asitane restaurant


İçinde "badem" olan yorumlar
4
4.3
lokantalarim
4
4 yıl önce
ayvansaray
i̇nsan bazen efsaneleri izlemeli, hurafelere kanmalı, söylencelere kapılmalı ve batıl inanç kabul edilen bazı düşüncelere kendini rahatlıkla bırakabilmeli. akılcı, kontrollü ve riskten kaçarak yaşamayı adet edinmeyi pek seven şehir insanının bunu arada sırada yapması, kendini rahatlatması gerekiyor sevgili dostlar. nereden nereye kaç saatte gideceğinizi, günün hangi saatinde ne yemek yiyeceğinizi, hangi toplantıyı yapacağınızı, kimlerle konuşup ne tür “networking” aktivitelerine girişeceğinizi bir kenara bırakın zaman zaman. size yıllardır söylenen, “i̇stanbul’un bir ucunda bir lokanta var, daha önce gittiğiniz hiçbir yere benzemiyor, yemekler eski osmanlı geleneklerine göre yapılıyor, hatta menüsünde bu yemeklerin tariflerinin ilk kayda geçme tarihleri bile var.” cümlelerine kulak verin. bunu adam gibi dinledikten sonra, “e peki nerede bu lokanta?” diye sorduğunuz soruya gelen “edirnekapı !” cevabından ürkmeyin, çekinmeyin, kaybolacağınızı düşünerek tereddüt etmeyin sakın. evet, büyük bir kentte yaşıyoruz; evet, burada yaşayıp daha denizi bile görmemiş ademoğulları var; evet, kentin bir noktasından öbürüne gitmek bazen saatler alıyor. ama bunlar size engel olmasın. zira asitane lokantası’nın yerini bulmak hiç de zor değil.

1. çevreyolu’ndan geliyorsanız, haliç köprüsü’nü geçtikten sonra edirnekapı oklarını takip etmeniz yeterli. mihtimah camii’ni gördükten sonra sola sapmanız, “kariye müzesi” oklarını takip etmeniz sonucunda kendinizi zaten asitane’nin hemen yanında bulacaksınız. bu semtleri bir şekilde, babamın işyeri buralarda olduğundan, çocukluk senelerimden hayal meyal hatırlıyorum. sonraları pek de yolum düşmediği için, ya da sadece transit geçtiğimden, ayrıntılarıyla gelişimini izleme fırsatını pek bulamadım diyebilirim. her neyse, mozaikleri dillere destan kariye müzesi ve asitane restaurant zaten yanyana. asitane, kariye otel’in bir parçası olarak göze çarpıyor. önünde park yeri var, zaten vale hizmeti de veriyorlar.

mekan çok büyük. bireysel ve grup rezervasyonlarına uygun bir yapıları var. ben gittiğimde büyük masalar yoktu, ama anladığım kadarıyla turist gruplarına hizmet verecek şekilde yemek çıkarabiliyorlar. hem açık, hem de kapalı yerleri mevcut ve ikisi de yeterli büyüklükte. ben mevsim dolaysıyla içeride oturdum, fakat bahar-yaz gibi kesin bir daha gelip dışarının keyfini çıkaracağım konusunda kendime söz verdim.

lokantanın içinde kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz, bunu belirtmem lazım. arka planda çok hafif bir müzik duyuluyor. masalar, örtüler, kadehler, garsonlar, duvarlardaki eski i̇stanbul gravürleri, kocaman aynalar, upuzun perdeler, hepsi, her şey, saygıdeğer ve farklı bir yere geldiğinizi, daha kapıdan girdiğiniz anda size müjdeliyor. burası hem öğlen, hem akşam yemekleri için uygun bir işletme. haftaiçi öğlenleri iş çevresinin, diğer vakitlerde de turistlerin uğrak yeri olduğu söylenebilir. bazı geceler rezervasyon gerekebileceğini düşünmekle beraber, ben gündüz ve rezervasyon yaptırmadan gittim ve rahatlıkla yer buldum. bunu vurgulamam gerekiyor. servisin kaliteli ve böyle farklı yemekler yapan bir yere uygun olduğunu söylemeliyim. demek istediğim, çoğu hakkında son derece cahil olduğumuz osmanlı yemekleri ve mutfağı konusunda, garsonlar son derece bilgili ve yönlendirici davranabiliyorlar. tam olması gerektiği gibi.

asitane’nin kış menüsünde,bademçorbası (1539), kestaneli terine çorbası (1469), kök ispanak çorbası (1469) gibi çorbalar mevcut. ziyarete gittiğimde, masaya birçok yemek geleceği için çorba söyleme fırsatını bulamadım. yine de, ikinci gidişimde kestaneli terine çorbasından mutlaka sipariş edeceğim.

