asitane restaurant


İçinde "yemekler" olan yorumlar
4
4.4
noyan
5
4 yıl önce
ayvansaray
böyle mekanlara ihtiyaç var eski osmanlı yemeklerini tanıtmak unutturmamak çok güzel belliki kar amaçlı bir müessese değilyemeklerservis herşey mükemmel o nefis lezzetlrri muhakkak tadın taniyin kariye müzesi yanı çokda güzel bahçesi var
0
hasan
4
4 yıl önce
ayvansaray
osmanli mutfagi -yemeklerleziz fakat hafif oldugunu söyleyemem , kavunda etli pilav , kuzu incik harika ,bademli çorbasi çok agir , fiyatlari biraz fazla diyebilirim .. .
0
emre
4
4 yıl önce
ayvansaray
kariye ve asitane - sakli bir cennet olan kariye müzesini gezdikten sonra ugradigimiz (sanirim çogu kisi böyle yapiyor) yine bir müze restaurant olan asitane'nin genis, ferah bir bahçesi var ama ortamdaki agir havadan midir nedir insan kendini biraz kasilmis hissediyor. fonda eski türk sanat müzigi eserleri çaliyor. menüde ise istanbul veya türkiye'yi birakin, dünyada baska hiçbir yerde tadamayacaginizyemeklervar. biz de onlardan tadalim dedik ve kavun dolmasi ile tuffahiye (elma dolmasi) siparis ettik. "dana ve kuzu eti, pirinç, baharatlar, badem, dolmalik fistik ve kus üzümü ile doldurulmus, firinda kavun". insan duydugunda saka gibi geliyor ama keske dana ve kuzu etinin parça et degil iri kiyma oldugunu yazsalardi diyorum. eskiden rafine seker olmadigi için tatli yerine kavun üzüm gibi meyveler, eksilik vermesi için ise elma, erik, visne sik sik osmanli mutfaginda kullanilirmis. dogal ve mantikli bir çözüm.küçük ve oldukça tatli bir kavunun içinde kiyma ve pirinç yeme fikri geneli tutucu ve yeniliklere maalesef çok açik olmayan biz türkler için çilginlik gibi gelebilir ama bu bilesimin hos bir tat oldugunu düsünüyorum.kiyma yerine çöp sis iriliginde parça etler kullanilsaydi daha hos olurdu ama 1539 yilinin tarifine bagli kalinarak yapildigi için saygi duymaktan baska elimden bir sey gelmiyor.zencef illi elma asidesinde pismis arpacik soganla servis edilen bulgur, kereviz sapi ve sogan ile doldurularak firinlanmis elma dolmasi ise tüm bu rahiyalarin güzel bir bilesimi olmus. bu vejateryen yemegi, kavun dolmasina göre daha fazla begendigimi söylemeliyim. kabak ve patlican bayildi ise bodrum - gümüslük'deki sogan sarmisak'da yedigim harika imambayildiya göre biraz daha geride idi. bu çilgin fiyatlara ve bu iddia'ya göre degerlendirdigim zaman, hakkinda olumsuz yorum yapilmaya çekinilen bu müze-restorana 5 yildiz veremesem de 4 uygundur diyorum. internet sitesinden menüyü indirerek fiyatlara da bakabilirsiniz. ha bir de çok aç olmayan bizlere porsiyonlar yetti, ama çok açken girerseniz, 150-200 lira arasi hesap ödemezseniz mekandan bos mideyle kalktiginiz hissine kapilabilirsiniz.
0
elif.t
5
4 yıl önce
ayvansaray
iftar icin gitme firsatini buldum ve bayildim. bu sene disarda cok iftar yapma firsati buldum ama bana ramazan havasini en cok hissetiren mekan burasi oldu. servis ve ortam cok iyiydi.yemeklerlezzetliydi. porsiyonlari diger mekanlara kiyasla daha guzel ayarlamislar, israf olmuyor yemekler. tek bir oneri, muzigin cok yakinina oturmayin konustuklarinizi duymakta zorlanirsiniz. ramazan bittikten sonra tekrar gidip menudeki lezzetleri tatmak icin sabirsizlaniyorum.
0
miawallace
4
4 yıl önce
ayvansaray
bu aksam giittik. karisik asitane meze tabagi, kalamar dolmasi bir de kapak borek soyledik. borek muhtesem di. ana yemek kirde kebap, guzeldi ama oyle muhtesem degildi. biraz soguk geldi zaten. 2 dakika icinde buz gibi oldu. tatli su muhalebisi ve seftaleli ka tatlisi(??))> pek tatlici olmadigim icin yorum yapamicagim.  cuma aksami icin cok tenhaydi, yani toplam en fazla 25 kisi vardi. fon da fasil muzigi cok huzurlu, guzel bir atmosfer, sakinlik, tam sohbet lik.

