coffee sapiens


İçinde "cok" olan yorumlar
4
4.4
rubikk
4
4 yıl önce
karaköy
bir gece çıkıp gittik sapiens'e. barlarla dolu, ışıl ışıl bir sokakta minicik bir kahve dükkanı. mekân olağanüstü küçük. komik ama romantik bir havası olan asma katta oturduk. çalışanlar ilgili ve nazik, sorulara güleryüzle cevap veriyorlar. kahvesine gelecek olursak, çok da mükemmel diyemeyeceğim. sütlü kahveler tercih ediyor olsam da kahvenin tadını net olarak almayi seviyorum. yazık ki burdaki kahve çok da belirgin bir baskınlığa sahip değildi. flat white tercih ettim, arkadaşım ise nutellalı bir kahve aldı. nutella kaplı bardağa latte gibi bir şey ? kahvesi için değil belki ama ortamı için uğranabilir, hem kim bilir, belki filtre kahvesi çok güzeldir!
0
ahmet
3
4 yıl önce
karaköy
küçücük bir kahveci. burada dış kısımda oturup sohbet etmek bir zevk. çalışanlar ilgili. çok sözü edilen bir mekan olsa da ben kahvelerini çok başarılı bulamadım. flat white içtim birkaç sefer hiçbirini beğenmedim. filtre kahve de vasattı.
0
büşra
4
4 yıl önce
karaköy
mekancokkucuk oldugundan yer bulamadik fakat yan dukkana da kendileri kahve servis ettiginden yan tarafa oturduk. latte, mocha ve visneli brownie istedik. servis biraz yavasti, ama kalabalik oldugundan dolayi oyle oldugunu dusunuyorum. latte ve mochasi gayet guzeldi, hatta lattesi ictigim en iyi latteydi. sunumlari da guzel, sunduklari kupaya bayildigimi soylemeliyim. visneli brownieyse pek hosuma gitmedi acikcasi. fiyat-boyut olarak bakarsakcokkucuk bir brownie. yogun degil, ama ince bir keki var. icinde de anlamadigim ve hoslanmadigim bir tat vardi. dondurmayla servis ediliyor. (brownie yan dukkanin da olabilir ama adini hatirlamadigimdan buraya yazamiyorum)
1 latte 2 mocha 1 brownie 1 su 53 lira. fiyatlar biraz fazla, ama arada bir kahvesi icin tercih edilebilir.
0
alev
5
4 yıl önce
karaköy
sidamo demleme kahvesini için de kahve görün , ellerine sağlık, hem y cardımla da indirim kazandım ;) çalışanlar çok sevimli , çok yardımcı..
0
esra
4
4 yıl önce
karaköy
karaköy'deki diğer popüler kafelere göre küçük bir mekan. çalışanları çok ilgili ve güleryüzlüler. kahveleri de kaliteli. filtre kahve ve latte tercih ettik. sıcak havalarda dışarda oturup kahve keyfi yapmak için ideal...
0
sümeyra
4
4 yıl önce
karaköy
çok hoş ve butik bir mekan. kahve ve çay çeşitleri oldukça fazla. tatlıları da çok güzel. bu tarz mekanlar daha fazla olmalı, mesela ankara'da da olmalı. tavsiye edilir!
0
ömer
4
4 yıl önce
karaköy
dukkancokkucuktu sadece bir kac kucuk masa var disarida ama ictigim kahve gercekten kaliteliydi. eger yolunuz duserse kahvesine sans verin.
0
metehan
4
4 yıl önce
karaköy
i̇şine özenenleri yorumlamak çok keyifli. kahveyi, kahveyi yapmayı biliyorlar. fabrika tarzı üretim yapan meşhuuur kahveciler ellerine su dökemez. kahveyle gelen sudaki gül goncası suya, hiç rahatsız etmeyen bir aroma katıyor. bilinenlerden çok daha farklı ve lezzetli kahveler yapıyorlar.
dükkanın içinde oturma yeri yok ama dükkan o kadar keyifli ki oyalanmak istiyor insan. bu keyifte sokağın da etkisi var.
kesinlikle tavsiye ediyorum.
0
zeynep
5
4 yıl önce
karaköy
karaköy'deki en seveceğim mekanlardan olacak gibi. gittik, denedik, sevdik. çalışanlar insanı darlayacak kadar değil tam kıvamında bir sohbet ettikten sonra sizi kahvenin ve sohbetin tadını çıkarmak üzere bırakıyor. ama her an güleryüzlüler. fiyatlar iyi. ortam güzel. benim icin tek kusuru, çektirdiğimiz espressoyu eve gidip yaptığımızda çok sevememis olmamiz.
0
metin
5
4 yıl önce
karaköy
kahve içmeyi bana sevdiren mekan! herkese şiddetle tavsiye ederim. personelcokilgili ve seçim konusunda yardımcı olurken işinde ne kadar iyi olduğunu size hissettiriyor. karaköy'e geldiğim zamanlarda mutlaka uğramaya çalışıyorum.
0
alphan
4
4 yıl önce
karaköy
i̇çtenliğiyle zaten çok sevdiğim ve alıştığım bir yerdi. küçük,tatlı ve kaliteli. geçen gün denediğim balkabaklı latte gerçekten başarılıydı ??(yeni menüye konulmuş.) ama ben en çok klasik demleme çayını severim ?
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
karaköy
tayland sokaklarında dolaşırken, pek çok kişinin ilgilendiği skytrain, buda heykelleri ve go-go barlarından ziyade, insanların yüzlerindeki gülümseme ve birbirlerine gösterdikleri saygı dikkatimi çekmişti. birisi bunun budist olmaktan kaynaklanan, “yaşadığı hayat ne olursa olsun, ne iş yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin mutlu olma” prensibine dayandığını söylemişti. fakirdiler, kalabalıktılar, lakin herkes işini yapıyordu, yaptığı işe saygılıydı ve en iyisini vermeye çalışıyordu. singha ve chang biraları içilen devasa bira-bahçeleri dışında, bu uzak ülkede beni en çok etkileyen bu konuydu.

