zencefil


İçinde "yemekleri" olan yorumlar
4
4.1
begum
5
4 yıl önce
taksim
ginger-zencefil - envai çesit sebzeyemeklerive limotasi ile ünlü mekanin yapisi oldukça farkli. içeri adim atmaz farkliligini anlayacaksiniz. siddetli olarak tavsiye edilir.
0
ertuğrul
4
4 yıl önce
taksim
enginarlı bulgur!!!! ? muhteşem bir yemek. vejeteryanlar için mükemmel bir mekan. sebzeyemekleride harika. fiyatlar beklenenden yüksek olsa da pişman olmayacaksınız. i̇ç ve dış mekan baya ferah. şaraplarına da göz atmanızı öneririm.
0
deniz
4
4 yıl önce
taksim
veggie - kisleri, çorbalari ve firin isi yemekleriyle vejetaryen dönemimde bana bol hizmet vermis bir mekandir. uzundur yolum düsmemesine ragmenyemeklerive sicak ortamiyla aklimin bir kösesinde kaldi!
0
tat
4
4 yıl önce
taksim
yillarin eskitemedigi, beyoglu'nun yakin geçmisinde buraya beyoglu yapan mekanlardandir zencefil. küçük bahçesi, saglikli yemekleri, enteresan müdavimleri ile kendi yerini yillar boyunca saglamlastirdi. sahibi ferda hanim her ne kadar artik beyoglu'nun eski beyoglu olmadigini ve mekandan ümidini kestigini söylese de ben hala mekani saglikli ve çogunluklu sebzeyemekleriiçin istanbul'un en iyi temsilcilerinden biri olarak görüyorum.

öneri: kisleri klasik, firik pilavlari durak kaçirtan cinsten.
0
fulya
4
4 yıl önce
taksim
rengarenk yemekler - vejetaran mutfagi denilince patates ve kizartma agirlikli yemekler sunuluyor genellikle. zencefil bu yönden farkli, rengarenk sebzeyemeklerivar. kisler çok hosuma gitti. yan masadaki yemyesil lazanyada da gözüm kalmadi degil. zencefili zaten çok severim, çok faydalidir. burasi adiyla bile içimi açti o yüzden. fiyatlar biraz yüksek gibi ama deger bence.
0
ekin
5
4 yıl önce
taksim
öncelikle mekanın güzelliğine değinmek istiyorum, yeşil turuncu pembe temalı müthiş tatlı bi yer, çok da güzel bir bahçesi var sokağa bakan. yemek olarak sebzeli lazanya ve mantarlı patatesli kiş yedik ikisi de çok güzeldi ama kiş ayrı güzeldi.yemekleribeklerken gelen ekmekler ve otlu tereyağı da beni benden aldı. yanında içtiğimiz zencefilli sodalar da başarılıydı, müdavimi olacağım bir vejeteryan restoranı, vejeteryan olan olmayan herkese tavsiye ederim!!!!
0
mcant
4
4 yıl önce
taksim
ispanyol kültüre gittigim yillarda haftada iki gün burada yerdim..uzun aradan sonra tekrar gittigimde lezzetin hiç bozulmadigini gördüm..
küçük boy salata bile oldukça doyurucu yesillik üzerinde bugday, börülce ve pancar var..yemek olarak pazili bulgur köftesi aldim, oldukça lezzetliydi..yemek yaninda zencefilli soda içtim..
vegetaryen oldugu için yemeklerin lezzetsiz oldugunu sanmayin bir et sever olarak buraninyemeklerilezzetli..yemek sonunda minik kovaciklar içinde karanfil, kisnis ve sekerli kisnis getiriyorlar..toplam 40?
#kangurular
0
doymak
4
4 yıl önce
taksim
i̇tiraf etmeliyim ki ben bir etoburum. adanalılığımın hakkını vermeye çalışırım ve sebzelerle ilişkim genellikle garnitür düzeyindedir. ama i̇stanbul foodie club üyeleri, farklı bizi tatlarla tanışmaya teşvik ediyorlar. ve onların öncülüğünde, zencefil‘e bir ziyaret gerçekleştirdik.

