asitane restaurant


İçinde "iyi" olan yorumlar
4
4.2
tugba
2
4 yıl önce
ayvansaray
dün i̇ftar için oradaydik. mekan olarak gözde çok buyutmemek lazım. hijyen olarak.osmanli mutfağını merak ettiğim için gittiğim yer beni pekte tatmin etti diyemem.en orijinal ve beğendiğim bademli tavuklu çorba oldu.ana yemek uzun ismini hatirlamiyorum kayısılı kulbasti diyelim çokta kaliteli değildi veya farklı bir tat değildi. soğuk başlangıçlar klasik heryerde olan şeyler. börek olarak gelen semizotlu lorlu börek eh..kapak börekten ise beklentim büyüktü fakat tam bi hayal kırıklığı. i̇yi yapılmamıştı. en beğenmediğim şey ise çok çok fazla geciken ve düzensiz servis.cok büyük eleman eksikliği vardı. (madem grup yemekleri organize ediyorlar eleman yeterliliğini göz önünde bulundurmaliydilar.) tatlı olarak elmalı güllaç ta vaaavv değildi. kısacası hersey göz önünde bulundurulursa ücretine göre neredeyse vasatin altı.
0
recep3412.rk
1
4 yıl önce
ayvansaray
benceiyideğil hem alkol serbest tercih etmiyorum penbe köşk daha iyi
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
ayvansaray
i̇nsan bazen efsaneleri izlemeli, hurafelere kanmalı, söylencelere kapılmalı ve batıl inanç kabul edilen bazı düşüncelere kendini rahatlıkla bırakabilmeli. akılcı, kontrollü ve riskten kaçarak yaşamayı adet edinmeyi pek seven şehir insanının bunu arada sırada yapması, kendini rahatlatması gerekiyor sevgili dostlar. nereden nereye kaç saatte gideceğinizi, günün hangi saatinde ne yemek yiyeceğinizi, hangi toplantıyı yapacağınızı, kimlerle konuşup ne tür “networking” aktivitelerine girişeceğinizi bir kenara bırakın zaman zaman. size yıllardır söylenen, “i̇stanbul’un bir ucunda bir lokanta var, daha önce gittiğiniz hiçbir yere benzemiyor, yemekler eski osmanlı geleneklerine göre yapılıyor, hatta menüsünde bu yemeklerin tariflerinin ilk kayda geçme tarihleri bile var.” cümlelerine kulak verin. bunu adam gibi dinledikten sonra, “e peki nerede bu lokanta?” diye sorduğunuz soruya gelen “edirnekapı !” cevabından ürkmeyin, çekinmeyin, kaybolacağınızı düşünerek tereddüt etmeyin sakın. evet, büyük bir kentte yaşıyoruz; evet, burada yaşayıp daha denizi bile görmemiş ademoğulları var; evet, kentin bir noktasından öbürüne gitmek bazen saatler alıyor. ama bunlar size engel olmasın. zira asitane lokantası’nın yerini bulmak hiç de zor değil.

1. çevreyolu’ndan geliyorsanız, haliç köprüsü’nü geçtikten sonra edirnekapı oklarını takip etmeniz yeterli. mihtimah camii’ni gördükten sonra sola sapmanız, “kariye müzesi” oklarını takip etmeniz sonucunda kendinizi zaten asitane’nin hemen yanında bulacaksınız. bu semtleri bir şekilde, babamın işyeri buralarda olduğundan, çocukluk senelerimden hayal meyal hatırlıyorum. sonraları pek de yolum düşmediği için, ya da sadece transit geçtiğimden, ayrıntılarıyla gelişimini izleme fırsatını pek bulamadım diyebilirim. her neyse, mozaikleri dillere destan kariye müzesi ve asitane restaurant zaten yanyana. asitane, kariye otel’in bir parçası olarak göze çarpıyor. önünde park yeri var, zaten vale hizmeti de veriyorlar.

mekan çok büyük. bireysel ve grup rezervasyonlarına uygun bir yapıları var. ben gittiğimde büyük masalar yoktu, ama anladığım kadarıyla turist gruplarına hizmet verecek şekilde yemek çıkarabiliyorlar. hem açık, hem de kapalı yerleri mevcut ve ikisi de yeterli büyüklükte. ben mevsim dolaysıyla içeride oturdum, fakat bahar-yaz gibi kesin bir daha gelip dışarının keyfini çıkaracağım konusunda kendime söz verdim.

lokantanın içinde kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz, bunu belirtmem lazım. arka planda çok hafif bir müzik duyuluyor. masalar, örtüler, kadehler, garsonlar, duvarlardaki eski i̇stanbul gravürleri, kocaman aynalar, upuzun perdeler, hepsi, her şey, saygıdeğer ve farklı bir yere geldiğinizi, daha kapıdan girdiğiniz anda size müjdeliyor. burası hem öğlen, hem akşam yemekleri için uygun bir işletme. haftaiçi öğlenleri iş çevresinin, diğer vakitlerde de turistlerin uğrak yeri olduğu söylenebilir. bazı geceler rezervasyon gerekebileceğini düşünmekle beraber, ben gündüz ve rezervasyon yaptırmadan gittim ve rahatlıkla yer buldum. bunu vurgulamam gerekiyor. servisin kaliteli ve böyle farklı yemekler yapan bir yere uygun olduğunu söylemeliyim. demek istediğim, çoğu hakkında son derece cahil olduğumuz osmanlı yemekleri ve mutfağı konusunda, garsonlar son derece bilgili ve yönlendirici davranabiliyorlar. tam olması gerektiği gibi.

asitane’nin kış menüsünde, badem çorbası (1539), kestaneli terine çorbası (1469), kök ispanak çorbası (1469) gibi çorbalar mevcut. ziyarete gittiğimde, masaya birçok yemek geleceği için çorba söyleme fırsatını bulamadım. yine de, ikinci gidişimde kestaneli terine çorbasından mutlaka sipariş edeceğim.

