zencefil


selma
4
4 yıl önce
taksim
bir arkadasla daha tanisti mekan - vejeteryan bir arkadasim var. 'seni gel, leziz bir yere götüreyim.' dedim. tabii ben hemen lazanyami siparis verdim, o da kendine uygun olanlari seçti ve oradan çiktigimizda bana tesekkür etti. 'iyi ki getirmissin.' dedi. oraya ne zaman gitse beni arar senin mekandayim diye. beni heveslendirir; ama pek zamanlarimiz kesismese de böyle bir mekana tesekkürler.
0
mekangurme
4
4 yıl önce
taksim
‘’i̇stiklalin arka sokağında koşuşturmadan uzak, sevimli bahçesi ve hoş atmosferi ile sık sık gidilesi bir mekan’’ bu cümle bir arkadaşıma aitti ve bu cümleyi duyduktan sonra mekana gitmem çok uzun sürmedi. beyoğlu’nun kalabalığından bunaldığım bir günde arkadaşımın bu cümlesi aklıma geldi ve zencefilin yolunu tuttum.
0
sibel
3
4 yıl önce
taksim
taksimde olupta aslinda taksimde degilmissiniz gibi hissettiren, kalabalik ve bol kosusturmacali ortamdan aninda uzaklasabileceginiz bir mekan zencefil. tarzi ve mekanin atmosferi cok guzel, calisanlari ilgili, servisi de basarili ancak yemekler icin ayni seyi soyleyemicem malesef. degisen bir menusu var, cok kisitli secenekler olsa da merak uyandiran lezzetler barindiriyor. ancak tercih ettigimiz yemekler arasinda hicbiri icin hah tamam bu olmus diyemedik. eksili, pazili bulgur kofte, firin mucver ve yine vejeteryan ve kendi seciminiz ile olusturdugunuz bir salata siparis ettik. mucverin yanina yogurt rica ettim, beni kirmadilar. ancak bekledigim lezzeti hic bulamadim, icerisindeki rende kabagin pistiginden bile emin olamadim. kofte goreceli olarak bir tik daha guzeldi ancak bir yemek vejeteryan diye tatsiz tutsuz olmamali diye dusunuyorum. bu tarz mekanlarin yurtdisinda gercekten oldukca basarili ornekleri var, menu dar kalabilir ne sunmak istediginize baglidir bu ancak mutfaklari mutlaka ve mutlaka gelistirilmeli. bu hali ile malesef 2.8
0
barış
5
4 yıl önce
taksim
çok sıcak, şirin bir mekan. menünün farklı olarak kara tahtada herkesin rahatça göreceği şekilde yazılması güzel bir hareket. sebze severler için harikulade bir mekan. her açıdan olumlu not alan bir işletme.
0
lokantalarim
3
4 yıl önce
taksim
http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html
tuhaf davranışlarım, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiğinin aksine sebze ve meyveye karşı değilim ben. tatlarını çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayılıyorum. yemeklerinizi ve mutfağınızı renklendirmek istiyorsanız, mutlaka bol bol sebze pişiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrıca bu gıdaların sağlıklı olduğu da su götürmez bir gerçek. sağlığına dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancıma göre sebze, "esas" yemeğe tat veren bir şey ve yaşamımızda kaçınılmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta. yer yer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince soğan sarmısakla pişirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karşı olduğum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamışsınızdır. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diğer tüm safsataları gerçekten umurumda değil. bu konuyu uzun uzadıya tartışacak değilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu olduğunda benim hakkımda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenliğe karşıyım (çok sevdiğim sebzeobur arkadaşlarım var, yanlış anlaşılmasın, kavrama karşıyım, onlara değil.) 2-tavuk bir yemek değildir. (yine yanlış anlaşılmasın, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki değişmez fikrim dışında, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemeğini denemeye varım, bana söylenecek her fikri önyargım olmadan kabullenmeye hazırım.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacağım da ondan. müdavimi değilim bu lokantanın, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farklı tatların keyfine varıyorum. yukarıda yaptığım girizgahta sergilediğim düşüncelerimin aksine, çok da hoşuma gidiyor. zaten yanlış anlamıyorsam zencefil kendini sağlıklı yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekanı olarak değil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalnız gördüğüm kadarıyla kırmızı etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detaylı bir tahkikat yapma girişimim olmadı bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptığım gibi, mekanın bende yarattığı izlenimleri sizinle paylaşmakla yetineceğim, dört başı mamur bir "background" araştırması yapmayacağım. okuyup nasıl hareket edeceğiniz, her zaman olduğu gibi yine size kalmış.