ülkeye döndüğümde ise, kimsenin yüzünün gülmediğini tekrar fark ettim. neden gülecektik ki? hiçbirimiz yaptığı işi sevmiyordu. hiçbirimizin saygısı yoktu hayata. ve bütün bunlar bir yana, en eğitimlimizden en cahilimize, hepimiz “yırtma” peşindeydi.

evet dostlar, ülkemiz insanının iki temel özelliği vardır unutulmaması gereken:

1. “mea culpa” (suç bende) diyememek: çünkü bazen başkaları, bazen kader, bazen şanssızlık, bazen binbir uydurulmuş gerekçe bizim önümüzü tıkamaktadır.
2. nefret ediyorum işimden sendromu: 40 yaşında olmama karşın, bugüne kadar iki ya da üç insan gördüm işini seven ve ona saygı duyan.
neden mi yazdım bunları? ahmet mithat efendi gibi sık sık konu dışına çıktığım doğrudur, ama bağlayacağım: çünkü dün akşam  ziyaret ettiğim coffee sapiens’te, işini seven, ona saygı duyan ve yaptıklarından (kahveden) bahsederken gözleri ışıldayan bir adam gördüğüm için yazdım bu satırları.

adamın adı burak göğüş. i̇şi: kahve!

birçok detay anlattı biz kahveleri tadarken, bir yandan da servis yapıyordu. önce belgian royal coffee maker ile hazırlanmış jamaican blue mountain içtim. bu kahve, sattıkları en pahalı üründü ve nadir bulunan bir çekirdekten üretilmişti. ben hayatımda içimi bu kadar yumuşak, ağızda kadife gibi dağılan bir kahve daha içmedim. tadını inceltecek süt, şeker gibi hiçbir dış etkene ihtiyaç duymayan enfes bir “deneyim”di.
laf arasında “belgian royal coffee maker” yönteminden de bahsedelim. benim anladığım, iki bölmeli bir sifon sistemi söz konusu burada. bir bölümde kahve, diğer kısımda sıcak su var. su alttan ısıtılıyor ve iyice kaynayınca su buharı çıkacak başka yer bulamayacak kahvenin yanına yollanıyor. kahve böylece demlenmeye başlıyor. sıcak su buhara dönüşüp tamamen kahveyle karışınca, dengede duran kaplardan birisi boşaldığı için aşağı çöküyor. bu defa tersine bir süreç başlıyor ve suyla karışmış kahve ters yöne akıyor. burada bir muslukçuk var ve onun aracılığıyla fincanlara servis ediliyor. bu yöntem 17-18. yüzyıla kadar uzanan eski bir metod. (tarih konusunda yanılıyor olabilirim)

sonra geleneksel sifon yöntemiyle hazırlanmış guatemala antigua kahvesini denedim. bu biraz daha ağızda kendini hissettiren bir tada sahipti. şarap dünyasında tanenli, ya da tanik derler ya, onun kahve dünyasındaki karşılığı neyse, işte öyleydi. bütçe olarak blue mountain’e göre daha uygun olduğunu söyleyebilirim. i̇çimi o kadar yumuşak olmasa da, türk damak zevkine daha uygun gibi geldi bana.

