zencefil


İçinde "yer" olan yorumlar
4
3.7
samet
4
4 yıl önce
taksim
taksim’in arka sokaklarında güzel bir mekan. bahçesi, ortamı avantajı. vejeteryan tarzda biryerolduğundan menü ona göre hazırlanıyor. hitap edenlere lezzetli otlar var diyebiliriz. ? fiyatlar sebze menüleri için biraz yüksek bence.
0
fooddigger
5
4 yıl önce
taksim
instagram'da gördüğüm vegan ve vejeteryanlardan imrenip gittim i̇yi ki de gitmişim, i̇stanbul'da en sevdiğim mekanlardan biri oldu galiba. ilk gitmem de yanımdaki arkadaşımın bu tarz mekanlara önyargısı vardı fakat ikimizde parmaklarımızı yiyerek çıktık resmen o kadar lezzetliydi ki her şey. 2. gitmemiz dede yanılmadık. önden kendi yaptıkları ekmek ve tereyağı geliyor inanılmaz lezzetli hele o ekmeklerin yumuşacıklığı...balkabaklı mücver sebzeli spagetti vegan tart sıcak şarap bira ve balkabaklı cheesecake'e 121 lira ödedik. i̇stanbul'da bu kadar kaliteli, lezzetli ve bol porsiyon yiyip bu kadar makul bir ücret ödenenyergörmedim 3 yılda. umarım kalitelerini hiç bozmazlar, garson hanımefendi de çok yardımsever biri
0
serhat
3
4 yıl önce
taksim
mekan kullanımı için mi ödeniyor bu rakamlar ne için anlamadımyeriyi hoş ama yemekte bence geliştirilmesi gerek. gurme lezzetlerin yapılacağı bir mekan aslında
0
hüseyin
4
4 yıl önce
taksim
bir aktar dükkanı olarak 1991'de ortaköy'de kapılarını açan zencefil, 1993 yılında beyoğlu kurabiye sokağa taşındığında küçük bir mutfaktan sunduğu sızma zeytinyağı, sebze ve rayihalı otlar üzerine kurulu bir menü ile lokanta olur. günümüzde vejeteryan lokantası olarak hizmet veren mekanda üç farklı oturma yeri mevcut ; bahçe, cam bölme ve kuytu köşe. saat 12.00’ye kadar kahvaltı servisleri devam ediyor. ekmekleri kendi imalatları. burada hiçbir şekilde kızartma yapılmıyor. et yemek isteyenler için sadece bir çeşit tavuk yemeği var. menüde yöresel yemekler de var. yemekler, yazın ve kışın sebzelerin mevsimine göre düzenli olarak değişiyor. salatalarının temel malzemesi kıvırcık marul, roka, taze nane, soya filizi ve maydanoz. her ne kadar bir vejeteryan mekanı olsa da diyet yapanlar için de ideal biryerzencefil.
0
ozgeo
3
4 yıl önce
taksim
zencefil'e gittiğim zaman ilk fark ettiğim şey, dışardan küçük gözüken bu mekanın içinin ne kadar ferah ve güzel bir dekoru olduğuydu. güzel müzikli sakin biryerarıyorsanız burası sizin için uygun olabilir. menüye gelirsek çok sayıda çeşit bulmak mümkün ama taksim için fiyatlandırma bana biraz yüksek geldi. aldığımız zeytinyağlı tabağında alışılmış lezzetlere farklı farklı baharatlar katmaları çok güzel bir tat katmış. i̇çtiğim ayran aşı çorbası da gayet güzeldi. fakat mekana puanımı en çok düşüren şey bizimle ilgilenen görevli beyin son derece keyifsiz ve adeta zorla işini yapıyormuş edasıyla bize karşı edindiği tutumdu.
0
öykü
5
4 yıl önce
taksim
bir vejetaryen olarak lise yıllarımda keşfettiğim mekân.

bahçesi oldukça keyifli. huzurlu, dingin bir yer.