menüde “asitane lokmaları” adı altında geçen yemekler arasında hums lokması (1469), lor mahlutu (1898), fava, gerdaniyye, lahana sarması, midyeli (1844), karidye pilakisi (xv. y.y) gibi lezzetler göze çarpıyor. bunlardan gerdaniyye, lahana sarması ve karidye pilakisinin tadına bakma fırsatını buldum. kısaca anlatmam gerekirse, lahana sarması, üzerine biraz limon ilave ettiğinizde , güzel, çoşkulu bir yemeğe dönüşüyor. i̇deal bir başlangıç. karidye pilakisi, soğuk servis edilen karidesli pilaki. bana kalırsa, asitane’de tattıklarım içinde en zayıf yemek buydu. açık konuşmak gerekirse tadını pek alamadım. gerdaniyye ise, gerçekten bir başyapıt. aşağıda fotoğrafını da gördüğünüz bu nadide güzelliği mideye indirirken, tahmin edersiniz ki, gözlerimi birkaç saniye için kapadım. damağa sıvanan, beni her köşe başında enfes kaz ciğerleri yediğim paris günlerine götüren bu muhteşem yemeğin muhtevasına gelince: i̇çinde kuzu gerdanı ve koyun beyni olduğundan eminim, yanında ise erikli bir sos servis ediyorlar. tadı padişahlara layık. bunu yedikten sonra insan gerçekten bir süre hayatın anlamını düşünüyor.

diğer yemeklere gelince, salatalar arasında tahinli karnabahar salatası (1898), marul salatası, dilber asideli (1864) , kırmızı pancar turşusu (xv y.y) göze çarpıyor. sıcak iştah açıcılarda i̇stiridye mantarlı i̇sli çerkez peyniri izgarası, ciğer köftesi (1695), gömlek kebabı (1764), balık köftesi yer alıyor.

bendeniz, hamur işleri menüsüne bakarak ispanaklı piruhi (1844), dane-i bulgur-ı hassa (1469),
kuskus (1910), dane-i yeşil (1539) ve hassa böreği seçenekleri arasından enfes bir hassa böreği aldım kendime. tanımadığınız, bilmediğiniz yerlerde seçimleriniz genelde şansa dayalıdır. benim ise şansım yaver gitti sanırım. masaya gelen mükemmel lezzete yumulup tuhaf sesler çıkararak yemek dışında elimden bir şey gelmedi. hassa böreğinin fotoğrafını yazının girişinde görebilirsiniz. i̇çindeki malzeme hafif acılı, yeşil zeytin, ceviz içi, soğan, maydanoz, kırmızı biber salçası, yeşil biber ve tulum peynirinden oluşuyor. şekli gül böreği formunda. ağızda patlıyor adeta. i̇nsana yaşamanın güzel bir şey olduğunu yeniden anımsatıyor.

ana yemekler, dana külbastısı (1844), mahmudiyye (1539),pekmezli ayva dolması (1539) zırba yahnisi (1539), mutancana (1539), kırma tavuk kebabı (1764), 26. kaz kebabı (1539), kıyma püryani yufkada (1764), kuzu incik “marmarinalı” (1764), borani-i hassa (xv. yy)(vejeteryan), börk aşı (vejeteryan), uskumru dolması (1844), levrek biryan (xv. y.y) olarak listelenebilir. bunların arasından, şaşırtıcı ama, yine doğru seçim yaparak kaz kebabı sipariş ettim. aşağıda fotoğrafını görebileceğiniz kaz kebabı, üzümlü, çam fıstıklı, badem ve tarçınlı enfes bir iç pilavla harmanlanmış, güzel güzel pişilmiş kaz etinin, elde açılmış yufka içinde börek gibi sunulmuş hali. i̇nsanın yerken içi gidiyor. tadı o kadar güzel ki, osmanlı padişahlarının neden öldüğünü çokiyianlıyor insan.

tatlı menüsünde ise levzine (1539), helatiye, zerde (xv. y.y ,)helva-i me’muniye (1650) göze çarpıyor. bendeniz bunlardan en hafifi olduğunu düşündüğüm helatiyeyi seçtim ve kendime geldim diyebilirim. helatiye, gül suyu içinde servis edilen, kübik kesilmiş muhallebi parçacıkları, mevsim meyveleri ve badem içi ihtiva eden muhteşem bir tatlı. benim gibi gül suyu sevmeyen bir adamı bile mutlu etti açık konuşmak gerekirse.

mekanda rakı, şarap, bira gibi her türlü içecek, turisterin uğrak yeri olduğu için mevcut. farklı lezzetler arayan, yemekte türk-osmanlı kültürüne meraklı, yeni şeyler denemekten korkmayan kişilerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir lokanta asitane. benim kişisel önerim, buraya gittiğinizde, hemen kapı komşusu olan kariye müzesi’ni de ziyaret edin ve o muhteşem mozaikleri inceleyerek keyifli bir gün geçirin.


-----25 jun, 2013-----

insan bazen efsaneleri izlemeli, hurafelere kanmali, söylencelere kapilmali ve batil inanç kabul edilen bazi düsüncelere kendini rahatlikla birakabilmeli. akilci, kontrollü ve riskten kaçarak yasamayi adet edinmeyi pek seven sehir insaninin bunu arada sirada yapmasi, kendini rahatlatmasi gerekiyor sevgili dostlar. nereden nereye kaç saatte gideceginizi, günün hangi saatinde ne yemek yiyeceginizi, hangi toplantiyi yapacaginizi, kimlerle konusup ne tür "networking" aktivitelerine giriseceginizi bir kenara birakin zaman zaman. size yillardir söylenen, "istanbul'un bir ucunda bir lokanta var, daha önce gittiginiz hiçbir yere benzemiyor, yemekler eski osmanli geleneklerine göre yapiliyor, hatta menüsünde bu yemeklerin tariflerinin ilk kayda geçme tarihleri bile var." cümlelerine kulak verin. bunu adam gibi dinledikten sonra, "e peki nerede bu lokanta?" diye sordugunuz soruya gelen "edirnekapi !" cevabindan ürkmeyin, çekinmeyin, kaybolacaginizi düsünerek tereddüt etmeyin sakin. evet, büyük bir kentte yasiyoruz; evet, burada yasayip daha denizi bile görmemis ademogullari var; evet, kentin bir noktasindan öbürüne gitmek bazen saatler aliyor. ama bunlar size engel olmasin. zira asitane lokantasi'nin yerini bulmak hiç de zor degil.

