil, son derece alışkın bir yaklaşımla yapıyorlardı bunu. gittiğinizde bunu görüp ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

sigara içenler için dükkanın önüne sobalı bir düzenek de kurmuşlar; bu da hoşuma gitti. lokantadan doğrudan sokağa bağlanıyorsunuz, ama kaldırımda da olsanız sizi kış soğuğunda ısıtacak bir elektirkli soba sistemi mevcut. nitekim birlikte yediğimiz ve sigara içen arkadaşlar dışarı çıkıp bunun nimetlerinden birkaç defa faydalandılar gece boyunca.

vee, gelelim yemeklere… buraya kadar top çevirdiğimi düşünüp yemeklerden bahsetmemi bekleyenler için söylüyorum. bu satıları yazarken bile ağzımın suyu akıyor resmen ! çektiğim fotoğraflara bakarak nasıl bir masada oturduğumu hayal edebiliriniz rahatlıkla. tahta ve dikdörtgen bir masa hayal etmenizi istiyorum. üzerinde kuzu ve ciğerden çöpşiş (lavaş yığınları altında), patlıcanlı yoğurt, gavurdağı salatası, közlenmiş biber ve domates, uykuluk,adanakebap, kaburga, kanat ve bolca rakı olsun. sonra beni hayal edin. yükselen tansiyonuna rağmen bütün bu lezzetlerden tatmak için can atan ve bir yandan da fotoğraf çeken.

i̇zin verirseniz teker teker anlatayım masaya gelenleri, zira hangi yemeği az anlatırsam ona haksızlık etmişim gibi olacak. gavurdağı geçekten enfesti mesela. i̇lk rakıyı koyduğumda, gavurdağı ona büyük bir keyifle eşlik etti ve birazcık tırnak pideyle ağzımda harika ve mutlu bir izdivaçları oldu. tadı keskin değildi, ama yine de “ben burdayım” demeyi başarıyordu. beğendim. ilık gelen patlıcanlı yoğurt da alışkın olmadığım bir lezzeti, masadaki herkesin ortak görüşüne katıldım ben de. değişik ve lezzetliydi. 

sonra masaya bir çöp şiş yığını geldi assoslist edasıyla. en baş köşeye muzaffer bir kumandan gibi kuruluverdi. daha uykuluk arz-ı endam etmediği için, çöp şişin gecenin yıldızı olduğunu düşündük doğal olarak. enfes lavaşın arasına soğanla dürüp koyduğum kuzu çöp şişin lezzetini burada kelimelerle anlatabileceğimi sanmıyorum sevgili dostlar. size önerim: acilen gidip tadına bakın! ondan sonra, beni biraz daha anladığızda rahat rahat konuşalım. ciğerden olan çöp şiş ise bence biraz daha az lezzetliydi, ama onun da fanatikleri çıkacağına eminim. onu da muhakkak deneyin. benden söylemesi.

gelelim şu tuhaf uykuluk meselesine. sevgili dostlar, bu yemek hayatım boyunca yediğim en güzel etlerden birisiydi demek durumundayım.yapacak bir şey yok. zihnimde zaman zaman canlanan bazı yemekler var böyle “en” lerden bahsederken. mesela kaşıbeyaz’da yediğim “etten alinazik”, ya da arjantin’de la tablita’da yediğim kalın biftekler, birtat’da yediğim güveçte ciğer, viyana plachutta’da yediğim tadına doyulmaz tafelpitz ya da eleos’ta mideye indirğim ıstakoz kavurmalar gibi. i̇şteadanaocakbaşı’nın uykuluğu da böyle bir şey. rüya gibi bir tadı var. i̇nsanın ağzında bir macera cereyan ediyor adeta. hem uyuşacık, hem damakta adeta patlyor lezzeti. hafif acılı olması da cabası. julia roberts’in bir filmde dediği gibi:”yemeğimle aşk yaşıyorum” cümlesini kurdurtan türden bir deneyim. 

adana’sı da muhteşem mekanın. bana biraz yüzevler’de yediğim kebabı anımsattı diyebilirim. yüzde yüz satır etinden, bol kuyruk yağlı, insanın ağzında dağılarak şenlikler yaptıran bir yemek. kaburgası da öyle. tam benim sevdiğim gibi, bol etli ve bol yağlı. üzerine bir de harika marine edilmiş hafif acılı kanatlar da gelince tam oldu sofra. muhabbet, sohbet doğal olarak gırla gitti. onu da kesinlikle tavsiye ederimi kaçırmayın. 