üçüncü olarak “drip” yönetmiyle hazırlanmış, mekanın kendi özel blendinden içtim. i̇çinde ruwanda , etiyopya sidamo ve guetemala antigue karışımı vardı. “blend mutation” adını verdikleri bu çalışma, ağızda keskin bir viraj alarak adeta tat değiştiren, size çeşitlemeler sunan, nispeten daha ağır, ama sert kahve tutkunlarının damak tadına daha uygun bir lezzete sahipti.

bunların üzerine soğuk demleme yöntemi ile hazırlanmış, uzun saatler demlendikten sonra servis edilen iki kahve denedim. birisi antigua, diğeri mocha yemen adını taşıyordu. kokladığınızda adeta viski rayihası alabileceğiniz ağır “eser”lerdi bunlar.

bu tadımda çok akıllıca bir yöntem izleyerek, yumuşaktan serte doğru bir yolculuk yapıldı. bana kalırsa da ideali bu. aksini denememenizi öneririm.
bu kahvelere brownie ve cookie’ler eşlik etti. özellikle benim gibi brownie sevmeyen bir şahsı bile kendinden geçiren bir lezzet fırtınası peydah oldu ağzımda.

bütün bunlar olurken, burak göğüş iyi kahve hazırlamanın püf noktalarını anlatıyor, sözgelimi kahvenin demleme yöntemi kadar, çekirdeklerinin farklı tatlarının öneminden, ya da çekirdekleri kavurma şekli ve süresinin kahvenin lezzetine yaptığı etkiden bahsediyordu.

birisi kahveden böyle bahsettiğinde kahveyi sevmemek elde değil sevgili dostlar!

bu mekanı mutlaka denemenizi tavsiye ederim. şaşıracaksınız.

kemankeş karamustafa paşa mahallesi,
kılıç ali paşa mescidi sokak, no 10/c, beyoğlu, i̇stanbul
0 212 2441296


-----16 oct, 2014-----

tayland sokaklarinda dolasirken, pek çok kisinin ilgilendigi skytrain, buda heykelleri ve go-go barlarindan ziyade, insanlarin yüzlerindeki gülümseme ve birbirlerine gösterdikleri saygi dikkatimi çekmisti. birisi bunun budist olmaktan kaynaklanan, ?yasadigi hayat ne olursa olsun, ne is yaparsa yapsin, nereye giderse gitsin mutlu olma? prensibine dayandigini söylemisti. fakirdiler, kalabaliktilar, lakin herkes isini yapiyordu, yaptigi ise saygiliydi ve en iyisini vermeye çalisiyordu. singha ve chang biralari içilen devasa bira-bahçeleri disinda, bu uzak ülkede beni en çok etkileyen bu konuydu.

ülkeye döndügümde ise, kimsenin yüzünün gülmedigini tekrar fark ettim. neden gülecektik ki? hiçbirimiz yaptigi isi sevmiyordu. hiçbirimizin saygisi yoktu hayata. ve bütün bunlar bir yana, en egitimlimizden en cahilimize, hepimiz ?yirtma? pesindeydi.

evet dostlar, ülkemiz insaninin iki temel özelligi vardir unutulmamasi gereken:

1. ?mea culpa? (suç bende) diyememek: çünkü bazen baskalari, bazen kader, bazen sanssizlik, bazen binbir uydurulmus gerekçe bizim önümüzü tikamaktadir.
2. nefret ediyorum isimden sendromu: 40 yasinda olmama karsin, bugüne kadar iki ya da üç insan gördüm isini seven ve ona saygi duyan.
neden mi yazdim bunlari? ahmet mithat efendi gibi sik sik konu disina çiktigim dogrudur, ama baglayacagim: çünkü dün aksam bir mekanist etkinligi için ziyaret ettigim coffee sapiens?te, isini seven, ona saygi duyan ve yaptiklarindan (kahveden) bahsederken gözleri isildayan bir adam gördügüm için yazdim bu satirlari.

adamin adi burak gögüs. isi: kahve!

birçok detay anlatti biz kahveleri tadarken, bir yandan da servis yapiyordu. önce belgian royal coffee maker ile hazirlanmis jamaican blue mountain içtim. bu kahve, sattiklari en pahali üründü ve nadir bulunan bir çekirdekten üretilmisti. ben hayatimda içimi bu kadar yumusak, agizda kadife gibi dagilan bir kahve daha içmedim. tadini inceltecek süt, seker gibi hiçbir dis etkene ihtiyaç duymayan enfes bir ?deneyim?di.
laf arasinda ?belgian royal coffee maker? yönteminden de bahsedelim. benim anladigim, iki bölmeli bir sifon sistemi söz konusu burada. bir bölümde kahve, diger kisimda sicak su var. su alttan isitiliyor ve iyice kaynayinca su buhari çikacak baska yer bulamayacak kahvenin yanina yollaniyor. kahve böylece demlenmeye basliyor. sicak su buhara dönüsüp tamamen kahveyle karisinca, dengede duran kaplardan birisi bosaldigi için asagi çöküyor. bu defa tersine bir süreç basliyor ve suyla karismis kahve ters yöne akiyor. burada bir muslukçuk var ve onun araciligiyla fincanlara servis ediliyor. bu yöntem 17-18. yüzyila kadar uzanan eski bir metod. (tarih konusunda yaniliyor olabilirim)