1. çevreyolu'ndan geliyorsaniz, haliç köprüsü'nü geçtikten sonra edirnekapi oklarini takip etmeniz yeterli. mihtimah camii'ni gördükten sonra sola sapmaniz, "kariye müzesi" oklarini takip etmeniz sonucunda kendinizi zaten asitane'nin hemen yaninda bulacaksiniz. bu semtleri bir sekilde, babamin isyeri buralarda oldugundan, çocukluk senelerimden hayal meyal hatirliyorum. sonralari pek de yolum düsmedigi için, ya da sadece transit geçtigimden, ayrintilariyla gelisimini izleme firsatini pek bulamadim diyebilirim. her neyse, mozaikleri dillere destan kariye müzesi ve asitane restaurant zaten yanyana. asitane, kariye otel'in bir parçasi olarak göze çarpiyor. önünde park yeri var, zaten vale hizmeti de veriyorlar.

mekan çok büyük. bireysel ve grup rezervasyonlarina uygun bir yapilari var. ben gittigimde büyük masalar yoktu, ama anladigim kadariyla turist gruplarina hizmet verecek sekilde yemek çikarabiliyorlar. hem açik, hem de kapali yerleri mevcut ve ikisi de yeterli büyüklükte. ben mevsim dolaysiyla içeride oturdum, fakat bahar-yaz gibi kesin bir daha gelip disarinin keyfini çikaracagim konusunda kendime söz verdim.

lokantanin içinde kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz, bunu belirtmem lazim. arka planda çok hafif bir müzik duyuluyor. masalar, örtüler, kadehler, garsonlar, duvarlardaki eski istanbul gravürleri, kocaman aynalar, upuzun perdeler, hepsi, her sey, saygideger ve farkli bir yere geldiginizi, daha kapidan girdiginiz anda size müjdeliyor. burasi hem öglen, hem aksam yemekleri için uygun bir isletme. haftaiçi öglenleri is çevresinin, diger vakitlerde de turistlerin ugrak yeri oldugu söylenebilir. bazi geceler rezervasyon gerekebilecegini düsünmekle beraber, ben gündüz ve rezervasyon yaptirmadan gittim ve rahatlikla yer buldum. bunu vurgulamam gerekiyor. servisin kaliteli ve böyle farkli yemekler yapan bir yere uygun oldugunu söylemeliyim. demek istedigim, çogu hakkinda son derece cahil oldugumuz osmanli yemekleri ve mutfagi konusunda, garsonlar son derece bilgili ve yönlendirici davranabiliyorlar. tam olmasi gerektigi gibi.



asitane'nin kis menüsünde, badem çorbasi (1539), kestaneli terine çorbasi (1469), kök ispanak çorbasi (1469) gibi çorbalar mevcut. ziyarete gittigimde, masaya birçok yemek gelecegi için çorba söyleme firsatini bulamadim. yine de, ikinci gidisimde kestaneli terine çorbasindan mutlaka siparis edecegim.

menüde "asitane lokmalari" adi altinda geçen yemekler arasinda hums lokmasi (1469), lor mahlutu (1898), fava, gerdaniyye, lahana sarmasi, midyeli (1844), karidye pilakisi (xv. y.y) gibi lezzetler göze çarpiyor. bunlardan gerdaniyye, lahana sarmasi ve karidye pilakisinin tadina bakma firsatini buldum. kisaca anlatmam gerekirse, lahana sarmasi, üzerine biraz limon ilave ettiginizde , güzel, çoskulu bir yemege dönüsüyor. ideal bir baslangiç. karidye pilakisi, soguk servis edilen karidesli pilaki. bana kalirsa, asitane'de tattiklarim içinde en zayif yemek buydu. açik konusmak gerekirse tadini pek alamadim. gerdaniyye ise, gerçekten bir basyapit. asagida fotografini da gördügünüz bu nadide güzelligi mideye indirirken, tahmin edersiniz ki, gözlerimi birkaç saniye için kapadim. damaga sivanan, beni her köse basinda enfes kaz cigerleri yedigim paris günlerine götüren bu muhtesem yemegin muhtevasina gelince: içinde kuzu gerdani ve koyun beyni oldugundan eminim, yaninda ise erikli bir sos servis ediyorlar. tadi padisahlara layik. bunu yedikten sonra insan gerçekten bir süre hayatin anlamini düsünüyor.



diger yemeklere gelince, salatalar arasinda tahinli karnabahar salatasi (1898), marul salatasi, dilber asideli (1864) , kirmizi pancar tursusu (xv y.y) göze çarpiyor. sicak istah açicilarda istiridye mantarli isli çerkez peyniri izgarasi, ciger köftesi (1695), gömlek kebabi (1764), balik köftesi yer aliyor.

bendeniz, hamur isleri menüsüne bakarak ispanakli piruhi (1844), dane-i bulgur-i hassa (1469),
kuskus (1910), dane-i yesil (1539) ve hassa böregi seçenekleri arasindan enfes bir hassa böregi aldim kendime. tanimadiginiz, bilmediginiz yerlerde seçimleriniz genelde sansa dayalidir. benim ise sansim yaver gitti sanirim. masaya gelen mükemmel lezzete yumulup tuhaf sesler çikararak yemek disinda elimden bir sey gelmedi. hassa böreginin fotografini yazinin girisinde görebilirsiniz. içindeki malzeme hafif acili, yesil zeytin, ceviz içi, sogan, maydanoz, kirmizi biber salçasi, yesil biber ve tulum peynirinden olusuyor. sekli gül böregi formunda. agizda patliyor adeta. insana yasamanin güzel bir sey oldugunu yeniden animsatiyor.

ana yemekler, dana külbastisi (1844), mahmudiyye (1539),pekmezli ayva dolmasi (1539) zirba yahnisi (1539), mutancana (1539), kirma tavuk kebabi (1764), 26. kaz kebabi (1539), kiyma püryani yufkada (1764), kuzu incik “marmarinali” (1764), borani-i hassa (xv. yy)(vejeteryan), börk asi (vejeteryan), uskumru dolmasi (1844), levrek biryan (xv. y.y) olarak listelenebilir. bunlarin arasindan, sasirtici ama, yine dogru seçim yaparak kaz kebabi siparis ettim. asagida fotografini görebileceginiz kaz kebabi, üzümlü, çam fistikli, badem ve tarçinli enfes bir iç pilavla harmanlanmis, güzel güzel pisilmis kaz etinin, elde açilmis yufka içinde börek gibi sunulmus hali. insanin yerken içi gidiyor. tadi o kadar güzel ki, osmanli padisahlarinin neden öldügünü çokiyianliyor insan.