fiyatlar bence biraz abarti. 4 kisi 700 tl geldi (370 si zaten 2 sise egeo cabernet sauvignon). o kadar yedik ictik bir kahve bile ikram etmediler. bence buyuk eksiklik. bir daha gidermiyim? hayir, tavsi edermiyim? o da hayir. 170 tl kisi basina cok daha muhtesemyemekleryedim dogrusu.
0
alp
4
4 yıl önce
ayvansaray
zomato'nun yapmış olduğu asitane restorant etkinliğinde, güzel bir sonbahar akşamı mekanın sahibi batur beyin anlatımlarıyla, mekanın kış menüsünü denedik.

kavata çorbası, bazar böreği, keşkek, uskumru dolması ve sembuse tatlısı
bu menüde olan bir kaç yemekten bazıları. tadımdan aklımda kalan ve beni etkiliyen, adını ve tadını unuttuğumuz kavata domatesinden yapılan kavata çorbası hafif mayhoş tadı ile çok beğendiğim bir çorba oldu. kuzey ege'de pazarlarda bazen karşımıza çıkan fazla kızarmayan kavata, hafif ekşi sevenler için içimi güzel hoş bir çorba. diğer farklı olarak bulduğum keşkek, bildiğim yediğim keşkeklerden farklı, içinde kuru fasulye vardı. etlerin buğdayla "dövmek" denilen yöntemiyle iç içe tatların geçmesi yerine, bu yemekte etler, keşkekin üzerindeydi. bu yemeği bildiğim keşkekten farklı bir yemek olarak beğendim. fakat alışık olduğum keşkek olarak değerlendirirsek ortalma bir lezzeti. yine ilk defa deneme fırsatı bulduğum uskumru dolması, bana göre gecenin yıldızıydı. uskumrunun içine, uskumru, kuş üzümü, soğan, fıstık, tarçın, karabiber, maydanoz koyarak hazırlanıyor. i̇çide dışıda lezzetli olmuş ve çok beğendim.
bu kadar yemeğin üzerine yediğimiz sembuse; hafif, lezzetli, tarçın ve bademin hoş birleşimi olan güzel bir tatlı.
yemeklerimizi yerken bir taraftanda, mekanın menüsüne yeni ekledi şaraplarıda deneme fırsatı bulduk.
likya i̇sinda-kalecik karası, likya podalia-kalecik karası malbec, likya vineyards, likya kızılbel, corvus. bunların arasında likya i̇sinda kalecik karası içlerinde en çok beğendiğim oldu.

yemek yerken batur beyinyemeklerhakkında aktarım ve hiyakeleri çok keyifli bir akşam geçirmemizi sağladı.  zomato ve batur beye teşekkürler.
#kangurular
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
ayvansaray
i̇nsan bazen efsaneleri izlemeli, hurafelere kanmalı, söylencelere kapılmalı ve batıl inanç kabul edilen bazı düşüncelere kendini rahatlıkla bırakabilmeli. akılcı, kontrollü ve riskten kaçarak yaşamayı adet edinmeyi pek seven şehir insanının bunu arada sırada yapması, kendini rahatlatması gerekiyor sevgili dostlar. nereden nereye kaç saatte gideceğinizi, günün hangi saatinde ne yemek yiyeceğinizi, hangi toplantıyı yapacağınızı, kimlerle konuşup ne tür “networking” aktivitelerine girişeceğinizi bir kenara bırakın zaman zaman. size yıllardır söylenen, “i̇stanbul’un bir ucunda bir lokanta var, daha önce gittiğiniz hiçbir yere benzemiyor,yemeklereski osmanlı geleneklerine göre yapılıyor, hatta menüsünde bu yemeklerin tariflerinin ilk kayda geçme tarihleri bile var.” cümlelerine kulak verin. bunu adam gibi dinledikten sonra, “e peki nerede bu lokanta?” diye sorduğunuz soruya gelen “edirnekapı !” cevabından ürkmeyin, çekinmeyin, kaybolacağınızı düşünerek tereddüt etmeyin sakın. evet, büyük bir kentte yaşıyoruz; evet, burada yaşayıp daha denizi bile görmemiş ademoğulları var; evet, kentin bir noktasından öbürüne gitmek bazen saatler alıyor. ama bunlar size engel olmasın. zira asitane lokantası’nın yerini bulmak hiç de zor değil.

