coffee sapiens


İçinde "coffee" olan yorumlar
4
4.1
yağız&irem
5
4 yıl önce
karaköy
coffee saphiens gerçekten aylardır gitmek istediğimiz bir cafeydi, sabah karaköye gittiğimizde kahvaltı yaptığımız yerde kahve içmeyeceğiz vecoffeesaphiens e gideceğizdedik, öyle de yaptık. mekan biraz dar geldi bize ama içtiğimiz kahveleri gerçekten beğendik. burada da ne acı ne de çok tarlı bir kahve istedi i̇rem ve gelen kahve hoşuna gitti. üst kata çıkmadık. i̇rem blog için bir kaç fotoğraf çekti. daha sonra kalktık...

i̇rem'in kişisel deneyimlerini yazdığı bir blog var, benden daha güzel yazıyor, isterseniz bir göz atın, eminim tüm yazıları okuyacaksınız. www.iremkayaa.com

teşekkürler...
0
vahit
4
4 yıl önce
karaköy
tophanede konumlanancoffeesapiens'in sundugu 8 cesit kahvenin arasinda ilk denemeniz gereken dunyanin en iyi kahvelerinden biri olarak bilinen jamaica blue mountain.
0
sedat
3
4 yıl önce
karaköy
karaköydeki cafeleri denemeye devam. bugüncoffeesapiens sıradaydı. sokaktaki masalardan birine kurulup ben large bicerin arkadaşım sade türk kahvesi sipariş etti. bicerin espresso ile bardağın iç kısmının kaplanması ile oluşan bir içecek. i̇çecek güzel fakat 18 tl fiyat yüksek geldi bana. bunu dikkate alarak rahatlıkla gidilir.
0
yesempatik
4
4 yıl önce
karaköy
karaköy'ün en popüler sokağında en minicik alanıyla dahi dikkatleri üzerine çekmeyi başardıcoffeesapiens. mekanın sahibi aynı zamanda baristası. nitelikli kahve çekirdekleri bulunduran, kahvelerini iyi tanıyan, bu kadar bilince ve demleme yöntemi hakimiyetine rağmen mekanı third wave coffeeshop olarak görmeyecek kadar mütevazi bir bey. kahvelerinin yanında verdikleri minik kurabiyeleri çok lezzetli. bir keresinde istedim de bana ekstradan 1 tabak kurabiye daha verdiler :) kahvenin yanındaki suya kurutulmuş gül atmaları sevimli bir detay. mekana hala gitmeyenler varsa, denemelerini tavsiye ederim.
0
rüya
5
4 yıl önce
karaköy
bir süredir merak ettigim ve bir türlü firsat bulamadigimcoffeesapiens’i dün mekanist sayesinde tanimis oldum. hem süper kahveler denedim, hem arkadaslarimi yeniden gördüm, hem de ne zamandir uzak kalmisim buradan onu anladim, tekrar tesekkürler efem :)
burak bey bize harika kahveler ikram etti; sirasiyla jamaican blue mountain, guatemala antigua, blend mutation ve eenn çok merak ettigim cold brew! cold brew’de ise 2 çesit var; mocha yemen ve antigua. biri daha sert; ancak ikisi de viski kokusu ve tadiyla enteresan bir deneyim sunuyor.
göze ve damaga hitap eden hazirlik ve sunum teknikleriyle zaten çok etkilenmis bize kahveler inanilmaz leziz geldi. ben içlerinde en çok jamaica blue mountain ve guatemala antigua’yi sevdim. hafif ve sert kahve sevenler için birçok farkli çesitleri mevcut.
bunun yaninda bir de tatli olsa diyorsaniz cookie ve brownie iki iyi seçenek; ama ne yalan söyleyeyim favorim brownie oldu! yumusacik ve bolll çikolatali, 1 brownie 2 kisiye yeter!
çok sevimli, depodan dönüstürme tarz bir yer olmuscoffeesapiens. aile isletmesi sicakliginda, son derece misafirperverler; bir sonraki gidisimde latte’yi de deneyecegim mutlaka.
0
elvin
4
4 yıl önce
karaköy
karaköy'de kahveden bol bir şey yokken kahveci yok diyen gurmelerin yere göğe sığdıramadığıcoffeesapiens'te bu pazar kahve molası verdik. arkadaşlar ben kahve uzmanı değilim, ama düşünülmüş, özenilmiş, farklı olanın hakkını verir sonuna kadar sefasını sürerim. zaten karaköy'de cıvıl cıvıl bir sokak, bahçesinde 4 masa, içerde taze çekilen kahvenin kokusu, camın ardında sipariş ettiğin kahvenin yapımı, samimi, konuşkan, ferrarisini satan bir işletmeci -burak bey ve 'kahve içelim' eylemini gerçekleştirdiğin bir arkadaş. değmeyin keyfime! üstelik menüsünde üçüncü dalga kahveler ve bu kahvelerin farklı damıtılma yolları grafiklerle anlatılmış! belki siz bunları zaten biliyorsunuz ama benim hoşuma gitti. dünyanın en nadide kahvelerinden biri olan, jamaika'nın mavi dağlarında yetişen çok kıymetli bir kahve varmış 'jamaican blue mountain' onu da burada bulmak mümkün ama guatamala kahvesi 12 lirayken bu kahve 25lira. kahve kültürüm çok yok ama geliştirmek istediğim için ikisinden de sipariş ettik. jamaika drip içimi çok hafif olduğu için sert sevenlere tavsiye etmiyor burak bey, mesela arkadaşımın guatamala aeropress iyle karşılaştırdığımda çok fark vardı, ama ben onunkini mümkün değil sütsüz içemezdim. ama jamaikaya bir daha o kadar fark verecek kadar sevdim mi derseniz, şahsen gerek yok:) özetle bu şirin dükkanı, ortamı, kahveleri ben çok sevdim ve otururken dikkatimi çeken take away özelliği var ama oturup enden çok kahvesini alıp giden müdavimlerini oluşturmuş bile!


