privato cafe

bence i̇stanbul'da hem lezzetli, hem keyifli, hem de huzurlu kahvaltı edebileceğiniz eniyimekan. servis hızlı, çalışanlar güler yüzlü ve en önemlisi kahvaltı da sunulan herşey çok leziz. privato'da kahvaltı etmeden başka mekanlar için fazla yorum yapmayın.

ne güzeldir galata‘nın ara sokakları , müzik yapan gençleri, renkli ve yaşanmış evleri…
kulesinin gölgesindeki merdivenleri, isyan edenleri, şarkı söyleyenleri… yaşamak gerekir buraları, anlamak bir yerlere dokunmak gerekir… farklıdır çıkmaz sokakları, sokakta oynayan çocukları, çatılardaki aşkları…. hazerfan misali uçurur burası adamı, başka bir dünyadır, başka bir hikayedir galata. son dönemlerde ilgi uyandıran mekanları, butikleri, kitapçıları ile avrupai bir hava katar güzelim i̇stanbul’a. herkesin bildiği yoldan değil de bilinmeyen yollardan gitmek , karanlık sokakları gezmek, evlerin içlerine göz kırpmak, merakı ve heyecanı aynı anda yaşamak. 

her bir evin ayrı hikayesi , ayrı geçmişi üzerine düşünmek, derin yüz çizgilerini görmek.
güneşin güzel doğduğu bir sabah, trompet çalıp akşamdan kalan ihtiyar bir adam ile sigara paylaşmak kadar güzel, kesik yemiş, nağra atan külhani bir kadının sesi kadar da ürkütücü ve çekicidir burası. 
galata’yı dumanı sert gelebilir ; lakin iz bırakır evlerin çatıları.
haggard dinlemek gibidir burada yaşamak … bir sen hissedersin, kimsenin hissetmediğini. engindir, yakalamak kolay değildir öyle kolay kolay. 

karakter kelimesi ciddi bir kelimedir. karakterli insanlar olduğu gibi, karakterli mekanlar da vardır. galata sokaklarında gezerken bu mekanlardan birini tesadüfi olarak buldum. dekoru ve samimi havası ilgimi çekti . sokağı güzeldi. kahvesi daha bir güzel… öyle hikayeden filtre kahve değil, gerçek bir americano geldi. hani üzeri karamelimsi olur ya; içtikçe gitmez o kaymak tabaka,iyibiradaki köpüğe inat. 

merakla birlikte ağzım açık içeriyi gezip hülyalarına dalarken duvardaki ‘’stranger than paradise’’ afişi ile karşılaştım. 
filmin konusu aklıma geldi. hayaller, rüyalar…

pek bir beğendim içerisini, doğallığını, çalışanların güler yüzünü.sonradan fark ettim ki zeytinyağlı mezeleri, kahvaltısı zaten meşhurmuş.
gerçekten organik bir mekanmış burası. mevsiminde ne varsa o gelirmiş masaya. 
öyle içten pazarlıklı, protokol falan da yok gayet samimi burada herkes.
ağdalı ağdalı tipler de yok hem. senin gibi işte… 

sıradan; ama güzel tadınca özel; özel olduğunu zannedip sıradan… deli biraz, biraz yer altından fışkıran… 
mekan, galata da bilindik bir mekanmış, ama dediğim gibi galata da ki mekanlar arasında daha farklı bir yer
privato cafe. 
sonrasında; nazım hikmet portresi olan köşe . kışın, hoş sohbet eşliğinde, neyzene doğru yol alınası…
organik limonata ve çilek suyuna rom katıp hazırladıkları bir içkileri var . ben şahsen denedim ve çok beğendim . yaz içkisi olarak bu özel içkilerini tavsiye ederim . 
suç işlemeye iten şükela yemek kokuları…
yaşasın suç işleme özgürlüğü !!! 
kanımca mücveri müthiş buranın ; ama kanımca yemedim, yedirmem.
burası galata’nın en nostaljik cafesi. 
i̇talyanca özel anlamına geliyormuş privato cafe .
galata civarında gidebileceğiniz gerçekten özel bir mekan cümlesi önemli, vurucu, aranan … 

masa örtüsünden, zevkli fincanlara kadar, ev ortamı yakalayabileceğiniz, yapılan her işin doğal olduğunu gösteren bir yer 
mekan-ı latif diye bir kelime yok. hemen itiraz edilmesin, ama olsaydı sebebi burası olabilirdi.
galata da farklı bir cafe privato cafe ! 
taş ezmeden sağlanan zeytin yağından tutun da, mevsimine göre yapılan ev yapımı reçellerine kadar gidilmeye değer.
”ateş seni çağırıyor”cümlesine bu kadar tahrik oluyorsun da, ”taş ezme çağırıyor seni” kelimesine neden tahrik olmuyorsun ey okuyucu ? 
galata da ki farklı dekor eşliğinde, samimi bir mekanda tek başına bile oturup, lezzetli yemek sonrasında kitap okuyabileceğiniz ve kimsenin sizi rahatsız edemeyeceği, sakin ve huzurlu.bu cümle en çok içime sinen cümle idi .i̇yi bir aileden gelme örnek bir cümle !
bu arada değinmeden geçemeyeceğim . güzel müzik var burada , huzurlu müzik … 

sokak, pek bir duygusal bakıyor … mekanın arka tarafı ise galata kulesine bakıyor, bakışıyorlar yani ara ara … gözler kanatlanmak istiyor. 
yağmur başlıyor gibi …
gitmek gerek , koklamak gerek havayı . yaz, yaz kimse okumuyor zaten. 
eyle beni gönlüm sen eyle …
tünel meydanından galata’ya doğru inerken galata kulesine gelmeden sağdaki tımarcı sokakta privato cafe’yi ziyaret edebilirsiniz. 
yağmur başladı bu arada, şemsiye değil tom waits açın !!!

