coffee sapiens


İçinde "yer" olan yorumlar
4
4.3
oğuzhan
4
4 yıl önce
karaköy
çok aşırı derecede küçük biryerolmasina ragmen tatlar güzel balkabaklı cheescake tatlı denemek isterseniz öneririm. kahveler de çeşitli ve güzel.
0
işın
4
4 yıl önce
karaköy
küçük mekan + iyi kahve desem yeridir. karaköy'de nitelikli kahve içmek isterseniz adresiniz burası bence. çalışanları da pek şeker.yerbulamıyosanız da çömün yere kardeşim, burası karaköy!
0
büşra
4
4 yıl önce
karaköy
mekan cok kucuk oldugundanyerbulamadik fakat yan dukkana da kendileri kahve servis ettiginden yan tarafa oturduk. latte, mocha ve visneli brownie istedik. servis biraz yavasti, ama kalabalik oldugundan dolayi oyle oldugunu dusunuyorum. latte ve mochasi gayet guzeldi, hatta lattesi ictigim en iyi latteydi. sunumlari da guzel, sunduklari kupaya bayildigimi soylemeliyim. visneli brownieyse pek hosuma gitmedi acikcasi. fiyat-boyut olarak bakarsak cok kucuk bir brownie. yogun degil, ama ince bir keki var. icinde de anlamadigim ve hoslanmadigim bir tat vardi. dondurmayla servis ediliyor. (brownie yan dukkanin da olabilir ama adini hatirlamadigimdan buraya yazamiyorum)
1 latte 2 mocha 1 brownie 1 su 53 lira. fiyatlar biraz fazla, ama arada bir kahvesi icin tercih edilebilir.
0
duru
1
4 yıl önce
karaköy
kahveleri güzel, olmasına rağmen hizmet adına bir şey bilmeyen elemanı yüzünden gidilmemesi gerekenyerlistesine aldığım yer. önceleri kalabalık olan mekan bu yüzden ıssızlaşmış.
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
karaköy
tayland sokaklarında dolaşırken, pek çok kişinin ilgilendiği skytrain, buda heykelleri ve go-go barlarından ziyade, insanların yüzlerindeki gülümseme ve birbirlerine gösterdikleri saygı dikkatimi çekmişti. birisi bunun budist olmaktan kaynaklanan, “yaşadığı hayat ne olursa olsun, ne iş yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin mutlu olma” prensibine dayandığını söylemişti. fakirdiler, kalabalıktılar, lakin herkes işini yapıyordu, yaptığı işe saygılıydı ve en iyisini vermeye çalışıyordu. singha ve chang biraları içilen devasa bira-bahçeleri dışında, bu uzak ülkede beni en çok etkileyen bu konuydu.

ülkeye döndüğümde ise, kimsenin yüzünün gülmediğini tekrar fark ettim. neden gülecektik ki? hiçbirimiz yaptığı işi sevmiyordu. hiçbirimizin saygısı yoktu hayata. ve bütün bunlar bir yana, en eğitimlimizden en cahilimize, hepimiz “yırtma” peşindeydi.

evet dostlar, ülkemiz insanının iki temel özelliği vardır unutulmaması gereken:

1. “mea culpa” (suç bende) diyememek: çünkü bazen başkaları, bazen kader, bazen şanssızlık, bazen binbir uydurulmuş gerekçe bizim önümüzü tıkamaktadır.
2. nefret ediyorum işimden sendromu: 40 yaşında olmama karşın, bugüne kadar iki ya da üç insan gördüm işini seven ve ona saygı duyan.
neden mi yazdım bunları? ahmet mithat efendi gibi sık sık konu dışına çıktığım doğrudur, ama bağlayacağım: çünkü dün akşam  ziyaret ettiğim coffee sapiens’te, işini seven, ona saygı duyan ve yaptıklarından (kahveden) bahsederken gözleri ışıldayan bir adam gördüğüm için yazdım bu satırları.

