velvet cafe

velvet cafe, galata'nın alt tarafında küçük sayılabilecek bir mekan ama manevi anlamda epey büyük. tarihi kahve fincanlarından bilahare bahsedeceğim fakat her canlı bu un helvasını tatmalı, sıcak ve bol tarçınlı. haliyle hastasıyız.

mekan sahiplerinin samimiyeti ve sıcaklığı hızlı servis hizmetiyle değişik kahve fincanlarıyla insanın içini ısıtan salaş evinizi araymıyacak bir mekan???

un helvası övüldüğü kadar guzel. portakal suyu gerçekten taze sıkılmıştı ancak sıcaktı. mekan hoş ancak ufak. fiyatlar ortalama uygunlukta.

minicik ama cok sicak bir yer. calisanlar ya cok mutlu ya da cok guleryuzlu. once fincanlarin hikayesini kisaca anlatip sizin tercihinizi soruyorlar. un helvasi inanilmaz guzel. annemimkinden iyisini bir tek burada yedim. tek dezavantaji cok ufak bir yer oldugu icin acikta kalabilirsiniz.

sanki evimizmiş gibi huzurlu bir ortamdı velvet. arkadaşımla gittiğimizde kalabalık olmasına rağmen bu konforu bize yaşattı üstelik! çalışanların hizmeti, güler yüzü, sunumu, cafe'nin ortamı; kısacası her şeyi görülmeye ve yaşanmaya değer bir mekan. kaldığımız süre boyunca hiçbir şeyden rahatsızlık duymadık. müdavimi olunacak mekanlardan...

bir cafe nasil yuzlerce kisi tarafindan verilen oyla 4.9 puana sahip olabilir ne ozelligi varmis diye merak ettim ve 3 arkadasimla beraber haftaici gunduz buraya gittim.cafe kucuk olmasina ragmen cok ozenli dekore edilmis.kahveyi sunacaklari fincani sizin secmenizi istiyorlar.iceride yeni pisen helvanin ve limonlu kekin kokusundan baska bir koku almiyorsunuz.caylari cok lezzetli,keklero cok lezzetli,kahve sunumu cok zarif.saatlerce oturup sohbet etmek icin ideal bir yer.bundan sonra uzun uzun sohbet edecegim arkadaslarimla buraya gelecegim

hangi kahve bardağıyla içmek istiyorsanız tepsiyle size getirip tasarımlarını anlatarak sizlerin istediği içeceği getiriyorlar. fiyatları gayet güzel mekanın biraz daha büyük olmasını isterdim. böyle samimi evet ama yer bulamayınca üzüleceğim bir mekan olurdu şahsen. benim bulunduğum saatlerde iki kişi oturamamisti. helvaları tek kelimeyle harikaydı . tarçının helvayla karışımı çok hoş olmuş.

zomato'nun evime kadar gonderdigi leziz mi leziz çekle gidilen her yer benim icin elestiriye kapali oluyor genelde?? velvet da bunlardan biri!! cok aradim bulmak icin elimde navisyonla hatta ugruna sarjim bitti amaaa vazgecmek yok deyip sonunda buldum onu!? daha iceri girmeden kapinin onundeki sevimli minik masa sandalyeler,ruzgar gulu,ufak ama ozenle hazirlanmis detaylar cok ilgimi cekti ve iceri adim attigim anda da mis gibi tereyag kokusu los isiklari oldukca ilginc-vintage&modern havasiyla velvet adi gibi kadifemsi geldi bana, tam da vize donemi ruhumu oksadi diyebilirim:))) erikli turtaya dayanamayip,bir de cay soyledim; tek kelimeyle enfesti! bukadar mi taze olursun,ayip?? kaymakli irmik helvasi buranin favori tatlisiymis sanirsam ama, erikli beni daha cok heyecanlandirdi?? dekoratif amacli eski fincanlar, giderken not birakabileceginiz koccaman bi defter, 4 5 masali minicik bu cafeye kesinlikle ugrayin derim☺❤

bi yere ikinci kez gitmek icin en cok sunulan hizmet ve menu onemli bence. burda da herkes inanilmaz ilgiliydi bizimle. ne zaman yolum dusse ugrayacagim, herkes isini severek yapiyor bu da verilen hizmete yiyeceklere ayri lezzet katiyor. mutlu ayriliyorsunuz mekandan. eskiyi seven sicak bir ortam arayanlar mutlaka ugramali! (un helvasi super)

nasil sevdim bu mekani anlatamam, suan bu yorumu yazarken bile geri donme hissi uyandiran; hikayesi, samimi ortami, son derece kibar sahibeleri ve calisanlari ile sicacik bir ev ortami yaratmislar. bunca zaman listemde olup da gitmedigim icin kizdim kendime, uzun zamandir boyle hissettiren bir kafe olamadi cunku. fiyatlari oldukca makul, ve bu makul fiyatlar karsisinda adeta sizi mahcup eden bir servis goruyorsunuz ve tabi son derece kaliteli urunler tadiyorsunuz. bir un helvasi ne kadar lezzetli olabilirki demeyin ben gibi, son zamanlarda yediginiz en hafif ve leziz tatli olabilir ansizin; tabiki velvet'in unlu helvasina ithafen soyluyorum bunu :) yanina soyledigimiz yasemin-elma cayi da, demlik demlik soylenecek kadar lezzetli idi; sunumlardan bahsetmiyorum bile son derece zarif ve ozenli oldugunu fotograflardan gorebilirsiniz. turk kahvesi konusunda iddali olan velvet, size once 4-5 fincan alternatifi sunuyor, hepsinin ozelliklerini anlatarak kahveniz icin birini secmenizi rica ediyor. fotografta gordugunuz turk kahvesi fincani italyan stili ve 50 yaslarinda. bu sunumu kesinlikle goz boyamak yada ayri bir tarz olusturmak icin degil yaptiklari ise bagliliktan ve atalarina duyduklari saygidan bu sekilde devam ettiriyorlar, hikayelerine goz atarsaniz ve minik samimi kafelerinj ziyaret ederseniz beni cok daha iyi anlayacaginizi dusunuyorum. yolunuzu galataya dusurun, velvet'i mutlaka ziyaret edin; hem dogal ve taze lezzetleri ile kendinizi simartin hem de gecmise yolculuk yapin bu guzel mekanda.