-----30 oct, 2014-----

karaköy'de kahveden bol bir sey yokken kahveci yok diyen gurmelerin yere göge sigdiramadigicoffeesapiens'te bu pazar kahve molasi verdik. arkadaslar ben kahve uzmani degilim, ama düsünülmüs, özenilmis, farkli olanin hakkini verir sonuna kadar sefasini sürerim. zaten karaköy'de civil civil bir sokak, bahçesinde 4 masa, içerde taze çekilen kahvenin kokusu, camin ardinda siparis ettigin kahvenin yapimi, samimi, konuskan, ferrarisini satan bir isletmeci -burak bey ve 'kahve içelim' eylemini gerçeklestirdigin bir arkadas. degmeyin keyfime! üstelik menüsünde üçüncü dalga kahveler ve bu kahvelerin farkli damitilma yollari grafiklerle anlatilmis! belki siz bunlari zaten biliyorsunuz ama benim hosuma gitti. dünyanin en nadide kahvelerinden biri olan, jamaika'nin mavi daglarinda yetisen çok kiymetli bir kahve varmis 'jamaican blue mountain' onu da burada bulmak mümkün ama guatamala kahvesi 12 lirayken bu kahve 25lira. kahve kültürüm çok yok ama gelistirmek istedigim için ikisinden de siparis ettik. jamaika drip içimi çok hafif oldugu için sert sevenlere tavsiye etmiyor burak bey, mesela arkadasimin guatamala aeropress iyle karsilastirdigimda çok fark vardi, ama ben onunkini mümkün degil sütsüz içemezdim. ama jamaikaya bir daha o kadar fark verecek kadar sevdim mi derseniz, sahsen gerek yok:) özetle bu sirin dükkani, ortami, kahveleri ben çok sevdim ve otururken dikkatimi çeken take away özelligi var ama oturup enden çok kahvesini alip giden müdavimlerini olusturmus bile!
0
cihan
4
4 yıl önce
karaköy
lokasyonu çok güzel karaköy'ün en hoş sokaklarından biri küçük olması yer bulmak açısından bazı günlerde özellikle öğleden sonraları yer bulmayı zorlaştıran bir etken. kahveleri çok taze hatta içeriden gelen koku oldukça hoştur. kahveleri güzel ve lezzetliler fakat özellikle light sütle istediğiniz kahvelerdecoffeeart yaparken kahvenin üzerine şekil için buhar bastıklarında nedense sütte hafif bir çökelme oluyor, bence görüntü olarak bozuk sütü andıran duruma çözüm bulmalılar. ayrıca kahvenin tadını da etkiliyor. karaköyde iseniz kahvesinin tadına baktığınızda pişman olmayacağınız bir yer.
0
gamze
4
4 yıl önce
karaköy
çalisanlarinin sicakkanligi yagmurlu günde içimizi isitmaya yetti :) üstüne kenya kahvesiyle yumusak bir deneyim yasadik. küçük bir mekan olmasindan dolayi takeawaycoffeeshop denmesi daha uygun.
0
ekin
4
4 yıl önce
karaköy
burayı bir süredir merak ediyordum. tiramisu yedik, bu tür mekanların artık tercih ettiği gibi kavanoz içinde bir sunumla geldi. tadı fena değildi ama tam tiramisu gibi değildi. kahve olarak latte ve flat white tercih ettik. flat white lattenin daha az sütlü versiyonu diyebilirim, yoğun bir süt köpüğü de olmuyor. bardakların içindekicoffeesapiens amblemine bayıldım. ayrıca suyun içine attıkları çiçek de çok hoş bir koku vermiş, güzel bir fikir olmuş.
0
farah