adamın adı burak göğüş. i̇şi: kahve!

birçok detay anlattı biz kahveleri tadarken, bir yandan da servis yapıyordu. önce belgian royal coffee maker ile hazırlanmış jamaican blue mountain içtim. bu kahve, sattıkları en pahalı üründü ve nadir bulunan bir çekirdekten üretilmişti. ben hayatımda içimi bu kadar yumuşak, ağızda kadife gibi dağılan bir kahve daha içmedim. tadını inceltecek süt, şeker gibi hiçbir dış etkene ihtiyaç duymayan enfes bir “deneyim”di.
laf arasında “belgian royal coffee maker” yönteminden de bahsedelim. benim anladığım, iki bölmeli bir sifon sistemi söz konusu burada. bir bölümde kahve, diğer kısımda sıcak su var. su alttan ısıtılıyor ve iyice kaynayınca su buharı çıkacak başkayerbulamayacak kahvenin yanına yollanıyor. kahve böylece demlenmeye başlıyor. sıcak su buhara dönüşüp tamamen kahveyle karışınca, dengede duran kaplardan birisi boşaldığı için aşağı çöküyor. bu defa tersine bir süreç başlıyor ve suyla karışmış kahve ters yöne akıyor. burada bir muslukçuk var ve onun aracılığıyla fincanlara servis ediliyor. bu yöntem 17-18. yüzyıla kadar uzanan eski bir metod. (tarih konusunda yanılıyor olabilirim)

sonra geleneksel sifon yöntemiyle hazırlanmış guatemala antigua kahvesini denedim. bu biraz daha ağızda kendini hissettiren bir tada sahipti. şarap dünyasında tanenli, ya da tanik derler ya, onun kahve dünyasındaki karşılığı neyse, işte öyleydi. bütçe olarak blue mountain’e göre daha uygun olduğunu söyleyebilirim. i̇çimi o kadar yumuşak olmasa da, türk damak zevkine daha uygun gibi geldi bana.

üçüncü olarak “drip” yönetmiyle hazırlanmış, mekanın kendi özel blendinden içtim. i̇çinde ruwanda , etiyopya sidamo ve guetemala antigue karışımı vardı. “blend mutation” adını verdikleri bu çalışma, ağızda keskin bir viraj alarak adeta tat değiştiren, size çeşitlemeler sunan, nispeten daha ağır, ama sert kahve tutkunlarının damak tadına daha uygun bir lezzete sahipti.

bunların üzerine soğuk demleme yöntemi ile hazırlanmış, uzun saatler demlendikten sonra servis edilen iki kahve denedim. birisi antigua, diğeri mocha yemen adını taşıyordu. kokladığınızda adeta viski rayihası alabileceğiniz ağır “eser”lerdi bunlar.

bu tadımda çok akıllıca bir yöntem izleyerek, yumuşaktan serte doğru bir yolculuk yapıldı. bana kalırsa da ideali bu. aksini denememenizi öneririm.
bu kahvelere brownie ve cookie’ler eşlik etti. özellikle benim gibi brownie sevmeyen bir şahsı bile kendinden geçiren bir lezzet fırtınası peydah oldu ağzımda.

bütün bunlar olurken, burak göğüş iyi kahve hazırlamanın püf noktalarını anlatıyor, sözgelimi kahvenin demleme yöntemi kadar, çekirdeklerinin farklı tatlarının öneminden, ya da çekirdekleri kavurma şekli ve süresinin kahvenin lezzetine yaptığı etkiden bahsediyordu.

birisi kahveden böyle bahsettiğinde kahveyi sevmemek elde değil sevgili dostlar!

bu mekanı mutlaka denemenizi tavsiye ederim. şaşıracaksınız.

kemankeş karamustafa paşa mahallesi,
kılıç ali paşa mescidi sokak, no 10/c, beyoğlu, i̇stanbul
0 212 2441296


