kilimanjaro

bomontiada i̇stanbul'un yeni çekim merkezlerinden olmaya aday. kilimanjaro'da burada yer alan trendy mekanlarından biri. cumartesi gecesi rezervasyonsuz gittiğimizde yer olmadığını ama barda ağırlayabileceklerini söylediler. mekan taş duvarlarla çevrili, ortasında da muhteşem bir bar var. sağlıklı yemeklerden yana bir konsept yaratıldığı için menüde çok çeşit yok. porsiyonlar küçük. o yüzden ortaya karışık birkaç şey söylenebilir. elmalı levrek, ördek köftesi ve köfte denediklerimiz arasındaydı. bunlardan en çok ördek köftesini tavsiye ederim, değişik bir lezzet.  gece 22.00 gibi club tarzına dönüşen müziği ile ortam hareketleniyor.yemekfiyatları normal ama şaraplar pahalı.

sevmediğiniz sebze yemeğini sipariş edin ve en sevdiğinizyemekhaline gelsin ?? yemekleri,kokteylleri ve servisiyle 5 üzerinden 5 kilimanjaro teşekkürler ??

mekan cok sik, servis ve hizmet harika! yemekler beklentimin maalesef altinda kaldi. fiyatlarla karsilastirildigindayemeklezzetinin performansi dusuk kaliyor.

anayemekmenüsünü zayıf, servis olarak yavaş ama lezzetli. fiyat olarak biraz yüksek. öğlen yemeği için gereksiz buldum fakat iş çıkışı bir şeyler içmek için keyifli olabilir.

yemekleri lezzetli fakat menü kısıtlı mekana kıyadla biraz daha geniş olabilir birde fazla loşyemekyenen bir mekana göre ama şık ve elegant biryer. yaş ortalaması biraz yüksek

bomonti ada'da, babylon'un hemen yanına açılan restoran/bar. konser öncesi bir şeyler içmek için ideal ama hızlıdan bir şeyler atıştırmak için pek uygun bir yer olduğunu söyleyemeyeceğiz. servis biraz sıkıntılıydı ama beklemeye değdi çünkü yediğimiz her şey gerçekten çok lezzetliydi. buraya konserden bağımsız olarak gitmek daha mantıklı olabilir. kokteyl başlangıç anayemekderken süreç biraz uzayabiliyor.

dış mekanda oturduk, alana hakim ve keyifli. ancak iç mekanın ortamı çok daha güzel, müzikler, dekorasyon ve ambiyans bir bütün oluşturmuş. en güzel yanı kokteylleri. moshi ve gingin'i denedik. moshinin de cinle yapılmasını rica ettik ve hayatımda içtiğim en güzel kokteyle dönüştü.yemekservisi hızlı ama kokteyl servisi yavaş kalıyor. hizmet, ilgi güzel. yemeklerden patlıcan tartar ve otlu erişteyi oldukça vasat buldum. tuz ve aroma eksiği var. elmalı levrek güzel ama ekşisi balığın lezzetini bastıracak yoğunlukta. çektirilmiş sütlü fırın sütlaç merakımı hüsrana uğrattı. ama o ahtapot ve tahinli kek nedir öyle yahu? tek kelimeyle 'muazzam'. moshi, ahtapot ve tahinli kek için tekrar tekrar gelinir.

rezervasyonumuz olmadığından cumartesi akşamı bomontiadada yer bulmak ne kadar zor olsada gerçekten bize en çok yardımcı olan mekan burası oldu diyebilirim..içerisi özellikle bar kısmı muhteşem..harika bi kokteyl menüsü var.. şarap içipyemekyemek isteyenler içinde ideal.. bomontiadada konsepti en güzel olan yer bence burası.. fiyatlarda tabi biraz ona göre :))

birşeyler içmek için uğradık. dış terasında oturduk. dingin bir müzik, buz gibi bira ve benim tercihim bol limonlu maden suyu. bir de içine lime dilimlemişlerdi ki, benden 10 puan aldılar. keyifli bir ortam, kibar personel, bir dahaki sefereyemekiçin deneyeceğiz.

harika bir mekan ve atmosfer .yemekiçin orta ama diğer hizmetlere tam puan veririm . fiyatlar biraz yüksek ama güzel bir ortam. tavsiye ederim

akşam yemeği için burayı tercih ettik. tüm yorumlardan okuduğum kadarıyla haftasonu oldukça kalabalık oluyor ancak hafta içi biraz boştu. geç saatlere doğru biraz daha kalabalıklaştı. ancak zaten boş olduğunda bile kendinizi fazla yalnız hissetmiyorsunuz o açıdan ambiyans gayet güzel.yemekiçin ortaya meşhur dana yanaktan, çıtır tavuk ve pırasa aldık. yemekleri genel olarak çok lezzetli buldum. özellikle dana yanak ve pırasa çok başarılıydı. akşam yemeği ve drink için tercih edilebilecek bir yer.

