cantinery

sunum, lezzetler, servis oldukca basarili, memnun kaldim. tatlilarini denemedim bir daha ki sefere denemek isterim.

karnıbahar ile yapılan glutensiz hamur türkiye’de gerçekten çok nadir bulunuyor ve bununla kaju ricotta gibi malzemeleri birleştirip ortaya bir vegan pizza çıkarmaları beni çok hoşnut etti. mini karnabahar, mantar ve zeytin de nefisti, belki avokadoyu biraz azaltabilirlerdi bile, ama o da kremamsı bir doku katıyor alttaki çıtır hamura tezat olarak. annem çok aç olmadığından top köfte söyledi, patates kızartmalarını doyduğu için yiyemedi ama ikimiz de yemekten tatmin olduk.

sigara kullanımı olmasa içeri oturmayı isterdim, zira tuvaleti kullanmak için girdiğimde mis gibi kokular ve yapma balkabaklı, loş ışıklı ve ahşap ağırlıklı şık bir dekorasyonla karşılaştım. dışarısı daha sade ve camlar tülle kapalı olduğundan görememiştik.

kola, büyük boy su, 60 lira pizza ve yine o civarda olan köfte yemeğimiz için 134 lira gibi bir fiyat ödemiştik. bence fiyatı sonuna kadar hak ediyordu.

tek şikayetimiz, en başta yakınımızdaki garsonlar bize bakmadı. uzakta bir tanesine işaret ettiğimizde gelip arkamızda konuşan iki garsonu uyardı ve bir tanesi “ama konuşuyordum nasıl bakayım?” tarzı bir cevap verdi. sonrasında bizle ilgilenen beyfendi iseoldukçanazikti, müşteri kitlelerine yakışır bir saygı ve mesafedeydi.

yemek öncesi ikram edilen trüf mantarlı tereyağı ilginç, ekmekleri güzel. menü kalabalık değil ama herkese hitap edebilecek tarzda seçenekler mevcut. ben tercihimi organik ızgara tavuk göğüsünden yana yaptım veoldukçabeğendim. mekanın dekoru ve ambiyansı güzel fakat menüler yıpranmış ve kirli, servis elemanları çok donuk ve soğuk, lavabo ise bakımsız ve pek temiz sayılmaz. bunlar böyle bir yerde karşılaşmak istenmeyecek türden detaylar.

bugün psm deki gösteriyi izledikten sonra saat 6 gibi bir iki kadeh bir sey içelim diyerek bu mekana girmeye kalktik. mekanoldukçadolu gözüküyordu biz de yer var mi diye soralim dedik görevli bir bayan her nedense bizi kovmaktan beter davrandi. yemek servisimiz bitti sizi alamayiz dedi, biz zaten yemek degil sadece içecek istiyoruz dedik o da olmaz dedi. o zaman bu kadar insan nasil oluyor da burada oturmus bir seyler yiyip içiyor onlar özel mi diye sorunca da onlar yemeklerini yediler simdi içkilerini içiyorlar seklinde anlamsiz cevaplarina yanindaki garson ile devam etti. bu kadar tuhaf davranis ilk kez gördük. bundan sonra özel davetiye yollasalar bu isletmeye adim atmam tanidigim kimseye de attirmam.

zorlu center’ın bulvar katındaki cantinery, öğle ve akşam yemeğinin yanı sıra günün her saatinde iyi vakit geçirmek isteyenlerin buluşma noktası. i̇yi vaktin yanı sıra avm ortamında iyi yemek, şarap ve kokteyl isterseniz burası size göre…

cantinery için lucca’nın kardeşi demekte sanırım bir sakınca yok. ama cantinery’i lucca ile karıştırmamak gerek… çünkü, buranın mutfağı çok daha iddialı. mimarisinden mutfağına her şey planlanmış, ince elenip, sık dokunmuş… lucca ve cantinery’nin sahibi cem mirap, uzun bir süre yaşadığı amerika’nın havasını buraya taşımış. “kafada new york’lu, ruhta i̇stanbullu” diye anlatıyor cantinery’i… kapalı ortamın enerjisi o kadar yüksek, açık mutfak manzaralı masaları o kadar keyifli ki; kötü havalarda insanın yüzünü astırmayacak cinsten…

mutfağın sorumluluğu genç şef pelin çakar’da… yerli ve yabancı şeflerden oluşan ekibiyle, açık mutfakta birbirinden güzel yemekler hazırlıyor. benim ilk tercihim ve mekanın en çok sipariş verilen lezzetlerinden biri ıstakoz burger. bilindik burger ekmeklerinin yerine “pancake” kullanılması göze çarpan ilk detay.