1. çevreyolu’ndan geliyorsanız, haliç köprüsü’nü geçtikten sonra edirnekapı oklarını takip etmeniz yeterli. mihtimah camii’ni gördükten sonra sola sapmanız, “kariye müzesi” oklarını takip etmeniz sonucunda kendinizi zaten asitane’nin hemen yanında bulacaksınız. bu semtleri bir şekilde, babamın işyeri buralarda olduğundan, çocukluk senelerimden hayal meyal hatırlıyorum. sonraları pek de yolum düşmediği için, ya da sadece transit geçtiğimden, ayrıntılarıyla gelişimini izleme fırsatını pek bulamadım diyebilirim. her neyse, mozaikleri dillere destan kariye müzesi ve asitane restaurant zaten yanyana. asitane, kariye otel’in bir parçası olarak göze çarpıyor. önünde park yeri var, zaten vale hizmeti de veriyorlar.

mekan çok büyük. bireysel ve grup rezervasyonlarına uygun bir yapıları var. ben gittiğimde büyük masalar yoktu, ama anladığım kadarıyla turist gruplarına hizmet verecek şekilde yemek çıkarabiliyorlar. hem açık, hem de kapalı yerleri mevcut ve ikisi de yeterli büyüklükte. ben mevsim dolaysıyla içeride oturdum, fakat bahar-yaz gibi kesin bir daha gelip dışarının keyfini çıkaracağım konusunda kendime söz verdim.

lokantanın içinde kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz, bunu belirtmem lazım. arka planda çok hafif bir müzik duyuluyor. masalar, örtüler, kadehler, garsonlar, duvarlardaki eski i̇stanbul gravürleri, kocaman aynalar, upuzun perdeler, hepsi, her şey, saygıdeğer ve farklı bir yere geldiğinizi, daha kapıdan girdiğiniz anda size müjdeliyor. burası hem öğlen, hem akşam yemekleri için uygun bir işletme. haftaiçi öğlenleri iş çevresinin, diğer vakitlerde de turistlerin uğrak yeri olduğu söylenebilir. bazı geceler rezervasyon gerekebileceğini düşünmekle beraber, ben gündüz ve rezervasyon yaptırmadan gittim ve rahatlıkla yer buldum. bunu vurgulamam gerekiyor. servisin kaliteli ve böyle farklıyemekleryapan bir yere uygun olduğunu söylemeliyim. demek istediğim, çoğu hakkında son derece cahil olduğumuz osmanlı yemekleri ve mutfağı konusunda, garsonlar son derece bilgili ve yönlendirici davranabiliyorlar. tam olması gerektiği gibi.

asitane’nin kış menüsünde, badem çorbası (1539), kestaneli terine çorbası (1469), kök ispanak çorbası (1469) gibi çorbalar mevcut. ziyarete gittiğimde, masaya birçok yemek geleceği için çorba söyleme fırsatını bulamadım. yine de, ikinci gidişimde kestaneli terine çorbasından mutlaka sipariş edeceğim.

menüde “asitane lokmaları” adı altında geçenyemeklerarasında hums lokması (1469), lor mahlutu (1898), fava, gerdaniyye, lahana sarması, midyeli (1844), karidye pilakisi (xv. y.y) gibi lezzetler göze çarpıyor. bunlardan gerdaniyye, lahana sarması ve karidye pilakisinin tadına bakma fırsatını buldum. kısaca anlatmam gerekirse, lahana sarması, üzerine biraz limon ilave ettiğinizde , güzel, çoşkulu bir yemeğe dönüşüyor. i̇deal bir başlangıç. karidye pilakisi, soğuk servis edilen karidesli pilaki. bana kalırsa, asitane’de tattıklarım içinde en zayıf yemek buydu. açık konuşmak gerekirse tadını pek alamadım. gerdaniyye ise, gerçekten bir başyapıt. aşağıda fotoğrafını da gördüğünüz bu nadide güzelliği mideye indirirken, tahmin edersiniz ki, gözlerimi birkaç saniye için kapadım. damağa sıvanan, beni her köşe başında enfes kaz ciğerleri yediğim paris günlerine götüren bu muhteşem yemeğin muhtevasına gelince: i̇çinde kuzu gerdanı ve koyun beyni olduğundan eminim, yanında ise erikli bir sos servis ediyorlar. tadı padişahlara layık. bunu yedikten sonra insan gerçekten bir süre hayatın anlamını düşünüyor.