zencefil beyoğlu’nun en merkezi noktalarından birinde ve tarihi dokuyu fevkalade güzel koruyarak döşenmiş. yeterince geniş ve ferah ama sıcak ve samimi. burada kendinizi rahat ve huzurlu hissederek yemek yiyebilirsiniz.

genel bir yorum yapmak gerekirse, buranın vejetaryen/veganyemeklerisunması sizi yanıltmasın. yemeklerin hiçbiri yavan değil. yağından, baharatından asla kaçınılmamış ve akılda kalıcı, doyurucu lezzetler yakalanmış. zaten mekan vejetaryen de olmanın avantajını kullanarak, süt ürünlerini yeterince kullanıyor. her yemekte kaliteli bir çizgi yakalamışlar.

havuç çorbası, sebzeli lazanya ve balkabalklı kiş en beğendiğimiz seçenekler oldu. her birini tekrar yemeye değer.

zencefilli bira sunmaları da hoştu. ferahlattı.

fiyatlar biraz yüksekçe ama vejetaryen/vegan odaklı beslenmek istiyorsanız, türkiye’de buna şaşırmamalısınız.

zencefil bu alanda türkiye’nin en köklü lokantalarından biri. ve iyi de iş çıkardıklarını düşünüyorum. hoş bir ortamda, iyi ağırlanıyorsunuz. sağlıklı ve lezzetli yemekler yiyorsunuz. burası, sıklıkla uğramaya değer bir nokta.
0
özge
4
4 yıl önce
taksim
tatli kisnisler.. - zencefil'in lazanyasi, sebzeyemekleriçok meshurdur. ama hesap isteyince küçük kovada gelen beyaz seker kaplamali kisnislere de bayilirim.
0
mert
4
4 yıl önce
taksim
sebzeyemekleri- mekana ilk gittigimde içerideki ortamin öyle olacagini hiç tahmin etmemistim. taksim tarafinda kaliteli bir ortamda sebzeyemekleriyiyebileceginiz ender yerlerden bir tanesi. keyifli bir ortami ve güzel dekoru var; fakat yemek-fiyat dengesinin iyi ayarlanamadigini ve fiyatlarinin biraz yüksek oldugunu düsünüyorum.
0
lokantalarim
3
4 yıl önce
taksim
http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html
tuhaf davranışlarım, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiğinin aksine sebze ve meyveye karşı değilim ben. tatlarını çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayılıyorum. yemeklerinizi ve mutfağınızı renklendirmek istiyorsanız, mutlaka bol bol sebze pişiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrıca bu gıdaların sağlıklı olduğu da su götürmez bir gerçek. sağlığına dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancıma göre sebze, "esas" yemeğe tat veren bir şey ve yaşamımızda kaçınılmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta. yer yer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince soğan sarmısakla pişirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karşı olduğum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamışsınızdır. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diğer tüm safsataları gerçekten umurumda değil. bu konuyu uzun uzadıya tartışacak değilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu olduğunda benim hakkımda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenliğe karşıyım (çok sevdiğim sebzeobur arkadaşlarım var, yanlış anlaşılmasın, kavrama karşıyım, onlara değil.) 2-tavuk bir yemek değildir. (yine yanlış anlaşılmasın, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki değişmez fikrim dışında, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemeğini denemeye varım, bana söylenecek her fikri önyargım olmadan kabullenmeye hazırım.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacağım da ondan. müdavimi değilim bu lokantanın, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farklı tatların keyfine varıyorum. yukarıda yaptığım girizgahta sergilediğim düşüncelerimin aksine, çok da hoşuma gidiyor. zaten yanlış anlamıyorsam zencefil kendini sağlıklı yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekanı olarak değil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalnız gördüğüm kadarıyla kırmızı etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detaylı bir tahkikat yapma girişimim olmadı bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptığım gibi, mekanın bende yarattığı izlenimleri sizinle paylaşmakla yetineceğim, dört başı mamur bir "background" araştırması yapmayacağım. okuyup nasıl hareket edeceğiniz, her zaman olduğu gibi yine size kalmış.