mevsimine göre menü değişiklik gösteriyor. mutfakta tazelik ön planda. günlük ve taze ürünler kullanılarak menünün dışına çıkılıyor. eğer denk gelirseniz semizotu ve enginar salatası da çok iyi bir başlangıç. birkaç çeşit pizzanın yanı sıra değişmeyen lezzetlerden biri olan balık schnitzel ve cabernet sauvignon soslu ızgara bonfile nefis.

tatlılardan damlasakızlı cheesecake, cheesecake severleri baştan çıkarır. yemeğin ardından mutlaka ama mutlaka bu tatlı için yer bırakın.

cantinery özellikle öğle ve iş çıkış saatlerindeoldukçayoğun. yazının girişinde de belirttiğim gibi günün her saatine uygun bir şeyler yemek ya da atıştırmak mümkün.

fiyatlara gelecek olursam; ıstakoz burger 25, pizzalar 35-40 arası, et yemekleri 30-65 ve sakızlı cheesecake ise 18 lira. bir kadeh şarap ise 18-20 liradan başlıyor.

zorlu center 'ın meydan katında yer alan güzel dekore edilmiş hoş bir mekan, servis elemanlarioldukçakibar ve güleryüzlü . kahvelerini beğendik, fiyatları ortalamanın biraz üzerinde.

bir pizzasever olarak cantinery'nin füme etli ve karamelize soganli pizzasina bayildim. sunulan agaç kütügü tabak daoldukçasikti. pizzanin boyu da ne çok küçük ne de çok büyük. bir kisi için ideal. cem mirap'a, mutfakta pelin çakar'a ve emegi geçen herkese tesekkürler. iyi ki geldin cantinery. :)

daha onceki yemek icin iki kez gidip oldukca memnun ayrildigimiz cantinery ucuncu ziyaretimizde bizi maalesef hayal kirikligina ugratti. izgara balik, izgara tavuk, izgara et ana basliklarinda gruplanabilecek ana yemek grubu fiyatlari ile karsilastirildiginda yaraticiliktan uzak gozukuyor. daha once yerli ureticilerin saraplarina yer verilen ve bizi oldukca mutlu eden kadeh şarap menusu siradanlanmis ve uretici sayisi minimuma indirilmis. yemeklerin lezzeti ve kadeh sarap kalitesi mevcut durumdaki fiyatlari haketmiyor. menülerin elden gecmemesi durumunda dorduncu kez gitmeyiz diye dusunuyorum. bu puanin bir kismi da eski ziyaretlerin hatrina...

öncelikle, koltukları aşırı derecede pis. o fiyatlara gidilen bir yerin çok daha temiz gözükmesi gerekiyor. ben ızgara köfte yedim ve arkadaşım mantarlı risotto yedi. et lezzetli bir etti, fakat yemeğin tek özelliği oydu. porsiyon çok küçüktü. yanındaki garnitürleri çok basit ve sıradandı. köftenin içerisinde olduğunu söyledikleri peynir gözükmüyordu bile. arkadaşım da porsiyonunoldukçaküçük geldiğini söyledi. bir daha gitmeyiz. o yüksek fiyatlara göre aşırı sıradan bir yer.

