zencefil


İçinde "yemek" olan yorumlar
4
3.6
can
4
4 yıl önce
taksim
çok farklı sebze yemeklerini beklenmedik derecede lezzetli yiyebilirsiniz. fakat sebzenin yanına side dish olarak söylenebilecek şeyler az. malum sebze olunca doymak için küçük küçük şeyler de olması lazım. i̇ki anayemekistiyorum ben genelde.
0
hüseyin
4
4 yıl önce
taksim
bir aktar dükkanı olarak 1991'de ortaköy'de kapılarını açan zencefil, 1993 yılında beyoğlu kurabiye sokağa taşındığında küçük bir mutfaktan sunduğu sızma zeytinyağı, sebze ve rayihalı otlar üzerine kurulu bir menü ile lokanta olur. günümüzde vejeteryan lokantası olarak hizmet veren mekanda üç farklı oturma yeri mevcut ; bahçe, cam bölme ve kuytu köşe. saat 12.00’ye kadar kahvaltı servisleri devam ediyor. ekmekleri kendi imalatları. burada hiçbir şekilde kızartma yapılmıyor. etyemekisteyenler için sadece bir çeşit tavuk yemeği var. menüde yöresel yemekler de var. yemekler, yazın ve kışın sebzelerin mevsimine göre düzenli olarak değişiyor. salatalarının temel malzemesi kıvırcık marul, roka, taze nane, soya filizi ve maydanoz. her ne kadar bir vejeteryan mekanı olsa da diyet yapanlar için de ideal bir yer zencefil.
0
azra
4
4 yıl önce
taksim
vegan ve vejeteryan yemekler gayet leziz. çeşitler yerinde, yemeği beklerken gelen istah acicilar da yemekler kadar lezzetliydi. vejeteryanlar ya da hafifyemektercih edenler için ideal.
0
ekin
5
4 yıl önce
taksim
öncelikle mekanın güzelliğine değinmek istiyorum, yeşil turuncu pembe temalı müthiş tatlı bi yer, çok da güzel bir bahçesi var sokağa bakan.yemekolarak sebzeli lazanya ve mantarlı patatesli kiş yedik ikisi de çok güzeldi ama kiş ayrı güzeldi. yemekleri beklerken gelen ekmekler ve otlu tereyağı da beni benden aldı. yanında içtiğimiz zencefilli sodalar da başarılıydı, müdavimi olacağım bir vejeteryan restoranı, vejeteryan olan olmayan herkese tavsiye ederim!!!!
0
betül
4
4 yıl önce
taksim
genelde alkol almak için gittiğim, gelen müşteri kitlesi olarak kaliteli bulduğum bir mekan. bahçesini huzurlu bulmanız olası.yemekseçenekleri de tercih edilebilir.
0
doymak
4
4 yıl önce
taksim
i̇tiraf etmeliyim ki ben bir etoburum. adanalılığımın hakkını vermeye çalışırım ve sebzelerle ilişkim genellikle garnitür düzeyindedir. ama i̇stanbul foodie club üyeleri, farklı bizi tatlarla tanışmaya teşvik ediyorlar. ve onların öncülüğünde, zencefil‘e bir ziyaret gerçekleştirdik.

zencefil beyoğlu’nun en merkezi noktalarından birinde ve tarihi dokuyu fevkalade güzel koruyarak döşenmiş. yeterince geniş ve ferah ama sıcak ve samimi. burada kendinizi rahat ve huzurlu hissederekyemekyiyebilirsiniz.

genel bir yorum yapmak gerekirse, buranın vejetaryen/vegan yemekleri sunması sizi yanıltmasın. yemeklerin hiçbiri yavan değil. yağından, baharatından asla kaçınılmamış ve akılda kalıcı, doyurucu lezzetler yakalanmış. zaten mekan vejetaryen de olmanın avantajını kullanarak, süt ürünlerini yeterince kullanıyor. her yemekte kaliteli bir çizgi yakalamışlar.

havuç çorbası, sebzeli lazanya ve balkabalklı kiş en beğendiğimiz seçenekler oldu. her birini tekrar yemeye değer.