-----16 oct, 2014-----

tayland sokaklarinda dolasirken, pek çok kisinin ilgilendigi skytrain, buda heykelleri ve go-go barlarindan ziyade, insanlarin yüzlerindeki gülümseme ve birbirlerine gösterdikleri saygi dikkatimi çekmisti. birisi bunun budist olmaktan kaynaklanan, ?yasadigi hayat ne olursa olsun, ne is yaparsa yapsin, nereye giderse gitsin mutlu olma? prensibine dayandigini söylemisti. fakirdiler, kalabaliktilar, lakin herkes isini yapiyordu, yaptigi ise saygiliydi ve en iyisini vermeye çalisiyordu. singha ve chang biralari içilen devasa bira-bahçeleri disinda, bu uzak ülkede beni en çok etkileyen bu konuydu.

ülkeye döndügümde ise, kimsenin yüzünün gülmedigini tekrar fark ettim. neden gülecektik ki? hiçbirimiz yaptigi isi sevmiyordu. hiçbirimizin saygisi yoktu hayata. ve bütün bunlar bir yana, en egitimlimizden en cahilimize, hepimiz ?yirtma? pesindeydi.

evet dostlar, ülkemiz insaninin iki temel özelligi vardir unutulmamasi gereken:

1. ?mea culpa? (suç bende) diyememek: çünkü bazen baskalari, bazen kader, bazen sanssizlik, bazen binbir uydurulmus gerekçe bizim önümüzü tikamaktadir.
2. nefret ediyorum isimden sendromu: 40 yasinda olmama karsin, bugüne kadar iki ya da üç insan gördüm isini seven ve ona saygi duyan.
neden mi yazdim bunlari? ahmet mithat efendi gibi sik sik konu disina çiktigim dogrudur, ama baglayacagim: çünkü dün aksam bir mekanist etkinligi için ziyaret ettigim coffee sapiens?te, isini seven, ona saygi duyan ve yaptiklarindan (kahveden) bahsederken gözleri isildayan bir adam gördügüm için yazdim bu satirlari.

adamin adi burak gögüs. isi: kahve!

birçok detay anlatti biz kahveleri tadarken, bir yandan da servis yapiyordu. önce belgian royal coffee maker ile hazirlanmis jamaican blue mountain içtim. bu kahve, sattiklari en pahali üründü ve nadir bulunan bir çekirdekten üretilmisti. ben hayatimda içimi bu kadar yumusak, agizda kadife gibi dagilan bir kahve daha içmedim. tadini inceltecek süt, seker gibi hiçbir dis etkene ihtiyaç duymayan enfes bir ?deneyim?di.
laf arasinda ?belgian royal coffee maker? yönteminden de bahsedelim. benim anladigim, iki bölmeli bir sifon sistemi söz konusu burada. bir bölümde kahve, diger kisimda sicak su var. su alttan isitiliyor ve iyice kaynayinca su buhari çikacak baskayerbulamayacak kahvenin yanina yollaniyor. kahve böylece demlenmeye basliyor. sicak su buhara dönüsüp tamamen kahveyle karisinca, dengede duran kaplardan birisi bosaldigi için asagi çöküyor. bu defa tersine bir süreç basliyor ve suyla karismis kahve ters yöne akiyor. burada bir muslukçuk var ve onun araciligiyla fincanlara servis ediliyor. bu yöntem 17-18. yüzyila kadar uzanan eski bir metod. (tarih konusunda yaniliyor olabilirim)


sonra geleneksel sifon yöntemiyle hazirlanmis guatemala antigua kahvesini denedim. bu biraz daha agizda kendini hissettiren bir tada sahipti. sarap dünyasinda tanenli, ya da tanik derler ya, onun kahve dünyasindaki karsiligi neyse, iste öyleydi. bütçe olarak blue mountain?e göre daha uygun oldugunu söyleyebilirim. içimi o kadar yumusak olmasa da, türk damak zevkine daha uygun gibi geldi bana.

