karabatak karaköy


aydan
4
4 yıl önce
karaköy
karaköy'de sehrin havasindan uzaklasip kendinizi bambaska bir yerde bulacaginiz müzikleri ve ortamiyla oldukça begendigim bir mekan. degisik çaylar denemeniz mümkün. beyaz çikolatali pastasi güzeldi. ama fiyatlar pahali.
0
umut
3
4 yıl önce
karaköy
kahvesi ortalama, çalışanları ilgiliyle ilgisiz arasında bir noktada, fiyatları çok mantıklı değil. karaköy' deki bu gibi mekanların  sadece sandalye ve atmosfer satıyor oluşu canımı sıkmaya başladı. ürünlerinde herhangi bir farklılık yaratmamak ya da yaratmaya çalışmamak kolaya kaçmaktan başka bir şey değil. bu bölgede bu işi hakkını vererek yapan ne yazık ki az sayıda işletme var. haftasonu masa kapma yarışması zaten insanların yeterince keyfini kaçırıyorken, yüksek fiyata vasat hizmet satın alma durumu da beni semtten soğutuyor açıkçası.
0
gulnur
4
4 yıl önce
karaköy
karaköy'deki küçük şirin cafeleri çok seviyorum. ayrı bir havası vardır her zaman. bugün daha önce gelmediğim karabatağ'i göreyim dedim. garsonlari çok ama cok kibarlar. kahveleri çok iyi. cheesecake muhteşemdi. yumuşacık, şekeri de tam yerinde, hafif ekşimsi limon sosu..mm. mide ve boğaz bayramı. üstelik taze taze olunca vazgeçilmez oluyor
0
afiyet
4
4 yıl önce
karaköy
- mekan güzel, kahve güzel, fiyatlar fahiş.
bir adet moka pot adlı arabica çekirdeğinden gayet gayet leziz bir kahve ve bir adet çikolata aroması biraz fazla kaçmış mocha chocolate aldım. ikisi de hoştur ama bazı kahvelerin fincanı 25 lira olunca benena.
kahve işleten mekanların kahvenin kilosunu birkaç dolara aldıklarını ve bir fincan kahve için ortalama 20 - 30 gram kahve kullandıklarını biliyoruz. şu halde bu fiyatlar normal değil. menü fotoğrafını da paylaştım.
- küçük dilim tatlıların fiyatı da 20 lira. o da ayrı bir eleştiri konusu.. herhalde mağaza müdürü elit kesimi hedeflemiş ama yıkık dökük eski püskü bir dükkanı cafe yapmışız ve de karaköy elit kesimin değil gençlerin mekanıdır diye düşünememiş.
- tüm bunlar bir kenara hiçbir cafede bulamayacağınız birçok çeşit avusturya kahvesini epey pahalı da olsa burada deneyebilirsiniz. i̇şletme kahvelerini bir avusturya firmasından aldığı için böyle imiş ki menünün yarısı almanca ifadelerle dolu.
- sürekli gelmeseniz de muhakkak bir uğrayın derim.
- ha unutmadan çok yoğun olduğu saatlerde istediğiniz her kahveyi yapamayacaklarını belirttiler.
- bir de garsonlardan kıvırcık esmer erkek olanına sipariş vermeyin, abuk sabuk konuşuyor ve de istediğinizi yerine getirmiyor.
bu garson ve fiyatlar hariç herşey güzel..
0
miray
5
4 yıl önce
karaköy
insanin kendisini istanbul disinda hissettigi nadir güzel cafelerden birisi.üstelik sturbucks bagimlisiligindan sonra da lezzetli kahveler içmek için çok güzel bir yer.mekanin iç dekorasyonu oldukça özgün parçalardan olusuyor ve ortamin sicakligi hemen ortaya çikiyor.özellikle de yagmurlu günler için ideal:))
0
kubra
5
4 yıl önce
karaköy
favori mekanimiz...menusu kalabalik degil. harika muziklerle keyifli sohbetler yapabildigimiz harika bir mekandir. mekandaki objler cok ilgi cekici.defalarca gitmeme ragmen hala gozumun takildigi aa bunu gormemisim dedigim objeler var.
0
serbay
4
4 yıl önce
karaköy
fiyatlar haricinde hersey iyi, hersey iyiyse o zaman fiyatlarinda fazla olmasi normal derseniz, bi gidip kahvelerini icin:) ha ayrica duvarinda bisiklet olan kafelerde caylar 10 tl den basliyor:)) bu adamlar iceri traktor sokmus!! traktoru gormek icin bile gidilebilir :))
0
gulsah
5
4 yıl önce
karaköy
yıl 2018 yaz sezonu yine geldim burdayım. limonlu cheescake vaktim gelmiş ve ben bu lezzeti gerçekten başka bir yerde bulamıyorum. bu kez yanında karabatak iced coffee dondurmalıyı denedim. tam bir kalori deposu fakat bu gün bu saat itibari ile diete ara verilmiştir arkadaş. limondan hoşlanmayana frambuazlıyı da şiddetle tavsiye ederim.
0
ayten
4
4 yıl önce
karaköy
90larda çocuktum ben, sokaklarda koşturdum, terleyince sırtıma havlu koydu annem, sokağa yemek taşıdı babannem. güneş yavaşça çekilirken akşam vakti, biz çıkardık sokaklara, top peşinde koşturmaya, saklambaç oynamaya, bisiklet çetesiyle bir arka mahalleye yarış yapmaya. her yaz oyunlarımız değişirdi, çocuklar değişirdi, biz değişirdik fakat ev önündeki merdivenlere kurulup, gecelere kadar oturan sokağın anneleri, teyzeleri hep aynıydı. o merdiven sohbetlerinde, ne dertler paylaşıldı, ne sitemler edildi, ne kahkahalar atıldı bilinmez. ben kendimi bildim bileli onlar hep vardı, kimi zaman ağız dalaşı, kimi zaman dayanışma, çoğu zaman gırgır şamata ...