doksanlı yıllardan aklımda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapı sokak'ta sağlıklı yemekler yapan lokanta. bu mekanın adı zencefil miydi? başka bir şey miydi? gerçekten, süngere dönmüş beynim ve çoğunu kaybettiğim gri hücrelerimle bunun yanıtını vermem pek mümkün değil. günümüzde fransız kültür ile aksanat arasındaki sokaktan gidip sola saptığınızda karşınıza çıkan kurabiye sokak'ta ziyaret ettiğim zencefil'in atası, seneler önce hayal kahvesi'nin civarında yemek yediğim yer miydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. anımsadığım: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karşı şeritte bir dükkan iken zaman içinde yer değiştirdi ve bugünkü konumuna yerleşiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergilediği için emin olamıyorum.

zencefil'in bahçesine hastayım; özellikle küresel ısınmanın ortadan kaldırdığı kış mevsiminin yerine i̇stanbul'u etkisi altına alan limonata kıvamında daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanılır hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyalı tahta masalara, sandalyelere bakmak, tuğla duvarları incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrıca mekanın içi de insanı sarıp kucaklayan bir samimiyet taşıyor. bir önceki yazımda sırçacı 14 hakkında söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burası için sarfedebilirim rahatlıkla. sıcak ve dost canlısı bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zıt bir servis anlayışı olduğunu söylersem şaşırırsınız büyük olasılıkla. ama öyle! garsonların suratları az önce bir cenaze kaldırılmış gibi bir ifade taşıyor. sessiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. i̇nsan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düşünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabileceğine inanıyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insanı olmamdan mütevellit, her gidişimde günün çorbası neyse sipariş ediyorum. ezogelin ve tarhana aklımda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtiğimi, ama tarhanın akıllara zarar olduğunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin başarılı olduğunu vurgulamak lazım. bu meret her yerde yenmez bana kalırsa, ama zencefil'de tadına bakılabilir. öte yandan pırasalı kiş denen yemekleri gerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pırasanın aynı cümlede olması her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayıldım, gerçekten beni benden aldı yerken. i̇çindeki peynir, beşamel sos, pırasanın uyumu ve kıvamı unutulmazlar arasına soktu bu yemeği. yine pırasalı tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmış,her şeyi kararında bir yemekti. bu ikisi ile karşılaştığınızda gözünüz kapalı sipariş edebilirsiniz bana kalırsa. bunun dışında ege yahnisi denen, enginar ve börülceden müteşekkil yemeğin tadına baktım. zeytinyağlı familyasından ve açık konuşuyorum, insanı hayatta soğutan bir tadı vardı. zaten bir kaşık aldım. bu blogun sayfalarında hiç benden duymadınız bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazılı köfte, rezeneli kuru fasülye, fırında ıspanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu aş gibi yemeklerin yanı sıra, sağlıklı soslarla üretilmiş makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidişlerimde bu "pasta"lardan tatmış ve beğenmiştim. rahatlıkla yiyebilirsiniz. i̇çecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birası denedim, birada pek iş yoktu açık konuşmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatığım kadarıyla lokantanın politikası yemeklere hiç tuz koymamak. bunu eleştirmemek lazım bana kalırsa. i̇lk lokmayı alınca şaşırmayın.