menüde “asitane lokmaları” adı altında geçen yemekler arasında hums lokması (1469), lor mahlutu (1898), fava, gerdaniyye, lahana sarması, midyeli (1844), karidye pilakisi (xv. y.y) gibi lezzetler göze çarpıyor. bunlardan gerdaniyye, lahana sarması ve karidye pilakisinin tadına bakma fırsatını buldum. kısaca anlatmam gerekirse, lahana sarması, üzerine biraz limon ilave ettiğinizde , güzel, çoşkulu bir yemeğe dönüşüyor. i̇deal bir başlangıç. karidye pilakisi, soğuk servis edilen karidesli pilaki. bana kalırsa, asitane’de tattıklarım içinde en zayıf yemek buydu. açık konuşmak gerekirse tadını pek alamadım. gerdaniyye ise, gerçekten bir başyapıt. aşağıda fotoğrafını da gördüğünüz bu nadide güzelliği mideye indirirken, tahmin edersiniz ki, gözlerimi birkaç saniye için kapadım. damağa sıvanan, beni her köşe başında enfes kaz ciğerleri yediğim paris günlerine götüren bu muhteşem yemeğin muhtevasına gelince: i̇çinde kuzu gerdanı ve koyun beyni olduğundan eminim, yanında ise erikli bir sos servis ediyorlar. tadı padişahlara layık. bunu yedikten sonra insan gerçekten bir süre hayatın anlamını düşünüyor.

diğer yemeklere gelince, salatalar arasında tahinli karnabahar salatası (1898), marul salatası, dilber asideli (1864) , kırmızı pancar turşusu (xv y.y) göze çarpıyor. sıcak iştah açıcılarda i̇stiridye mantarlı i̇sli çerkez peyniri izgarası, ciğer köftesi (1695), gömlek kebabı (1764), balık köftesi yer alıyor.

bendeniz, hamur işleri menüsüne bakarak ispanaklı piruhi (1844), dane-i bulgur-ı hassa (1469),
kuskus (1910), dane-i yeşil (1539) ve hassa böreği seçenekleri arasından enfes bir hassa böreği aldım kendime. tanımadığınız, bilmediğiniz yerlerde seçimleriniz genelde şansa dayalıdır. benim ise şansım yaver gitti sanırım. masaya gelen mükemmel lezzete yumulup tuhaf sesler çıkararak yemek dışında elimden bir şey gelmedi. hassa böreğinin fotoğrafını yazının girişinde görebilirsiniz. i̇çindeki malzeme hafif acılı, yeşil zeytin, ceviz içi, soğan, maydanoz, kırmızı biber salçası, yeşil biber ve tulum peynirinden oluşuyor. şekli gül böreği formunda. ağızda patlıyor adeta. i̇nsana yaşamanın güzel bir şey olduğunu yeniden anımsatıyor.

ana yemekler, dana külbastısı (1844), mahmudiyye (1539),pekmezli ayva dolması (1539) zırba yahnisi (1539), mutancana (1539), kırma tavuk kebabı (1764), 26. kaz kebabı (1539), kıyma püryani yufkada (1764), kuzu incik “marmarinalı” (1764), borani-i hassa (xv. yy)(vejeteryan), börk aşı (vejeteryan), uskumru dolması (1844), levrek biryan (xv. y.y) olarak listelenebilir. bunların arasından, şaşırtıcı ama, yine doğru seçim yaparak kaz kebabı sipariş ettim. aşağıda fotoğrafını görebileceğiniz kaz kebabı, üzümlü, çam fıstıklı,bademve tarçınlı enfes bir iç pilavla harmanlanmış, güzel güzel pişilmiş kaz etinin, elde açılmış yufka içinde börek gibi sunulmuş hali. i̇nsanın yerken içi gidiyor. tadı o kadar güzel ki, osmanlı padişahlarının neden öldüğünü çok iyi anlıyor insan.

tatlı menüsünde ise levzine (1539), helatiye, zerde (xv. y.y ,)helva-i me’muniye (1650) göze çarpıyor. bendeniz bunlardan en hafifi olduğunu düşündüğüm helatiyeyi seçtim ve kendime geldim diyebilirim. helatiye, gül suyu içinde servis edilen, kübik kesilmiş muhallebi parçacıkları, mevsim meyveleri vebademiçi ihtiva eden muhteşem bir tatlı. benim gibi gül suyu sevmeyen bir adamı bile mutlu etti açık konuşmak gerekirse.

mekanda rakı, şarap, bira gibi her türlü içecek, turisterin uğrak yeri olduğu için mevcut. farklı lezzetler arayan, yemekte türk-osmanlı kültürüne meraklı, yeni şeyler denemekten korkmayan kişilerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir lokanta asitane. benim kişisel önerim, buraya gittiğinizde, hemen kapı komşusu olan kariye müzesi’ni de ziyaret edin ve o muhteşem mozaikleri inceleyerek keyifli bir gün geçirin.