menüsündeyeralan her tabak ayrı lezzetli; ben pesto spaghetti’sine bayılıyorum. :)

ayrıca sunumlar çok şık; çalışanlar ilgili ve güleryüzlü.

zencefilli gazozunu içmeden dönmeyin :)
0
lokantalarim
3
4 yıl önce
taksim
http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html
tuhaf davranışlarım, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiğinin aksine sebze ve meyveye karşı değilim ben. tatlarını çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayılıyorum. yemeklerinizi ve mutfağınızı renklendirmek istiyorsanız, mutlaka bol bol sebze pişiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrıca bu gıdaların sağlıklı olduğu da su götürmez bir gerçek. sağlığına dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancıma göre sebze, "esas" yemeğe tat veren bir şey ve yaşamımızda kaçınılmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta.yeryer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince soğan sarmısakla pişirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karşı olduğum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamışsınızdır. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diğer tüm safsataları gerçekten umurumda değil. bu konuyu uzun uzadıya tartışacak değilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu olduğunda benim hakkımda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenliğe karşıyım (çok sevdiğim sebzeobur arkadaşlarım var, yanlış anlaşılmasın, kavrama karşıyım, onlara değil.) 2-tavuk bir yemek değildir. (yine yanlış anlaşılmasın, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki değişmez fikrim dışında, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemeğini denemeye varım, bana söylenecek her fikri önyargım olmadan kabullenmeye hazırım.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacağım da ondan. müdavimi değilim bu lokantanın, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farklı tatların keyfine varıyorum. yukarıda yaptığım girizgahta sergilediğim düşüncelerimin aksine, çok da hoşuma gidiyor. zaten yanlış anlamıyorsam zencefil kendini sağlıklı yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekanı olarak değil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalnız gördüğüm kadarıyla kırmızı etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detaylı bir tahkikat yapma girişimim olmadı bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptığım gibi, mekanın bende yarattığı izlenimleri sizinle paylaşmakla yetineceğim, dört başı mamur bir "background" araştırması yapmayacağım. okuyup nasıl hareket edeceğiniz, her zaman olduğu gibi yine size kalmış.

doksanlı yıllardan aklımda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapı sokak'ta sağlıklı yemekler yapan lokanta. bu mekanın adı zencefil miydi? başka bir şey miydi? gerçekten, süngere dönmüş beynim ve çoğunu kaybettiğim gri hücrelerimle bunun yanıtını vermem pek mümkün değil. günümüzde fransız kültür ile aksanat arasındaki sokaktan gidip sola saptığınızda karşınıza çıkan kurabiye sokak'ta ziyaret ettiğim zencefil'in atası, seneler önce hayal kahvesi'nin civarında yemek yediğimyermiydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. anımsadığım: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karşı şeritte bir dükkan iken zaman içindeyerdeğiştirdi ve bugünkü konumuna yerleşiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergilediği için emin olamıyorum.