     karabatak'ı gördüğüm anda, şöylesi daha doğru olur; sokağa karşılıklı konulan ufak masa sandalyeleri gördüğüm anda herşey geriye sardı ve küçücük ama çok kısa bir zaman diliminde kendimi gördüm çocukluğumda. yine o merdivenler geldi aklıma. çok minik bir an da olsa böyle hissettirdiği için sevdim orayı.

   karaköy'ün ara sokaklarından birine konumlanmış bu mekanda, kahvenizi içip kitabınızı okuyabilir, ailenizle gelip yemeğinizi yiyebilir veya arkadaşlarınızla saatlerce sohbet edebilirsiniz. keza bizde iki sevgili oturduk, bir güzel kahvelerimizi içip, dergilerimizi okuyup, çok keyifli vakit geçirdik.

   karabatak, kahve meraklıları için biçilmiş kaftan. burası julius meinl'nin chicago, hamburg, moskova ve viyana'dan sonra türkiye'deki ilk şubesi. mekan iyi, hoş fakat bazı gariplikler de yok değil. menüdeki, 'herhangi birine herhangi bir sebepten servis vermeme hakkına sahibiz' ibaresi tam olarak her sayfaya ne amaçla yazılmıştır? 3 kişilik bir grup 2 kişilik boş bir masaya 3. sandalyeyi neden çekemez? bunlarıda düşünmeden edemedim açıkçası.

   birkaç tüyo için çalışanlarla sohbet edeyim diyorum fakat  pek mümkün değil, zira hepsi masalara yetişme telaşında. bir tanesinden aldığım bilgiler doğrultusunda öğreniyorumki wiener melange, karabatak'ın en çok tüketilen kahveleri arasında geliyormuş. yumuşak içimli, hoş bir kahve. dip not diyelim; viyana'ya has bu kahve dışında birde menüde viyana kahvaltısı (jambon, füme et, kaşar peynir, beyaz peynir, haşlanmış yumurta, bal, reçel, tereyağ, kruvasan ve ekmek) mevcut.

   katı ve garip kuralları dışında gidilebilir bir mekan.