üçüncü olarak ?drip? yönetmiyle hazirlanmis, mekanin kendi özel blendinden içtim. içinde ruwanda , etiyopya sidamo ve guetemala antigue karisimi vardi. ?blend mutation? adini verdikleri bu çalisma, agizda keskin bir viraj alarak adeta tat degistiren, size çesitlemeler sunan, nispeten daha agir, ama sert kahve tutkunlarinin damak tadina daha uygun bir lezzete sahipti.


bunlarin üzerine soguk demleme yöntemi ile hazirlanmis, uzun saatler demlendikten sonra servis edilen iki kahve denedim. birisi antigua, digeri mocha yemen adini tasiyordu. kokladiginizda adeta viski rayihasi alabileceginiz agir ?eser?lerdi bunlar.

bu tadimda çok akillica bir yöntem izleyerek, yumusaktan serte dogru bir yolculuk yapildi. bana kalirsa da ideali bu. aksini denememenizi öneririm.
bu kahvelere brownie ve cookie?ler eslik etti. özellikle benim gibi brownie sevmeyen bir sahsi bile kendinden geçiren bir lezzet firtinasi peydah oldu agzimda.

bütün bunlar olurken, burak gögüs iyi kahve hazirlamanin püf noktalarini anlatiyor, sözgelimi kahvenin demleme yöntemi kadar, çekirdeklerinin farkli tatlarinin öneminden, ya da çekirdekleri kavurma sekli ve süresinin kahvenin lezzetine yaptigi etkiden bahsediyordu.

birisi kahveden böyle bahsettiginde kahveyi sevmemek elde degil sevgili dostlar!

bu mekani mutlaka denemenizi tavsiye ederim. sasiracaksiniz.

kemankes karamustafa pasa mahallesi,
kiliç ali pasa mescidi sokak, no 10/c, beyoglu, istanbul
0 212 2441296
0
görkem
4
4 yıl önce
karaköy
mekanin önündeyerolmadigi için arka tarafa geçtik. ancak çok küçük, yazin on tarafa günes vurdugunda bahçe tercih edilebilir. sonrasinda on taraftayerbulduk ve oturduk. ethiopia, costa rica ve kenya blendleri meyve aromali oldugu için baharat tadini daha fazla tadabilecegim guatemala aldim. kardesim de çikolata karamel aromasini hissedebilecegi coffee sapiens'in kendine has blend mutation'i tercih etti. gayet memnun kaldik, kisiye özel demleme servislerini çok sevdik.çalisanlar da gayet ilgili. her daim kucaginizda uyumaya meyilli kedileri çok sükela.
0
serhat
5
4 yıl önce
karaköy
şu an itibarı ile karaköy'deki en iyi kahveci diyebilirim. hatta i̇stanbul'daki en iyi mini kahvecilerden biri. çalışanlar o kadar güleryüzlü ve o kadar yardımsever ki evinizde gibi hissedebilirsiniz.yerbulmak çok zor keza çok az masa var. sokağın cıvıltısına bakmak istemeyenler için arkada daracık bir alanda da az masaya az masayla destek veriyorlar. muhteşem kahveler, her türden demleme yöntemleri ve sorduğunuzda herşeyi detayıyla anlatan çalışanlar. gerçek bir kahve müdaviminin parasını hak eden ükemmel bir işletme. her akşam iş çıkışı uğranabilir.
0
eliçe
5
4 yıl önce
karaköy
hario v6 denedik baristanın tavsiyesi ile. gerçekten çok beğendik. baristası çok bilgili, doğru kahveyi seçmemiz için hiç usanmadan bilgilendirdi bizi. biraz minik biryerancak atmosferi çok güzel. karaköy'e gidince uğramadan olmaz.
0
esra
5
4 yıl önce
karaköy
burak beyin kahvelerini çok severim sehirdeki kahve duraklarimin arasinda üst siralardayeralir coffee sapiens bugün sonunda kendisinin elleriyle hazirladigi bal kabagi puresiyle yaptigi pumpkin spice lattesini denedim ve cok begendim