diğer yemeklere gelince, salatalar arasında tahinli karnabahar salatası (1898), marul salatası, dilber asideli (1864) , kırmızı pancar turşusu (xv y.y) göze çarpıyor. sıcak iştah açıcılarda i̇stiridye mantarlı i̇sli çerkez peyniri izgarası, ciğer köftesi (1695), gömlek kebabı (1764), balık köftesi yer alıyor.

bendeniz, hamur işleri menüsüne bakarak ispanaklı piruhi (1844), dane-i bulgur-ı hassa (1469),
kuskus (1910), dane-i yeşil (1539) ve hassa böreği seçenekleri arasından enfes bir hassa böreği aldım kendime. tanımadığınız, bilmediğiniz yerlerde seçimleriniz genelde şansa dayalıdır. benim ise şansım yaver gitti sanırım. masaya gelen mükemmel lezzete yumulup tuhaf sesler çıkararak yemek dışında elimden bir şey gelmedi. hassa böreğinin fotoğrafını yazının girişinde görebilirsiniz. i̇çindeki malzeme hafif acılı, yeşil zeytin, ceviz içi, soğan, maydanoz, kırmızı biber salçası, yeşil biber ve tulum peynirinden oluşuyor. şekli gül böreği formunda. ağızda patlıyor adeta. i̇nsana yaşamanın güzel bir şey olduğunu yeniden anımsatıyor.

ana yemekler, dana külbastısı (1844), mahmudiyye (1539),pekmezli ayva dolması (1539) zırba yahnisi (1539), mutancana (1539), kırma tavuk kebabı (1764), 26. kaz kebabı (1539), kıyma püryani yufkada (1764), kuzu incik “marmarinalı” (1764), borani-i hassa (xv. yy)(vejeteryan), börk aşı (vejeteryan), uskumru dolması (1844), levrek biryan (xv. y.y) olarak listelenebilir. bunların arasından, şaşırtıcı ama, yine doğru seçim yaparak kaz kebabı sipariş ettim. aşağıda fotoğrafını görebileceğiniz kaz kebabı, üzümlü, çam fıstıklı, badem ve tarçınlı enfes bir iç pilavla harmanlanmış, güzel güzel pişilmiş kaz etinin, elde açılmış yufka içinde börek gibi sunulmuş hali. i̇nsanın yerken içi gidiyor. tadı o kadar güzel ki, osmanlı padişahlarının neden öldüğünü çok iyi anlıyor insan.

tatlı menüsünde ise levzine (1539), helatiye, zerde (xv. y.y ,)helva-i me’muniye (1650) göze çarpıyor. bendeniz bunlardan en hafifi olduğunu düşündüğüm helatiyeyi seçtim ve kendime geldim diyebilirim. helatiye, gül suyu içinde servis edilen, kübik kesilmiş muhallebi parçacıkları, mevsim meyveleri ve badem içi ihtiva eden muhteşem bir tatlı. benim gibi gül suyu sevmeyen bir adamı bile mutlu etti açık konuşmak gerekirse.

mekanda rakı, şarap, bira gibi her türlü içecek, turisterin uğrak yeri olduğu için mevcut. farklı lezzetler arayan, yemekte türk-osmanlı kültürüne meraklı, yeni şeyler denemekten korkmayan kişilerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir lokanta asitane. benim kişisel önerim, buraya gittiğinizde, hemen kapı komşusu olan kariye müzesi’ni de ziyaret edin ve o muhteşem mozaikleri inceleyerek keyifli bir gün geçirin.


