çiya sofrası

mumbar dolması gibi i̇stanbul’da bulunması zoryemeklermenüsünde yer alıyor. yediğim herşeyden memnun kaldım. ancak porsiyon büyüklüğü yeterli gelmedi. i̇sim yaptığı için fiyatlar yüksek. yine de giderim.

mutfaginiz ve elinizin lezzetiyle yaptiginizyemeklergerçekten çok muhtesem birde bu güzellige hizmet eklenince muhtesem bir mekan çikiyor ortaya görülmeye deger bi yer

farkli otlari tatmak için, farkli lezzetleri sevenler için harika bir adres. uygun fiyatlara güzelyemekleriçin gidilir. ancak özellikle orada yemek için gitmeye deger bulmuyorum. yine de gittiginizde seviyorsaniz özellikle ot yemeklerini tavsiye ederim. adini duymadigim birçok ot yemegi vardi.

çiya gene çiya hep çiya.yemeklermükemmel. ama yoğun talep, kalabalık çalışanları çok yoruyor belli ki... buna da çözüm buldular mı değme keyfimize....

servisi biraz zayif buldum. lezzetler her zamanki duzeyde. yeni ve yoreselyemeklertatmak icin tercih edilebilecek yerlerden biri. fiyatlari biraz ortalamanin ustunde.

hesaba kendilerinden yüzde 10 servis ücreti ekliyorlar. fişte 500tl yazıyorsa kalemle 50 ekleyip 550 getiriyorlar hesabı.yemeklerde normal, ahım şahım değil. normal bir tabak karışık tatlıya 5 porsiyon yazıp 80tl kitliyorlar. gitmeye gerek yok.

anadolu, ortadoğu mutfağından çok lezzetli yemekleryiyebileceğiniz bir yer. zahter salatası, falafel, humus, muhammara ve mücver denedik. mücver hariç hepsi çok güzeldi. büfe kısmında tek tabağa hepsini az az alabiliyorsunuz. ve gramına göre fiyat ödüyorsunuz. çalışanlar yemeklerin içinde tek tek ne olduğunu anlatıyor. geleneksel bir şeyler yemek isteyenlere önerilir.

çeşitli yörelerden oldukça güzel yemekleri bir araya getirmişler ve turist ağırlıklı bir müşteri kitlesine sahipler bulundukları konum veyemekleritibariyle. 

sanırım 3 ya da 4 kere gittim buraya hepsi de mumbar yemek içindi çünkü çok sık rastlanan bir yemek türü değil. tabi benim aradığım elbette annemin suyunda kaynattıktan sonra tereyağında kızartıp dışını nar gibi kızarttığı bağırsak dolması değil. kaliteli malzemelerden yapılmış olsa da suyunun özleşmemiş olmasını tarza mı bağlamalıyım bilemedim. orta karar bir puan alır orası kesin ama. 

yalnız bir sorun var. bir çay içtiğinizde 'tanrım ölüyorum böyle bir çay olamaz' diyemezsiniz çünkü çayın size sunacağı lezzet aralığı bellidir. ha içine envai çeşit baharat karıştırırsınız falan ama o zaman da bizim bildiğimiz çay olmaz. ben bizim bildiğimiz çaydan bahsediyorum. peki varsayalım ki bir çayı beğendiniz ve hayatınızda içtiğiniz muhtemelen de içeceğiniz çaylar arasında bu kadar güzeli olamaz dediniz. bu çaya 40 lira deseler ne dersiniz ? 

bir çay 40 lira etmez edemez.

burası hakkında da maalesef böyle düşünüyorum. evet çeşitler ve yemek çok güzel. çok beğendim ama yemeklerin fiyatları hakkının da ötesinde fiyatlandırılmış. 

öğrenci değilim.

nihan'la kadiköy'de degisik yemek ararken, burayi denemeye karar verdik. balikçilar sokaginin ilerisinde karsilikli olarak 3 mekana sahip; biri kebapçi digeri zeytinyagli digeri de yöreselyemeklerveriyor. yöresel kismina oturdugumuzda, menünün günlük olarak hazirlandigini ve ayni menüye siklikla karsilasilamayacagini görmek aslinda iyi bir sey, her gün ayni menü olmuyor çünkü :) menüye baktigimda ilk olarak perde pilavini düsünsem de, katmeri görünce dayanamadim. amaç antep de yedigim ile buradakini kiyaslamak idi. (fiyat olarak ne kadar yüksek gelse de) yemeklerimiz/ tatlim geldikten sonra, bayagi bir hayal kirikligina ugradim, çünkü katmerin üzerine kaymagi koymuslar, pardon koklatmislar. olmasi gereken o kaymagin içinde ve bol olmasiydi. ilk puanimi buradan kirdim. hüsranla tadina baktigimda, daha ne kadar hüsrana ugrarim diye düsünürken, buldum dedim. katmer o kadar kuruydu ki, sanki bayat etmek yer gibiydiniz. halbuki çitir çitir içi tereyagli olmaliydi. kissadan hisse yapamamislar. burada katmer yenmezmis bu ögrendim.