-----25 jun, 2013-----

insan bazen efsaneleri izlemeli, hurafelere kanmali, söylencelere kapilmali ve batil inanç kabul edilen bazi düsüncelere kendini rahatlikla birakabilmeli. akilci, kontrollü ve riskten kaçarak yasamayi adet edinmeyi pek seven sehir insaninin bunu arada sirada yapmasi, kendini rahatlatmasi gerekiyor sevgili dostlar. nereden nereye kaç saatte gideceginizi, günün hangi saatinde ne yemek yiyeceginizi, hangi toplantiyi yapacaginizi, kimlerle konusup ne tür "networking" aktivitelerine giriseceginizi bir kenara birakin zaman zaman. size yillardir söylenen, "istanbul'un bir ucunda bir lokanta var, daha önce gittiginiz hiçbir yere benzemiyor, yemekler eski osmanli geleneklerine göre yapiliyor, hatta menüsünde bu yemeklerin tariflerinin ilk kayda geçme tarihleri bile var." cümlelerine kulak verin. bunu adam gibi dinledikten sonra, "e peki nerede bu lokanta?" diye sordugunuz soruya gelen "edirnekapi !" cevabindan ürkmeyin, çekinmeyin, kaybolacaginizi düsünerek tereddüt etmeyin sakin. evet, büyük bir kentte yasiyoruz; evet, burada yasayip daha denizi bile görmemis ademogullari var; evet, kentin bir noktasindan öbürüne gitmek bazen saatler aliyor. ama bunlar size engel olmasin. zira asitane lokantasi'nin yerini bulmak hiç de zor degil.

1. çevreyolu'ndan geliyorsaniz, haliç köprüsü'nü geçtikten sonra edirnekapi oklarini takip etmeniz yeterli. mihtimah camii'ni gördükten sonra sola sapmaniz, "kariye müzesi" oklarini takip etmeniz sonucunda kendinizi zaten asitane'nin hemen yaninda bulacaksiniz. bu semtleri bir sekilde, babamin isyeri buralarda oldugundan, çocukluk senelerimden hayal meyal hatirliyorum. sonralari pek de yolum düsmedigi için, ya da sadece transit geçtigimden, ayrintilariyla gelisimini izleme firsatini pek bulamadim diyebilirim. her neyse, mozaikleri dillere destan kariye müzesi ve asitane restaurant zaten yanyana. asitane, kariye otel'in bir parçasi olarak göze çarpiyor. önünde park yeri var, zaten vale hizmeti de veriyorlar.

mekan çok büyük. bireysel ve grup rezervasyonlarina uygun bir yapilari var. ben gittigimde büyük masalar yoktu, ama anladigim kadariyla turist gruplarina hizmet verecek sekilde yemek çikarabiliyorlar. hem açik, hem de kapali yerleri mevcut ve ikisi de yeterli büyüklükte. ben mevsim dolaysiyla içeride oturdum, fakat bahar-yaz gibi kesin bir daha gelip disarinin keyfini çikaracagim konusunda kendime söz verdim.

lokantanin içinde kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz, bunu belirtmem lazim. arka planda çok hafif bir müzik duyuluyor. masalar, örtüler, kadehler, garsonlar, duvarlardaki eski istanbul gravürleri, kocaman aynalar, upuzun perdeler, hepsi, her sey, saygideger ve farkli bir yere geldiginizi, daha kapidan girdiginiz anda size müjdeliyor. burasi hem öglen, hem aksam yemekleri için uygun bir isletme. haftaiçi öglenleri is çevresinin, diger vakitlerde de turistlerin ugrak yeri oldugu söylenebilir. bazi geceler rezervasyon gerekebilecegini düsünmekle beraber, ben gündüz ve rezervasyon yaptirmadan gittim ve rahatlikla yer buldum. bunu vurgulamam gerekiyor. servisin kaliteli ve böyle farkli yemekler yapan bir yere uygun oldugunu söylemeliyim. demek istedigim, çogu hakkinda son derece cahil oldugumuz osmanli yemekleri ve mutfagi konusunda, garsonlar son derece bilgili ve yönlendirici davranabiliyorlar. tam olmasi gerektigi gibi.



asitane'nin kis menüsünde,bademçorbasi (1539), kestaneli terine çorbasi (1469), kök ispanak çorbasi (1469) gibi çorbalar mevcut. ziyarete gittigimde, masaya birçok yemek gelecegi için çorba söyleme firsatini bulamadim. yine de, ikinci gidisimde kestaneli terine çorbasindan mutlaka siparis edecegim.

menüde "asitane lokmalari" adi altinda geçen yemekler arasinda hums lokmasi (1469), lor mahlutu (1898), fava, gerdaniyye, lahana sarmasi, midyeli (1844), karidye pilakisi (xv. y.y) gibi lezzetler göze çarpiyor. bunlardan gerdaniyye, lahana sarmasi ve karidye pilakisinin tadina bakma firsatini buldum. kisaca anlatmam gerekirse, lahana sarmasi, üzerine biraz limon ilave ettiginizde , güzel, çoskulu bir yemege dönüsüyor. ideal bir baslangiç. karidye pilakisi, soguk servis edilen karidesli pilaki. bana kalirsa, asitane'de tattiklarim içinde en zayif yemek buydu. açik konusmak gerekirse tadini pek alamadim. gerdaniyye ise, gerçekten bir basyapit. asagida fotografini da gördügünüz bu nadide güzelligi mideye indirirken, tahmin edersiniz ki, gözlerimi birkaç saniye için kapadim. damaga sivanan, beni her köse basinda enfes kaz cigerleri yedigim paris günlerine götüren bu muhtesem yemegin muhtevasina gelince: içinde kuzu gerdani ve koyun beyni oldugundan eminim, yaninda ise erikli bir sos servis ediyorlar. tadi padisahlara layik. bunu yedikten sonra insan gerçekten bir süre hayatin anlamini düsünüyor.



