karabatak karaköy

pandemi nedeniyle uzun zamandır gitmediğim mekanda bir kahve içmek için uğradık. yine kahveler her zamanki gibi gayet iyiydi. ayrıca önlem olarak selfservisuygulamasına geçmiş olmaları çok iyi. yine memnun etti servis. ama fiyatlar sanki biraz yükselmiş ki bunu da anormal karşılayamıyoruz artık.

karaköy'ün bilindik kafelerinden biri olan karabatak yolumuz düştüğünde zaman zaman oturduğumuz bir yer. pandemi sürecinde selfservissistemine geçtiler. i̇çerisi hoş ve keyifli bir ambiansa sahip. biz genelde soğuk kahve seçimleri yapıyoruz ve mutlu ayrılıyoruz. bu semtin ideal yerlerinden biri diyebilirim

kahveleri inanılmaz lezzetli. en beğendiğim julius meinl çekirdekleri kullanılıyor, özellikle espresso çok başarılı! apple pie da ılıkservisve kremayla geldi, servisi beğendim

epey popüler bu mekana geçtiğimiz günlerde ilk kez gitme şansımız oldu. julius meinl kahvelerini içebileceğiniz bir cafe. i̇çerisi çok hoş dekore edilmiş. tarz bir mekan. çalışanlar da öyle, bu dünyada değil gibiler. saat 10'daserviskapandığı için yarım saatte kahvelerimizi içip çıktık. foto-1 wiener melange ( cappuccino benzeri klasik avusturya kahvesi ) , foto-2 espresso con panna ( üstü kremalı espresso ) , foto-3 affogato ( espresso üzerinde vanilyalı dondurma ) . lezzet sıralaması da 1-2-3 şeklinde


-----24 apr, 2014-----

epey popüler bu mekana geçtigimiz aksam ilk kez gitme sansimiz oldu. julius meinl kahvelerini içebileceginiz avrupa yakasi cafesi. ( anadolu yakasi için wunderbar ) içerisi çok hos dekore edilmis. tarz bir mekan. çalisanlar da öyle, bu dünyada degil gibiler. saat 10'daserviskapandigi için yarim saatte kahvelerimizi içip çiktik. foto-1 wiener melange ( cappuccino benzeri klasik avusturya kahvesi ) , foto-2 espresso con panna ( üstü kremali espresso ) , foto-3 affogato ( espresso üzerinde vanilyali dondurma ) . lezzet siralamasi da 1-2-3 seklinde. fiyatlar menü fotograflarinda görüldügü gibi

gereksiz pahalı, artık karaköy'de tek de değil. abartı yani. bence başka yerlere gidin. bir de menülerinde "beğenmediklerimizeservisyapmayız." gibi bir yazı vardı tam toparlayamadım da. i̇nsan seçiyorsanız, seçilmemeye de hazır olmalısınız. herkes eşittir, işletmelerde de bu mantık benimsenmeli.

bir arkadaşımızı beklerken kahve içelim dedik. havalar sıcak, içerisi de çok sıcaktı, neyse dışarıda yer bulduk oturduk. soğuk mocha istedim, garson diskura başladı. kısa kesip soğuk amerikano ve türk kahvesi istedik, iyi niyetli başka bir arkadaşservisetti. güzeldi kahveler ama fiyatlar uçuk.

karaköy'ün rahat atmosferini sonuna kadar yansıtıyor. sırtını duvara verip, tüm sokak ile sosyalleşmenin tadı değişik doğrusu. dışarıda oturunca atmosfer çok farklıyken, içerisi fazla bir orijinalliği olmayan bir yapıda. zaten de buranın en belirgin özelliği sokağa doğru oturup karaköy ve ziyaretçilerine karışmak. i̇çtiklerimiz güzel,servisde güleryüzlü be hızlıydı.

mekanin oldukça sevimli ve istanbul için neredeyse benzersiz bir ortami var. karaköy'ün o bohem havasini en iyi yansitan mekanlardan biri. avrupa'daki ara sokak cafe'lerinin rahatligini yasatiyor. sokaga tek sira dizilmis kitap okuyan, ya da küçük bir masa etrafinda toplanip muhabbet eden insanlar, sokaga gerilmis iplerden sarkan küçük lambalar altinda çok hos ve "cool" görünüyorlar. kahvelerin kalitesi julius meini olunca tartisma götürmeyecek kadar harika. wiener melange (üzerinde çiçek deseni ile) hem gözü hem de damagi hedefliyor ve tam onikiden vuruyor. burada olmak, kendi basina apayri bir deneyim...özel kahveleri 18 tl civari fiyatiyla oldukça pahali, bir deserviselemanlari biraz daha bilgili olabilirler kahveler konusunda.

karakoyde ilk kesfettigim, bana karakoyu sevdiren mekan diyebilirim. fakat o hizda da sogudum. karakoyden degil tabii karabataktan. menunun altinda istemedigimiz musteriye hizmet vermek zorunda degiliz tarzinda bir seyler yazmakta ve calisanlarin tutumu da bu sekilde. neredeyse offlaya puflayaservisyapacaklar. bu bir pazarlama stratejisi olabilir ama bana cok itici geldi. bu yuzden de uzun zamandir gitmiyorum. eger bir degisim varsa bana da haber edin. ?