doksanlı yıllardan aklımda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapı sokak'ta sağlıklı yemekler yapan lokanta. bu mekanın adı zencefil miydi? başka bir şey miydi? gerçekten, süngere dönmüş beynim ve çoğunu kaybettiğim gri hücrelerimle bunun yanıtını vermem pek mümkün değil. günümüzde fransız kültür ile aksanat arasındaki sokaktan gidip sola saptığınızda karşınıza çıkan kurabiye sokak'ta ziyaret ettiğim zencefil'in atası, seneler önce hayal kahvesi'nin civarında yemek yediğim yer miydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. anımsadığım: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karşı şeritte bir dükkan iken zaman içinde yer değiştirdi ve bugünkü konumuna yerleşiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergilediği için emin olamıyorum.

zencefil'in bahçesine hastayım; özellikle küresel ısınmanın ortadan kaldırdığı kış mevsiminin yerine i̇stanbul'u etkisi altına alan limonata kıvamında daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanılır hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyalı tahta masalara, sandalyelere bakmak, tuğla duvarları incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrıca mekanın içi de insanı sarıp kucaklayan bir samimiyet taşıyor. bir önceki yazımda sırçacı 14 hakkında söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burası için sarfedebilirim rahatlıkla. sıcak ve dost canlısı bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zıt bir servis anlayışı olduğunu söylersem şaşırırsınız büyük olasılıkla. ama öyle! garsonların suratları az önce bir cenaze kaldırılmış gibi bir ifade taşıyor. sessiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. i̇nsan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düşünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabileceğine inanıyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insanı olmamdan mütevellit, her gidişimde günün çorbası neyse sipariş ediyorum. ezogelin ve tarhana aklımda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtiğimi, ama tarhanın akıllara zarar olduğunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin başarılı olduğunu vurgulamak lazım. bu meret her yerde yenmez bana kalırsa, ama zencefil'de tadına bakılabilir. öte yandan pırasalı kiş denenyemeklerigerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pırasanın aynı cümlede olması her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayıldım, gerçekten beni benden aldı yerken. i̇çindeki peynir, beşamel sos, pırasanın uyumu ve kıvamı unutulmazlar arasına soktu bu yemeği. yine pırasalı tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmış,her şeyi kararında bir yemekti. bu ikisi ile karşılaştığınızda gözünüz kapalı sipariş edebilirsiniz bana kalırsa. bunun dışında ege yahnisi denen, enginar ve börülceden müteşekkil yemeğin tadına baktım. zeytinyağlı familyasından ve açık konuşuyorum, insanı hayatta soğutan bir tadı vardı. zaten bir kaşık aldım. bu blogun sayfalarında hiç benden duymadınız bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazılı köfte, rezeneli kuru fasülye, fırında ıspanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu aş gibi yemeklerin yanı sıra, sağlıklı soslarla üretilmiş makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidişlerimde bu "pasta"lardan tatmış ve beğenmiştim. rahatlıkla yiyebilirsiniz. i̇çecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birası denedim, birada pek iş yoktu açık konuşmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatığım kadarıyla lokantanın politikası yemeklere hiç tuz koymamak. bunu eleştirmemek lazım bana kalırsa. i̇lk lokmayı alınca şaşırmayın.

2- yazının başında "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttiğim kısım tabii ki bir şakaydı (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asık suratlı çalışanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insanı öğürten, zaman zaman da hayran bırakan yemeklerden oluşan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.