diger yemeklere gelince, salatalar arasinda tahinli karnabahar salatasi (1898), marul salatasi, dilber asideli (1864) , kirmizi pancar tursusu (xv y.y) göze çarpiyor. sicak istah açicilarda istiridye mantarli isli çerkez peyniri izgarasi, ciger köftesi (1695), gömlek kebabi (1764), balik köftesi yer aliyor.

bendeniz, hamur isleri menüsüne bakarak ispanakli piruhi (1844), dane-i bulgur-i hassa (1469),
kuskus (1910), dane-i yesil (1539) ve hassa böregi seçenekleri arasindan enfes bir hassa böregi aldim kendime. tanimadiginiz, bilmediginiz yerlerde seçimleriniz genelde sansa dayalidir. benim ise sansim yaver gitti sanirim. masaya gelen mükemmel lezzete yumulup tuhaf sesler çikararak yemek disinda elimden bir sey gelmedi. hassa böreginin fotografini yazinin girisinde görebilirsiniz. içindeki malzeme hafif acili, yesil zeytin, ceviz içi, sogan, maydanoz, kirmizi biber salçasi, yesil biber ve tulum peynirinden olusuyor. sekli gül böregi formunda. agizda patliyor adeta. insana yasamanin güzel bir sey oldugunu yeniden animsatiyor.

ana yemekler, dana külbastisi (1844), mahmudiyye (1539),pekmezli ayva dolmasi (1539) zirba yahnisi (1539), mutancana (1539), kirma tavuk kebabi (1764), 26. kaz kebabi (1539), kiyma püryani yufkada (1764), kuzu incik “marmarinali” (1764), borani-i hassa (xv. yy)(vejeteryan), börk asi (vejeteryan), uskumru dolmasi (1844), levrek biryan (xv. y.y) olarak listelenebilir. bunlarin arasindan, sasirtici ama, yine dogru seçim yaparak kaz kebabi siparis ettim. asagida fotografini görebileceginiz kaz kebabi, üzümlü, çam fistikli,bademve tarçinli enfes bir iç pilavla harmanlanmis, güzel güzel pisilmis kaz etinin, elde açilmis yufka içinde börek gibi sunulmus hali. insanin yerken içi gidiyor. tadi o kadar güzel ki, osmanli padisahlarinin neden öldügünü çok iyi anliyor insan.


tatli menüsünde ise levzine (1539), helatiye, zerde (xv. y.y ,)helva-i me’muniye (1650) göze çarpiyor. bendeniz bunlardan en hafifi oldugunu düsündügüm helatiyeyi seçtim ve kendime geldim diyebilirim. helatiye, gül suyu içinde servis edilen, kübik kesilmis muhallebi parçaciklari, mevsim meyveleri vebademiçi ihtiva eden muhtesem bir tatli. benim gibi gül suyu sevmeyen bir adami bile mutlu etti açik konusmak gerekirse.


mekanda raki, sarap, bira gibi her türlü içecek, turisterin ugrak yeri oldugu için mevcut. farkli lezzetler arayan, yemekte türk-osmanli kültürüne merakli, yeni seyler denemekten korkmayan kisilerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir lokanta asitane. benim kisisel önerim, buraya gittiginizde, hemen kapi komsusu olan kariye müzesi'ni de ziyaret edin ve o muhtesem mozaikleri inceleyerek keyifli bir gün geçirin.