-----25 jun, 2013-----

insan bazen efsaneleri izlemeli, hurafelere kanmali, söylencelere kapilmali ve batil inanç kabul edilen bazi düsüncelere kendini rahatlikla birakabilmeli. akilci, kontrollü ve riskten kaçarak yasamayi adet edinmeyi pek seven sehir insaninin bunu arada sirada yapmasi, kendini rahatlatmasi gerekiyor sevgili dostlar. nereden nereye kaç saatte gideceginizi, günün hangi saatinde ne yemek yiyeceginizi, hangi toplantiyi yapacaginizi, kimlerle konusup ne tür "networking" aktivitelerine giriseceginizi bir kenara birakin zaman zaman. size yillardir söylenen, "istanbul'un bir ucunda bir lokanta var, daha önce gittiginiz hiçbir yere benzemiyor,yemeklereski osmanli geleneklerine göre yapiliyor, hatta menüsünde bu yemeklerin tariflerinin ilk kayda geçme tarihleri bile var." cümlelerine kulak verin. bunu adam gibi dinledikten sonra, "e peki nerede bu lokanta?" diye sordugunuz soruya gelen "edirnekapi !" cevabindan ürkmeyin, çekinmeyin, kaybolacaginizi düsünerek tereddüt etmeyin sakin. evet, büyük bir kentte yasiyoruz; evet, burada yasayip daha denizi bile görmemis ademogullari var; evet, kentin bir noktasindan öbürüne gitmek bazen saatler aliyor. ama bunlar size engel olmasin. zira asitane lokantasi'nin yerini bulmak hiç de zor degil.

1. çevreyolu'ndan geliyorsaniz, haliç köprüsü'nü geçtikten sonra edirnekapi oklarini takip etmeniz yeterli. mihtimah camii'ni gördükten sonra sola sapmaniz, "kariye müzesi" oklarini takip etmeniz sonucunda kendinizi zaten asitane'nin hemen yaninda bulacaksiniz. bu semtleri bir sekilde, babamin isyeri buralarda oldugundan, çocukluk senelerimden hayal meyal hatirliyorum. sonralari pek de yolum düsmedigi için, ya da sadece transit geçtigimden, ayrintilariyla gelisimini izleme firsatini pek bulamadim diyebilirim. her neyse, mozaikleri dillere destan kariye müzesi ve asitane restaurant zaten yanyana. asitane, kariye otel'in bir parçasi olarak göze çarpiyor. önünde park yeri var, zaten vale hizmeti de veriyorlar.

mekan çok büyük. bireysel ve grup rezervasyonlarina uygun bir yapilari var. ben gittigimde büyük masalar yoktu, ama anladigim kadariyla turist gruplarina hizmet verecek sekilde yemek çikarabiliyorlar. hem açik, hem de kapali yerleri mevcut ve ikisi de yeterli büyüklükte. ben mevsim dolaysiyla içeride oturdum, fakat bahar-yaz gibi kesin bir daha gelip disarinin keyfini çikaracagim konusunda kendime söz verdim.

lokantanin içinde kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz, bunu belirtmem lazim. arka planda çok hafif bir müzik duyuluyor. masalar, örtüler, kadehler, garsonlar, duvarlardaki eski istanbul gravürleri, kocaman aynalar, upuzun perdeler, hepsi, her sey, saygideger ve farkli bir yere geldiginizi, daha kapidan girdiginiz anda size müjdeliyor. burasi hem öglen, hem aksam yemekleri için uygun bir isletme. haftaiçi öglenleri is çevresinin, diger vakitlerde de turistlerin ugrak yeri oldugu söylenebilir. bazi geceler rezervasyon gerekebilecegini düsünmekle beraber, ben gündüz ve rezervasyon yaptirmadan gittim ve rahatlikla yer buldum. bunu vurgulamam gerekiyor. servisin kaliteli ve böyle farkliyemekleryapan bir yere uygun oldugunu söylemeliyim. demek istedigim, çogu hakkinda son derece cahil oldugumuz osmanli yemekleri ve mutfagi konusunda, garsonlar son derece bilgili ve yönlendirici davranabiliyorlar. tam olmasi gerektigi gibi.



asitane'nin kis menüsünde, badem çorbasi (1539), kestaneli terine çorbasi (1469), kök ispanak çorbasi (1469) gibi çorbalar mevcut. ziyarete gittigimde, masaya birçok yemek gelecegi için çorba söyleme firsatini bulamadim. yine de, ikinci gidisimde kestaneli terine çorbasindan mutlaka siparis edecegim.