çok özelliği olan kahveler yok.son içtiğim filtre kahve su gibiydi.damla sakızlı türk kahvesinde damla sakızı kokusu var yok arasındaydı...dekorasyona hep bayılırım.ama ilk açıldığı dönemler daha iyiydi her şey.hafta sonları yer bulmak imkansız.garsonlar hafta sonları yoğunluktan ruh gibi.ruhu olan bir yer olması gerekirken  otomotiğe bağlanmış birservisve bir başı boşluk hakim.acilen çeki düzen verilmeli.zira çevrede çok alternatif var.tatlı menüsü ise yetersiz sanki.


-----09 jan, 2014-----

kahveler eskiden daha iyiydi.çok özelligi olan kahveler yok.son içtigim filtre kahve su gibiydi.damla sakizli türk kahvesinde damla sakizi kokusu var yok arasindaydi...dekorasyona hep bayilirim.sokak keyifli.garsonlar çok donuk.bizim garson allah'tan en güler yüzlüsü idi.


-----09 jan, 2014-----

gittigimde çok kalabalik ve gürültülüydü.sakin bir zamanina denk gelinirse çok keyifli bir yer diye düsünüyorum.fiyatlar biraz yüksek.dekorasyon güzel.tatlar fena degil.ama olagan üstü bir lezzete pek rastlayamadim daha...

karaköy'de kahve keyfi - avusturyali kahve üreticisi julius meinl istanbul'daki subesi. mélange kahvesini çok begendim. soguk moka içine sanki buz istiyordu. kitabinizi alip uzun saatler keyif yapabileceginiz bir yer. disaridaki masalardansa içerisi daha keyifli geldi.servisçok sempatik. ögrencileri de düsünmüsler.

arkadaşımla gidip cortado& aeropress şipariş ettik; cortado yaklaşık 3 dakika sonra geldi ama aeropress şiparişimiz yoktu yanında, soğumaması için içtim ve cortado artık neredeyse bitmek üzere iken garsona aeropress siparişimizinde olduğunu ve hâlâ gelmediğini belirttim, hazırlandığını söyledi. yaklaşık bir 8-10 dakika daha geçti ve hâlâ siparişimiz gelmedi. bu sefer artık barista kısmına gidip kendim siparişimi sormak zorunda kaldım. ve ondan sonra iki üç dakika içinde çok şükür ki gelebildi. her yerde 3-5 dakikaservissüresinde hazırlanan sipariş burda 20 dakikadan uzun sürüyor! üstelik altı üstü iki kahve siparişi olan masada kahveler ayrı ayrı geliyor ve yirmi dakikadan fazla bir aralıkla! kahve lezzeti olarak da vasatın bir tık üstü. press, sapiens gibi kahve üzerine olan yerler bir kaç adım uzaklıkta iken buraya oturmanızı tavsiye etmem.

dekorasyon etkileyici, sıcacık keyifli bir yer. sunumlar deseniz gerçekten güzel. red velvet cake gayet başarılı ve lezzetli. kahve için ise ortalama diyebilirim. hafta arası gittiğim için sadece iki masa dolu. 1 americano, 1 çay ve 1 dilim pastaya 61,00 tl ödedik. buraya kadar hala her şey yolunda(fiyatın abartısını da yok sayarsak) ancak, siparişin hemen arkasından henüz yemeden içmeden kısaca siparişler gelmedenserviselemanının gelip hesabı istemesi tam bir skandaldı. i̇nsanlar hesaplarını ödemeden kaçıyorlarmış, bu nedenle böyle bir uygulama yapıyorlarmış....açıklama bu.... ödediğiniz 1. sınıf hesaba karşılık potansiyel hırsız muamelesi. bunca yıldır i̇stanbul’un çeşitli mekanlarını zaman zaman ziyaret ettim. böyle rezillik görmedim. bir mekanın kalitesini ne ürün, ne dekorasyon, ne lokasyon belirliyor bence en önemli kriter bir işletmenin müşterisine bakış açısı...

90larda çocuktum ben, sokaklarda koşturdum, terleyince sırtıma havlu koydu annem, sokağa yemek taşıdı babannem. güneş yavaşça çekilirken akşam vakti, biz çıkardık sokaklara, top peşinde koşturmaya, saklambaç oynamaya, bisiklet çetesiyle bir arka mahalleye yarış yapmaya. her yaz oyunlarımız değişirdi, çocuklar değişirdi, biz değişirdik fakat ev önündeki merdivenlere kurulup, gecelere kadar oturan sokağın anneleri, teyzeleri hep aynıydı. o merdiven sohbetlerinde, ne dertler paylaşıldı, ne sitemler edildi, ne kahkahalar atıldı bilinmez. ben kendimi bildim bileli onlar hep vardı, kimi zaman ağız dalaşı, kimi zaman dayanışma, çoğu zaman gırgır şamata ...