bara oturduk ve kendilerine ait olan kokteyl menüsünden barda olmamıza rağmenoldukçauzun bir süre sonra 2 kokteyl sipariş edebildik. ben özellikle sert olmasını rica ettim. ciddiyetsiz bir şekilde evet herkes öyle ister gibi gereksiz espriler yapıldı. bu süreçte kendi aralarında da bazenoldukçagergin şekilde bu pislik senin bunu sen tamizle vs gibi konuşmalar oluyordu. siparişimizden sonra bardakilerden biri muhtemelen kokteyl üzerine bir workshopa katılmış olmanın verdiği güvenle bana kokteylin nasıl olması gerektiğini abartı mimiklerle anlatmaya başladı. ben de nasıl olması gerektiğine kendi damak tadımın karar vereceğini, en iyi kokteylleri de küba ve rusya’da içtiğimi, genel olarak da ezber söylemlerden ziyade biraz bilgim olduğunu söyleyince konu kapandı. bu sırada bara oturan tekil kadınlara davranış da bana göre rahatsız ediciydi. masaların yakınlığı sebebiyle nerdeyse kucak kucağa oturan insanlar, sıkışıklıkta sizi çiğneyerek üzerinizden geçen suratsız çalışanlar, aşırı gürültü ve bir şeye benzemeyen kokteyller.. işte mekanın özeti. avrupa’ya özenilmiş ama seviye özentilikte kalmış.

cantinery'de düsük isida vakumla pismis somon salata denedk, yaninda gelen portakalli balzemik sosuyla çok lezzetliydi. iki boy seçenegi var, tek çesit olarak yenilcekse doymak için büyük boy seçmek lazim tabi:) bir diger tercihimiz de füme et ve provolone kasarli izgara köfte oldu (evet ismi çok havali:)). köfte de yaninda gelen patateslerle beraberoldukçabasariliydi. hafta sonu kapali kisminda rezervasyonsuz yer bulunmuyor, ama disarisi daha keyifli geliyor bize zaten:) #befitistanbul

oldukça popüler olan bebek'teki lucca'nin sahibi cem mirap'in yeni projesi. aslinda basitçe bir "kantin". kalabalikken gürültülü, sesli bir okul kantini. bu yönüyle italyan. ancak öte yandanoldukçagelismis bir kantin demek daha dogru olacak. cem mirap lezzet ve yeme-içme camiasi konusundaoldukçabilgili biri. bu bilgisi aslinda kendisinin de yeme-içmeye özel ilgisinden kaynaklaniyor. cantinery'nin de bu baglamda kendisi için yeni bir soluk olmasini istedigini anliyoruz.
iç dekorasyonda beyaz renkler hakim ve amerikali ünlü bir mimarlik ofisi tarafindan tasarim&uygulamasi yapilmis. her ne kadar amerikan tarz ny gastro/bistro kelimesi mekanda baskin olsa da, kafanizi oturdugunuz yerden kaldirdiginiz zaman empresyonist bir tablodan çikmisçasina parizyen bir dokuyu da fark edeceksiniz. bu yönüyle de fransiz. hepsini barindirmasi yönüyle de ny stili diyebiliriz.
mide dostu semizotlu, maydonozlu, taze baklali salata, illüzyonist karides carpaccio ve damla sakizli cheesecake'i menüde görürseniz affetmeyin. her hafta yenilenen menüyü prosecco ile baslayip, limoncello ile sonlandirabilirsiniz.

oldukça popüler olan bebek'teki lucca'nın sahibi cem mirap'ın yeni projesi. aslında basitçe bir "kantin". kalabalıkken gürültülü, sesli bir okul kantini. bu yönüyle i̇talyan. ancak öte yandanoldukçagelişmiş bir kantin demek daha doğru olacak. cem mirap lezzet ve yeme-içme camiası konusundaoldukçabilgili biri. bu bilgisi aslında kendisinin de yeme-içmeye özel ilgisinden kaynaklanıyor. cantinery'nin de bu bağlamda kendisi için yeni bir soluk olmasını istediğini anlıyoruz. i̇ç dekorasyonda beyaz renkler hakim ve amerikalı ünlü bir mimarlık ofisi tarafından tasarım&uygulaması yapılmış. her ne kadar amerikan tarz ny gastro/bistro kelimesi mekanda baskın olsa da, kafanızı oturduğunuz yerden kaldırdığınız zaman empresyonist bir tablodan çıkmışçasına parizyen bir dokuyu da fark edeceksiniz. bu yönüyle de fransız. hepsini barındırması yönüyle de ny stili diyebiliriz. mide dostu semizotlu, maydonozlu, taze baklalı salata, illüzyonist karides carpaccio ve damla sakızlı cheesecake'i menüde görürseniz affetmeyin. her hafta yenilenen menüyü prosecco ile başlayıp, limoncello ile sonlandırabilirsiniz.