şık, oldukça şık, yoğun değilse servis çok başarılı, yoğun olduğunda garson yakalamak zor, hadi yakaladınız o bir diğerine o bir diğerine derken istediğiniz ekmekyemekbitince gelebilir! kokteylde çok başarılı bulmadım, yemekler çok iyi. yediğim herşeyden memnun kaldım. fiyatlar biraz yüksek.

babylon'daki konserden evvelyemekyiyelim öyle geçelim dedik, rezervasyon ile burada 3 kişiyemekyedik. yüksek tavanı, ferah havası, güzel dekorasyonu ile puanları topladı. 
ortaya çıtır kalamar söyledik. lezzetli ve de güzel bir porsiyondaydı. i̇ki de salata söyledik üçümüze ancak yetti. birimiz dana entrecôte söyledi. ben de tattım başarılıydı. mercan otu kullandıklarından mangal lezzetini alabiliyorduk ve bu ilk defa rastladığım bir baharat kullanımıydı. bir de köfte söyledik o da köfte işte olması gerektiği gibi. birimiz etlerin tuzlu olduğunu söyledi ama beni rahatsız etmedi. ben bir duvel içtim sanırım ülkemizde en pahalı fiyat biçilen yer burası. raflarda'da 8.50, birahanelerde 15-18 lira arası değişen bira burada 27 lira! keşke baksaydım aklımdan bile geçmedi doğrusu. bayağı saçmalık. hesap biraz daha makul olabilir. ama hem burası hem genel olarak bomontiada i̇stanbul'un medarı iftarı diyebilirim. kendimizi münih'te hissettik. zaten kendine münhasır bira bahçesi de varmış (populist), bir gündüz de orası için bomontiada'ya geleceğiz.
mekanın ortasındaki devasa bar sanırım avrupanın en büyük barı!

kilimanjaro, genel konsept, mekan tasarımı ve mevsimsel menü içeriği ile iddialı ve merak uyandırıcı bir mekan. biz de uzun zamandır gitmek istiyorduk.

ambiyans, hava aydınlık iken çok güzel olmasına rağmen, yüksek tavanlı bir mekan olduğu için hava karardığında ışıklandırma yetersiz kalıyor. ayrıca menüsüyle iddialı olan bir restoranda yenilen yemeğin göze de hitap etmesi gerekir, ışıklandırma bu açıdan da yetersizdi. açıkçası son zamanlarda böyle restoranlar çok türedi ve ben bu durumdan çok rahatsızım, zira ışıklandırması yetersiz bir mekan, yemeklerine/sunumlarına o kadar da güvenmediğine dair şüpheler uyandırır bende. genellikle de şüphelerim doğru çıkar, fakat bu sefer öyle olmadı. bunun yanında menüyü ilk gördüğümüzde biraz hayalkırıklığına uğradık çünkü nisan ayının ortası olmasına rağmen hala kış menüsü ile devam ediyorlar, mevsimsel menü iddiasındaki bir konsept için önemli bir eksi puan.

gelelim yemeklere. başlangıçlardan önce gelen meşeyle tütsülenmiş sürülebilir peynir harikaydı, normalde et tadını çağrıştırdığı için fümeli şeyler yiyemeyen vejetaryen kız arkadaşımın bile bayılarak yiyeceği şekilde dengeli fümelenmişti. yanında gelen beyaz undan çöreğimsi ekmekleri ve ekşi maya ekmekleri de güzeldi.
başlangıç olarak fındık, halhalı zeytin ve nar ekşili humus ile semizotu, firik bulguru, ceviz, nar, balkabağı ve keskin bir nar ekşisinden mütevellit bir salata söyledik. humus tek başına çok iyi bir humus olmasa da fındık, zeytin ve ekşi ile çok güzel bir bileşim ortaya çıkarılmış. salata da güzeldi, semizotunun tazeliğine ve lezzetine çok şaşırdığımı söylemeliyim.

ara sıcak olarak da tarhun ve hurmalı olduğu iddia edilen muska böreği ile ızgara lahana söyledik. açıkçası muska böreği lezzetsiz ve özelliksiz olmasından öte, çok gereksizdi. muska börekleri o kadar küçüktü ki, içindeki peynir, başka ne malzeme olursa olsun tatlarını bastıracak seviyedeydi. hurma ve tarhunun lezzetlerinin ortaya çıkabilmesi için daha büyük bir börekte, daha iri parçalarla yer alması gerekirdi. böreğin yanındaki yoğurtlu ekşi kremalı sos da vasattı, keskin sirkeli salatalık şeritleri ise tabaktaki ilgi çekici tek bileşendi.