3
4 yıl önce
karaköy
thecoffeeis out if this world! the reason why i rated 3 is the following: zomato mentions that they close at 23:45 pm, went there yesterday at 10 pm and the guy told us that they are closed, although he was counting the money and we did not want a hot beverage that requires any machinery. he refused to sell us anything despite that we told him to took a metro of 2 hours to come to thecoffeeshop. i think it was rude to do so with tourists that showed him zomato and said we are coming all the way from esenyurt to taste your coffee.

other thank that i highly recommend the japanese iced brew!
0
sabri
4
4 yıl önce
karaköy
canlı mı canlı karaköy ortamına yakışır bir kahveci:coffeesapiens. kahveleri, personeli ve ortamı tam puanı fazlasıyla hak ediyor. fiyatlar bulunduğu konumdan olsa gerek bir-iki tık yukarıda. bir de kalabalık gruplar için oturma planı pek uygun değil. şimdilik karaköy'de kahve için listenin başında geliyor. umarım çizgileri bozulmaz.
0
kristin
4
4 yıl önce
karaköy
my go-to grab & gocoffeeplace in karakoy. perfect for a quick pick-me-up on a walk or on the way to the ferry. plus, if you get yourcoffeeto go, you get a few tl off the price. good service, too!
0
manochino
2
4 yıl önce
karaköy
just by looking at the design, you assume that these type of third generationcoffeeshops offer great coffee. however, don't be fooled. this one is one of the biggest disappointments. their menu is comprehensive with a wide variety of filtering options. but this doesn't save the horrendouscoffeewe had here. my friend got an americano which came in a cup that didn't have any holders so it was horrible to drink as you couldn't hold the cup due to the hotness. i got a flat white, which was the worst i had in my life. it was far too bitter and with no foamed milk, not to mention the near espresso size cup. for 20tl we had some of the worstcoffeeever.
0
selin
4
4 yıl önce
karaköy
karaköy'ün sayılı take away kahve alabileceğinizcoffeeshop'larındancoffeesapiens ayni zamanda, semtin nadir güleryüzlü ekibine sahip mekanlarından. bugünkü latte blendine bayildim! kavurmasını sevenlere not: kahve festivalinde onlar da olacak?
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
karaköy
tayland sokaklarında dolaşırken, pek çok kişinin ilgilendiği skytrain, buda heykelleri ve go-go barlarından ziyade, insanların yüzlerindeki gülümseme ve birbirlerine gösterdikleri saygı dikkatimi çekmişti. birisi bunun budist olmaktan kaynaklanan, “yaşadığı hayat ne olursa olsun, ne iş yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin mutlu olma” prensibine dayandığını söylemişti. fakirdiler, kalabalıktılar, lakin herkes işini yapıyordu, yaptığı işe saygılıydı ve en iyisini vermeye çalışıyordu. singha ve chang biraları içilen devasa bira-bahçeleri dışında, bu uzak ülkede beni en çok etkileyen bu konuydu.