http://lokantalarim.blogspot.com/2013/02/asitane-restaurant.html
0
yna
2
4 yıl önce
ayvansaray
bir davetli olarak geçenlerde iftar yemeğinde bulundum, olumlu yorumlar görmüştüm mekanla ilgili, ama karşılaştığım şeyler tamamen hayalkırıklığı. boşa zahmet edip gitmeyin, parasında pulunda değilim , ama buraya verdiğim iki kuruş bile zoruma gider, kaldı ki para harcama konusunda cömert bir insanımdır..bademçorbası herkes güzel demiş , dümdüz oldukça yavan hiçbir esprisi olmayan bir çorba, kuzu tandır sakız gibi ki ben tam bir et oburumdur orta halli bişey dahi olsa , abartmayın yenir falan derim.. tatlısı , kahvaltılık sunumu herseyiyle sıfır ... orası senin dediğin gibi değil diyen arkadaş varsa , buyursun birlikte gidelim .. see you soon ✋?
0
baris
4
4 yıl önce
ayvansaray
i̇stanbul'da böyle mekanların varlığı yaşanılası kılıyor şehri. öncelikle ambiyans ve personel çok başarılı...şunu belirteyim mekanda yiyeceğiniz yemekleri daha önce bırakın tatmayı duyduğunuzu da sanmam. osmanlı mutfağının çok başarılı örneklerini burada bulabilirsiniz. özelliklebademçorbası ve kirde kebabını tavsiye ederim
0
sinan
4
4 yıl önce
ayvansaray
uzunca bir süredir merak ettiğim bir yerdi. dün akşam sonunda nasip oldu. geçmişe yönelik tatların devam etmesini sağladıkları için çok saygı duydum. çalışanlar inanılmaz ilgililer. bıraksanız bütün menüyü sıkılmadan anlatacaklarından eminim. ayva, elma dolması ve özellikle yemeden kalkılmaması gerekenbademçorbasını tavsiye ederim. yaz menüsü ve bahçesi için bu yıl içinde bir kez daha gitmeyi planlıyorum. ??
0
ayse
4
4 yıl önce
ayvansaray
ortam vasat. yemekler ozel. kavun dolmasi bil malzemeli fistikli.bademcorbasi da guzeldi. evet evet eeeerrrrrrrrrrrrrrrrtttttttteerrrrrrrr
0
hülya
5
4 yıl önce
ayvansaray
mükemmel lezzetler - bir kutlama yemegi için gitmistik, hem farkli hem tanidik mükemmel yemekler yedik. set menü aldik, sefin tavsiyelerine uyduk, çok memnun kaldik. bademçorbasi, kalamar dolmasi, karides pilaki, mutancana, kavun dolmasi, levzine, helatiye anlatilmaz denenir. biz yaz menüsünü denedik, kis menüsünü denemek için sabirsizlaniyorum. ortam sakin, huzurlu, türk müzigi keyifli, servis elemanlari kibar, sanki restauranta degil de misafirlige gitmisiz gibi... bembeyaz kolali örtüler, peçeteler... daha ne olsun!
0
rümeysa
5
4 yıl önce
ayvansaray
alkollü mekanları tercih etmediğim halde çok memnun kaldım. garsonlar üst düzeyde nazikler. ortam naif, akşam saatlerinde aralıklı olarak canlı müzik mevcut( kanun keman). yemekler çok lezzetli(kış menüsü). 2 çeşit çorbaları mevcut, ikisinide tatmanız için bir tabakta 2 servis olacak şekilde kestane vebademçorbası geliyor. 6 kişilik bir gruptuk ortaya farklı ana yemekler sipariş ettik garson hepimize servis yaptı bu durum da çok hoştu. çıkarkande herkese diş kirası olarak tatlı bir armağanları oluyor, içerisinden ayva reçeli çıktı. çok çok lezzetliydi.
0
ggy
5
4 yıl önce
ayvansaray
asitane restaurant kariye muzesinin yaninda osmanli mutfagindan yemekler sunan ve sunumlari misafirperverlikleri ile yemeklerinin lezzeti ve orijinalliği ile ruhunuza iyi gelecek özel bir mekan.
yedigim mahmudiye yemegi, resimde olan, tatli bir yemek icinde kayisi üzüm vebademvar ve tavuk eti.
giderken ise verdikleri dis kirasi, eski bir osmanli adetiymis
mekanı görmenizi ve deneyimlemenizi tavsiye ederim
0
sinan
4
4 yıl önce
ayvansaray
yoğun bir yağmur gununde gittik haliyle bahcesinde oturamadik
bizden baska kimsenin olmayisiyla sanki mekanı kapatmıs hissine kapildim:)
oncelikle garson arkadas cok nazik sorulan sorulara samimi cevap veren biriydi
menuyu elimize aldigimizda yemek isimlerinden farkli bi yerde oldugunuzu anlıyorsunuz
soguk baslangiclar visneli lahana sarmasi
sicak baslangiclardan kuzu zarina sarili kiymali bisey istedik tatar boregi geldi ikiside guzeldi
yemek olarak kuzu firin yufkaya sarili kiyma ve mahmudiye istedik mahmudiye kayisibademve tavuk ati guvecte geliyo tatli olarak muhallebili sulu meyve tatlisi istedik hepsinin ozel isimleri var unuttum:)
ikram olarak zeytinyagi yesil zeytin ezmesi nar serbeti demir hindi serbeti ictik
her yedigimiz yemegin tadi ozeldi.
hizmet iryam güzeldi
bi kez gitmeye deger
hesap 211 tl geldi uc kişi
0
cem
4
4 yıl önce
ayvansaray
unutulmuş osmanlı lezzetlerini yaşatmak adına, yemekleri dönemindeki adlarıyla menüsünde bulunduran asitane'nin en beğenilen ürünlerin oluşan bir menü ile asitane'yi keşfettik.bademçorbası (1539) ile giriş yapıp, kestaneli lahana sarması (1844), sebze ve baharatlarla lezzetlendirilmiş beyinli kuzu gerdan sarması olan gerdaniyye ve kuş üzümlü, tarçınlı nohut ezmesi olan hums lokması (1469-1473) 'nın tadına bakıyoruz. bu üçlemeden her biri muhteşemdi ancak hums lokması, böylesine bir deneyimi daha önce hiç yaşamadığım kadar güzeldi. kuzu ve dana etinden fırınlanmış gömlek kebabı (1764) yerken bambaşka bir et yediğinizi hissediyorsunuz. pekmezli ayva dolması (1539) ayvanın, pekmezin ve etin uyumunun sıra dışı bir örneğiydi bence. menülerini de fotoğraflara eklediğim asitane evet biraz pahalı gelebilir ancak çok özel şeyler sunuyor olduğunu da unutmamak gerek.