izgara lahana ise bence bu restoranın alamet-i farikası idi. lahana önce hafif haşlanıp, sonra çok doğru ızgara uygulanmıştı, yanındaki ançüezli aioli ve havuç turşusu ile de müthiş uyumluydu. belki havuç turşusunun salamurası biraz daha keskin olabilir, onun dışında çok basit ama çok doğru kurgulanmış bir tabaktı. i̇stanbul'da bu tür restoranlar içinde bu sadelikte kurgulanıp bu seviyede lezzeti yakalayan başka bir tabakla karşılaşmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

anayemekolarak ise kuru domates, çam fıstığı, dereotu, peynir ve fesleğen ile lezzetlendirilmiş erişte söyledik sadece, çünkü buraya kadar da doymuş sayılırdık. maalesef bu tabak da, evde arta kalan ürünlerden yapılmış karın doyurmalık bir tabak gibiydi. asla kötü değildi ama lahanadan sonra hayalkırıklığı oldu.

tatlı olarak kahveli çikolata kremalı tart ve karamelize sütten sütlaç istedik. erişte ile bozulan moralimiz, tatlılar ile bir daha bozulmayacak şekilde düzeldi. kesinlikle başka bir yerde bu kadar iyi kıvamlı ve dengeli bir tart kreması yiyemeyeceğinizi iddia edebilirim. sadece kahve ile tatlı yemeye gelmiş olsam ve bu tarttan sipariş etsem, ikinciyi kesinlikle söylerdim, ki çikolatalı tatlılar ile ilişkisi mesafeli olan biriyimdir. hayatımda yediğim en iyi çikolatalı tatlıydı.

karamelize sütten sütlaç da çok başarılıydı. karamelize aslında çok doğru bir tanım değil, "kısık ateşte uzun süre kaynatılarak yoğunlaştırılan" desek daha doğru olur. pirinç oranı az, üzerindeki fındığı bol, yoğun ama yormayan, karakterli bir tatlıydı. bu iki tatlının fotoğrafını da paylaşmayı çok isterdim fakat ortam çok loş olduğu için çok kaliteli çıkmadılar :)

yemek üstüne söylediğimiz viski bazlı kokteyller de güzeldi.

i̇ki başlangıç, iki ara sıcak, bir ana yemek, iki tatlı, iki alkollü kokteyl ve iki su için 260 lira ödedik. çatlatan doygunluğa ve lezzet tecrübesine göre asla pahalı değil bence.

artılar: servis ilgisi ve kalitesi, porsiyonların, özellikle de tatlı porsiyonlarının büyük olması(öyle ki, paylaşımlık tatlılar ayrı belirtilmesine rağmen bence porsiyon tatlılar da paylaşımlıktı, asıl paylaşımlıkları düşünemiyorum bile), konforlu ve ferah oturma düzeni.

eksiler: mevsimsel ürün vurgusuna rağmen nisan ayında hala kış menüsü olması, ışıklandırmanın yetersizliği,yemekkaliteleri arasındaki dengesizlik ve en önemlisi şarap fiyatlarının istisnalar dışında anlamsız şekilde yüksek olması, nispeten ucuz şişelerin de kalitesiz şaraplar olması.

ziyaret etmeye değer, lahana ve tarttan mutlaka isteyin.

kilimanjaroya instagramda denk gelmiş olma ihtimaliniz yüksek. i̇ştah açıcı tabaklar, yüzlerceyemekyerine belli sayıda tutulmuş afili isimli tabaklar. umut vaat etmekten ötesine geçen bir albeninleri olduğu muhakkak. ancak tüm şaşaa göz yanılmasından ibaret. maalesef başlangıcından ana yemeğine her tat hayal kırıklığı. yemeklerde tat harmanlaması yapılırken ya kafaları karışmış,ya damak tatları normalden uzak ya da becerememişler. sonuç olarak kötüler. ciğer ilk seferde fena değil gibi gelse de sonrasında ağırlaşan bir tat. sardalya kızartılınca kokusu iyice baskın hale gelmiş,varsa,tadı kalmamış. beraberindeki eşlikçiler de kızartma olduğundan özelliklerini yitirmişler. muska böreğindeki keçi peyniri bence ağırdı. ama peynir konusu çetrefilli olduğu için en azından bana hitap etmedi diyeyim. mücver sıradan,ne kötü ne iyi. yeşil salataya konan sos tatlımsı ekşimsi hava vereceğine ben ne yiyorum acaba hissi uyandırdı. ana yemekler faciaydı. organik tavuk,bozuk izlenimi veriyor ekşimsi tadından dolayı. köy eriştesi diyip içine salatalık turşusu,taze fasulye,krema çam fıstığı konunca ne köy eriştesi olmuş ne de yenebilecek bir hamur işi. köfteyi ben yemedim ama arkadaşımız iki adedini yiyip bitiremedi. eğer birkaç çeşit alsaydık bize denk geldi derdik ama bu kadar başarısız olmaları çok üzücü. daha da üzücü olanı , davetkar görünen her şeyin karşınıza geldiğindeki aldatılmışlık hissi.