     karabatak'ı gördüğüm anda, şöylesi daha doğru olur; sokağa karşılıklı konulan ufak masa sandalyeleri gördüğüm anda herşey geriye sardı ve küçücük ama çok kısa bir zaman diliminde kendimi gördüm çocukluğumda. yine o merdivenler geldi aklıma. çok minik bir an da olsa böyle hissettirdiği için sevdim orayı.

   karaköy'ün ara sokaklarından birine konumlanmış bu mekanda, kahvenizi içip kitabınızı okuyabilir, ailenizle gelip yemeğinizi yiyebilir veya arkadaşlarınızla saatlerce sohbet edebilirsiniz. keza bizde iki sevgili oturduk, bir güzel kahvelerimizi içip, dergilerimizi okuyup, çok keyifli vakit geçirdik.

   karabatak, kahve meraklıları için biçilmiş kaftan. burası julius meinl'nin chicago, hamburg, moskova ve viyana'dan sonra türkiye'deki ilk şubesi. mekan iyi, hoş fakat bazı gariplikler de yok değil. menüdeki, 'herhangi birine herhangi bir sebeptenservisvermeme hakkına sahibiz' ibaresi tam olarak her sayfaya ne amaçla yazılmıştır? 3 kişilik bir grup 2 kişilik boş bir masaya 3. sandalyeyi neden çekemez? bunlarıda düşünmeden edemedim açıkçası.

   birkaç tüyo için çalışanlarla sohbet edeyim diyorum fakat  pek mümkün değil, zira hepsi masalara yetişme telaşında. bir tanesinden aldığım bilgiler doğrultusunda öğreniyorumki wiener melange, karabatak'ın en çok tüketilen kahveleri arasında geliyormuş. yumuşak içimli, hoş bir kahve. dip not diyelim; viyana'ya has bu kahve dışında birde menüde viyana kahvaltısı (jambon, füme et, kaşar peynir, beyaz peynir, haşlanmış yumurta, bal, reçel, tereyağ, kruvasan ve ekmek) mevcut.

   katı ve garip kuralları dışında gidilebilir bir mekan.


-----12 nov, 2014-----

90larda çocuktum ben, sokaklarda kosturdum, terleyince sirtima havlu koydu annem, sokaga yemek tasidi babannem. günes yavasça çekilirken aksam vakti, biz çikardik sokaklara, top pesinde kosturmaya, saklambaç oynamaya, bisiklet çetesiyle bir arka mahalleye yaris yapmaya. her yaz oyunlarimiz degisirdi, çocuklar degisirdi, biz degisirdik fakat ev önündeki merdivenlere kurulup, gecelere kadar oturan sokagin anneleri, teyzeleri hep ayniydi. o merdiven sohbetlerinde, ne dertler paylasildi, ne sitemler edildi, ne kahkahalar atildi bilinmez. ben kendimi bildim bileli onlar hep vardi, kimi zaman agiz dalasi, kimi zaman dayanisma, çogu zaman girgir samata ...

karabatak'i gördügüm anda, söylesi daha dogru olur; sokaga karsilikli konulan ufak masa sandalyeleri gördügüm anda hersey geriye sardi ve küçücük ama çok kisa bir zaman diliminde kendimi gördüm çocuklugumda. yine o merdivenler geldi aklima. çok minik bir an da olsa böyle hissettirdigi için sevdim orayi.

karaköy'ün ara sokaklarindan birine konumlanmis bu mekanda, kahvenizi içip kitabinizi okuyabilir, ailenizle gelip yemeginizi yiyebilir veya arkadaslarinizla saatlerce sohbet edebilirsiniz. keza bizde iki sevgili oturduk, bir güzel kahvelerimizi içip, dergilerimizi okuyup, çok keyifli vakit geçirdik.

karabatak, kahve meraklilari için biçilmis kaftan. burasi julius meinl'nin chicago, hamburg, moskova ve viyana'dan sonra türkiye'deki ilk subesi. mekan iyi, hos fakat bazi gariplikler de yok degil. menüdeki, 'herhangi birine herhangi bir sebeptenservisvermeme hakkina sahibiz' ibaresi tam olarak her sayfaya ne amaçla yazilmistir? 3 kisilik bir grup 2 kisilik bos bir masaya 3. sandalyeyi neden çekemez? bunlarida düsünmeden edemedim açikçasi.

birkaç tüyo için çalisanlarla sohbet edeyim diyorum fakat pek mümkün degil, zira hepsi masalara yetisme telasinda. bir tanesinden aldigim bilgiler dogrultusunda ögreniyorumki wiener melange, karabatak'in en çok tüketilen kahveleri arasinda geliyormus. yumusak içimli, hos bir kahve. dip not diyelim; viyana'ya has bu kahve disinda birde menüde viyana kahvaltisi (jambon, füme et, kasar peynir, beyaz peynir, haslanmis yumurta, bal, reçel, tereyag, kruvasan ve ekmek) mevcut.

kati ve garip kurallari disinda gidilebilir bir mekan.

mohr blossom..yasemin+vanilya+portakal aromalarinin tadina vardiginiz rahatlatici bir cay..denilebilir..cay suzgec ile birlikteservisediliyor, aromalarin lezzetine varmanin icin sekersiz icmenizi oneririm.