ülkeye döndüğümde ise, kimsenin yüzünün gülmediğini tekrar fark ettim. neden gülecektik ki? hiçbirimiz yaptığı işi sevmiyordu. hiçbirimizin saygısı yoktu hayata. ve bütün bunlar bir yana, en eğitimlimizden en cahilimize, hepimiz “yırtma” peşindeydi.

evet dostlar, ülkemiz insanının iki temel özelliği vardır unutulmaması gereken:

1. “mea culpa” (suç bende) diyememek: çünkü bazen başkaları, bazen kader, bazen şanssızlık, bazen binbir uydurulmuş gerekçe bizim önümüzü tıkamaktadır.
2. nefret ediyorum işimden sendromu: 40 yaşında olmama karşın, bugüne kadar iki ya da üç insan gördüm işini seven ve ona saygı duyan.
neden mi yazdım bunları? ahmet mithat efendi gibi sık sık konu dışına çıktığım doğrudur, ama bağlayacağım: çünkü dün akşam  ziyaret ettiğimcoffeesapiens’te, işini seven, ona saygı duyan ve yaptıklarından (kahveden) bahsederken gözleri ışıldayan bir adam gördüğüm için yazdım bu satırları.

adamın adı burak göğüş. i̇şi: kahve!

birçok detay anlattı biz kahveleri tadarken, bir yandan da servis yapıyordu. önce belgian royalcoffeemaker ile hazırlanmış jamaican blue mountain içtim. bu kahve, sattıkları en pahalı üründü ve nadir bulunan bir çekirdekten üretilmişti. ben hayatımda içimi bu kadar yumuşak, ağızda kadife gibi dağılan bir kahve daha içmedim. tadını inceltecek süt, şeker gibi hiçbir dış etkene ihtiyaç duymayan enfes bir “deneyim”di.
laf arasında “belgian royalcoffeemaker” yönteminden de bahsedelim. benim anladığım, iki bölmeli bir sifon sistemi söz konusu burada. bir bölümde kahve, diğer kısımda sıcak su var. su alttan ısıtılıyor ve iyice kaynayınca su buharı çıkacak başka yer bulamayacak kahvenin yanına yollanıyor. kahve böylece demlenmeye başlıyor. sıcak su buhara dönüşüp tamamen kahveyle karışınca, dengede duran kaplardan birisi boşaldığı için aşağı çöküyor. bu defa tersine bir süreç başlıyor ve suyla karışmış kahve ters yöne akıyor. burada bir muslukçuk var ve onun aracılığıyla fincanlara servis ediliyor. bu yöntem 17-18. yüzyıla kadar uzanan eski bir metod. (tarih konusunda yanılıyor olabilirim)

sonra geleneksel sifon yöntemiyle hazırlanmış guatemala antigua kahvesini denedim. bu biraz daha ağızda kendini hissettiren bir tada sahipti. şarap dünyasında tanenli, ya da tanik derler ya, onun kahve dünyasındaki karşılığı neyse, işte öyleydi. bütçe olarak blue mountain’e göre daha uygun olduğunu söyleyebilirim. i̇çimi o kadar yumuşak olmasa da, türk damak zevkine daha uygun gibi geldi bana.