zencefil'in bahçesine hastayım; özellikle küresel ısınmanın ortadan kaldırdığı kış mevsiminin yerine i̇stanbul'u etkisi altına alan limonata kıvamında daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanılır hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyalı tahta masalara, sandalyelere bakmak, tuğla duvarları incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrıca mekanın içi de insanı sarıp kucaklayan bir samimiyet taşıyor. bir önceki yazımda sırçacı 14 hakkında söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burası için sarfedebilirim rahatlıkla. sıcak ve dost canlısı bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zıt bir servis anlayışı olduğunu söylersem şaşırırsınız büyük olasılıkla. ama öyle! garsonların suratları az önce bir cenaze kaldırılmış gibi bir ifade taşıyor. sessiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. i̇nsan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düşünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabileceğine inanıyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insanı olmamdan mütevellit, her gidişimde günün çorbası neyse sipariş ediyorum. ezogelin ve tarhana aklımda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtiğimi, ama tarhanın akıllara zarar olduğunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin başarılı olduğunu vurgulamak lazım. bu meret her yerde yenmez bana kalırsa, ama zencefil'de tadına bakılabilir. öte yandan pırasalı kiş denen yemekleri gerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pırasanın aynı cümlede olması her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayıldım, gerçekten beni benden aldı yerken. i̇çindeki peynir, beşamel sos, pırasanın uyumu ve kıvamı unutulmazlar arasına soktu bu yemeği. yine pırasalı tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmış,her şeyi kararında bir yemekti. bu ikisi ile karşılaştığınızda gözünüz kapalı sipariş edebilirsiniz bana kalırsa. bunun dışında ege yahnisi denen, enginar ve börülceden müteşekkil yemeğin tadına baktım. zeytinyağlı familyasından ve açık konuşuyorum, insanı hayatta soğutan bir tadı vardı. zaten bir kaşık aldım. bu blogun sayfalarında hiç benden duymadınız bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazılı köfte, rezeneli kuru fasülye, fırında ıspanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu aş gibi yemeklerin yanı sıra, sağlıklı soslarla üretilmiş makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidişlerimde bu "pasta"lardan tatmış ve beğenmiştim. rahatlıkla yiyebilirsiniz. i̇çecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birası denedim, birada pek iş yoktu açık konuşmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatığım kadarıyla lokantanın politikası yemeklere hiç tuz koymamak. bunu eleştirmemek lazım bana kalırsa. i̇lk lokmayı alınca şaşırmayın.

2- yazının başında "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttiğim kısım tabii ki bir şakaydı (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asık suratlı çalışanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insanı öğürten, zaman zaman da hayran bırakan yemeklerden oluşan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.

zencefil cafe
kurabiye sk. no: 3 beyoğlu


-----09 apr, 2014-----

http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html

tuhaf davranislarim, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiginin aksine sebze ve meyveye karsi degilim ben. tatlarini çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayiliyorum. yemeklerinizi ve mutfaginizi renklendirmek istiyorsaniz, mutlaka bol bol sebze pisiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrica bu gidalarin saglikli oldugu da su götürmez bir gerçek. sagligina dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancima göre sebze, "esas" yemege tat veren bir sey ve yasamimizda kaçinilmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta.yeryer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince sogan sarmisakla pisirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karsi oldugum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamissinizdir. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diger tüm safsatalari gerçekten umurumda degil. bu konuyu uzun uzadiya tartisacak degilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu oldugunda benim hakkimda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenlige karsiyim (çok sevdigim sebzeobur arkadaslarim var, yanlis anlasilmasin, kavrama karsiyim, onlara degil.) 2-tavuk bir yemek degildir. (yine yanlis anlasilmasin, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki degismez fikrim disinda, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemegini denemeye varim, bana söylenecek her fikri önyargim olmadan kabullenmeye hazirim.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacagim da ondan. müdavimi degilim bu lokantanin, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farkli tatlarin keyfine variyorum. yukarida yaptigim girizgahta sergiledigim düsüncelerimin aksine, çok da hosuma gidiyor. zaten yanlis anlamiyorsam zencefil kendini saglikli yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekani olarak degil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalniz gördügüm kadariyla kirmizi etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detayli bir tahkikat yapma girisimim olmadi bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptigim gibi, mekanin bende yarattigi izlenimleri sizinle paylasmakla yetinecegim, dört basi mamur bir "background" arastirmasi yapmayacagim. okuyup nasil hareket edeceginiz, her zaman oldugu gibi yine size kalmis.

doksanli yillardan aklimda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapi sokak'ta saglikli yemekler yapan lokanta. bu mekanin adi zencefil miydi? baska bir sey miydi? gerçekten, süngere dönmüs beynim ve çogunu kaybettigim gri hücrelerimle bunun yanitini vermem pek mümkün degil. günümüzde fransiz kültür ile aksanat arasindaki sokaktan gidip sola saptiginizda karsiniza çikan kurabiye sokak'ta ziyaret ettigim zencefil'in atasi, seneler önce hayal kahvesi'nin civarinda yemek yedigimyermiydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. animsadigim: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karsi seritte bir dükkan iken zaman içindeyerdegistirdi ve bugünkü konumuna yerlesiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergiledigi için emin olamiyorum.