tatli menüsünde ise levzine (1539), helatiye, zerde (xv. y.y ,)helva-i me’muniye (1650) göze çarpiyor. bendeniz bunlardan en hafifi oldugunu düsündügüm helatiyeyi seçtim ve kendime geldim diyebilirim. helatiye, gül suyu içinde servis edilen, kübik kesilmis muhallebi parçaciklari, mevsim meyveleri ve badem içi ihtiva eden muhtesem bir tatli. benim gibi gül suyu sevmeyen bir adami bile mutlu etti açik konusmak gerekirse.


mekanda raki, sarap, bira gibi her türlü içecek, turisterin ugrak yeri oldugu için mevcut. farkli lezzetler arayan, yemekte türk-osmanli kültürüne merakli, yeni seyler denemekten korkmayan kisilerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir lokanta asitane. benim kisisel önerim, buraya gittiginizde, hemen kapi komsusu olan kariye müzesi'ni de ziyaret edin ve o muhtesem mozaikleri inceleyerek keyifli bir gün geçirin.

http://lokantalarim.blogspot.com/2013/02/asitane-restaurant.html
0
ggy
5
4 yıl önce
ayvansaray
asitane restaurant kariye muzesinin yaninda osmanli mutfagindan yemekler sunan ve sunumlari misafirperverlikleri ile yemeklerinin lezzeti ve orijinalliği ile ruhunuzaiyigelecek özel bir mekan.
yedigim mahmudiye yemegi, resimde olan, tatli bir yemek icinde kayisi üzüm ve badem var ve tavuk eti.
giderken ise verdikleri dis kirasi, eski bir osmanli adetiymis
mekanı görmenizi ve deneyimlemenizi tavsiye ederim
0
mustafa
4
4 yıl önce
ayvansaray
asitane kariye müzesinin yanibasinda gerçekten güzel bir mekan. menüyü inceleyince osmanli mutfaginin çok güzel arastirilip sentez edildigini anliyorsunuz.biz hasse böregiyle basladik böregin sicakligi ve güzelligiyle resmini almayi unutmusuz :). yaninda içtigimiz nar çiçegi surubunu begendim .kirda kebapta güzeldi gerçekten altinda yufkalar ve yumusacik kuzu eti. benim favorim benim gibi degisik lezzetleri seven biri için kavun dolmasi.bu kadar övüyorum ama kus üzümü bademi yemeklerin içinde sevmeyenler içiniyigelmeyebilir. ancak benim için tek kelimeyle mükemmeldi. fiyatlar ilk görüste yüksek gelebilr. ancak bu tarz bir osmanli mutfagi için aklima direk bu mutfak etiler'de bebek'te olsa ne olurdu diye geldi; fiyatlar en az 2 kati olurdu.
0
ece
5
4 yıl önce
ayvansaray
yemege nefis badem corbasi ile basladik. daha sonrasinda pekmezli ayva dolmasi ve mahmudiyye denedik. i̇kisi de birbirinden guzel ve farkli tatlardi. i̇kram edilen tarcinli kanela serbetine ise bayildim. muzik ve ortam cokiyiuymustu birbirine. servis elemanlari cok nazikti. 5 ustunden 6 vermek isterdim o kadar begendim her seyi ? tekrar gelip denemedigim yemekleri tatmak isterim.
0
gustovita
5
4 yıl önce
ayvansaray
grup olarak yeni tadım için osmanlı mutfağını seçtik. osmanlı mutfağını eniyiicra eden mekanları araştırırken asitane ye karar verdik. daha önce birkaç kez tv de denk gelmiştim zaten. 4 kişi akşam yemeği için rezervasyon yaptırdık. mekan fatih kariye müzesinin hemen yanında. gittiğiniz zaman burada bu mekanın ne işi var diyebilirsiniz. amaiyiyemek için her yere gidebilirim. 

tüm yemekler osmanlı arşivlerinde yer alan orjinal tariflere uygun olarak yapılmış. 
menü yaz ve kış olarak belirleniyormuş. biz kış menüsüne denk geldik. 
mekan çok çık dizayn edilmiş. yıl dönümleri vs gibi özel günler için kesinlikle ideal bir mekan. garsonlar çok ilgili ve servis başarılı. 

tadım için gittiğimiz için menüde yer alan 4 farklı çorbadan da az az söyledik. 
1. sırada bizim için badem çorbası var. fiyatı 18 tl. kesinlikle çok farklı bir tat. daha önce böyle bir çorba olduğunu duymamıştım. 
2. sırada kavata çorbası. yeşil domateslerden yapılıyor. biraz ekşi bir tadı var. domatesten yapıldığını bilmesek ne olduğunu anlayamazsın. harika bir tat. 
3. sırada kestaneli terine çorbası. kestaneli beyaz tarhana çorbası da diyebiliriz aslında. kış için ideal bir çorba ama dahaiyibeyaz tarhana çorbaları içtim açıkçası. 
4. sırada i̇skorpit balık çorbası.. balık çorbasını çok severim. her balık yemeye gittiğimde eğer balık çorbası varsa azda olsa mutlaka içerim. fakat bu balık çorbası en iyisi değil. 

 
 aparatif olarak ortaya asitane lokmaları söyledik. 4 farklı aparatiften azar azar servis ediliyor. hepsi çok lezzetliydi. özellikle lor mahlutu önde diyebilirim. 
karidesli kalamar dolması lezzetli fakat peynir ile doldurulan kalamar dolmasını tercih ederim. tabi osmanlıya ait tarife göre yapıldığı için içi pirinç baharat karides ile doldurulmuş.

yemek olarak mutancana ve pekmezli ayva dolması istedik.
mutancana içinde kuzu eti, kuru kayısı, kuru üzüm ve badem var. mevlevi mutfağında da benzer yemekler var. yemek çok lezzetli. osmanlı mutfağında yemek içinde kuru meyve bolca kullanılıyor ve ete farklı bir lezzet katıyor. 