üçüncü olarak “drip” yönetmiyle hazırlanmış, mekanın kendi özel blendinden içtim. i̇çinde ruwanda , etiyopya sidamo ve guetemala antigue karışımı vardı. “blend mutation” adını verdikleri bu çalışma, ağızda keskin bir viraj alarak adeta tat değiştiren, size çeşitlemeler sunan, nispeten daha ağır, ama sert kahve tutkunlarının damak tadına daha uygun bir lezzete sahipti.

bunların üzerine soğuk demleme yöntemi ile hazırlanmış, uzun saatler demlendikten sonra servis edilen iki kahve denedim. birisi antigua, diğeri mocha yemen adını taşıyordu. kokladığınızda adeta viski rayihası alabileceğiniz ağır “eser”lerdi bunlar.

bu tadımda çok akıllıca bir yöntem izleyerek, yumuşaktan serte doğru bir yolculuk yapıldı. bana kalırsa da ideali bu. aksini denememenizi öneririm.
bu kahvelere brownie ve cookie’ler eşlik etti. özellikle benim gibi brownie sevmeyen bir şahsı bile kendinden geçiren bir lezzet fırtınası peydah oldu ağzımda.

bütün bunlar olurken, burak göğüş iyi kahve hazırlamanın püf noktalarını anlatıyor, sözgelimi kahvenin demleme yöntemi kadar, çekirdeklerinin farklı tatlarının öneminden, ya da çekirdekleri kavurma şekli ve süresinin kahvenin lezzetine yaptığı etkiden bahsediyordu.

birisi kahveden böyle bahsettiğinde kahveyi sevmemek elde değil sevgili dostlar!

bu mekanı mutlaka denemenizi tavsiye ederim. şaşıracaksınız.

kemankeş karamustafa paşa mahallesi,
kılıç ali paşa mescidi sokak, no 10/c, beyoğlu, i̇stanbul
0 212 2441296


-----16 oct, 2014-----

tayland sokaklarinda dolasirken, pek çok kisinin ilgilendigi skytrain, buda heykelleri ve go-go barlarindan ziyade, insanlarin yüzlerindeki gülümseme ve birbirlerine gösterdikleri saygi dikkatimi çekmisti. birisi bunun budist olmaktan kaynaklanan, ?yasadigi hayat ne olursa olsun, ne is yaparsa yapsin, nereye giderse gitsin mutlu olma? prensibine dayandigini söylemisti. fakirdiler, kalabaliktilar, lakin herkes isini yapiyordu, yaptigi ise saygiliydi ve en iyisini vermeye çalisiyordu. singha ve chang biralari içilen devasa bira-bahçeleri disinda, bu uzak ülkede beni en çok etkileyen bu konuydu.

ülkeye döndügümde ise, kimsenin yüzünün gülmedigini tekrar fark ettim. neden gülecektik ki? hiçbirimiz yaptigi isi sevmiyordu. hiçbirimizin saygisi yoktu hayata. ve bütün bunlar bir yana, en egitimlimizden en cahilimize, hepimiz ?yirtma? pesindeydi.

evet dostlar, ülkemiz insaninin iki temel özelligi vardir unutulmamasi gereken:

1. ?mea culpa? (suç bende) diyememek: çünkü bazen baskalari, bazen kader, bazen sanssizlik, bazen binbir uydurulmus gerekçe bizim önümüzü tikamaktadir.
2. nefret ediyorum isimden sendromu: 40 yasinda olmama karsin, bugüne kadar iki ya da üç insan gördüm isini seven ve ona saygi duyan.
neden mi yazdim bunlari? ahmet mithat efendi gibi sik sik konu disina çiktigim dogrudur, ama baglayacagim: çünkü dün aksam bir mekanist etkinligi için ziyaret ettigimcoffeesapiens?te, isini seven, ona saygi duyan ve yaptiklarindan (kahveden) bahsederken gözleri isildayan bir adam gördügüm için yazdim bu satirlari.