-----11 sep, 2014-----

yolunuz karaköy e illaki düser o zaman kahveye gönül vermis burak beyin ilk isletmecilik deneyimi olan mekanda kendine has cesitlendirmelerle sundugu kahvelerinden deneyin.neler mi bunlar mesela bardagini nutella ile cevirip sicacik kahveyle yaptigi bir kahvesi var bugunler kahve kokteyli deneyleri yapiyor kendisi menuye dahil ettiginde hemmen deneyecegim
0
didem
3
4 yıl önce
karaköy
karaköy'deki en güzel kahveci sanırım sapiens. kahveler güzel,çalışanlar güler yüzlü fakat mekan çok küçük veyerbulmak da hayli zor. onun dışında kalanlar gayet güzel abartmamak koşulu ile.
0
busra
4
4 yıl önce
karaköy
uzun suredir karakoy ziyaretlerimde onunden gectigim fakatyerbulamadigim icin oturma sansi bulamadigim bir mekandi coffee sapiens benim icin. son donemde hizla yukselen 3. dalga kahve akiminin da basarili bir temsilcisi oldugunu sikca duydugum icin cok cok merak ediyordum acikcasi.
dun aksam masa bulup kahvelerinin tadina bakma firsati bulunca neden bu kadar kalabalik oldugunu daha iyi anladim. once bir bardak japanese iced coffee ictim. hario drip yontemiyle yapilmis ve buzda bekletilerek sogutulmustu. ardindan klasik lezzetleri test etmek amaciyla bir fincan da latte siparis ettim. sonuc: ikisinden de gayet memnun kaldim. ustune servis elemanlarinin kibarligi eklenince mekana hayran olmam garantilendi.
tek olumsuz yorumum lattenin yaninda gelen sudan aldigim cesme tadi oldu. bu kadar yogun su tuketilen bir yerde damacana kullanmalarini beklemiyorum zaten. fakat aritma kullaniyorlarsa gozden gecirmelerini oneririm. ya da damacana kullaniyorlarsa ve ben gunahlarini aliyorsam marka yenilemesine gidebilirler sanki.
0
damla
4
4 yıl önce
karaköy
karaköy'e her geldiğimde dikkatimi çekmiş ama önündeki iki masada da boşyerolmadığı için bir türlü deneyememiştim kendisini. bir öğlen masayı boş görünce hemen kaptım. çoğu zaman yaptığım gibi içecek seçimimi yine çalışanlara bıraktım. bana bütün bardağın nutellayla kaplanmış olduğu bir kahve geldi. nasıldı? müthiş! ben ki nutella bağımlısı falan değilim ama bayıldım. fiyatlarda karaköy fiyatları yani. havalar ısınsın diye bekliyorum. giderim çünkü ben.
0
gezi
4
4 yıl önce
karaköy
efsane tiramisu yapan kahveci! kahveleri zaten ayrı efsane, söyleyecek söz bulamıyorum.yerbulabilirseniz mutlaka oturun yoksa coffee to go!
0
armağan
4
4 yıl önce
karaköy
kahvelerinin gerçekten kaliteli olduğuna beni inandıran biryersunumlarıda kahve konusunda imkan ve kabiliyetleride bu doğrultuda zaten .istediğiniz kahveleri evinize götürüp yapma imkanınızda var tabi aynı tadı yakalamak ilk etapta zor olabilir.bununla beraber bir sıkıntıda var kiyerproblemi giderken acabayervar midir diye düşünebilecek kadaryersıkıntısı olan bir yer.
0
sevag
5
4 yıl önce
karaköy
fazla söze gerek yok. i̇stanbul'da içebileceğiniz en güzel kahvelerden. ancak dışarıdayerbulamayabilirsiniz, dar alan. fiyatlari uygun, bulunduğu konum zaten belli. tam puan veriyorum.
0
oturum aç
hesap oluştur