yine zorlu'nun üst katında yer alan bir çok şık restoran gibi içerisi sesli ve karanlık dışarı oturma alanıoldukçakeyifli. menüde beklediğiniz seçeneği bulamayabilirsiniz, seçenekler biraz kısıtlı. yemeklerine gelince güzel ama fiyata değmiyor denebilir. tatlılardan sakızlı cheescake i tavsiye ediyoruz, ama çikolatalı olanı hiç beğenmedik malesef?

öncelikle mekanın lokasyonundan bahsetmek istiyorum. köşede yer alan bu mekan, tuvalet çıkışlarının ve atm’lerin yol üzerinde bulunuyor. bu nedenle sizin mekanda izole olmanız ve rahat sohbet etmeniz çok zor. bu, benim değerlendirmemde olumsuz bir etki yarattı. şimdi nasıl karşılandığımıza geçelim. rezervasyon olmadan mekana girmenizin tek bir yolu bulunuyor. kapıda sizi karşıladıkları anda sorulan “yemek yiyecek misiniz” sorusuna “evet” dediğinizde size giriş imkanı tanınıyor. eğer yemeyeceğinizi söylerseniz girmeniz mümkün değil. şimdi mekana girdiysek başlayalım. müşteri profili, orta-üst düzey gelirli insanlardan oluşuyor fakat böylesine lüks bir restorana göre profil biraz düşük. i̇lk gelişimde dikkatimi çeken mekanın dizaynından başlamak istiyorum.oldukçahoş ve modern gözüken mermer masalara bir de rahat bir sandalye eklenince her şey mükkemmel oluyor. hoş ve sakinleştirici müzik bu ambiyansa eşlik ederken kendinizi rahat ve huzurlu bir ortamda hissediyorsunuz. yemek söylemeye sıra geldiyse, garsonu çağıralım. garsonlar çok yavaş hareket ediyor ve siz yemek siparişi verene kadar yaklaşık 15 dakika geçiyor. garson size geldiğinde yüzünde mutlu olmayan bir ifade bulunuyor ve siz daha sipariş verirken tam olarak dinlemiyor, biran önce gitmek istiyor. bu bana biraz istemediği derse giren öğrencileri hatırlattı. yemeğiniz geliyor ve o da ne? tam bir şaheser! kesinlikle istediğiniz şekilde pişmiş ve çok lezzetli. bu hizmetiyle yemek konusunda benden tam not alıyor. yemeğimizi yedikten sonra sıra geldi sıcak içeceklere. siparişler veriliyor ve biraz yavaş olmasıyla beraber 10 dakika içinde geliyor. biz sohbet ederken garsonun keskin bakışları dikkatten kaçmadı. yemekle beraber 1-2 saat oturduktan sonra bir garson gelip oturduğumuz masanın rezerve olduğunu söylüyor. bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? sanırım yemeğimizi bitirdiğimiz için yeni yemek yiyecek müşterilere yer açmak istiyorlar. rezervasyon yaptırıp geldiğimiz ve çay faslına geçtiğimiz anda nasıl böyle birşey oluyor? bu kabalık karşısında eğer not kırmasaydım diğer restoranlara saygısızlık etmiş olurdum. maalesef, iletişim açısından ve müşteriye yapılan muameleden sınıfta kaldı.
genel olarak mekanı değerlendirdiğimde kesinlikle yemekleri denenmeli fakat eğer bu tür tavırlar sizi rahatsız edecekse yememekten birşey kaybetmezsiniz. lokasyon olarak izole kötü olduğundan 1 puan, servis yavaşlığı ve garsonların tutumundan dolayı 1 puan kırıyorum. bütün foodie’lere sevgiler!