adamin adi burak gögüs. isi: kahve!

birçok detay anlatti biz kahveleri tadarken, bir yandan da servis yapiyordu. önce belgian royalcoffeemaker ile hazirlanmis jamaican blue mountain içtim. bu kahve, sattiklari en pahali üründü ve nadir bulunan bir çekirdekten üretilmisti. ben hayatimda içimi bu kadar yumusak, agizda kadife gibi dagilan bir kahve daha içmedim. tadini inceltecek süt, seker gibi hiçbir dis etkene ihtiyaç duymayan enfes bir ?deneyim?di.
laf arasinda ?belgian royalcoffeemaker? yönteminden de bahsedelim. benim anladigim, iki bölmeli bir sifon sistemi söz konusu burada. bir bölümde kahve, diger kisimda sicak su var. su alttan isitiliyor ve iyice kaynayinca su buhari çikacak baska yer bulamayacak kahvenin yanina yollaniyor. kahve böylece demlenmeye basliyor. sicak su buhara dönüsüp tamamen kahveyle karisinca, dengede duran kaplardan birisi bosaldigi için asagi çöküyor. bu defa tersine bir süreç basliyor ve suyla karismis kahve ters yöne akiyor. burada bir muslukçuk var ve onun araciligiyla fincanlara servis ediliyor. bu yöntem 17-18. yüzyila kadar uzanan eski bir metod. (tarih konusunda yaniliyor olabilirim)


sonra geleneksel sifon yöntemiyle hazirlanmis guatemala antigua kahvesini denedim. bu biraz daha agizda kendini hissettiren bir tada sahipti. sarap dünyasinda tanenli, ya da tanik derler ya, onun kahve dünyasindaki karsiligi neyse, iste öyleydi. bütçe olarak blue mountain?e göre daha uygun oldugunu söyleyebilirim. içimi o kadar yumusak olmasa da, türk damak zevkine daha uygun gibi geldi bana.

üçüncü olarak ?drip? yönetmiyle hazirlanmis, mekanin kendi özel blendinden içtim. içinde ruwanda , etiyopya sidamo ve guetemala antigue karisimi vardi. ?blend mutation? adini verdikleri bu çalisma, agizda keskin bir viraj alarak adeta tat degistiren, size çesitlemeler sunan, nispeten daha agir, ama sert kahve tutkunlarinin damak tadina daha uygun bir lezzete sahipti.


bunlarin üzerine soguk demleme yöntemi ile hazirlanmis, uzun saatler demlendikten sonra servis edilen iki kahve denedim. birisi antigua, digeri mocha yemen adini tasiyordu. kokladiginizda adeta viski rayihasi alabileceginiz agir ?eser?lerdi bunlar.

bu tadimda çok akillica bir yöntem izleyerek, yumusaktan serte dogru bir yolculuk yapildi. bana kalirsa da ideali bu. aksini denememenizi öneririm.
bu kahvelere brownie ve cookie?ler eslik etti. özellikle benim gibi brownie sevmeyen bir sahsi bile kendinden geçiren bir lezzet firtinasi peydah oldu agzimda.

bütün bunlar olurken, burak gögüs iyi kahve hazirlamanin püf noktalarini anlatiyor, sözgelimi kahvenin demleme yöntemi kadar, çekirdeklerinin farkli tatlarinin öneminden, ya da çekirdekleri kavurma sekli ve süresinin kahvenin lezzetine yaptigi etkiden bahsediyordu.

birisi kahveden böyle bahsettiginde kahveyi sevmemek elde degil sevgili dostlar!

bu mekani mutlaka denemenizi tavsiye ederim. sasiracaksiniz.

kemankes karamustafa pasa mahallesi,
kiliç ali pasa mescidi sokak, no 10/c, beyoglu, istanbul
0 212 2441296
0
oturum aç
hesap oluştur