kucuk cok tatlı bir yer. serpme kahvaltısında degisik receller bir yana zahter bagaratı bile var, zeytinyagıyla harika oluyor. servisi biraz yavas ama degiyor. ekmekleride cok guzel. i̇rmik helvasını her zaman tercih ederim ama un helvalarıda fena olmamıs en meshur tatlılarından zaten. kahvaltı icin herkese oneriyorum.

hem mekanın güzelliği hem çalışanların güler yüzlülüğü hem de yiyeceklerin muhteşem tatları daha ne olsun ?????? özellikle un helvasına ba yil dimm ?

1950'lerin pera'si..herseyin ve herkesin daha içten ve daha saygili oldugu yillar..
hemen her milletten ve inançtan insanin birbirlerine selam vermekten mutluluk duydugu bir pera..günlük kosusturmalarin henüz o kadar yayginlasmadigi, insanlarin kendilerine zaman ayirarak bir fincan çay veya kahve esliginde aksamüstü sohbetleriyle vakitlerini lezzetlendirdigi günler..o günler çoktan geçti maalesef ki ama eger ki o günlere özlem duyuyorsaniz benim gibi, eger ki keske o yillarda yasasaydim diyorsaniz ve siz de bir fincan sicak çay esliginde bir anligina da olsa o günlerin anilar ve yasanmisliklarla dolu pera'sina dönüs yapmak isterseniz, bir kez olsun galata kulesi'nin hemen karsisinda kule çikmazi'ndaki bu küçük ve hassas cafe'ye mutlaka adim atin..kendinize hepsi o günlerden kalma bir çay fincani seçin, mutlaka bir tane un helvasi siparis edin ve ardindan gözlerinizi kapatin ve kendinizi, arka fonda çalan hafif fransizca parçalarin esliginde anilariniza kollarina birakin..gözlerinizi açtiginizda o günden kalan hatira defterlerine göz gezdirin ya da mekani süsleyen eski radyolara dokunun..yalniz çikista dikkat edin..benim gibi kendinizi o havaya fazla kaptirip çikista sait faik veya özdemir asaf ile karsilasacaginizi düsünürseniz hayal kirikligina ugrayabilirsiniz..rüya bitmistir çünkü ve siz 2010'lardasinizdir..yine de o kisa süreyi lezzetlendirdigi için tesekkürler velvet cafe..iyi ki varsiniz, umarim da hep ayni çizgide devam edersiniz..


-----06 oct, 2014-----

"fincan tercihiniz? çekoslavakya 1967 mi polonya 1972 mi tercih ederdiniz?" eger bu soru sizin için hiçbir anlam ifade etmiyorsa yazinin devamini da okumaniza gerek yok, çünkü velvet cafe'den zevk almayacaksiniz demektir..ama eger ki yasadiginiz sehrin, beyoglu'nun hafizasina biraz olsun önem veriyorsaniz, çay saatleri ritüellerinden hoslaniyorsaniz, anneanneniz veya babaannenizin evindeki dantelli sehpalari, eski radyo ve saatleri seviyorsaniz ya da demode bulmakla birlikte onlari özlüyorsaniz, dedenizin ardinda biraktigi köstekli saati titizlikle sakliyorsaniz ya da en azindan evinizin bir kösesinde geçmisinizden bir esya buldugunuzda o günlere daliyor veya bir anligina hüzünleniyorsaniz, kisacasi esyalar sizin için "meta" degil de bir yasanmislik mirasi ise, siz de günden güne "kisiligini" kaybedip bir beton yiginina dönüsen bir sehirde, "ruh"suz ve gelenleri "yalnizca para" olarak gören mekan ve isletmecilerden bunaldiysaniz yolunuzu mutlaka küçücük ama anilarla dopdolu olan velvet cafe'ye mutlaka düsürün..bir yandan sizi evlerine gittiginiz konuklari gibi karsilayip agirlayan isletmeciler tarafindan getirilen çayinizi ya da kahvenizi yudumlayip unutulmaya yüz tutmus kaymakli un helvasindan bir parça alin..sonra koltugunuza yaslanip gözlerinizi bir süreligine kapatin..istanbul'da yasadiginizin farkina varacak ve "iyi ki burada yasiyorum" diyeceksiniz..

tatlı, yaşanmışlıkları olan bir mekan. en çok beğendiğim ise müzikleri, sanki ben seçmişim gibi. mekanın dar olması beni birazcık rahatsız etti. limonatayı çok şekerli, keki de az şekerli buldum. fiyatlar ise birazcık pahalı geldi bana.

gerçekten şahsına münhasır bir mekan... küçük ama sahip olduğu alan olabildiğince işlevsel kullanılmış. girer girmez mekanın dekoratif objelerini incelemekten kendinizi alamayacaksınız. üstüne bir de leziz, anne eli değmiş kahvaltı ?? ruhu olan mekan dedikleri velvet cafe... sevdiklerimizi götürün ?