ayva dolması için ayrı bir yer açmak istiyorum. yediğim en lezzetli ana yemeklerden biri diyebilirim. harika bir lezzet. aslında kavun dolmasını denemek istiyordum fakat kış menüsünde ayva dolması var dediler ve tavsiye üzerine istedik. 
ayva pekmezli su içinde belli bir süre bekletildikten sonra içi doldurulup fırına veriliyor. i̇ç olarak zırhta çekilmiş kuzu-dana eti, pirinç, kuş üzümü ve baharat var. 
kesinlikle harika bir tat. tatlı ve tuzlunun mükemmel uyumu. mutlaka deneyin. 

tatlı olarak sembuse yi denedik. 4 kişiden 2iyi2 fena değil oyu aldı bizden. misk çok baskın. sonunda biraz acı bir tat bırakıyor dilde. alışık olmadığımız için sanırım çok tercih etmem. 

genel olarak herşeyi beğendik. yemekler, aparatifler, şerbet, servis hepsi ayrı ayrı çok iyiydi. yaz menüsünde tekrar gideceğim
0
erdi
5
4 yıl önce
ayvansaray
20 şubat 2015

asitane’nin oğlak menüsünü denemek için batur beyin nazik davetine icabet ettik. son zamanlarda osmanlı-türk mutfağı yeni açılan mekanlarla popülerliğini artırdı. fakat asitane bu alanda ilk ve eniyidiye konumlandıracağım noktadadır.

kapak böreği ( 1844 ) ile başladık. kuşbaşı kuzu eti, badem, çam fıstığı ve kakule içeren bir açma hamur böreği. yanında şalgam turşusu ile servis edildi. semüz oğlak kebabı ( 15.yy ) , fırında tandır usülü pişirilmiş, iç pilavla eşliğinde geldi. ayrıca rengarenk pilavlar masaya hem renk hem lezzet kattı. narlı, safranlı ve ıspanaklı pilavlar sunuldu.

tatlı olarak bal helvası ( 15.yy ) ve taş kadayıf ( 1828 ) tattık. bal helvası vasat ama taş kadayıfı üstündeki portakallı şerbetinden dolayı pek beğenmedim. osmanlı’nın tatlıları bana pek hitap etmiyor sanırım. daha önce denediğim zerde ve helatiye’yi de çok başarılı bulmamıştım.

aldığımız servis kaliteliydi. canlı müzik olması güzel bir düşünceydi. yemek öncesi verilen kokteylde verien şaraplar, ikramlar güzeldi. asitane restaurant, eniyiosmanlı lokantası olma özelliğini koruyor..

_____________________________________________

osmanli döneminde zengin kösk veya konaklarda iftara davet edilen misafirlere yemekten sonra verilen hediyelere dis kirasi denirmis. kadife keseler içinde gümüs tabaklar, kehribar tespihler, oltu tasi agizliklar, gümüs yüzükler hediye edilirmis. davetlilerin o aksam zahmet edip gelerek, ev sahibine sevap kazandirdigi için tesekkür mahiyetinde verilirmis bu dis kirasi. asitane restaurant bu gelenegi devam ettiren bir mekan. kalkarken bize içinde ayva reçelinin oldugu paketler verdiler. bu ince düsünce için kendilerine tesekkür ediyoruz. ( reçeli evde tattik,harikaymis )

-----13 feb, 2014-----

kanuni sultan süleyman dönemi tatlilarindamis. gül serbetinde bekletilmis sakizli su muhallebisi içine badem, antep fistigi, nar ve portakal eklenerek hazirlanmis bir tatli. ilk kez denedim. normalde gülsuyu ihtiva eden seyleri sevmem ama bu hafif tatliyi yemegin üstüne basarili buldum. fiyati 18 tl

-----13 feb, 2014-----

fatih sultan mehmet'in en sevdigi yemek olarak bilinir. 1539 yili sünnet söleninde agalara ikram edilen yemeklerden biridir. tatli ve tuzlu lezzetleri bir arada sevenler için tavsiye edilir. güveçte kuzu butu yahnisi içinde kayisi, kirmizi üzüm, badem, kuru erik ve kuru incir içeren harika bir yemek. fiyati 42 tl

-----13 feb, 2014-----

tarihi verilere göre 1539 yilinda kanuni sultan süleyman, sehzadeleri sah bayezid ve cihangir’in sünnet söleninde sofrada yer bulan bir lezzete isaret eder. pekmezli ayva dolmasi.. zirhta çekilmis kuzu ve dana kiymasi; pirinç, kus üzümü, çam fistigi, biberiye ve çesitli baharatlar ile hazirlanan iç ile birlikte ortadan kesilmis ayvanin içine dolduruluyor. üzerine tereyagda çektirilmis pekmez ilave edilerek firina veriliyor. ortaya bu mükemmel yemek çikiyor. fiyati 40 tl

-----13 feb, 2014-----

nami diger kebab-i bat. tarihi 1539 yilina dayaniyor. yufka içerisinde, agir ateste pismis çankiri kazi ve bademli pilav bulunuyor. lezzetli fakat porsiyon olarak oldukça küçük porsiyonda. fiyatinin 50 tl oldugunu düsünürsek bu porsiyon az geldi. hazir aklima gelmisken, bu yemegi bolu'da yurdaer mutfak sanat merkezi'nde yufkali kaz seridi ismiyle yemenizi tavsiye ederim. mükemmel yapiyorlar