bütün bunların üzerine, bu kadar soğanlı, sarmısaklı, tuzlu yemekler yedikten sonra insanın canı tatlı bir yemek de istiyor tabii sevgili dostlar. seçenek çok fazla değil, mekanın “atom” diye anılan; muz, kaymak ve baldan oluşan tatlısını çatal çatal yiyerek kendimize geldik gecenin sonunda. bu tatlıyı yedikten sonra birkaç kilometre koşmanızı, ya da imkanınınız varsa başka bir şeyler yapmanızı şiddetle öneririm. bu enerjiyi acilen harcamak gibi zaruri bir durum ortaya çıkıyor. benden söylemesi. 

hepsinin özeti,adanaocakbaşı, kendi alanında tam bir yıldız. bunu bilenler biliyor, bilmeyenler de, benim gibi, gecenin bir saatinde, böyle içeri dalıp hayretler içinde kalıyor işte. tavsiye etmenin ötesinde, buraya gitmezseniz hayatınızda bir şeylerin eksik kalacağını söylemek isterim.adanaocakbaşı ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri bana kalırsa. açık konuşmak gerekirse bana zübeyir’den daha iyi geldi. tabii ki, son sözümü efsanevi güler ocakbaşı’na gidip orayı yazmadan söylemeyeceğim. bunu da vurgulamak isterim. 

not: bu yemeğe gittiğimin ertesi günü tansiyon hapları kullanmaya başladım. tabii ki bu son yemekle ilgili değil, ama hayat tarzımla alakalı bir durum. ama doktorunun kolesterol sebebiyle lipitor kullanması ya da yemeği bırakmasını söylediği anthony bourdain’in de dediği gibi: “fuck it!” i̇lacımı alır yoluma devam ederim.

herkese sağlıklı ve kebaplı günler dilerim.


-----30 may, 2013-----

insan bazen yasadigi kenti ne kadar az tanidigini, her zaman geçtigi sokaklardan birinde ansizin karsisina çikan bir lokantayi ziyaret edip saskinliga düstügünde çok daha iyi anliyor. sanki dogma büyüme, hatta bilmem kaç kusak istanbul'lu degilmisim de, buraya yeni gelmisim gibi hissettimadanaocakbasi'na girip oturdugumda. tuhaf bir his bu. zeki alasya- metin akpinar'in haydarpasa gari'ndan hayretle denize bakmasi gibi. yeni ve taze bir duygu. bir karsilasma...yabanci ve heyecanli. hafif baharatli ve bir o kadar da sicak. kapiyi açtigimda, yasak elmayi isirmak üzere gibiydim sanki. içimde tatli ve yakici bir sabirsizlik. yüregimi anlasilmaz bir tempoyla attiran.
daha mekani saran (ve sonra gün boyu kiyafetlerim üzerinde kalmaya devam edecek) o muhtesem kebap kokusunu içime çektigim anda bile farkli bir yere geldigimi anlamistim desem, duygularimi ifade edebilirim herhalde.adanaocakbasi, çok sik kullandigimiz, ama genelde kafamizi kaldirip etrafta neler var diye bakmadigimiz caddelerden birinde. eger kurtulus caddesi'ni biliyorsaniz, onunla kesisen ve osmanbey'e açilan ergenekon caddesi üzerinde bulabilirsiniz bu lokantayi. disaridan hiç dikkat çekmedigi için dikkatli bakinin, girisini kaçirabilirsiniz. mekanin içinde, kolaylikla tahmin edilebilecegi gibi bir ocakbasi mevcut. orada müdavimler oturuyor gibi geldi bana, zira saglam bir muhabbet dönüyor, herkes birbirini taniyor gibiydi. geçen aksam ocakbasinin yanindan geçerken, belki bir gün buraya yalniz basima gelirim ve buraya oturup kebaplari mideye indirirken, hafif hafif demlenirim, diye geçirdim içimden. eger müdavimler beni aralarina kabul ederlerse tabii.