-----24 apr, 2014-----

unutulmus osmanli lezzetlerini yasatmak adina, yemekleri dönemindeki adlariyla menüsünde bulunduran asitane'nin en begenilen ürünlerin olusan bir menü ile asitane'yi kesfettik.bademçorbasi (1539) ile giris yapip, kestaneli lahana sarmasi (1844), sebze ve baharatlarla lezzetlendirilmis beyinli kuzu gerdan sarmasi olan gerdaniyye ve kus üzümlü, tarçinli nohut ezmesi olan hums lokmasi (1469-1473) 'nin tadina bakiyoruz. bu üçlemeden her biri muhtesemdi ancak hums lokmasi, böylesine bir deneyimi daha önce hiç yasamadigim kadar güzeldi. kuzu ve dana etinden firinlanmis gömlek kebabi (1764) yerken bambaska bir et yediginizi hissediyorsunuz. pekmezli ayva dolmasi (1539) ayvanin, pekmezin ve etin uyumunun sira disi bir örnegiydi bence. menülerini de fotograflara ekledigim asitane evet biraz pahali gelebilir ancak çok özel seyler sunuyor oldugunu da unutmamak gerek. daha fazlasi için www.cemkarakus.com
0
ece
5
4 yıl önce
ayvansaray
yemege nefisbademcorbasi ile basladik. daha sonrasinda pekmezli ayva dolmasi ve mahmudiyye denedik. i̇kisi de birbirinden guzel ve farkli tatlardi. i̇kram edilen tarcinli kanela serbetine ise bayildim. muzik ve ortam cok iyi uymustu birbirine. servis elemanlari cok nazikti. 5 ustunden 6 vermek isterdim o kadar begendim her seyi ? tekrar gelip denemedigim yemekleri tatmak isterim.
0
gustovita
5
4 yıl önce
ayvansaray
grup olarak yeni tadım için osmanlı mutfağını seçtik. osmanlı mutfağını en iyi icra eden mekanları araştırırken asitane ye karar verdik. daha önce birkaç kez tv de denk gelmiştim zaten. 4 kişi akşam yemeği için rezervasyon yaptırdık. mekan fatih kariye müzesinin hemen yanında. gittiğiniz zaman burada bu mekanın ne işi var diyebilirsiniz. ama iyi yemek için her yere gidebilirim. 

tüm yemekler osmanlı arşivlerinde yer alan orjinal tariflere uygun olarak yapılmış. 
menü yaz ve kış olarak belirleniyormuş. biz kış menüsüne denk geldik. 
mekan çok çık dizayn edilmiş. yıl dönümleri vs gibi özel günler için kesinlikle ideal bir mekan. garsonlar çok ilgili ve servis başarılı. 

tadım için gittiğimiz için menüde yer alan 4 farklı çorbadan da az az söyledik. 
1. sırada bizim içinbademçorbası var. fiyatı 18 tl. kesinlikle çok farklı bir tat. daha önce böyle bir çorba olduğunu duymamıştım. 
2. sırada kavata çorbası. yeşil domateslerden yapılıyor. biraz ekşi bir tadı var. domatesten yapıldığını bilmesek ne olduğunu anlayamazsın. harika bir tat. 
3. sırada kestaneli terine çorbası. kestaneli beyaz tarhana çorbası da diyebiliriz aslında. kış için ideal bir çorba ama daha iyi beyaz tarhana çorbaları içtim açıkçası. 
4. sırada i̇skorpit balık çorbası.. balık çorbasını çok severim. her balık yemeye gittiğimde eğer balık çorbası varsa azda olsa mutlaka içerim. fakat bu balık çorbası en iyisi değil. 

 
 aparatif olarak ortaya asitane lokmaları söyledik. 4 farklı aparatiften azar azar servis ediliyor. hepsi çok lezzetliydi. özellikle lor mahlutu önde diyebilirim. 
karidesli kalamar dolması lezzetli fakat peynir ile doldurulan kalamar dolmasını tercih ederim. tabi osmanlıya ait tarife göre yapıldığı için içi pirinç baharat karides ile doldurulmuş.

yemek olarak mutancana ve pekmezli ayva dolması istedik.
mutancana içinde kuzu eti, kuru kayısı, kuru üzüm vebademvar. mevlevi mutfağında da benzer yemekler var. yemek çok lezzetli. osmanlı mutfağında yemek içinde kuru meyve bolca kullanılıyor ve ete farklı bir lezzet katıyor. 

ayva dolması için ayrı bir yer açmak istiyorum. yediğim en lezzetli ana yemeklerden biri diyebilirim. harika bir lezzet. aslında kavun dolmasını denemek istiyordum fakat kış menüsünde ayva dolması var dediler ve tavsiye üzerine istedik. 
ayva pekmezli su içinde belli bir süre bekletildikten sonra içi doldurulup fırına veriliyor. i̇ç olarak zırhta çekilmiş kuzu-dana eti, pirinç, kuş üzümü ve baharat var. 
kesinlikle harika bir tat. tatlı ve tuzlunun mükemmel uyumu. mutlaka deneyin. 

tatlı olarak sembuse yi denedik. 4 kişiden 2 iyi 2 fena değil oyu aldı bizden. misk çok baskın. sonunda biraz acı bir tat bırakıyor dilde. alışık olmadığımız için sanırım çok tercih etmem. 