zencefil cafe
kurabiye sk. no: 3 beyoğlu


-----09 apr, 2014-----

http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html

tuhaf davranislarim, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiginin aksine sebze ve meyveye karsi degilim ben. tatlarini çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayiliyorum. yemeklerinizi ve mutfaginizi renklendirmek istiyorsaniz, mutlaka bol bol sebze pisiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrica bu gidalarin saglikli oldugu da su götürmez bir gerçek. sagligina dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancima göre sebze, "esas" yemege tat veren bir sey ve yasamimizda kaçinilmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta. yer yer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince sogan sarmisakla pisirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karsi oldugum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamissinizdir. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diger tüm safsatalari gerçekten umurumda degil. bu konuyu uzun uzadiya tartisacak degilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu oldugunda benim hakkimda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenlige karsiyim (çok sevdigim sebzeobur arkadaslarim var, yanlis anlasilmasin, kavrama karsiyim, onlara degil.) 2-tavuk bir yemek degildir. (yine yanlis anlasilmasin, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki degismez fikrim disinda, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemegini denemeye varim, bana söylenecek her fikri önyargim olmadan kabullenmeye hazirim.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacagim da ondan. müdavimi degilim bu lokantanin, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farkli tatlarin keyfine variyorum. yukarida yaptigim girizgahta sergiledigim düsüncelerimin aksine, çok da hosuma gidiyor. zaten yanlis anlamiyorsam zencefil kendini saglikli yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekani olarak degil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalniz gördügüm kadariyla kirmizi etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detayli bir tahkikat yapma girisimim olmadi bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptigim gibi, mekanin bende yarattigi izlenimleri sizinle paylasmakla yetinecegim, dört basi mamur bir "background" arastirmasi yapmayacagim. okuyup nasil hareket edeceginiz, her zaman oldugu gibi yine size kalmis.

doksanli yillardan aklimda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapi sokak'ta saglikli yemekler yapan lokanta. bu mekanin adi zencefil miydi? baska bir sey miydi? gerçekten, süngere dönmüs beynim ve çogunu kaybettigim gri hücrelerimle bunun yanitini vermem pek mümkün degil. günümüzde fransiz kültür ile aksanat arasindaki sokaktan gidip sola saptiginizda karsiniza çikan kurabiye sokak'ta ziyaret ettigim zencefil'in atasi, seneler önce hayal kahvesi'nin civarinda yemek yedigim yer miydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. animsadigim: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karsi seritte bir dükkan iken zaman içinde yer degistirdi ve bugünkü konumuna yerlesiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergiledigi için emin olamiyorum.

zencefil'in bahçesine hastayim; özellikle küresel isinmanin ortadan kaldirdigi kis mevsiminin yerine istanbul'u etkisi altina alan limonata kivaminda daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanilir hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyali tahta masalara, sandalyelere bakmak, tugla duvarlari incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrica mekanin içi de insani sarip kucaklayan bir samimiyet tasiyor. bir önceki yazimda sirçaci 14 hakkinda söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burasi için sarfedebilirim rahatlikla. sicak ve dost canlisi bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zit bir servis anlayisi oldugunu söylersem sasirirsiniz büyük olasilikla. ama öyle! garsonlarin suratlari az önce bir cenaze kaldirilmis gibi bir ifade tasiyor. sessiiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. insan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düsünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabilecegine inaniyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insani olmamdan mütevellid, her gidisimde günün çorbasi neyse siparis ediyorum. ezogelin ve tarhana aklimda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtigimi, ama tarhanin akillara zarar oldugunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin basarili oldugunu vurgulamak lazim. bu meret her yerde yenmez bana kalirsa, ama zencefil'de tadina bakilabilir. öte yandan pirasali kis denenyemeklerigerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pirasanin ayni cümlede olmasi her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayildim, gerçekten beni benden aldi yerken. içindeki peynir, besamel sos, pirasanin uyumu ve kivami unutulmazlar arasina soktu bu yemegi. yine pirasali tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmis,her seyi kararinda bir yemekti. bu ikisi ile karsilastiginizda gözünüz kapali siparis edebilirsiniz bana kalirsa. bunun disinda ege yahnisi denen, enginar ve börülceden mütesekkil yemegin tadina baktim. zeytinyagli familyasindan ve açik konusuyorum, insani hayatta sogutan bir tadi vardi. zaten bir kasik aldim. bu blogun sayfalarinda hiç benden duymadiniz bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazili köfte, rezeneli kuru fasülye, dirinda ispanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu as gibi yemeklerin yani sira, saglikli soslarla üretilmis makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidislerimde bu "pasta"lardan tatmis ve begenmistim. rahatlikla yiyebilirsiniz. içecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birasi denedim, birada pek is yoktu açik konusmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatigim kadariyla lokantanin politikasi yemeklere hiç tuz koymamak. bunu elestirmemek lazim bana kalirsa. ilk lokmayi alinca sasirmayin.