zencefilli bira sunmaları da hoştu. ferahlattı.

fiyatlar biraz yüksekçe ama vejetaryen/vegan odaklı beslenmek istiyorsanız, türkiye’de buna şaşırmamalısınız.

zencefil bu alanda türkiye’nin en köklü lokantalarından biri. ve iyi de iş çıkardıklarını düşünüyorum. hoş bir ortamda, iyi ağırlanıyorsunuz. sağlıklı ve lezzetli yemekler yiyorsunuz. burası, sıklıkla uğramaya değer bir nokta.
0
tunç
3
4 yıl önce
taksim
yıllar geçti, yeşil panjurlu ev görünümüyle önünden geçen herkesin aklını çelen zencefil değişmedi. daha önce enfes sıcak şarabı için gittiğim mekana bu kez vejeteryan arkadaşlarlayemekiçin gittim. ancak fiyatlar o kadar gereksiz pahalı ki buraya gelen bütün vejeteryanlar kederden et yemeye başlamıştır bence. lorlu patlıcan, ege yahnisi, enginarlı kiş, sebzeli lazanya ve tatlı olarak balkabaklı pie söyledik. ege yahnisinin içinde börülce, iç bakla, enginar soğan, dereotu ve çok az rezene var. tam anlamıyla canan karatay yemeği. vejeteryanlar bu yemeklerle nasıl mutlu olabiliyor hiçbir zaman anlayamıycam. velhasıl kelam yemeklerin lezzeti iyiydi, ancak bu fiyatlara ve harika ambiyansa ben de arkadaşlarım da buraya bir daha ancak sıcak şarap için geliriz.
0
alper
4
4 yıl önce
taksim
zencefil'in bence en büyük özelliği çok uzun yıllardır vejetaryen lezzetleri bizlere sunmaya devam ediyor olması. i̇stanbul'un belki en eski vejetaryen restoranlarından biri olan bu mekan daha çok et ve kebap üzerine kurulu beslenme alışkanlıkları olan bir ülkede sağlıklı beslenirken de lezzetli birşeyler yiyebileceğimizi gösteriyor. bunu yapabilmesinin sırrı kaliteli malzemeler kullanmasının yanında menüdeki yemeklerin neredeyse hepsinde ufak dokunuşlar yaparak farklı lezzetler yakalıyor olmaları ve aynı kaliteyi devam ettirebilmelerinde.

havuç çorbası, sebzeli lazanya, halep dolma, balkabaklı kiş tavsiye edebileceğim lezzetlerden bir kaç tanesi. menü zaman zaman güncelleniyor ancak deneyimlediğim kadarıyla mekanın kişleri her daim başarılı. yemeklerin en büyük özelliği tamamen doğal malzemeler kullanılıyor olması, dolayısıyla burada yiyeceğiniz herşey lezzetli ve sağlıklı. etten vazgeçemeyenler için pırasalı tavuk alternatifi mevcut. tatlı olarak ben zencefil tatlısını denedim, oldukça hafif bir tatlı. eğer yemeğinizi hoş bir dokunuşla taçlandırmak isterseniz deneyebilirsiniz.

menü zaman zaman farklılık gösterebiliyor, bu yüzden güncel menüyü tahtaya yazıyorlar, sipariş vermeden önce elinizdeki menünün yanında tahtayı da kontrol etmenizde fayda var. fiyatların biraz yüksek olduğunu vurgulamak gerekli, ancak ülkemizde vejetaryen odaklı beslenen insan oranını ve porsiyonların da gayet yeterli olduğunu düşünürsek normal karşılıyorum. 