zencefil'in bahçesine hastayim; özellikle küresel isinmanin ortadan kaldirdigi kis mevsiminin yerine istanbul'u etkisi altina alan limonata kivaminda daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanilir hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyali tahta masalara, sandalyelere bakmak, tugla duvarlari incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrica mekanin içi de insani sarip kucaklayan bir samimiyet tasiyor. bir önceki yazimda sirçaci 14 hakkinda söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burasi için sarfedebilirim rahatlikla. sicak ve dost canlisi bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zit bir servis anlayisi oldugunu söylersem sasirirsiniz büyük olasilikla. ama öyle! garsonlarin suratlari az önce bir cenaze kaldirilmis gibi bir ifade tasiyor. sessiiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. insan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düsünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabilecegine inaniyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insani olmamdan mütevellid, her gidisimde günün çorbasi neyse siparis ediyorum. ezogelin ve tarhana aklimda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtigimi, ama tarhanin akillara zarar oldugunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin basarili oldugunu vurgulamak lazim. bu meret her yerde yenmez bana kalirsa, ama zencefil'de tadina bakilabilir. öte yandan pirasali kis denen yemekleri gerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pirasanin ayni cümlede olmasi her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayildim, gerçekten beni benden aldi yerken. içindeki peynir, besamel sos, pirasanin uyumu ve kivami unutulmazlar arasina soktu bu yemegi. yine pirasali tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmis,her seyi kararinda bir yemekti. bu ikisi ile karsilastiginizda gözünüz kapali siparis edebilirsiniz bana kalirsa. bunun disinda ege yahnisi denen, enginar ve börülceden mütesekkil yemegin tadina baktim. zeytinyagli familyasindan ve açik konusuyorum, insani hayatta sogutan bir tadi vardi. zaten bir kasik aldim. bu blogun sayfalarinda hiç benden duymadiniz bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazili köfte, rezeneli kuru fasülye, dirinda ispanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu as gibi yemeklerin yani sira, saglikli soslarla üretilmis makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidislerimde bu "pasta"lardan tatmis ve begenmistim. rahatlikla yiyebilirsiniz. içecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birasi denedim, birada pek is yoktu açik konusmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatigim kadariyla lokantanin politikasi yemeklere hiç tuz koymamak. bunu elestirmemek lazim bana kalirsa. ilk lokmayi alinca sasirmayin.

2- yazinin basinda "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttigim kisim tabii ki bir sakaydi (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asik suratli çalisanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insani ögürten, zaman zaman da hayran birakan yemeklerden olusan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.
0
özzlleemm
4
4 yıl önce
taksim
şirinmi şirin bahçesi ve tasarımı olan biryerburası. çift taraflı bahçesinin iç kısmında oturdum, tasarımı sizi farklı bi alemde hissettiriyor. yemekleri oldukca kaliteli ve lezzetli. sunumlarıda başarılı. zencefil makarnası çok lezzetliydi. sosu biraz yoğundu sadece. mantarlı püresi ise hafifti. yalnızca fiyat uygulamasını birazcık pahalı buldum okadar.
0
gurmme
4
4 yıl önce
taksim
burada ağırlıklı olarak sebze yemekleri yapılmakta.çoğu yemekte adını cafeye veren zencefil var. biz zencefilli makarna, ıspanaklı börek ve mücver denedik.

porsiyonları küçük , bu yüzden çok aç gitmeyin.ya da diyetteyseniz,hafif sebze yemekleri istiyorsanız zencefil tam aradığınızyer:)
tatlı olarak da cheescake’i tavsiye ederiz.limonlu, bol ekşili sevenler için vazgeçilmez olabilir :)

buranın atmosferini de çok seviyorum ,içerisi kiremitlerle kaplı yaz ve kış bahçeleri de var.renkleri de çok canlı ; mavi ve turuncu :)

fiyatlarına gelince biraz pahalı, hatta bazı şeyleri gereğinden fazla pahalı diyebilirim. ancak genel olarak tatmin olacağınızı düşünüyorum.