-----12 nov, 2014-----

90larda çocuktum ben, sokaklarda kosturdum, terleyince sirtima havlu koydu annem, sokaga yemek tasidi babannem. günes yavasça çekilirken aksam vakti, biz çikardik sokaklara, top pesinde kosturmaya, saklambaç oynamaya, bisiklet çetesiyle bir arka mahalleye yaris yapmaya. her yaz oyunlarimiz degisirdi, çocuklar degisirdi, biz degisirdik fakat ev önündeki merdivenlere kurulup, gecelere kadar oturan sokagin anneleri, teyzeleri hep ayniydi. o merdiven sohbetlerinde, ne dertler paylasildi, ne sitemler edildi, ne kahkahalar atildi bilinmez. ben kendimi bildim bileli onlar hep vardi, kimi zaman agiz dalasi, kimi zaman dayanisma, çogu zaman girgir samata ...

karabatak'i gördügüm anda, söylesi daha dogru olur; sokaga karsilikli konulan ufak masa sandalyeleri gördügüm anda hersey geriye sardi ve küçücük ama çok kisa bir zaman diliminde kendimi gördüm çocuklugumda. yine o merdivenler geldi aklima. çok minik bir an da olsa böyle hissettirdigi için sevdim orayi.

karaköy'ün ara sokaklarindan birine konumlanmis bu mekanda, kahvenizi içip kitabinizi okuyabilir, ailenizle gelip yemeginizi yiyebilir veya arkadaslarinizla saatlerce sohbet edebilirsiniz. keza bizde iki sevgili oturduk, bir güzel kahvelerimizi içip, dergilerimizi okuyup, çok keyifli vakit geçirdik.

karabatak, kahve meraklilari için biçilmis kaftan. burasi julius meinl'nin chicago, hamburg, moskova ve viyana'dan sonra türkiye'deki ilk subesi. mekan iyi, hos fakat bazi gariplikler de yok degil. menüdeki, 'herhangi birine herhangi bir sebepten servis vermeme hakkina sahibiz' ibaresi tam olarak her sayfaya ne amaçla yazilmistir? 3 kisilik bir grup 2 kisilik bos bir masaya 3. sandalyeyi neden çekemez? bunlarida düsünmeden edemedim açikçasi.

birkaç tüyo için çalisanlarla sohbet edeyim diyorum fakat pek mümkün degil, zira hepsi masalara yetisme telasinda. bir tanesinden aldigim bilgiler dogrultusunda ögreniyorumki wiener melange, karabatak'in en çok tüketilen kahveleri arasinda geliyormus. yumusak içimli, hos bir kahve. dip not diyelim; viyana'ya has bu kahve disinda birde menüde viyana kahvaltisi (jambon, füme et, kasar peynir, beyaz peynir, haslanmis yumurta, bal, reçel, tereyag, kruvasan ve ekmek) mevcut.

kati ve garip kurallari disinda gidilebilir bir mekan.
0
oğuzhan
1
4 yıl önce
karaköy
when you came this coffe shop you will see that all tables are reserved. and if you are two people you can not choose your table, they will decide it for you because everyone is idiot except their waitress.

they are rude, smartass and etc.
0
bilal
4
4 yıl önce
karaköy
sunum ile başlamak gerekirse modern tasarımlı bardaklar klasik tepsi ile pek bi uyuşmamış gibi efenim.

kahvelerin kalitesine diyecek birşey yok bence. kleiner brauner i orta sert diye denedim bildiğin baya bi sert çıktı :) moka pot ise daha bi soft ve içimi kolay diyebilirim. 