menüde "asitane lokmalari" adi altinda geçenyemeklerarasinda hums lokmasi (1469), lor mahlutu (1898), fava, gerdaniyye, lahana sarmasi, midyeli (1844), karidye pilakisi (xv. y.y) gibi lezzetler göze çarpiyor. bunlardan gerdaniyye, lahana sarmasi ve karidye pilakisinin tadina bakma firsatini buldum. kisaca anlatmam gerekirse, lahana sarmasi, üzerine biraz limon ilave ettiginizde , güzel, çoskulu bir yemege dönüsüyor. ideal bir baslangiç. karidye pilakisi, soguk servis edilen karidesli pilaki. bana kalirsa, asitane'de tattiklarim içinde en zayif yemek buydu. açik konusmak gerekirse tadini pek alamadim. gerdaniyye ise, gerçekten bir basyapit. asagida fotografini da gördügünüz bu nadide güzelligi mideye indirirken, tahmin edersiniz ki, gözlerimi birkaç saniye için kapadim. damaga sivanan, beni her köse basinda enfes kaz cigerleri yedigim paris günlerine götüren bu muhtesem yemegin muhtevasina gelince: içinde kuzu gerdani ve koyun beyni oldugundan eminim, yaninda ise erikli bir sos servis ediyorlar. tadi padisahlara layik. bunu yedikten sonra insan gerçekten bir süre hayatin anlamini düsünüyor.



diger yemeklere gelince, salatalar arasinda tahinli karnabahar salatasi (1898), marul salatasi, dilber asideli (1864) , kirmizi pancar tursusu (xv y.y) göze çarpiyor. sicak istah açicilarda istiridye mantarli isli çerkez peyniri izgarasi, ciger köftesi (1695), gömlek kebabi (1764), balik köftesi yer aliyor.

bendeniz, hamur isleri menüsüne bakarak ispanakli piruhi (1844), dane-i bulgur-i hassa (1469),
kuskus (1910), dane-i yesil (1539) ve hassa böregi seçenekleri arasindan enfes bir hassa böregi aldim kendime. tanimadiginiz, bilmediginiz yerlerde seçimleriniz genelde sansa dayalidir. benim ise sansim yaver gitti sanirim. masaya gelen mükemmel lezzete yumulup tuhaf sesler çikararak yemek disinda elimden bir sey gelmedi. hassa böreginin fotografini yazinin girisinde görebilirsiniz. içindeki malzeme hafif acili, yesil zeytin, ceviz içi, sogan, maydanoz, kirmizi biber salçasi, yesil biber ve tulum peynirinden olusuyor. sekli gül böregi formunda. agizda patliyor adeta. insana yasamanin güzel bir sey oldugunu yeniden animsatiyor.

ana yemekler, dana külbastisi (1844), mahmudiyye (1539),pekmezli ayva dolmasi (1539) zirba yahnisi (1539), mutancana (1539), kirma tavuk kebabi (1764), 26. kaz kebabi (1539), kiyma püryani yufkada (1764), kuzu incik “marmarinali” (1764), borani-i hassa (xv. yy)(vejeteryan), börk asi (vejeteryan), uskumru dolmasi (1844), levrek biryan (xv. y.y) olarak listelenebilir. bunlarin arasindan, sasirtici ama, yine dogru seçim yaparak kaz kebabi siparis ettim. asagida fotografini görebileceginiz kaz kebabi, üzümlü, çam fistikli, badem ve tarçinli enfes bir iç pilavla harmanlanmis, güzel güzel pisilmis kaz etinin, elde açilmis yufka içinde börek gibi sunulmus hali. insanin yerken içi gidiyor. tadi o kadar güzel ki, osmanli padisahlarinin neden öldügünü çok iyi anliyor insan.


tatli menüsünde ise levzine (1539), helatiye, zerde (xv. y.y ,)helva-i me’muniye (1650) göze çarpiyor. bendeniz bunlardan en hafifi oldugunu düsündügüm helatiyeyi seçtim ve kendime geldim diyebilirim. helatiye, gül suyu içinde servis edilen, kübik kesilmis muhallebi parçaciklari, mevsim meyveleri ve badem içi ihtiva eden muhtesem bir tatli. benim gibi gül suyu sevmeyen bir adami bile mutlu etti açik konusmak gerekirse.


mekanda raki, sarap, bira gibi her türlü içecek, turisterin ugrak yeri oldugu için mevcut. farkli lezzetler arayan, yemekte türk-osmanli kültürüne merakli, yeni seyler denemekten korkmayan kisilerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir lokanta asitane. benim kisisel önerim, buraya gittiginizde, hemen kapi komsusu olan kariye müzesi'ni de ziyaret edin ve o muhtesem mozaikleri inceleyerek keyifli bir gün geçirin.