2- yazinin basinda "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttigim kisim tabii ki bir sakaydi (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asik suratli çalisanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insani ögürten, zaman zaman da hayran birakan yemeklerden olusan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.
0
özzlleemm
4
4 yıl önce
taksim
şirinmi şirin bahçesi ve tasarımı olan bir yer burası. çift taraflı bahçesinin iç kısmında oturdum, tasarımı sizi farklı bi alemde hissettiriyor.yemeklerioldukca kaliteli ve lezzetli. sunumlarıda başarılı. zencefil makarnası çok lezzetliydi. sosu biraz yoğundu sadece. mantarlı püresi ise hafifti. yalnızca fiyat uygulamasını birazcık pahalı buldum okadar.
0
gurmme
4
4 yıl önce
taksim
burada ağırlıklı olarak sebzeyemekleriyapılmakta.çoğu yemekte adını cafeye veren zencefil var. biz zencefilli makarna, ıspanaklı börek ve mücver denedik.

porsiyonları küçük , bu yüzden çok aç gitmeyin.ya da diyetteyseniz,hafif sebzeyemekleriistiyorsanız zencefil tam aradığınız yer :)
tatlı olarak da cheescake’i tavsiye ederiz.limonlu, bol ekşili sevenler için vazgeçilmez olabilir :)

buranın atmosferini de çok seviyorum ,içerisi kiremitlerle kaplı yaz ve kış bahçeleri de var.renkleri de çok canlı ; mavi ve turuncu :)

fiyatlarına gelince biraz pahalı, hatta bazı şeyleri gereğinden fazla pahalı diyebilirim. ancak genel olarak tatmin olacağınızı düşünüyorum.

detaylı yazımız için tıklayınız http://gurm.me/?p=491
0
eda
4
4 yıl önce
taksim
vejeteryan lezzetler sevenler için güzel bir mekan. ben mekanin dekorunu ve atmosferini çok seviyorum. bahçesi gerçekten çok güzel, fakat içiride oturmak da ayri bir keyif. yemek seçenekleri 2 sekilde: bir sabit menü var, salata ya da makarna gibi her gittiginizde yiyebileceginiz. bir de günlük çikan menüler var. bunlari duvarda buluna bir karatahtanin üzerine yaziyorlar. biz de seçimimizi burdan yaptik ve lorlu patlican ile rezeneli börülce söyledik. lorlu patlican tart seklinde yapilmisti. onun lezzetini çok begendik. fakat rezeneli börülce vasat bir lezzetti. bu zencefilde daha önce basima geldi. bazi lezzetleri gerçekten çok güzel oluyor fakat o tadi bütün yemeklerinde tutturamiyor. yemeklerden önce misir ekmegi, zeytinyagi ve sanirim onlarin hazirladigi özel otlar ile karistirilmis margarin cinsi bir yag ile servis ediliyor. fiyatlar bana kalirsa oldukça yüksek. bir tabak rezeneli börülce ve zencefilli soda için 25 tl ödedim.

yine de hem ortamini çok sevdigim için hem de baska yerlerde bulamayacagim degisikyemekleritatmak için burayi tercih ediyorum.
0
yasin
4
4 yıl önce
taksim
sürekli gittiğim ender mekanlardan. bahçesindeki yeşillikler sayesinde yaz aylarında dahi serinliği kaybetmiyor. özellikle 12.30-14.30 saatleri arasındaki yemek menüsü gayet uygun.yemeklerilezzetli. cappuccinosu ve taze sıkılmış portakal suyu vazgeçilmezlerim arasında. portakal suyunun tek eksiği ılık olması ama buzla birlikte servis ettikleri için birkaç dakika içinde soğukluğunu kazanıyor. yemek olarak mücveri ve patlıcanlı böreği tavsiye ederim.
0
oturum aç
hesap oluştur