adana ocakbasi, küçücük bir lokanta; masa sayisi hayli az ve oturma alani son derece dar. bu nedenle darliktan rahatsiz olacaginizi düsünüyorsaniz, nispeten daha rahat olan asagi kisimda yer bulmaya çalisin kendinize. bunun disinda bir de birkaç basamakla çikilan, asma kat gibi bir bölümü var. orada daha klostrofobik hisler uyaniyor insanin içinde. öte yandan, hafta içi bile olsa, buraya aksam gidecekseniz mutlaka yer ayirtin. müsterisi, müdavimi, seveni bol, insanlar akin akin geliyorlar, pek çogu yer bulamayip geri dönüyor.

servis çok iyi, güleryüzlü, hatta esprili. tam benim sevdigim cinsten. garsonlarin babacan ve pozitif tavri size kendinizi evinizde gibi hissettiriyor. isin sirri burada. herkese "sen zaten müdavimsin" duygusunu verebildiklerini çok net gördümadanaocakbasi'nda ve inanin, sahte bir tavirla degil, son derece aliskin bir yaklasimla yapiyorlardi bunu. gittiginizde bunu görüp ne demek istedigimi daha iyi anlayacaksiniz.

sigara içenler için dükkanin önüne sobali bir düzenek de kurmuslar; bu da hosuma gitti. lokantadan dogrudan sokaga baglaniyorsunuz, ama kaldirimda da olsaniz sizi kis sogugunda isitacak bir elektirkli soba sistemi mevcut. nitekim birlikte yedigimiz ve sigara içen arkadaslar disari çikip bunun nimetlerinden birkaç defa faydalandilar gece boyunca.

vee, gelelim yemeklere... buraya kadar top çevirdigimi düsünüp yemeklerden bahsetmemi bekleyenler için söylüyorum. bu satilari yazarken bile agzimin suyu akiyor resmen ! çektigim fotograflara bakarak nasil bir masada oturdugumu hayal edebiliriniz rahatlikla. tahta ve dikdörtgen bir masa hayal etmenizi istiyorum. üzerinde kuzu ve cigerden çöpsis (lavas yiginlari altinda), patlicanli yogurt, gavurdagi salatasi, közlenmis biber ve domates, uykuluk,adanakebap, kaburga, kanat ve bolca raki olsun. sonra beni hayal edin. yükselen tansiyonuna ragmen bütün bu lezzetlerden tatmak için can atan ve bir yandan da fotograf çeken.
zin verirseniz teker teker anlatayim masaya gelenleri, zira hangi yemegi az anlatirsam ona haksizlik etmisim gibi olacak. gavurdagi geçekten enfesti mesela. ilk rakiyi koydugumda, gavurdagi ona büyük bir keyifle eslik etti ve birazcik tirnak pideyle agzimda harika ve mutlu bir izdivaçlari oldu. tadi keskin degildi, ama yine de "ben burdayim" demeyi basariyordu. begendim. ilik gelen patlicanli yogurt da aliskin olmadigim bir lezzeti, masadaki herkesin ortak görüsüne katildim ben de. degisik ve lezzetliydi.

sonra masaya bir çöp sis yigini geldi assoslist edasiyla. en bas köseye muzaffer bir kumandan gibi kuruluverdi. daha uykuluk arz-i endam etmedigi için, çöp sisin gecenin yildizi oldugunu düsündük dogal olarak. enfes lavasin arasina soganla dürüp koydugum kuzu çöp sisin lezzetini burada kelimelerle anlatabilecegimi sanmiyorum sevgili dostlar. size önerim: acilen gidip tadina bakin! ondan sonra, beni biraz daha anladigizda rahat rahat konusalim. cigerden olan çöp sis ise bence biraz daha az lezzetliydi, ama onun da fanatikleri çikacagina eminim. onu da muhakkak deneyin. benden söylemesi.
gelelim su tuhaf uykuluk meselesine. sevgili dostlar, bu yemek hayatim boyunca yedigim en güzel etlerden birisiydi demek durumundayim.yapacak bir sey yok. zihnimde zaman zaman canlanan bazi yemekler var böyle "en" lerden bahsederken. mesela kasibeyaz'da yedigim "etten alinazik", ya da arjantin'de la tablita'da yedigim kalin biftekler, birtat'da yedigim güveçte ciger, viyana plachutta'da yedigim tadina doyulmaz tafelpitz ya da eleos'ta mideye indirgim istakoz kavurmalar gibi. isteadanaocakbasi'nin uykulugu da böyle bir sey. rüya gibi bir tadi var. insanin agzinda bir macera cereyan ediyor adeta. hem uyusacik, hem damakta adeta patlyor lezzeti. hafif acili olmasi da cabasi. julia roberts'in bir filmde dedigi gibi:"yemegimle ask yasiyorum" cümlesini kurdurtan türden bir deneyim.