söz konusuyemekolunca "sağlıklı" ve "doğal" kelimelerinin yanında "lezzetli" ifadesini ekleyebilmek büyük bir başarı. zencefil bence bunu başarabilen ender mekanlardan biri. eğer farklı birşeyleryemekistiyorum ama hem sağlıklı ve doğal olsun, hem de lezzetli olsun diyorsanız zencefil bu utopik amaca ulaşmanızda yardımcı olabilir.
0
mr
3
4 yıl önce
taksim
sağlıklıyemekistiyorsan, vejetaryensen fazla para vermelisin anlayışının temsilcilerinden. müşteri profili, ortam vb kaliteli olabilir de bunlar karın doyurmuyor. menüler normal öyle abartılı falan büyük değil. yemekler lezzet olarak ortalama. öyle fazla bir beklenti içinde olmamak lazım. ancak fiyatlar kalite- performans açısından gereksiz pahalı. parsifal kapanmadan önce buradan açık ara öndeydi.
0
gonca
3
4 yıl önce
taksim
lezzet, mekanin bahce icinde sakin olmasi, vejeteryan ve veganyemekcesitliligi ve kibar servis elemanlariyla hos. ancak 'ana yemek' statusunde olan yemeklerin porsiyonu oldukca kucuk. adeta 2 tane yemeniz gerekiyor. ama 2.yi soylemek istemeyebilirsiniz, zira fiyatlar buna pek elvermiyor. neden bu kadar kucuk, kucuk llmasina ragmen neden bu fiyatlar anlayamadim.
0
sibel
3
4 yıl önce
taksim
taksimde olupta aslinda taksimde degilmissiniz gibi hissettiren, kalabalik ve bol kosusturmacali ortamdan aninda uzaklasabileceginiz bir mekan zencefil. tarzi ve mekanin atmosferi cok guzel, calisanlari ilgili, servisi de basarili ancak yemekler icin ayni seyi soyleyemicem malesef. degisen bir menusu var, cok kisitli secenekler olsa da merak uyandiran lezzetler barindiriyor. ancak tercih ettigimiz yemekler arasinda hicbiri icin hah tamam bu olmus diyemedik. eksili, pazili bulgur kofte, firin mucver ve yine vejeteryan ve kendi seciminiz ile olusturdugunuz bir salata siparis ettik. mucverin yanina yogurt rica ettim, beni kirmadilar. ancak bekledigim lezzeti hic bulamadim, icerisindeki rende kabagin pistiginden bile emin olamadim. kofte goreceli olarak bir tik daha guzeldi ancak biryemekvejeteryan diye tatsiz tutsuz olmamali diye dusunuyorum. bu tarz mekanlarin yurtdisinda gercekten oldukca basarili ornekleri var, menu dar kalabilir ne sunmak istediginize baglidir bu ancak mutfaklari mutlaka ve mutlaka gelistirilmeli. bu hali ile malesef 2.8
0
lokantalarim
3
4 yıl önce
taksim
http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html
tuhaf davranışlarım, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiğinin aksine sebze ve meyveye karşı değilim ben. tatlarını çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayılıyorum. yemeklerinizi ve mutfağınızı renklendirmek istiyorsanız, mutlaka bol bol sebze pişiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrıca bu gıdaların sağlıklı olduğu da su götürmez bir gerçek. sağlığına dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancıma göre sebze, "esas" yemeğe tat veren bir şey ve yaşamımızda kaçınılmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta. yer yer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince soğan sarmısakla pişirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karşı olduğum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamışsınızdır. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diğer tüm safsataları gerçekten umurumda değil. bu konuyu uzun uzadıya tartışacak değilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu olduğunda benim hakkımda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenliğe karşıyım (çok sevdiğim sebzeobur arkadaşlarım var, yanlış anlaşılmasın, kavrama karşıyım, onlara değil.) 2-tavuk biryemekdeğildir. (yine yanlış anlaşılmasın, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki değişmez fikrim dışında, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemeğini denemeye varım, bana söylenecek her fikri önyargım olmadan kabullenmeye hazırım.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacağım da ondan. müdavimi değilim bu lokantanın, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farklı tatların keyfine varıyorum. yukarıda yaptığım girizgahta sergilediğim düşüncelerimin aksine, çok da hoşuma gidiyor. zaten yanlış anlamıyorsam zencefil kendini sağlıklı yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekanı olarak değil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalnız gördüğüm kadarıyla kırmızı etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detaylı bir tahkikat yapma girişimim olmadı bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptığım gibi, mekanın bende yarattığı izlenimleri sizinle paylaşmakla yetineceğim, dört başı mamur bir "background" araştırması yapmayacağım. okuyup nasıl hareket edeceğiniz, her zaman olduğu gibi yine size kalmış.