http://lokantalarim.blogspot.com/2013/02/asitane-restaurant.html
0
haldun
5
4 yıl önce
ayvansaray
son yıllarda osmanlı saray mutfağının tadına bakabildiğim iki önemli merkezinden biri. (bana göre tabii)yemeklertek tek mükemmeldi sunumlar sade ve yemeğin tadını öne çıkarır nitelikteydi. masamızda bizleri onurlandıran işletme sahibibatur bey, genç yaşına rağmen mütevazi ve olağanüstü bilgi sahibiydi. şahsınızda zomatoya ve bizleri ağırlayan asitane restoran personeli, mutfak brigatı ve işletme sahibine sonsuz teşekkürlerimle. ayrıca masamızda birlikte oturma şerefine nail olduğum tüm genç arkadaşlara da, ilgilerinden ve beni dinleme nezaketini göstermelerinden dolayı da  şükranlarımı sunuyorum.
0
ayse
4
4 yıl önce
ayvansaray
ortam vasat.yemeklerozel. kavun dolmasi bil malzemeli fistikli. badem corbasi da guzeldi. evet evet eeeerrrrrrrrrrrrrrrrtttttttteerrrrrrrr
0
sometimes
4
4 yıl önce
ayvansaray
fatih’te kariye müzesinin içinde bulunan oldukça nezih bir mekan. menüdekiyemeklereşine rastlayamayacağınız türden saray mutfağından seçilmiş; her yemeğin yanında tarihi ile beraber hangi sarayda sunulmaya başlandığı yazıyor .her damak zevkine hitap edebilecek alternatif bulunduran menüsü ile şahane bir ambiyans
0
cihan
5
4 yıl önce
ayvansaray
ödediğiniz paranın her kuruşunu hak eden bir mekan. hemen kariye müzesinin yanında ülkemizde belki adı az duyulmuş ama namı kıtalar aşmış bir restoran burası. bahçesinde güzel bir havada yemek yemek çok keyifli. menü tarihi osmanlı ve türk lezzetlerinden oluşmakta. menüdeki bazıyemekler15. yüzyıldan günümüze gelen tatlar. ben tercihlerimi gömlek kebabı, kavun dolması ve kirde kebaptan yana kullandım. i̇çecek olarak ise demirhindi tercih ettik. nar çiçeği şerbetinin de tadını merak ettiğimiz için ikram edebileceklerini söylediler. sağolsunlar iki büyük bardakta oldukça cömert bir ikramda bulunmuşlar ki ekstradan nar çiçeği şerbeti söyleme ihtiyacı duymadık. gelelim yemeklere. başlangıç olarak zeytin ezmesi, zeytinyağı ve sıcak ekmekler servis edildi. sonrasında ise kırmızı soğan yatağında gömlek kebabı. i̇ki küçük köfte belki ama tam bir lezzet bombası. sonrasında ise ana yemek olarak kavun dolması ve kirde kebabı. kirde kebap kuşbaşı et ve çıtır yufkalardan oluşmakta. lezzet olarak güzel ama olağan üstü bir durumu yok. asıl olağan üstü durum ise kavun dolmasında. i̇çerisinde bol badem, çam fıstığı, pirinç ve soğan ile kavrulmuş kıyma var. tüm bu lezzetler kavunun tatlı aromasıyla birleşerek ortaya harika bir yemek çıkmış. uzun zaman boyunca bu yemeğin tadını unutacağımı sanmıyorum. bundan sonra asitane denince aklıma ilk gelecek olan kavun dolmasıdır. yemek boyunca tüm isteklerimizi en nazik şekilde yerine getiren ve yemek sonunda bizlere erik reçeli hediyesiyle uğurlayan servis görevlisi erdem bey’e de buradan teşekkürlerimi iletiyorum. son cümleyle yazımı bitirmem gerekirse asitane’ye halen gitmediyseniz gerçekten çok şey kaçırıyorsunuz demektir. gömlek kebabı 26 kirde kebap 34 kavun dolması 42 demirhindi 8 tl. #kangurular


