10 puan olsa 10 puan verirdim. hiç abartısız ömrümde yediğim en iyi kokoreçi yedim dün akşam. en samimi esnaf/müşteri sohbetine dahil oldum, inanılmaz eğlendim.
ozzie's minicik bir dükkan. dolapdere'de. mangalın başında sınırsız sempatikliği ile oğuzhan, serviste güler yüzü ile ondan geri kalmayan ablası. ortam sıcacık. i̇çeri girer girmez o samimiyeti hissediyorsunuz. ve esnaf samimiyeti çok hassas bir çizgidedir. dozunu iyi ayarlayamazsanız ya dalkavukluğa ya da laubaliliğe kayar ve her halükarda rahatsız eder. bu insanlar gerçekten samimi. "miş" gibi davranmıyorlar, rol yok, yapmacıklık yok. güzel, düz, iyi niyetli, sıcacık bir samimiyet var. "iyi insan" samimiyeti. çok uzun zamandır kendimi bir yerde bu kadar rahat, bu kadar "arkadaşlar arasında" hissetmemiştim. sırf bunun için bile iki kardeşe çok teşekkür ederim.
oğuzhan'ın hikayesi çok enteresan. bir tarafta beyaz yaka kariyer, diğer tarafta baba yadiğarı bir dükkan ve mükemmelliyetçi bir adam. yaptığı her işi kusursuz yapmaya çalışıyor ve hayatının diğer alanlarında nasıldır bilemem de bence kokoreçte bunu kesinlikle başarmış.
2 kişi 3 halka + 2 halkadan aliş kebap yedik, sucuk ve sosisi unutmayalım tabii ve daha da yiyebilirdik. bir kokoreç ne kadar hafif olabilir ki? cevabı ozzie's de. midenize dokunmuyor, ağırlık vermiyor, yumuşacık, mis gibi, uykuluka sarılmış, kuyruk yağına değil. yanında sohbet, muhabbet, bol neşe, bol eğlence. fiyatlar da çok makul. yani her şeyi ile kusursuz. sucuk ve sosis de nefisti bu arada, ama o kokoreçin yanında tüm lezzetler gölgede kalıyor, hakkını veremediğimiz için üzgünüm.
ben ki kendimi bi ara istanbul'un en iyi kokoreçini bulmaya adamıştım. bir çok yerde kokoreç yedim, kendimce "en iyi"yi buldum sandım, ama o zamanlar ozzie'sden bihabermişim, affola :)))
artık birinci tahtı sallanmayacak şekilde belli. ikinci ile idare etmeye ise hiç gerek yok. dolapdere dediğin de şurası, hem hiç de "öcü" bi yer değil :))