2- yazının başında "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttiğim kısım tabii ki bir şakaydı (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asık suratlı çalışanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insanı öğürten, zaman zaman da hayran bırakan yemeklerden oluşan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.

zencefil cafe
kurabiye sk. no: 3 beyoğlu


-----09 apr, 2014-----

http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/04/zencefil.html

tuhaf davranislarim, insanlara biraz sert gelen söylemim ve etobur tipimin gösterdiginin aksine sebze ve meyveye karsi degilim ben. tatlarini çok sevmiyorum belki, ama bu yiyeceklerin özellikle renklerine bayiliyorum. yemeklerinizi ve mutfaginizi renklendirmek istiyorsaniz, mutlaka bol bol sebze pisiriniz ve meyveyi diyetinizden hiçbir zaman eksik etmeyiniz. ayrica bu gidalarin saglikli oldugu da su götürmez bir gerçek. sagligina dikkat eden herkesin yolu, sebze-meyve kültüründen geçecektir elbette ki. öte yandan, benim inancima göre sebze, "esas" yemege tat veren bir sey ve yasamimizda kaçinilmaz bir yere sahip. vazgeçilmez adeta. yer yer çok lezzetli de olabilir. (fakat beni de yeterince sogan sarmisakla pisirirseniz, ben de lezzetli olurum sevgili okurlar) benim karsi oldugum esas mesele vejetaryenlik; bunu anlamissinizdir. ve sevgili dostlar, vejetaryenlerin harika felsefeleri, neden et yemedikleri ve diger tüm safsatalari gerçekten umurumda degil. bu konuyu uzun uzadiya tartisacak degilim burada. sevmiyorum ! yeme-içme sözkonusu oldugunda benim hakkimda bilmeniz gereken iki mesele var: 1-vejetaryenlige karsiyim (çok sevdigim sebzeobur arkadaslarim var, yanlis anlasilmasin, kavrama karsiyim, onlara degil.) 2-tavuk bir yemek degildir. (yine yanlis anlasilmasin, tavuk yiyorum. mecburen) bu iki degismez fikrim disinda, her ülkenin mutfak kültürünü ve her yemegini denemeye varim, bana söylenecek her fikri önyargim olmadan kabullenmeye hazirim.

neden mi böyle girdim lafa? zencefil'i anlatacagim da ondan. müdavimi degilim bu lokantanin, tahmin edersiniz, ama senede birkaç defa ziyaret edip farkli tatlarin keyfine variyorum. yukarida yaptigim girizgahta sergiledigim düsüncelerimin aksine, çok da hosuma gidiyor. zaten yanlis anlamiyorsam zencefil kendini saglikli yemekler yapan bir lokanta olarak konumluyor, bir vejetaryen mekani olarak degil. zira burada tavuklu yemekler mevcut. yalniz gördügüm kadariyla kirmizi etin esamesi okunmuyor, lakin bu konuda detayli bir tahkikat yapma girisimim olmadi bugüne dek. yine bendeniz, her zaman yaptigim gibi, mekanin bende yarattigi izlenimleri sizinle paylasmakla yetinecegim, dört basi mamur bir "background" arastirmasi yapmayacagim. okuyup nasil hareket edeceginiz, her zaman oldugu gibi yine size kalmis.

doksanli yillardan aklimda kalan bir görüntü var: büyükparmakkapi sokak'ta saglikli yemekler yapan lokanta. bu mekanin adi zencefil miydi? baska bir sey miydi? gerçekten, süngere dönmüs beynim ve çogunu kaybettigim gri hücrelerimle bunun yanitini vermem pek mümkün degil. günümüzde fransiz kültür ile aksanat arasindaki sokaktan gidip sola saptiginizda karsiniza çikan kurabiye sokak'ta ziyaret ettigim zencefil'in atasi, seneler önce hayal kahvesi'nin civarinda yemek yedigim yer miydi? bunu gerçekten bilemiyorum. bilenler bu soruyu cevaplarlar herhalde. animsadigim: zencefil, önce kurabiye sokak'ta karsi seritte bir dükkan iken zaman içinde yer degistirdi ve bugünkü konumuna yerlesiverdi. daha öncesi hayli flu bir görüntü sergiledigi için emin olamiyorum.