-----13 feb, 2014-----

edirnekapi'daki kariye müzesi'nin yaninda, restore edilmis bir osmanli konaginin bahçe katinda bulunan asitane restaurant, osmanli mutfaginin yemeklerini sunan bir mekan. temiz, sik bir salon. servis son derece nezaketli. dilerseniz yemeklerin içeriklerini tek tek anlatiyorlar. bulgur ve firik urfa'dan, antep fistigi, dövme nisasta ve yag gaziantep'ten, kivircik kuzusu tekirdag'dan, isli çerkez peyniri adapazari'ndan, hünnap finike'den, kanlica ve istiridye mantari bolu ve kastamonu'dan, kazlar eskisehir alpu'dan, nar eksisi ve koruk eksisi antakya'dan, özel üretim zeytinyagi
ayvalik yöresinden özenle seçilerek temin ediliyormus. yesil zeytin ezmesi ve zeytinyagi getiriliyor öncelikle. yaninda damla sakizli ekmekle birlikte. badem çorbasi ( 1539 ) , blendirdan geçirilmis badem, muskat, et suyu, un, tereyag ve süt içeriyor. ilk defa denedim, kurban olayim mercimek çorbasina dedim ( fiyati 18tl ). gerdaniyye; beyinli kuzu gerdan sarmasi. iste bu harika bir lezzet. atalarimiz agzinin tadini biliyormus dedim ( fiyati 18tl ). hassa böregi ; tulum peyniri, yogurt, yesil zeytin, ceviz ve sogan ihtiva ediyor. hakikaten nefis ( fiyati 16tl ). içecek olarak demirhindi serbeti ( 8tl ) . giris bitti, simdi gelismeler..
0
elif
5
4 yıl önce
ayvansaray
osmanlı saray mutfağını hem dekorasyonuyla hem yemekleriyle başarılı bir şekilde sunan bir mekan. yeri biraz zır bulunuyor ara sokaklardan geçiyorsunuz. ama olduğu yer tarihi kariye müzesinin yanında hemen. yemekler çol lezzetli sunum çok güzel. buraya da zomatonun verdiğü kuponla geldim fiyat olarak pahalı baya normalde. garsonlar çok ilgili güleryüzlüler yardımseverler hizmeti çokiyihediye reçel bile verdiler sağolsunlar ? öneririm farklı lezzetler denemek isteyenler için
0
m
4
4 yıl önce
ayvansaray
dün akşam 3 kişi gittik. asitane lokmaları (4 puan),patlıcanlı piruhi (5 puan), ballı gemizi böreği (2 puan), gömlek kebabı (3 puan-yavan bir lezzet),kavun dolması (5 puan) ve kirde kebabı (4 puan) yedik.
nar şerbeti ve demirhindi şerbeti içtik. tatlı olarak da şeftalili ka'a  (4 puan) yedik ve 234 lira hesap ödedik. i̇kram oarak minik kaselerde çok güzel bir zeytinyağı ve yeşil zeytin ezmesi getiriliyor. 3 kişiye 2 tane geldi. bir tane daha alabilir miyiz diye sorduğumda "normalde 2 kişiye  1 tane veriyoruz ama verelim" dediler ama gelmedi. fakat hesap pusulasında 2 adet 750 ml lik su için 20 lira vardı. bu kadar basit şeylerin böyle bir mekanda sorun olmaması gerekirdi. garsonların karşılaması güzel ve fakat uğurlayışı ilgisizdi. bizim gittiğimiz saatlerde (akşam 8) toplam 5 masa doluydu. yemeği bitip mekandan ayrılan herkese diş kirası olarak ufak hediyeler verildiğini gördük fakat bize verilmedi. hatta içeri doğru seslenipiyiakşamlar diledik ama yüzümüze bakan olmadı. sebebini anlayamadık. böyle bir mekanda bu fiyatlar çok değil. bir kere gidip yemek lazım
0
cansu
4
4 yıl önce
ayvansaray
jest konusunda aşmış işletme. en ufak memnuniyetsizliğiniz bile çok önemseniyor, kendinizi değerli hissediyorsunuz müşteri olarak. i̇ki kez gitme şansım oldu birinde kirde kebap birinde ıtırlı bitkilerle dinlendirilmiş dana külbastı yedim. i̇kisi de inanılmaz lezzetliydi. yemekler türk mutfağının gözünü seveyim dedirtiyor insana :) konumunun çok merkezi bir yerde olmaması dezavantaj olarak görülebilir ancak mutfağının çeşitliliği ve lezizliği ile turistlerin sık ziyaret ettiği bir mekan gördüğüm kadarıyla. bunda garsonlarıniyiderecede ingilizce konuşmasının payı vardır mutlaka. cumartesi akşamları ud eşliğinde canlı türk müziği oluyor. gitmeden rezervasyon yaptırmanız gerekli. sonuç olarak bu lezzetlerin tadına kesinlikle bakılmalı. gitmişken reçellerinin tadına bakmadan da dönmeyin derim :)
0
ikokesifte
5
4 yıl önce
ayvansaray
asitane fatih'te kariye müzesi'nin yanı başında. bu müze ziyaret bakımından i̇stanbul'da 3. sırada yer alıyor. bu sebeple müşterilerin belli bir kısmını turistler oluşturuyor. zaten restoranın üst katında konaklama imkanı da mevcut.

mekan sahipleri her konuda çok titizler. bunu harika bir karşılama, güleryüz ve yemeklerden önce verdikleri tarihsel bilgilerden anlıyorsunuz. batur bey saray mutfağı konusunda ulaşabildiği her belgeye ulaşıyor, araştırıyor, denemeler yapıyor ve onu günümüze ulaştırıyor. malzeme konusunda da çok dikkatliler.

batur bey'in keyifli anlatımlarıyla mekanın kış menüsünü denedik. kavata çorbası ile başladık. kavata domatesin yeşil hali gibi bir sebze. çorba resimdeki renk ama tadı aynı domates çorbası gibi. kavatanın kendisinden gelen ekşilik limon sıkılmış gibiydi, herkes bayıldı bu çorbaya. bazar böreği mayalı açma hamurun içerisine kabak, peynir çeşitleri ve taze soğan konularak susam yağında kızartılıyor. soğanı biraz azaltılırsaiyiolur. ama yine de bayılarak yedim. keşkek üzerinde kuzu eti harikaydı. sade keşkeki beğeneceğimi sanmazdım ama o şekilde bile güzelmiş. hafif tarçın ve kimyon eklemesiyle enfes olmuştu. uskumru dolmasına neden unutma beni dendiğini internetten bi okuyun derim:) neyse bu yemek bana çok hitap etmedi ama eminim çok seveni vardır. tatlı olarak gelen sembuse hafifliğiyle altın vuruş oldu. sembuse üçgen demek, türkçedeki karşılığı ise samsa. şeker, dövülmüş badem ve miskli iç hazırlanıp yufkaya sarılarak kızartılır ve gülsulu şerbete atılıp üzerine tarçın atılır.