adana'si da muhtesem mekanin. bana biraz yüzevler'de yedigim kebabi animsatti diyebilirim. yüzde yüz satir etinden, bol kuyruk yagli, insanin agzinda dagilarak senlikler yaptiran bir yemek. kaburgasi da öyle. tam benim sevdigim gibi, bol etli ve bol yagli. üzerine bir de harika marine edilmis hafif acili kanatlar da gelince tam oldu sofra. muhabbet, sohbet dogal olarak girla gitti. onu da kesinlikle tavsiye ederimi kaçirmayin.

bütün bunlarin üzerine, bu kadar soganli, sarmisakli, tuzlu yemekler yedikten sonra insanin cani tatli bir yemek de istiyor tabii sevgili dostlar. seçenek çok fazla degil, mekanin "atom" diye anilan; muz, kaymak ve baldan olusan tatlisini çatal çatal yiyerek kendimize geldik gecenin sonunda. bu tatliyi yedikten sonra birkaç kilometre kosmanizi, ya da imkanininiz varsa baska bir seyler yapmanizi siddetle öneririm. bu enerjiyi acilen harcamak gibi zaruri bir durum ortaya çikiyor. benden söylemesi.

hepsinin özeti,adanaocakbasi, kendi alaninda tam bir yildiz. bunu bilenler biliyor, bilmeyenler de, benim gibi, gecenin bir saatinde, böyle içeri dalip hayretler içinde kaliyor iste. tavsiye etmenin ötesinde, buraya gitmezseniz hayatinizda bir seylerin eksik kalacagini söylemek isterim.adanaocakbasi ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri bana kalirsa. açik konusmak gerekirse bana zübeyir'den daha iyi geldi. tabii ki, son sözümü efsanevi güler ocakbasi'na gidip orayi yazmadan söylemeyecegim. bunu da vurgulamak isterim.

not: bu yemege gittigimin ertesi günü tansiyon haplari kullanmaya basladim. tabii ki bu son yemekle ilgili degil, ama hayat tarzimla alakali bir durum. ama doktorunun kolesterol sebebiyle lipitor kullanmasi ya da yemegi birakmasini söyledigi anthony bourdain'in de dedigi gibi: "fuck it!" ilacimi alir yoluma devam ederim.

herkese saglikli ve kebapli günler dilerim.

http://lokantalarim.blogspot.com/2013/01/adana-ocakbas.html
0
mehmet
4
4 yıl önce
kurtuluş
mekan olarak hayal kirikligi sayilabilecek, lezzet olarak sasirtacak bir yeradanaocakbasi. 2 dükkandan olusuyor. ocakbasi'nin bulundugu bölüm oldukça küçük. genelde sira oluyor. iki bina asagidaki bölümse depodan bozma bir yer. ama daha uzun süreli sohbetler için ideal. hijyen konusunda sikinti yok.

çok fazla meze çesidi yok. ki bence daha iyi. karninizi mezelerle doyurmuyorsunuz. yogurtlu patlican geliyor önden, ki diger her sey gibi çok lezzetli. et ve ciger çöp sis, böbrek güzel.adanakebap yedigim bir çok mekan içerisinde en basarilisi diyebilirim. uykuluksa zaten muhtesem..