mekanın en çekici tarafı olan dekorasyonuna gelince beni kendisine hayran bıraktı desem abartı olmaz. i̇şi bilen birinin elinin değdiği çok belli. muhit için yanındakilere göre biraz önde bir mekan diyebilirim. tavsiye edilir.
0
etmanyak/instagram/facebook
4
4 yıl önce
karaköy
kahveyi görünce, benim önden hüptürteceğim korkusuyla eli hazırda bekleyen @naz_sarac yine başaramadı ve ilk ben hüptürdüm ? karabatak kafe özellikle akşam çok keyifli. tiramisu sıradan. ya da benim sınır çok yukarda bu konuda. bir türlü beğenemiyorum ? filtre kahve içecekseniz makine değil french press isteyin. tiramisu 15 tl, kahve 10 tl
0
secil
4
4 yıl önce
karaköy
mohr blossom..yasemin+vanilya+portakal aromalarinin tadina vardiginiz rahatlatici bir cay..denilebilir..cay suzgec ile birlikte servis ediliyor, aromalarin lezzetine varmanin icin sekersiz icmenizi oneririm.
0
isil
1
4 yıl önce
karaköy
yanlış hatırlamıyorsam burası karaköy'ün ilk kafesi. yıllar önce açıldığında nalburların ve tamircilerin arasında tekti. fakat hiç ziyaret etmemiştim iki gün öncesine kadar. hatta karabatak'ta olduğumu içeri girdikten sonra idrak ettim. starbucks'ın yakında olduğunu unutmuştum (öğrenciyim ve önceliğim kalite değil ekonomi) ve rastgele bir yere gireyim dedim. tek istediğim cortado içmekti, badem sütü için aldıkları ekstra 5 tl ile birlikte 24 lira tuttu. tam parayı verirken hayır dedim, kendime bunu yapamam, 30 lirayı bir kahveye veremem. siparişi değiştirmeye karar verdim ve fakir ama gururlu her genç için risksiz bir seçim olan sade filtre kahvede karar kıldım. bu arada çalışan kız da fiyatların gerçekten başka kahvecilere nazaran yüksek olduğunu onayladı ve beni anlayışla karşıladı. fakat burada şöyle sorunlar var:
1- güzel döşenmiş, aydınlık, rahat bir ortamda içilecek kahveye 19 tl, ekstralarla (ki bence badem/soya/laktozsuz gibi süt seçenekleri ekstraya girmemeli çünkü bunlar birer ihtiyaç) 25 tl ödenebilir, kabul edebilirim. fakat benim hikayemdeki alışveriş take away'di ve buna o parayı vermeyi anlayamam.
2- dünyanın her yerinde filtre kahve ucuz olması gereken tüketim odaklı bir kahvedir. ayılmak, ısınmak, ağzını ıslatmak falan için içersin. güne başlarken sigarana eşlik eder vesaire... 17 liralık filtre kahve ömrümde görmedim. özel demleme tekniklerinden falan bahsetmiyorum. sabah dükkanı açarken makineyi çalıştırıp, pot boşalana kadar servis ettikleri uyduruk şeyden bahsediyorum. kafayı yemiş olmalılar, öyle bir kahve (en azından take away'de) 9-10 lirayı geçemez.

mekanın kendisi de hiç pratik değil, tezgahtan kahve isteyince kasaya gönderiyorlar, kasadaki sipariş ve ödemeyi alıp tekrar tezgaha gönderiyor, kahveyi alıyorsunuz ama kapak için tezgahın öbür ucuna dolaşarak gitmeniz gerekiyor falaan filaan.

sonuç olarak, overrated.
0
ecem
1
4 yıl önce
karaköy
yorum yaptığım halde olumsuz yorum olunca anında kaldırıldığını gözlemleyip tekrar yazıyorum.
tercih edilmemesi gereken çalışanların müşteriye tavırlarının yanlış olduğu bir mekan.
gidilmemesi tavsiye edilir!
0
oturum aç
hesap oluştur