şarap olarak likya i̇sinda, podalia, wineyards, kızılbel ve bornova misketi yemeklerimize eşlik etti. hepsinin de içimini beğendim. şaraptan çok anlamasam da damak tadıma uygunlardı:)

ekmeklere anti parantez açmak isterim. i̇çlerindeki mahlep sebebiyle kaç adet yedim hatırlamıyorum:)

0
tuncer
5
4 yıl önce
ayvansaray
asitane restaurant, osmanlı dönemi yemeklerinin tarihi formüllerini fine dining konseptiyle yeniden yorumlayıp mükemmel bir ortamda sunan az sayıdaki mekanlardan biri. edirnekapı’da bulunan asitane kariye müzesi’nin hemen yanında bulunuyor o nedenle size de önce kariye müzesi’ni ve hemen yanında bulunan minyatür müzesini gezip daha sonra yemek için asitane’ye geçmenizi tavsiye edeceğim. asitane’nin bahçe kısmı geniş ve güzel özellikle bahar ve yaz dönemlerinde burada yemek yemek güzel olabilir ama içerisi o kadar şık döşenmiş ki içerde oturmak isteyeceksiniz emin olun. duvarlarda el yazmaları ve minyatürler ile süslü, masalar son derece sade ama bir o kadar da şık tasarlanmış.

asitane’nin menüsü dönemsel olarak değişiklik gösteriyor yaz ve kış menüleri ayrı ayrı düzenleniyor. asitane’nin takdir ettiğim bir ayrıntısı menü fiyatlarıyla birlikte internet sitelerinde sunulmuş, hangi yemek hangi malzemeler kullanılarak yapılıyor, tarif hangi tarihin yemeği, menüde bu bilgiler yer alıyor, öyle iki lokma uyduruk yemek getirip kafadan fiyat yazma işi yok! menünün kapak ve iç tasarımı da çok hoş her ayrıntının özenle düşünüldüğü belli oluyor. biz menüyü incelerken zeytinyağı ve 12 çeşit baharatlı zeytin ezmesi tadımlık olarak geliyor. bir garson kızımız tabaklarımıza küçük ekmekler bırakıyor. hazır ekmek kullanmayıp kendileri yapıyorlarmış şansımıza anasonlu ve mahlepli-damla sakızlı ekmekler yapılmıştı, ikisinin de tadı çok güzel.

asitane’de çalışanlar menüdeki tüm yemeklerden tadıyorlarmış böylece müşteriye daha doğru önerilerde bulunuyorlar. bu özeni ve çalışma şeklini takdir ettim! ayrıca çalışanların kılık kıyafeti ve yaklaşımı çokiyine masanızın dibindeler ne de uzaktalar. soru sorduğunuzda düzgün bir şekilde cevaplayıp işe yarar tavsiyelerde bulunuyorlar. asitane 1991 yılında açılmış, yemeklerin reçeteleri yokmuş sarayın mutfak malzeme kayıtlarından ve çoğu yabancı tarihçilerin kitaplarında geçen anlatımlardan yola çıkarak deneme yanılma usulüyle yemek reçeteleri ortaya çıkmış. adını hatırlayamadığı bir profesöründen çok yardımcı olduğunu söylediler. osmanlı’da aşçılar tariflerini çalınmasın diye gizli tutarlarmış usta çırak ilişkisi ile yeni nesle geçermiş bu bilgiler.

önden çorba olarak asitane’ye gelen herkesin tavsiye ettiği buranın spesiyali olan badem çorbasını istiyoruz. bizim günümüzde kuruyemiş olarak tükettiğimiz veya en fazla tatlılarda görmeye alıştığımız bademin yüz yıllar önce çorbasının yapılması ilginç geliyor. az sonra derin tabaklarımızda krema renginde badem çorbalarımız masamıza geliyor. i̇çinde iri badem kırıntıları olan sıcak ve ilginç bir tada sahip bir çorba. tadı nasıl desem şekerli değil ama hafif tatlı, hafif mayhoş mutlaka deneyin kendi fikriniz olsun derim.

eğer ben badem çorbası istemiyorum derseniz toyga aşı adlı çorbayı önerebilirim. toyga aşı soğuk bir çorba içinde haşlanmış nohut, yarma, yoğurt ve bazı baharatlar, üzerinde ise tereyağında eritilmiş kuru nane var, sıcak havalarda çok güzel gidebilecek bir çorba.

çorba sonrası vişneli yaprak sarma ve 4 çeşitten oluşan asitane lokmaları istiyoruz. vişneli yaprak sarma tat ve sunum olarak efsanevi sayılabilir. asitane lokmaları ise humus, lor mahlutu, fava ve dövme hıyar salatası bulunuyor. sunumu etkileyici, humus ve favayı çok beğendim lor mahlutu ve dövme hıyar salatası güzel ama çok özel bir tat almadım ben. mezelerimizin yanına birer kadeh beyaz şarap aldık fazla alkol almak istemedik yeterli oldu bizim için. osmanlı yemekleri servis edilen bir yerde çoğu insan alkol olmaz diye düşünüyor ama geniş ve kaliteli bir içki menüleri var aklınızda olsun. tabaklarımız bitmeden hazmı kolaylaştırmak ve damağımızı temizlemek için birer nar şurubu ikram ediyorlar, ikram edilen tüm şerbetler kendi yapımları.

soğuk tabaklarımız sonrası sıcak ara sıcak olarak taze fasulye micberi ve gömlek kebabı alıyoruz. gömlek kebabı zaten ismi ile dikkatimi çekmişti fakat ana yemek öncesi tıkanmak istemiyordum. görevliden tavsiye istediğimde gömlek kebabının doğru karar olduğunun iki kibrit kutusu büyüklüğünde parça geldiğini tıkamayacağını söyledi. hatta kendisinin de çok beğendiğini porsiyonu büyütüp ara öğün yerine ana yemek olarak sunmayı önerdiğini söyledi.

gömlek kebabı sunum olarak da çok güzel hazırlanmış. yanında nar taneli taze roka, altında sıcak, bol baharatlı körpe soğan ile hem göze hem damağıma hitap ediyor. i̇çi çok güzel nasıl desem dolma içine benzetebiliriz, aldığınız her lokma damakta iz bırakıyor. birer parça alıp tadına baktığım fasulye micberi ise çok hafif ve güzel. midye dolmanın yanında gelen tarator benzeri bir sosla birlikte sunuluyor ve dışındaki bulamaç da biraz midye tava havası vermiş, ikisini de çok beğendik, tavsiye ediyoruz.