detaylı yazımız için tıklayınız http://gurm.me/?p=491
0
zümra
4
4 yıl önce
taksim
taksimin kalabaligindan, karmasasindan sonra burayi bulmak hepsinden uzaklasmak, sakin ve nezih bir yemek yemek harikaydi. bahcesi, ic kismi, yemekleri, cesitleri havasi her sey cok guzel. zaten hurriyet gastronomi’den odullu, adini da farkini da duyurmus biryerburasi.
ucretleri de normal. yemekten once misir ekmegi ve tahilli kekikli ekmek yaninda da zeytinyagi ikram ettiler. ekmekler sicacikti. sebzeli spagetti ile ayran asi corbasi denedik. ve cok guzellerdi!
menude buyuk/kucuk secimi yapilabiliyor. garson bize sormadigi icin direk buyukten saymis. siparis verirken belirtmekte fayda var. cunku porsiyonlar gercekten doyurucu. ayrica siparislerinize ek +4 lira hizmet bedeli aliniyor.
bir seyler icip kitap okumak icin de, yemek icin de mutlaka tekrar ugrayacagim.
0
merve
1
4 yıl önce
taksim
kışın sigara içilecek sıcak biryeryok, bahçeye çıkmak zorundasın, ve bahçeye çıkınca masadaki her şey bi anda toplanıyor, tuvaletlerin temizliği berbat, yemek fiyatları da tatlarına göre pahalı, tavsiye etmiyorum.
0
izzet
5
4 yıl önce
taksim
herkesin dilinde olan mekan -yerolarak inanilmaz ayrica beyoglu'nda bu kadar yesillik var mi diye totalde kendime sormadan edemedim. ambiyansi inanilmaz =)) o kadar çok arkadasimdan duydum ki artik ben de gitmeden edemedim herkese tavsiye ederim. sohbet etmek için is çikisi arkadaslarla gidebileceginiz en güzel yerler listesinde, top 10'da. =))
0
serhat
4
4 yıl önce
taksim
100. review/paylaşım :)

bu mekanı özellikle vejeteryanlar ve veganlar için hararetle tavsiye ediyorum. ben de pesketeryanlığa geçişten sonra bolca uğradım ve kabaklı, pırasalı, patlıcanlı kişlerden nohut, pazı vb sebze lezzetlerinden ve harika şaraplarından tatma fırsatı buldum. çalışanlar da mekanın atmosferine ve dizaynına uygun şekilde çok rahatlar ve yardımcılar. i̇stiklal çevresinde bir vaha gibi biryerburası.  büyük gruplar halinde akşam ya da öğle yemeklerinde deneyin çok memnun kalacak ve yemediğiniz diğer tadlara da bakmaya tekrar tekrar geleceksiniz. tek sorun fiyatların biraz yüksekçe olması.
0
ercüment
4
4 yıl önce
taksim
i̇stanbul'da az bulabileceğiniz türden yani vejeteryan mutfağı ile hizmet veren biryerzencefil.

oldukça güzel bir bahçesi mevcut. dışarıdaki insanlarla demir parmaklıklarla ayrılmış olsa da, sakin bir şekilde yemek yeyip, muhabbet edebileceğiniz bir yer.

ispanaklı kiş, mücver, mısır ekmeği, mercimek köftesi gibi yalnızca vejeteryan içerikli bir menüye sahip, yani et bulmayı ummayın. ama yemekler oldukça lezzetli.

çeşitli çayları da mevcut yani sadece yemek için değil, bir şeyler içmeye de gidebilirsiniz.

farklı bir yemek tecrübesi için, tavsiye ederim.
0
irmikci
4
4 yıl önce
taksim
eskiden ne çok giderdim! tatlı bir mekan, yemekleri de genelde güzeldir. ama artık taksim çok sevimsizleşti. yine de o kadar sevimsizlik içinde sinema çıkışında arada sırada da olda kaçılacak biryerhissi veriyor.
0
oturum aç
hesap oluştur