sonra geleneksel sifon yöntemiyle hazirlanmis guatemala antigua kahvesini denedim. bu biraz daha agizda kendini hissettiren bir tada sahipti. sarap dünyasinda tanenli, ya da tanik derler ya, onun kahve dünyasindaki karsiligi neyse, iste öyleydi. bütçe olarak blue mountain?e göre daha uygun oldugunu söyleyebilirim. içimi o kadar yumusak olmasa da, türk damak zevkine daha uygun gibi geldi bana.

üçüncü olarak ?drip? yönetmiyle hazirlanmis, mekanin kendi özel blendinden içtim. içinde ruwanda , etiyopya sidamo ve guetemala antigue karisimi vardi. ?blend mutation? adini verdikleri bu çalisma, agizda keskin bir viraj alarak adeta tat degistiren, size çesitlemeler sunan, nispeten daha agir, ama sert kahve tutkunlarinin damak tadina daha uygun bir lezzete sahipti.


bunlarin üzerine soguk demleme yöntemi ile hazirlanmis, uzun saatler demlendikten sonra servis edilen iki kahve denedim. birisi antigua, digeri mocha yemen adini tasiyordu. kokladiginizda adeta viski rayihasi alabileceginiz agir ?eser?lerdi bunlar.

bu tadimda çok akillica bir yöntem izleyerek, yumusaktan serte dogru bir yolculuk yapildi. bana kalirsa da ideali bu. aksini denememenizi öneririm.
bu kahvelere brownie ve cookie?ler eslik etti. özellikle benim gibi brownie sevmeyen bir sahsi bile kendinden geçiren bir lezzet firtinasi peydah oldu agzimda.

bütün bunlar olurken, burak gögüs iyi kahve hazirlamanin püf noktalarini anlatiyor, sözgelimi kahvenin demleme yöntemi kadar, çekirdeklerinin farkli tatlarinin öneminden, ya da çekirdekleri kavurma sekli ve süresinin kahvenin lezzetine yaptigi etkiden bahsediyordu.

birisi kahveden böyle bahsettiginde kahveyi sevmemek elde degil sevgili dostlar!

bu mekani mutlaka denemenizi tavsiye ederim. sasiracaksiniz.

kemankes karamustafa pasa mahallesi,
kiliç ali pasa mescidi sokak, no 10/c, beyoglu, istanbul
0 212 2441296
0
berkin
4
4 yıl önce
karaköy
istanbuldaki 3. dalga kahve akiminin ilk noktalarindan. cizgisini hic bozmadan devam ediyor. farkli menseyli kahveler var. barista sizecokyardimci oluyor, nasil bisey istediginizi soylemeniz yeterli!
0
beste
5
4 yıl önce
karaköy
sapienscokcokcokguzel bir mekan ya. bi kere sapiens yani ben her zamanki gibi temasi olan yerlere bayildigimdan dolayi zaten ilgimi cekmisti. bir de kahvelerin lezzetiyle gonlumuzu tamamen fethetti. ben flat white ictim,cokguzeldi, emre de mutation blend diye bir kahve icti v60 ile demlenen ki ocokcokcokcok daha guzeldi, onu kesinlikle tavsiye ediyorum. bir de tatlilarindan denemek icin bir daha gelmek istiyorum buraya, red velvet cupcake falan vardi cunku menude gozumden kacmadi onlar. sunum dacokguzeldi mesela suyun icinde minnacik bir cicek vardi suya gul tadi veren. bence bu tarz kucuk seyler onem arz ediyor ya, ozendiklerini gorebiliyorsunuz. yalniz ben yuksekten korkarim ve emre ust kattaki masaya oturmak isteyince 90 derece bir merdiveni cikmak zorunda kaldim, yani yuksekten korkan dostlarima bir tavsiye: asagida oturun.
0
görkem
4
4 yıl önce
karaköy
mekanin önünde yer olmadigi için arka tarafa geçtik. ancak çok küçük, yazin on tarafa günes vurdugunda bahçe tercih edilebilir. sonrasinda on tarafta yer bulduk ve oturduk. ethiopia, costa rica ve kenya blendleri meyve aromali oldugu için baharat tadini daha fazla tadabilecegim guatemala aldim. kardesim de çikolata karamel aromasini hissedebilecegi coffee sapiens'in kendine has blend mutation'i tercih etti. gayet memnun kaldik, kisiye özel demleme servislerini çok sevdik.çalisanlar da gayet ilgili. her daim kucaginizda uyumaya meyilli kedileri çok sükela.
0
oturum aç
hesap oluştur