sarıyer'e hiçbir gidişimde girip de yememiş olduğum bu muhallebiciye haftasonu girdik.. bir muhallebi bir de kazanınibi söyledik. su muhallebileri olduğunu söylediler. ben gülsuyu ya da pudra şekerleyerek tatsızlığı giderilen su muhallebisi değil, bildiğimiz süt muhallebisi istediğimi söyledim. bizde bu var bu da sütten deyince paketlettim. i̇kisine 18 lira talep ettiler! süt tatlısına, hem de oturup hizmet almadığımıza rağmen rakamı fazla bulduk.
eşim kazan dibi kurdu iyisineiyider lakin pek tatsız bulduğunu yarısını yiyemediğini söyledi. ben diğer yarısını yedim. tat buldum ama öyle ölümsüz asırlık bir tat değil. gelelim benim muhallebiye. i̇çerisinden paketli pudra şekeri çıktığını görünce aman dedim. zaten tadınca anladım ki, tatsız bir muhallebi. ayrıca süt tadını kokusunu da alamadım.
ne oldu yurdumuzun basit, ucuz ama leziz muhallebilerine?!
geçenlerde de alaçatı muhallebicisi diye açılan muhallebicide 'bizde yalnızca sakızlı ve da fıstıklı var' yanıtına şait olduktan sonra, günümüzde muhallebinin androidlerinin ortalıkta dolaştığı, sütün rafa kalktığı gerçeğine alışmamız lazım. gül suyu olsun, antep fıstığı aroması olsun, pudra şekeri olsun, sakız olsun güzel sütün nokasanlığını hep bir gizleme arayışı.
yarım puanı da bir asıra yakın ayakta kalabilmiş olmasına veriyorum.