bikaçkere ziyaret ettiğim, yemekleri güzel olsa dahi fahiş fiyat uygulanan bir mekan, ev yemekleri güzel, küşneme başarılı, konsept olarak mardin diyarbakır urfa antep karışımı bir yer, evetyemeklergüzel ve kaliteli ama hizmet sıfır müşteri memnuniyeti sıfır, ücretler ise bol sıfırlı :))))

bir cok yore ve kulture ait yemegi elinden geldigince iyi sekilde sunmaya calisan, her yerde bulamayacaginiz lezzetleri tatmaniza vesile olan bir mekan. o sebeple desteklenmeye layik. ancak tabikiyemeklerturunun en lezzetli ornekleri degil en azindan mumbar ve kuru dolma icin. ayrica yanlis bilmiyorsam bir de mutfak kulturu uzerine yayinlari var (veya destek oluyorlar). ancak porsiyonlari doyumluktan ziyade tadimlik. o sebeple iki kisiyseniz bir kac cesit soylemek durumunda kaliyorsunuz ve pahali geliyor. fiyatlari biraz daha indirmeleri gerek bence.

yöreselyemekleryapan ,güneydoğu mutfağına özgü spesiyalleri olan bir esnaf lokantası. kurutulmuş patlıcan dolması sıradan, içli köfte'nin bir özelliği yok ancak ,mumbar ve mardin yöresini özgü olan aloçiye gerçekten spesiyal ve tadılması gereken lezzetler. aloçiye yeşil soğan ,maydanoz rezene ,sarımsak, kabak ve kuzu eti ile hazırlanmış erik suyu eklenmiş etli sebzeli bir çorba gibi ama tadı çok değişik ekşi lezzeti sevenler için mutlaka tadılması gereken bir yemek . fiyatlar olması gerekenden yüksek. dolmanın tanesi 8 tl. bir porsiyon kurutulmuş patlıcan dolması 32 tl . özelliksiz

size "musa dağdeviren kimdir?" diye sorsam cevabınız ne olur? dünyaca ünlü çiya'nın kurucusu ve "gastronomi antropoloğu" diyebileceğim bu mümtaz şahsı çoğunuzun henüz tanımadığını tahmin ediyorum. i̇zninizle söze, onun hikayesini anlatmaktan başlayacağım.


musa dağdeviren, kadıköy'de 1987'de küçücük bir dükkan olarak açtığı çiya kebap'a gelene kadar fırıncı çıraklığı, kebapçı yamaklığı ve hatta pamuk ırgatlığı dahil birçok işte çalışmış. müthiş zorluklar ve mücadelelerle dolu hayatında edindiği tecrübeleri kendine sermaye kılmış. çiya'da bir yandan anadolu yemek kültürü üzerine araştırmalar yapmaya devam etmiş. nihayet çiya kebap'tan tam 11 yıl sonra 1998 yılında, yöresel tencere yemekleri çıkardığı çiya sofrası açılmış. yöresinde bile unutulmuşyemeklertitiz araştırılmalarla gün yüzüne çıkarılmış, hatta birçoğuna günlük olarak değişen menüde yer verilmiş. bunlar da yetmemiş, musa bey ve eşi zeynep hanım çiya yayınları'nı kurarak kitaplar yayınlamış, üç ayda bir neşredilen yemek ve kültür dergisini çıkarmış. halen anadolu'dan mezopotamya'ya mevcut ve geçmiş tüm halkların yemek kültürlerini araştırmaya ve bizlerle paylaşmaya devam ediyorlar. musa dağdeviren ve çiya'nın hikayesi batıda akademik kürsülerde anlatılıyor, üniversite tezlerine konu oluyor.


özetle söylemek gerekirse, burada mevsimsel malzemelerle orijinal tariflere sadık kalınarak pişirilen ev yemekleri, mezeler ve tatlılar yiyorsunuz.
son olarak, anlamını merak edenler için açıklayayım: çiya, "yükseklerde yetişen çiçek" demek.

#food #foodporn #instafood #gastronomy #anatoliancuisine #turkishcuisine #anadolumutfagi #turkmutfagi #yemekvekultur #musadagdeviren #ciyakebap #ciyasofrasi #kadikoy #istanbul #turkiye

ismini çok kez duymus olup, önünden bir çok kez geçmis olsam da ilk kez deneme firsati buldugum, meze çesitleri, çorbalari ve ana yemek çesitliliginde hayranlik uyandiran bir mekan.yöreselyemekleragirlikli mutfaklarinin kalori içeriginin oldukça yüksek oldugunu söylemeden edemeyecegim. daha önce hiç tatmadigim visneli köfte sanirim içlerinde en masum olarak ile gözüme çarpti. lezzeti gayet iyi, sunumu sade. yaninda fotograflayamadigim süper lezzette bir zahter salatasi tercihimdi. üzerine mevsiminde olmadigi için aslinda tercihim olmayacak ancak spesyalleri oldugu için israrlari üzerine kireçte hazirlanmis, tahin soslu balkabagi tatlisi. normal mevsiminde çok sevmeme ragmen keyifli gelmedigini itiraf etmeliyim.

guney, guneydogu, dogu ve ozellikle antep mutfagini zevkle tadabileceginiz bir mekan.yemeklercok lezzetliyken sunum ve servis bunun yaninda vasat kaliyor. porsiyonlar gayet buyuk ve doyurucu. citir kabak ve suruplarini kesinlikle tatmalisiniz.