zencefil'in bahçesine hastayim; özellikle küresel isinmanin ortadan kaldirdigi kis mevsiminin yerine istanbul'u etkisi altina alan limonata kivaminda daimi bahar, bu bahçeyi sürekli kullanilir hale getirdi. orada oturmak, rengarenk boyali tahta masalara, sandalyelere bakmak, tugla duvarlari incelemek, sokaktan gelip geçenleri diziklemek büyük bir keyif. ayrica mekanin içi de insani sarip kucaklayan bir samimiyet tasiyor. bir önceki yazimda sirçaci 14 hakkinda söylediklerime benzer birkaç kelimeyi de burasi için sarfedebilirim rahatlikla. sicak ve dost canlisi bir görüntüsü var. bu görüntüyle yüzseksen derece zit bir servis anlayisi oldugunu söylersem sasirirsiniz büyük olasilikla. ama öyle! garsonlarin suratlari az önce bir cenaze kaldirilmis gibi bir ifade tasiyor. sessiiz, sakin, üzüntülü ve mutsuzlar. insan ister istemez "sürekli sebze mi yiyorlar?" diye düsünmeden edemiyor.çünkü ben sadece sürekli sebze yiyenlerin bu kadar üzüntülü olabilecegine inaniyorum.

neler mi, yedim? bir defa çorba insani olmamdan mütevellid, her gidisimde günün çorbasi neyse siparis ediyorum. ezogelin ve tarhana aklimda kalanlar. ezogelini keyif alarak içtigimi, ama tarhanin akillara zarar oldugunu söyleyebilirim. mercimek köftesinin basarili oldugunu vurgulamak lazim. bu meret her yerde yenmez bana kalirsa, ama zencefil'de tadina bakilabilir. öte yandan pirasali kis denen yemekleri gerçekten on numara sevgili okurlar. alp artam ve pirasanin ayni cümlede olmasi her ne kadar "oksimoron" gibi dursa da, bayildim, gerçekten beni benden aldi yerken. içindeki peynir, besamel sos, pirasanin uyumu ve kivami unutulmazlar arasina soktu bu yemegi. yine pirasali tavuk, benzer bir üslupla yorumlanmis,her seyi kararinda bir yemekti. bu ikisi ile karsilastiginizda gözünüz kapali siparis edebilirsiniz bana kalirsa. bunun disinda ege yahnisi denen, enginar ve börülceden mütesekkil yemegin tadina baktim. zeytinyagli familyasindan ve açik konusuyorum, insani hayatta sogutan bir tadi vardi. zaten bir kasik aldim. bu blogun sayfalarinda hiç benden duymadiniz bunu ama, gerçekten "nefret ettim". mekanda pazili köfte, rezeneli kuru fasülye, dirinda ispanak, kerevizli bulgur, halep dolma, nohutlu as gibi yemeklerin yani sira, saglikli soslarla üretilmis makarna türü yiyecekler de mevcut. daha önceki gidislerimde bu "pasta"lardan tatmis ve begenmistim. rahatlikla yiyebilirsiniz. içecek olarak zencefilli limonata ve zencefil birasi denedim, birada pek is yoktu açik konusmak gerekirse, ama limonata güzeldi.

son olarak iki not:

1- anlatigim kadariyla lokantanin politikasi yemeklere hiç tuz koymamak. bunu elestirmemek lazim bana kalirsa. ilk lokmayi alinca sasirmayin.

2- yazinin basinda "sebze ve meyveleri renklerinden ötürü seviyorum", diye belirttigim kisim tabii ki bir sakaydi (anlayamayanlar için)