sakatat sevenler için ideal bir mekan diyebilirim. etlerin kalitesi ve tadi nefis. ama mekan takintiniz varsa size göre olmayabilir..
0
hayal
1
4 yıl önce
kurtuluş
pangaltı’da metroya çok yakın bir kebabçı. mekan çok küçük, özellikle üst tarafta oturmamanızı tavsiye ederim. alt tarafta da ocakbaşının tam yanında 4 masa var. pek ferah değil.adanakebab, ciğer şiş ve közlenmiş patlıcan yedik. patlıcanı pek beğenediğimi söyleyemem. ciğer şiş 40 adana’da 30 tl idi. ciğer porsiyon olarak gayet yeterli ve çok güzeldi. tavsiye ediyorum. ancakadanabence hayal kırıklığı oldu. fiyatına göre lezzet olarak fena olmasına rağmen porsiyon olarak küçüktü. lavaşı 4 tane getiriyorlar , bitince gelmesi için bekliyorsunuz. ciğer için bir daha kesinlikle gelinir ancak diğer kebabları lezzet olarak başka yerlerde bulmanız mümkün.
0
eren
4
4 yıl önce
kurtuluş
ortaya patlıcanlı mezemiz ve pişmiş soğanla başlamak şart. yağlı lavaşlar durmasın ..adanakebabını yiyebileceğiniz en iyi mekan açık ara. ciğer, böbrek ve yürek karışık 1-2 porsiyon kesin deneyin. kaburga ve pirzoladan birer kalem söyleyin ancak en sonda bol uykuluk söyleneceği için kesilmemeye dikkat edin. ahmet usta'ya selam vermeden mekandan çıkmayın bu işin starı o ?
0
alper
5
4 yıl önce
kurtuluş
kurtulus'un idealist kebapçisi - kebabin tarihi insanoglunun atesle tanismasi kadar eski. günümüzde bu lezzetin popüleritesin artmasiyla kimi kebapçilar servis ve ambiyansa agirlik verip kebabi batili bir formata sokmaya çalisirken, kimileri ise özensiz malzemeler kullanarak kebabi özünden uzaklastirdi. bu rüzgara kapilmayip bildigi isi en iyi sekilde yapmayi sürdüren mekanlarda yok degil. tipki kurtulus'takiadanaocakbasi gibi.adanaocakbasi kebabin malzemelerini özenle seçiyor veadanakebabin olmazsa olmazi kuyruk yagini da eksik etmiyor. satir kiymasindan yapilan kebap odun atesinde pisirilince ortaya enfes bir lezzet çikiyor. ama burda isminin adanaolduguna bakip sadeceadanayiyip kalmayin, tarak ve mevsiminde iseniz uykulugu da mutlak deneyin. salgam adana'dan geliyor ama fabrikasyon kimyasal koruyu maddeler içermeyen dogal bir salgam getirseler çok daha iyi olur. fiyatlar da çok makuladana12 lira, umarim böyle mekanlarin nesli tükenmez.


-----02 jun, 2013-----

istanbul'da gerçekadanakebabini yiyebileceginiz ender adreslerden birisi. adana'dan getirdikleri salgam sulari kebabin yanina çok yakisiyor!
0
hiç
1
4 yıl önce
kurtuluş
nerde eskiadanaocakbaşı nerde şimdiki! ağzına kadar dolu epey bir süredir ve bu kapasite yoğunluğu sebebiyle herşeyin kalitesi vasatın altına inmiş. ciger vasat, uykuluk beyaz yumuşak ağızda eriyen halinden kavrulmuş ve baharata boğulmuş bir uykuluğa dönüşmüş, şahane böbrek yaparlardı.adanayine satır fakat lezzetten uzak haşlak bir yığın dönüşmüş! patlıcan közdeyi yoğurtlu servis ederlerdi ve oldukça lezzetliydi. şimdi ise yoğurt tabağının içinde patlıcanı çatalla aramanız gerekiyor. gavurdağı adı altında servis edilen, küçük küçük kesilmiş gayet yorgun domates soğan ve biberden oluşan ceviz içermeyen narekşili şeyi anmak dahi istemiyorum! hesaba gelince, burası hiçbir zaman ucuz veya pahalı olmadı. kalitesi oranında makuldu. şimdi de öyle diyebiliriz. (yine de 35'lik yeni rakıya yazılan 110 tlnin ocakbası ortamında yüksek olduğunu söylemek lazım) sonuç olarak,buraya akşam saati kesinlikle adım atmayın. gün içinde ya da akşamüzeri giderseniz eski halinden bir esinti yakalayıp memnun olmanız mümkün.
0
umut
4
4 yıl önce
kurtuluş
merhabalar,
sayılı verdiğim yüksek puanlardan biriadanaocakbaşına gidiyor.gerçekten lezzetliadanaarıyosanız gidin yiyin,gerçekten ustasıda verdiği kuyruk tadıyla çok farklı bir lezzet çıkıyor.olumsuz eleştrilerim ise uykuluğa gelir,çok pişmiş geldi hafif ağızda kömür tadı bırakıyor.mezelerini yiyin menmun kalcaksınız fiyatları biraz yüksek gibi.mekan çok basık ve küçük hemen yiyin kalkın ama değicek tarzda yerlerden,bir daha gider miyim evet giderim.
0
oturum aç
hesap oluştur