doksanlı yıllardan aklımda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapı sokak'ta sağlıklı yemekler yapan lokanta. bu mekanın adı zencefil miydi? başka bir şey miydi? gerçekten, süngere dönmüş beynim ve çoğunu kaybettiğim gri hücrelerimle bunun yanıtını vermem pek mümkün değil. günümüzde fransız kültür ile aksanat arasındaki sokaktan gidip sola saptığınızda karşınıza çıkan kurabiye sokak'ta ziyaret ettiğim zencefil'in atası, seneler önce hayal kahvesi'nin civarındayemekyediğim yer miydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. anımsadığım: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karşı şeritte bir dükkan iken zaman içinde yer değiştirdi ve bugünkü konumuna yerleşiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergilediği için emin olamıyorum.

zencefil'in bahçesine hastayım; özellikle küresel ısınmanın ortadan kaldırdığı kış mevsiminin yerine i̇stanbul'u etkisi altına alan limonata kıvamında daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanılır hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyalı tahta masalara, sandalyelere bakmak, tuğla duvarları incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrıca mekanın içi de insanı sarıp kucaklayan bir samimiyet taşıyor. bir önceki yazımda sırçacı 14 hakkında söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burası için sarfedebilirim rahatlıkla. sıcak ve dost canlısı bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zıt bir servis anlayışı olduğunu söylersem şaşırırsınız büyük olasılıkla. ama öyle! garsonların suratları az önce bir cenaze kaldırılmış gibi bir ifade taşıyor. sessiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. i̇nsan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düşünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabileceğine inanıyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insanı olmamdan mütevellit, her gidişimde günün çorbası neyse sipariş ediyorum. ezogelin ve tarhana aklımda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtiğimi, ama tarhanın akıllara zarar olduğunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin başarılı olduğunu vurgulamak lazım. bu meret her yerde yenmez bana kalırsa, ama zencefil'de tadına bakılabilir. öte yandan pırasalı kiş denen yemekleri gerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pırasanın aynı cümlede olması her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayıldım, gerçekten beni benden aldı yerken. i̇çindeki peynir, beşamel sos, pırasanın uyumu ve kıvamı unutulmazlar arasına soktu bu yemeği. yine pırasalı tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmış,her şeyi kararında bir yemekti. bu ikisi ile karşılaştığınızda gözünüz kapalı sipariş edebilirsiniz bana kalırsa. bunun dışında ege yahnisi denen, enginar ve börülceden müteşekkil yemeğin tadına baktım. zeytinyağlı familyasından ve açık konuşuyorum, insanı hayatta soğutan bir tadı vardı. zaten bir kaşık aldım. bu blogun sayfalarında hiç benden duymadınız bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazılı köfte, rezeneli kuru fasülye, fırında ıspanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu aş gibi yemeklerin yanı sıra, sağlıklı soslarla üretilmiş makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidişlerimde bu "pasta"lardan tatmış ve beğenmiştim. rahatlıkla yiyebilirsiniz. i̇çecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birası denedim, birada pek iş yoktu açık konuşmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatığım kadarıyla lokantanın politikası yemeklere hiç tuz koymamak. bunu eleştirmemek lazım bana kalırsa. i̇lk lokmayı alınca şaşırmayın.

2- yazının başında "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttiğim kısım tabii ki bir şakaydı (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asık suratlı çalışanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insanı öğürten, zaman zaman da hayran bırakan yemeklerden oluşan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.