sözün özü, sevgili okurlar, çok güzel bir mekan, asik suratli çalisanlar, nispeten yüksek fiyatlar, bazen insani ögürten, zaman zaman da hayran birakan yemeklerden olusan tuhaf bir bulamaç sizi ilgilendiriyorsa buraya gidin.
0
cic
5
4 yıl önce
taksim
her şeyi oldukça doyurucu ve lezzetli olan tamamen vejetaryen yemekler servis eden mekan. kış aylarında sırf sıcak şarabı için gidilir. ben ginger beer için de tercih ediyorum. i̇çi de oldukça sevimli. i̇stanbul'da yaşayan yabancıların uğrak mekanlarından ayrıca. bin defa gitsem sıkılmam.
0
duygu
4
4 yıl önce
taksim
farkli lezzetleri bir arada bulabileceginiz, ilginc ve hos bir mekan. fiyatlar ortalamanin uzerinde.
0
begüm
4
4 yıl önce
taksim
vejetaryen ağırlıklı yemekleriyle sebze sevmeyene bile sevdirecek bir yer. çok sıcak bir dekorasyona sahip,, hele o taş duvarlarla çevrili bahçesi bir harika. başlangıçta kendi yaptıkları ekmeklerle birlikte bir yağ sunuyorlar. dikkat edin ekmek ve yağ ile doyarsınız o kadar lezzetli :) posiyonlar oldukça doyurucu, farklı şeyler söyleyip 2-3 kişi paylaşırsanız daha çok lezzetin tadına bakmış olursunuz.ben mücverine bayıldımmm :) tek olumsuzluğu fiyatlar biraz yüksek kalıyor ama bu lezzete değermi derseniz bence değer.mutlaka bir şans verin
0
ısıl
5
4 yıl önce
taksim
zencefil.. sizi alır rüyalara götürür.okadar sıcak o kadar güzel bir ortam ki burası. taş duvarı genişliği, çalışanları, hele yemekleri. çorbaları muhtesem salataları da öyle. vejeteryan olmayanlar için bile muhteşem burası. sebzeli lazanya firik pilavı kişleri herşeyi ile her zaman gittiğimiz taksimin en güzel yeri
0
esra
5
4 yıl önce
taksim
sebze salatasi ve ekmekler - yedigim en güzel salata ve ekmekti galiba ! sebze salatasi çok ayri bir lezzet, salata sevmeyenler bile bayilacaktir. ekmekler keske ayri olarak satilsa çok lezzetli!
0
livornesi
2
4 yıl önce
taksim
taksim için güzel, sakin, bahçeli mekanlardan birisi. vegan, vejeteryan olmamama rağmen taksim'e çıktığımda oturduğum mekanlardan, gelen müsteri profili, kitlesi de iyi ama fiyat konusunda yüksek bulduğum mekanlardan birisi.
0
özzlleemm
4
4 yıl önce
taksim
şirinmi şirin bahçesi ve tasarımı olan bir yer burası. çift taraflı bahçesinin iç kısmında oturdum, tasarımı sizi farklı bi alemde hissettiriyor. yemekleri oldukca kaliteli ve lezzetli. sunumlarıda başarılı. zencefil makarnası çok lezzetliydi. sosu biraz yoğundu sadece. mantarlı püresi ise hafifti. yalnızca fiyat uygulamasını birazcık pahalı buldum okadar.
0
gurmme
4
4 yıl önce
taksim
burada ağırlıklı olarak sebze yemekleri yapılmakta.çoğu yemekte adını cafeye veren zencefil var. biz zencefilli makarna, ıspanaklı börek ve mücver denedik.

porsiyonları küçük , bu yüzden çok aç gitmeyin.ya da diyetteyseniz,hafif sebze yemekleri istiyorsanız zencefil tam aradığınız yer :)
tatlı olarak da cheescake’i tavsiye ederiz.limonlu, bol ekşili sevenler için vazgeçilmez olabilir :)

buranın atmosferini de çok seviyorum ,içerisi kiremitlerle kaplı yaz ve kış bahçeleri de var.renkleri de çok canlı ; mavi ve turuncu :)

fiyatlarına gelince biraz pahalı, hatta bazı şeyleri gereğinden fazla pahalı diyebilirim. ancak genel olarak tatmin olacağınızı düşünüyorum.

detaylı yazımız için tıklayınız http://gurm.me/?p=491
0
pınar
4
4 yıl önce
taksim
yemekler çok lezzetli sebzeli lazantası enfes, zencefilli birası da başarılı ama mekan soğuk ☃️❄️ bildiğin buz gibi bir ısıtma sistemi kurulması şart ?
0
fuat
4
4 yıl önce
taksim
taksimin en ferah ortamına ve dekoruna sahip mekânı burası

maddeler halinde değerlendirirsek
✅ çok şık ve rahat bir ortamı var
✅ menüsü oldukça sade
✅ vejetaryen ağırlıklı bir menüsü var
✅ mezeleri mevcut (kızarmış ekmek sepeti ve hafif bir yağ)
❌ mantarlı patates püresi denedim, baharatı bira eksikti (18,5₺)
❌ makarnası oldukça güzeldi

? tavsiyem: kapatılmış bahçe bölümünde oturmanız
0
oturum aç
hesap oluştur