tabaklarımız alındıktan sonra hazmı kolaylaştırmak ve damağı temizlemek için karadut şurubu ikram ediliyor tadı çok güzel. ana yemek için arkadaşım adı bile çok ilginç olan kavun dolmasını seçiyor ama ben levrek biryan, uskumru dolması ile bostan patlıcanında reyhanlı bıldırcın arasında kararsızım. görevliye danışıyoruz, uskumru dolmasının küçük olduğu için doyurucu olmayacağını söylüyor, bıldırcın ise biraz yağlı gelebilir ama levrek biryan tam doymalık dedi! ana yemek olarak levrek biryan seçiyorum.

benim seçimim olan levrek biryan porsiyon olarak gayet doyurucu, garnitürler taze ve leziz. fotoğrafta görünmüyor ama levreğin içi temizlenip bol tarçınlı hoş kokulu bir baharat doldurulmuş. şimdi şöyle söyleyeyim tadı gayet güzel ama siradişi değil, daha önce levrek ızgara yediyseniz çok farklı gelmeyecektir. bir daha gidersem farklı bir şey denemek adına uskumru dolması veya reyhanlı bıldırcını deneyeceğim.

arkadaşımın tabağından iki lokma aldığım kavun dolması ise siradişi hatta olağanüstü! tatlı bir meyve olan kavun ile bol baharatlı bir et bu kadar mı uyumlu olur şaşırdım! sadece iki lokma almama rağmen saatlerce tadının damağımda kaldığını belirtmeliyim! bu tarifte emeği geçen herkes teşekkürü hak ediyor.

ana yemek sonrası demirhindi şerbeti ikram ediliyor ve tatlılarımızı seçiyoruz. ben hafif bir tatlı olan helatiye istiyorum, arkadaşım öneri üzerine şeftalili ka’a yı seçiyor.

helatiye adana’nın meşhur bici bici tatlısının daha hafif ve güzel bir çeşidine benziyor. gül şerbetinde sakızlı muhallebi, badem, antep fıstığı ve taze meyve parçaları ile yapılmış fazla şekerli olmayan hafif ve güzel bir tatlı. arkadaşımın seçimi olan şeftalili ka’a ise benzerini hiçbir yerde görmediğim yemediğim tadı çok baskın özel bir tatlı, değişik bir tat denemek adına çok daha doğru bir seçim.

yemekten sonra birer kahve ve çay istiyoruz. hesabı öderken ikimize de içinde küçük bir kavanoz olan birer kese hediye ediyorlar. eve gidip açtığımda erik reçeli olduğunu gördüm, iki kahvaltı anca dayandı :) ellerine sağlık.

bu güzel yemeğin sonunda kişisel yorumum ise şöyle olacak. asitane’de badem çorbası, vişneli yaprak sarma, gömlek kebabı ve fasulye micberi, kavun dolması ve şeftalili ka’a alarak daha uygun ama etkileyici bir menü oluşturun derim. her şeyin ucuzuna ve kolayına kaçıldığı bir dönemde bu kadar emek veren ve yaptığı işe saygı duyan yerler çok az maalesef, sırf bu emeği takdir etmek için bile asitane’ye gidilir! emeği geçen herkese kendi adıma tekrar teşekkür etmek istiyorum.
0
seyyah
5
4 yıl önce
ayvansaray
kariye müzesinin içinde fatihin telaşından uzak bol turistin olduğu ama sakin bir semt olan bölgede çok zarif dekore edilmiş bir alkollü osmanlı lokantası. dekor harika, servis personeli güleryüzlü ve kibar yemek seçiminde yönlendirme konusunda zayıf. sipariş vermeden önce masaya gelen yeşil zeytin ezmesi ve zeytin yağı kendilerinin yaptığı iki tane çeşit ekmek ile servis ediliyor. zeytin ezmesi şahane, zeytin yağı kaliteli ekmek çok lezzetli olunca başlangıç öncesi çokiyibir aperitif oldu. başlangıç olarak herzamanki gibi çorba ile yaptım. badem çorbası içinde kavrulmuş badem ve nar taneleri ile servis ediliyor. krema yok ancak yoğun kıvamını kendi hazırladıkları süt ve un karışımından alıyor. harika bir çorba. nar ekşili gerdaniye içerisinde kuzu beyni ve kuzu gerdanı kekik karabiber ve diğer baharatlar ile yapılan ara soğuk. nar ekşisi ile çokiyigidiyor. ana yemek olarak pekmezli ayva dolması siparişi verdim. zırhla kıyılmış kuzu ve dana eti, pirinç. dolmada pirinç fazla olur ayva dolmasında ise et daha dazla. et pekmez ve ayva ile olan harmonisi çok başarılı. porsiyon oldukça büyük ve çok lezzetli. kesinlikle tavsiye ederim. lezzet:5, kalite/fiyat:5/5
0
göksu
4
4 yıl önce
ayvansaray
kariye müzesi çıkışında gittik, gayet güzel bir mekan. kesinlikle türk-osmanlı mutfağını çok güzel yansıtıyorlar, zaten menüye baktığınızda yemeklerin hepsi osmanlı mutfağı yemekleri. mekana göz attığımızda güzel klasik bir dekoru var, kadife koltuklar ve çalan o güzel eski müzikler o yılları yansıtıyor . başlangıçta baharatlı zeytinyağı, ve zeytinli cevizli ezmeyle başladık, ardından ben karidesli kalamar dolma ve pekmezli ayva dolması istedim. i̇ki yemeği de ilk kez tattım,  eğer zeytinyağlı sarma ve deniz ürünlerini seviyorsanız kesinlikle karidesli kalamar dolmayı seveceksiniz. pekmezli ayva dolmasını eğer karamelize tatları seviyorsanız eminim çok beğeneceksiniz. açıkçası yolum tekrar oralara düştüğünde diğer yemeklerini de tatmak isterim, çünkü osmanlı mutfağında oldukçaiyibir mekan öneririm.
0
oturum aç
hesap oluştur