zencefil cafe
kurabiye sk. no: 3 beyoğlu


-----09 apr, 2014-----

http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html

tuhaf davranislarim, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiginin aksine sebze ve meyveye karsi degilim ben. tatlarini çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayiliyorum. yemeklerinizi ve mutfaginizi renklendirmek istiyorsaniz, mutlaka bol bol sebze pisiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrica bu gidalarin saglikli oldugu da su götürmez bir gerçek. sagligina dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancima göre sebze, "esas" yemege tat veren bir sey ve yasamimizda kaçinilmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta. yer yer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince sogan sarmisakla pisirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karsi oldugum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamissinizdir. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diger tüm safsatalari gerçekten umurumda degil. bu konuyu uzun uzadiya tartisacak degilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu oldugunda benim hakkimda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenlige karsiyim (çok sevdigim sebzeobur arkadaslarim var, yanlis anlasilmasin, kavrama karsiyim, onlara degil.) 2-tavuk biryemekdegildir. (yine yanlis anlasilmasin, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki degismez fikrim disinda, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemegini denemeye varim, bana söylenecek her fikri önyargim olmadan kabullenmeye hazirim.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacagim da ondan. müdavimi degilim bu lokantanin, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farkli tatlarin keyfine variyorum. yukarida yaptigim girizgahta sergiledigim düsüncelerimin aksine, çok da hosuma gidiyor. zaten yanlis anlamiyorsam zencefil kendini saglikli yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekani olarak degil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalniz gördügüm kadariyla kirmizi etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detayli bir tahkikat yapma girisimim olmadi bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptigim gibi, mekanin bende yarattigi izlenimleri sizinle paylasmakla yetinecegim, dört basi mamur bir "background" arastirmasi yapmayacagim. okuyup nasil hareket edeceginiz, her zaman oldugu gibi yine size kalmis.

doksanli yillardan aklimda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapi sokak'ta saglikli yemekler yapan lokanta. bu mekanin adi zencefil miydi? baska bir sey miydi? gerçekten, süngere dönmüs beynim ve çogunu kaybettigim gri hücrelerimle bunun yanitini vermem pek mümkün degil. günümüzde fransiz kültür ile aksanat arasindaki sokaktan gidip sola saptiginizda karsiniza çikan kurabiye sokak'ta ziyaret ettigim zencefil'in atasi, seneler önce hayal kahvesi'nin civarindayemekyedigim yer miydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. animsadigim: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karsi seritte bir dükkan iken zaman içinde yer degistirdi ve bugünkü konumuna yerlesiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergiledigi için emin olamiyorum.

zencefil'in bahçesine hastayim; özellikle küresel isinmanin ortadan kaldirdigi kis mevsiminin yerine istanbul'u etkisi altina alan limonata kivaminda daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanilir hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyali tahta masalara, sandalyelere bakmak, tugla duvarlari incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrica mekanin içi de insani sarip kucaklayan bir samimiyet tasiyor. bir önceki yazimda sirçaci 14 hakkinda söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burasi için sarfedebilirim rahatlikla. sicak ve dost canlisi bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zit bir servis anlayisi oldugunu söylersem sasirirsiniz büyük olasilikla. ama öyle! garsonlarin suratlari az önce bir cenaze kaldirilmis gibi bir ifade tasiyor. sessiiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. insan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düsünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabilecegine inaniyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insani olmamdan mütevellid, her gidisimde günün çorbasi neyse siparis ediyorum. ezogelin ve tarhana aklimda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtigimi, ama tarhanin akillara zarar oldugunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin basarili oldugunu vurgulamak lazim. bu meret her yerde yenmez bana kalirsa, ama zencefil'de tadina bakilabilir. öte yandan pirasali kis denen yemekleri gerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pirasanin ayni cümlede olmasi her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayildim, gerçekten beni benden aldi yerken. içindeki peynir, besamel sos, pirasanin uyumu ve kivami unutulmazlar arasina soktu bu yemegi. yine pirasali tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmis,her seyi kararinda bir yemekti. bu ikisi ile karsilastiginizda gözünüz kapali siparis edebilirsiniz bana kalirsa. bunun disinda ege yahnisi denen, enginar ve börülceden mütesekkil yemegin tadina baktim. zeytinyagli familyasindan ve açik konusuyorum, insani hayatta sogutan bir tadi vardi. zaten bir kasik aldim. bu blogun sayfalarinda hiç benden duymadiniz bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazili köfte, rezeneli kuru fasülye, dirinda ispanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu as gibi yemeklerin yani sira, saglikli soslarla üretilmis makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidislerimde bu "pasta"lardan tatmis ve begenmistim. rahatlikla yiyebilirsiniz. içecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birasi denedim, birada pek is yoktu açik konusmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatigim kadariyla lokantanin politikasi yemeklere hiç tuz koymamak. bunu elestirmemek lazim bana kalirsa. ilk lokmayi alinca sasirmayin.