-----03 oct, 2014-----

ödediginiz paranin her kurusunu hak eden bir mekan. hemen kariye müzesinin yaninda ülkemizde belki adi az duyulmus ama nami kitalar asmis bir restoran burasi. bahçesinde güzel bir havada yemek yemek çok keyifli. menü tarihi osmanli ve türk lezzetlerinden olusmakta. menüdeki baziyemekler15. yüzyildan günümüze gelen tatlar. ben tercihlerimi gömlek kebabi, kavun dolmasi ve kirde kebaptan yana kullandim. içecek olarak ise demirhindi tercih ettik. nar çiçegi serbetinin de tadini merak ettigimiz için ikram edebileceklerini söylediler. sagolsunlar iki büyük bardakta oldukça cömert bir ikramda bulunmuslar ki ekstradan nar çiçegi serbeti söyleme ihtiyaci duymadik. gelelim yemeklere. baslangiç olarak zeytin ezmesi, zeytinyagi ve sicak ekmekler servis edildi. sonrasinda ise kirmizi sogan yataginda gömlek kebabi. iki küçük köfte belki ama tam bir lezzet bombasi. sonrasinda ise ana yemek olarak kavun dolmasi ve kirde kebabi. kirde kebap kusbasi et ve çitir yufkalardan olusmakta. lezzet olarak güzel ama olagan üstü bir durumu yok. asil olagan üstü durum ise kavun dolmasinda. içerisinde bol badem, çam fistigi, pirinç ve sogan ile kavrulmus kiyma var. tüm bu lezzetler kavunun tatli aromasiyla birleserek ortaya harika bir yemek çikmis. uzun zaman boyunca bu yemegin tadini unutacagimi sanmiyorum. bundan sonra asitane denince aklima ilk gelecek olan kavun dolmasidir. yemek boyunca tüm isteklerimizi en nazik sekilde yerine getiren ve yemek sonunda bizlere erik reçeli hediyesiyle ugurlayan servis görevlisi erdem bey’e de buradan tesekkürlerimi iletiyorum. son cümleyle yazimi bitirmem gerekirse asitane’ye halen gitmediyseniz gerçekten çok sey kaçiriyorsunuz demektir. gömlek kebabi 26 kirde kebap 34 kavun dolmasi 42 demirhindi 8 tl.
0
hülya
5
4 yıl önce
ayvansaray
mükemmel lezzetler - bir kutlama yemegi için gitmistik, hem farkli hem tanidik mükemmelyemekleryedik. set menü aldik, sefin tavsiyelerine uyduk, çok memnun kaldik. badem çorbasi, kalamar dolmasi, karides pilaki, mutancana, kavun dolmasi, levzine, helatiye anlatilmaz denenir. biz yaz menüsünü denedik, kis menüsünü denemek için sabirsizlaniyorum. ortam sakin, huzurlu, türk müzigi keyifli, servis elemanlari kibar, sanki restauranta degil de misafirlige gitmisiz gibi... bembeyaz kolali örtüler, peçeteler... daha ne olsun!
0
rümeysa
5
4 yıl önce
ayvansaray
alkollü mekanları tercih etmediğim halde çok memnun kaldım. garsonlar üst düzeyde nazikler. ortam naif, akşam saatlerinde aralıklı olarak canlı müzik mevcut( kanun keman).yemeklerçok lezzetli(kış menüsü). 2 çeşit çorbaları mevcut, ikisinide tatmanız için bir tabakta 2 servis olacak şekilde kestane ve badem çorbası geliyor. 6 kişilik bir gruptuk ortaya farklı anayemeklersipariş ettik garson hepimize servis yaptı bu durum da çok hoştu. çıkarkande herkese diş kirası olarak tatlı bir armağanları oluyor, içerisinden ayva reçeli çıktı. çok çok lezzetliydi.
0
ggy
5
4 yıl önce
ayvansaray
asitane restaurant kariye muzesinin yaninda osmanli mutfagindanyemeklersunan ve sunumlari misafirperverlikleri ile yemeklerinin lezzeti ve orijinalliği ile ruhunuza iyi gelecek özel bir mekan.
yedigim mahmudiye yemegi, resimde olan, tatli bir yemek icinde kayisi üzüm ve badem var ve tavuk eti.
giderken ise verdikleri dis kirasi, eski bir osmanli adetiymis
mekanı görmenizi ve deneyimlemenizi tavsiye ederim
0
osman
5
4 yıl önce
ayvansaray
hakkının verilmesi gerekir. yıllardır çizgisini hiç bozmayan ve hem ürünleri hem çalışanlarıyla bir değer olan mekan. en küçük garsonları bile nasıl konuşması gerektiği konusunda ciddiyetle eğitilmiş olduğu çok açık.yemeklerherkesin damak tadına uymayabilir, fiyatına göre beklentisi karşılanmayabilir ancak bir bütün olarak kesinlikle memnun kalınacak ve saygı duyulacak bir mekan.
0
oturum aç
hesap oluştur