genel olarak herşeyi beğendik. yemekler, aparatifler, şerbet, servis hepsi ayrı ayrı çok iyiydi. yaz menüsünde tekrar gideceğim
0
erdi
5
4 yıl önce
ayvansaray
20 şubat 2015

asitane’nin oğlak menüsünü denemek için batur beyin nazik davetine icabet ettik. son zamanlarda osmanlı-türk mutfağı yeni açılan mekanlarla popülerliğini artırdı. fakat asitane bu alanda ilk ve en iyi diye konumlandıracağım noktadadır.

kapak böreği ( 1844 ) ile başladık. kuşbaşı kuzu eti, badem, çam fıstığı ve kakule içeren bir açma hamur böreği. yanında şalgam turşusu ile servis edildi. semüz oğlak kebabı ( 15.yy ) , fırında tandır usülü pişirilmiş, iç pilavla eşliğinde geldi. ayrıca rengarenk pilavlar masaya hem renk hem lezzet kattı. narlı, safranlı ve ıspanaklı pilavlar sunuldu.

tatlı olarak bal helvası ( 15.yy ) ve taş kadayıf ( 1828 ) tattık. bal helvası vasat ama taş kadayıfı üstündeki portakallı şerbetinden dolayı pek beğenmedim. osmanlı’nın tatlıları bana pek hitap etmiyor sanırım. daha önce denediğim zerde ve helatiye’yi de çok başarılı bulmamıştım.

aldığımız servis kaliteliydi. canlı müzik olması güzel bir düşünceydi. yemek öncesi verilen kokteylde verien şaraplar, ikramlar güzeldi. asitane restaurant, en iyi osmanlı lokantası olma özelliğini koruyor..

_____________________________________________

osmanli döneminde zengin kösk veya konaklarda iftara davet edilen misafirlere yemekten sonra verilen hediyelere dis kirasi denirmis. kadife keseler içinde gümüs tabaklar, kehribar tespihler, oltu tasi agizliklar, gümüs yüzükler hediye edilirmis. davetlilerin o aksam zahmet edip gelerek, ev sahibine sevap kazandirdigi için tesekkür mahiyetinde verilirmis bu dis kirasi. asitane restaurant bu gelenegi devam ettiren bir mekan. kalkarken bize içinde ayva reçelinin oldugu paketler verdiler. bu ince düsünce için kendilerine tesekkür ediyoruz. ( reçeli evde tattik,harikaymis )

-----13 feb, 2014-----

kanuni sultan süleyman dönemi tatlilarindamis. gül serbetinde bekletilmis sakizli su muhallebisi içine badem, antep fistigi, nar ve portakal eklenerek hazirlanmis bir tatli. ilk kez denedim. normalde gülsuyu ihtiva eden seyleri sevmem ama bu hafif tatliyi yemegin üstüne basarili buldum. fiyati 18 tl

-----13 feb, 2014-----

fatih sultan mehmet'in en sevdigi yemek olarak bilinir. 1539 yili sünnet söleninde agalara ikram edilen yemeklerden biridir. tatli ve tuzlu lezzetleri bir arada sevenler için tavsiye edilir. güveçte kuzu butu yahnisi içinde kayisi, kirmizi üzüm, badem, kuru erik ve kuru incir içeren harika bir yemek. fiyati 42 tl

-----13 feb, 2014-----

tarihi verilere göre 1539 yilinda kanuni sultan süleyman, sehzadeleri sah bayezid ve cihangir’in sünnet söleninde sofrada yer bulan bir lezzete isaret eder. pekmezli ayva dolmasi.. zirhta çekilmis kuzu ve dana kiymasi; pirinç, kus üzümü, çam fistigi, biberiye ve çesitli baharatlar ile hazirlanan iç ile birlikte ortadan kesilmis ayvanin içine dolduruluyor. üzerine tereyagda çektirilmis pekmez ilave edilerek firina veriliyor. ortaya bu mükemmel yemek çikiyor. fiyati 40 tl

-----13 feb, 2014-----

nami diger kebab-i bat. tarihi 1539 yilina dayaniyor. yufka içerisinde, agir ateste pismis çankiri kazi ve bademli pilav bulunuyor. lezzetli fakat porsiyon olarak oldukça küçük porsiyonda. fiyatinin 50 tl oldugunu düsünürsek bu porsiyon az geldi. hazir aklima gelmisken, bu yemegi bolu'da yurdaer mutfak sanat merkezi'nde yufkali kaz seridi ismiyle yemenizi tavsiye ederim. mükemmel yapiyorlar