2- yazinin basinda "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttigim kisim tabii ki bir sakaydi (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asik suratli çalisanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insani ögürten, zaman zaman da hayran birakan yemeklerden olusan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.
0
gustovita
4
4 yıl önce
taksim
i̇lk defa bi vejeteryan restauranta gittim açıkçası ve çok zorlandım et seven biri olarak. zaten çıkışta soluğu tantunicide aldım :))
neyse mekan güzel .. özellikle bahçesi yazın keyifli olabilir .. benim gibiler için değil ama vejeteryanlar için menü geniş ve yemekler lezzetli .. i̇kram olarak gelen tereyağı ve zeytinyağı iyi fakat biraz daha erimiş tereyağı gelse güzel olurdu. zencefilli bira var deneyebilirsiniz tadı fena değil.. yemekler güzel ve doyurucu . bal kabaklı mücver fena değil .. sebzeli lazanya daha güzel .. kiş eh işte .. sıcak şarap içebilirsiniz final olarak gayet başarılı .. fiyatlar orta diyebiliriz bazılarına değer ama bazıları pahalı bence .. yemekler 15-25 tl arası genelde .. 4 anayemek5 bira 5 sıcak şarap 230 tl gibi hesap ödedik ..
0
eda
4
4 yıl önce
taksim
vejeteryan lezzetler sevenler için güzel bir mekan. ben mekanin dekorunu ve atmosferini çok seviyorum. bahçesi gerçekten çok güzel, fakat içiride oturmak da ayri bir keyif.yemekseçenekleri 2 sekilde: bir sabit menü var, salata ya da makarna gibi her gittiginizde yiyebileceginiz. bir de günlük çikan menüler var. bunlari duvarda buluna bir karatahtanin üzerine yaziyorlar. biz de seçimimizi burdan yaptik ve lorlu patlican ile rezeneli börülce söyledik. lorlu patlican tart seklinde yapilmisti. onun lezzetini çok begendik. fakat rezeneli börülce vasat bir lezzetti. bu zencefilde daha önce basima geldi. bazi lezzetleri gerçekten çok güzel oluyor fakat o tadi bütün yemeklerinde tutturamiyor. yemeklerden önce misir ekmegi, zeytinyagi ve sanirim onlarin hazirladigi özel otlar ile karistirilmis margarin cinsi bir yag ile servis ediliyor. fiyatlar bana kalirsa oldukça yüksek. bir tabak rezeneli börülce ve zencefilli soda için 25 tl ödedim.

yine de hem ortamini çok sevdigim için hem de baska yerlerde bulamayacagim degisik yemekleri tatmak için burayi tercih ediyorum.
0
zümra
4
4 yıl önce
taksim
taksimin kalabaligindan, karmasasindan sonra burayi bulmak hepsinden uzaklasmak, sakin ve nezih biryemekyemek harikaydi. bahcesi, ic kismi, yemekleri, cesitleri havasi her sey cok guzel. zaten hurriyet gastronomi’den odullu, adini da farkini da duyurmus bir yer burasi.
ucretleri de normal. yemekten once misir ekmegi ve tahilli kekikli ekmek yaninda da zeytinyagi ikram ettiler. ekmekler sicacikti. sebzeli spagetti ile ayran asi corbasi denedik. ve cok guzellerdi!
menude buyuk/kucuk secimi yapilabiliyor. garson bize sormadigi icin direk buyukten saymis. siparis verirken belirtmekte fayda var. cunku porsiyonlar gercekten doyurucu. ayrica siparislerinize ek +4 lira hizmet bedeli aliniyor.
bir seyler icip kitap okumak icin de,yemekicin de mutlaka tekrar ugrayacagim.
0
oturum aç
hesap oluştur