-----13 feb, 2014-----

edirnekapi'daki kariye müzesi'nin yaninda, restore edilmis bir osmanli konaginin bahçe katinda bulunan asitane restaurant, osmanli mutfaginin yemeklerini sunan bir mekan. temiz, sik bir salon. servis son derece nezaketli. dilerseniz yemeklerin içeriklerini tek tek anlatiyorlar. bulgur ve firik urfa'dan, antep fistigi, dövme nisasta ve yag gaziantep'ten, kivircik kuzusu tekirdag'dan, isli çerkez peyniri adapazari'ndan, hünnap finike'den, kanlica ve istiridye mantari bolu ve kastamonu'dan, kazlar eskisehir alpu'dan, nar eksisi ve koruk eksisi antakya'dan, özel üretim zeytinyagi
ayvalik yöresinden özenle seçilerek temin ediliyormus. yesil zeytin ezmesi ve zeytinyagi getiriliyor öncelikle. yaninda damla sakizli ekmekle birlikte.bademçorbasi ( 1539 ) , blendirdan geçirilmis badem, muskat, et suyu, un, tereyag ve süt içeriyor. ilk defa denedim, kurban olayim mercimek çorbasina dedim ( fiyati 18tl ). gerdaniyye; beyinli kuzu gerdan sarmasi. iste bu harika bir lezzet. atalarimiz agzinin tadini biliyormus dedim ( fiyati 18tl ). hassa böregi ; tulum peyniri, yogurt, yesil zeytin, ceviz ve sogan ihtiva ediyor. hakikaten nefis ( fiyati 16tl ). içecek olarak demirhindi serbeti ( 8tl ) . giris bitti, simdi gelismeler..
0
melek7
4
4 yıl önce
ayvansaray
farklı zamanlarda farklı tatlarını deneme şansım oldu. kış menüsü ve yaz menüsü olarak menülerini mevsime göre güncelliyorlar. buradaki menüden yemek seçip gitmek isterseniz o menüye geçildiğini rezervasyon sırasında teyit ettirmenizde fayda var. yemekleri herhalükarda güzel ama istediğini yiyemediğinde üzülenlerdenseniz kötü oluyor. i̇lk gittiğimdebademçorbası beni mest etmişti. hala yemeklere ilk onunla başlarım. bademin tadı, çorbanın yoğunluğu, içindeki nar taneleri hepsi bir uyumun renk taşları. arabsoğuklardan gerdaniye ve hums lokmalarını tattım. gerdaniyede beyin tadı ön planda ve yoğun bir aroması var. açıkcası ikinciye tercih edeceğim bir lezzet değildi. hums lokmalarını çok beğendim. humusun daha yoğun hali kuş üzümü, fıstık ile tatlandırılmış. i̇çecek olarak birbirinden güzel şerbetleri de var genişte bir şarap menüleri var tercih size kalmış. nar şerbeti favorim hafif ekşi tadıyla sizi şekere boğmadan damağınızı yumuşatıyor. ve ana yemekler kuzu kol tandır, külbastı ve mutancana yedim. mutancana içindeki kuru meyvelerle tatlandırılmış kuzu etinden yapılan bir yemek. kuru meyvelerden kayısı, incir mürdüm eriği kullanılmış. ancak mutancanayı tercih ettiyseniz yemeğinizi tatlı ile bitiremeyebilirsiniz:) külbastı ise eti ve sonu bunun yanında pilavının aromasıyla ağzınızda çok leziz bir tat bırakıyor. kuzu kol tandır da kuzu etinin o yumuşaklığı pişirme tekniğinin ete verdiği lezzeti arttırıyor. bu yemekte de müessesenin pilavlarda kullandığı değişik aromalardan birini tatma şansınız oluyor.
0
ikokesifte
5
4 yıl önce
ayvansaray
asitane fatih'te kariye müzesi'nin yanı başında. bu müze ziyaret bakımından i̇stanbul'da 3. sırada yer alıyor. bu sebeple müşterilerin belli bir kısmını turistler oluşturuyor. zaten restoranın üst katında konaklama imkanı da mevcut.

mekan sahipleri her konuda çok titizler. bunu harika bir karşılama, güleryüz ve yemeklerden önce verdikleri tarihsel bilgilerden anlıyorsunuz. batur bey saray mutfağı konusunda ulaşabildiği her belgeye ulaşıyor, araştırıyor, denemeler yapıyor ve onu günümüze ulaştırıyor. malzeme konusunda da çok dikkatliler.

batur bey'in keyifli anlatımlarıyla mekanın kış menüsünü denedik. kavata çorbası ile başladık. kavata domatesin yeşil hali gibi bir sebze. çorba resimdeki renk ama tadı aynı domates çorbası gibi. kavatanın kendisinden gelen ekşilik limon sıkılmış gibiydi, herkes bayıldı bu çorbaya. bazar böreği mayalı açma hamurun içerisine kabak, peynir çeşitleri ve taze soğan konularak susam yağında kızartılıyor. soğanı biraz azaltılırsa iyi olur. ama yine de bayılarak yedim. keşkek üzerinde kuzu eti harikaydı. sade keşkeki beğeneceğimi sanmazdım ama o şekilde bile güzelmiş. hafif tarçın ve kimyon eklemesiyle enfes olmuştu. uskumru dolmasına neden unutma beni dendiğini internetten bi okuyun derim:) neyse bu yemek bana çok hitap etmedi ama eminim çok seveni vardır. tatlı olarak gelen sembuse hafifliğiyle altın vuruş oldu. sembuse üçgen demek, türkçedeki karşılığı ise samsa. şeker, dövülmüşbademve miskli iç hazırlanıp yufkaya sarılarak kızartılır ve gülsulu şerbete atılıp üzerine tarçın atılır.

şarap olarak likya i̇sinda, podalia, wineyards, kızılbel ve bornova misketi yemeklerimize eşlik etti. hepsinin de içimini beğendim. şaraptan çok anlamasam da damak tadıma uygunlardı:)

ekmeklere anti parantez açmak isterim. i̇çlerindeki mahlep sebebiyle kaç adet yedim hatırlamıyorum:)

0
oturum aç
hesap oluştur