uzun bir aradan sonra hem goz hemde mide doyuran meshur kahvaltisi icin privato'daydik.fakat bu kez yeni bınada agırlandık kalorıfer tam gaz yanmasına ragmen bıraz soguktu mecbur şalla oturduk.neyseki kahvaltı yaparken kan sekerı yukseldıde ısınmaya basladık.ekşi bey iş basındaydı ve ortama hakımdı gene.kahvaltıda sunulan ürünlerin kalitesi iyive çesit bol.burada doymamanız mümkün degil zaten .serpme kahvaltı kısı bası 48tl.cay sınırsız.hellimden sucuga receller peynırler hamur işleri yani kısaca yok yok ve bizde sunulan herseyden memnun kaldık.?ilk firsatta tekrar gitmeli dıyoruz arkadaslarla.

i̇lk başta verdiğim 2 puanı nereden kazandığını söyleyeyim mekanın; konum ve iç tasarım, başka bir şey yok.

sevgilimle ilişkimiziiyiyönde ilerlettiğimiz mekan oldu burası. hafta sonu kahvaltı için geldik. puanına aldandık ve oturduk. kahvaltı 40tl idi, dedik bir kahvaltı ve menemen ikimize yeter, demez olaydık. sipariş verdikten 10dk sonra masaya getirmeye başladılar, en az 10 tane tabak geldi fakat tabaktakilerin tamamı tek bir tabağa sıkışmadan sığdırılabilirdi. çay kaşığı kadar bal, tek dilim sucuk, 6 tane zeytin, 2 cm peynir koymuşlar kahvaltıya ve hepsini ayrı tabaklara yerleştirmişler. tek bir cherry domatesi dörde bölüp onu da ayrı bir tabağa koymuşlar ki inanamadım. masa ağzına kadar dolu ama midelerimiz aç kaldı. şikayetimi kibar bir dille belirtmek için garsona "mekan sahibi minimalist mi?" diye soru sorma gafletinde bulundum, yayık ağızla bana "yooo, değil" demekle yetindi. velhasıl kelam bir daha uğramayacağım yerler listesine bir yer daha ekledim. sevgilimle ilişki ilerletme meselesiyse şudur; kahbaltı gelince birbirimize acıyan gözlerle baktık ve bundan sonra evde kendi kahvaltımızı kendimiz hazırlayalım, hem doyalım hem de yalnız başına kalmanın keyfini sürelim dedik ?

bu kahvaltı istanbulun hicbir yerinde bulunmaz tabaklardan tutun mekana, samimiyetten sıcaklığa, o doğal recellerden borek krep havuclu salatalara kadar hersey harikadır. tanıdığım herkesi götürüp kahvaltı ettirdiğim mekan. türk'ten cok turist var tripadvisor da cok yüksek bir puana sahip. turistler istanbulu bizden dahaiyigezer her zaman :)

i̇stanbul'da kahvaltı yapılacak eniyiyerlerden biri. ulaşım kolaylığı, mekan tasarımı, çalışanların güleryüzlü oluşu, servis edilen her şeyin taze ve lezzetli oluşu gibi birçok artıya sahip. haftasonları çok kalabalık olduğu için gitmeden birkaç saat önce ararsanız sizin için yer ayırıyorlar. sanırım mekanın sahibi çok tatlı bir bayan var. masaya gelip tek tek recellerin (nar, kivi, ayva, armut vs değişik recellere mevsime gore denk gelmek mumkun) neler olduğunu soyluyor. daha sonra masanızın yanından geçerken hayli tatlı bir ifadeyle başka arzunuz olup olmadığını soruyor ve muhabbet ediyor. kahvaltı harika. çalışanlar harika. daha ne istenir ki! ufak bir bilgilendirme, son gittiğimde kahvaltının fiyatı artmıştı. 36 veya 38 gibi bir şeydi. i̇ki kişi tek kahvaltı ile çok rahat doyuyor. eğer tek kahvaltı yeterli gelmezse ortaya bir menemen söyleyebilirsiniz. o da gerçekten başarılı!

eşim ile kahvaltıya gitmiştik. mekanın tasarımı çok güzeldi. huzurlu veiyihissediyorsunuz. çalışanlar gayet ilgili ve güler yüzlüydü. ayrıca servis de gayet hızlıydı. kahvaltısını ise çok beğendim. fazla çeşit ile önce gözünüz doyuyor. sıcak olarak verdikleri böreklerde çok güzeldi. fiyatı biraz pahalı ancak böyle bir kahvaltı için makul görünüyor. tekrardan gitmek isterim.

hafta içinin sakinliginden faydalanmak istedigimizden buraya geldikiyiki geldik hep gelecegiz. bulmakta biraz zorlansak da o kahvalti bana her seyi unutturdu. serpme kahvalti gürcü böregi istedik(gürcü böregi bildigin kizartilmis krepti) bir kahvalti iki kisiye fazla fazla yetiyor çesit o kadar fazlaydi ki masamizdan tastik:) iki kisi tika basa doyduk ve 50 lira ödeyerek mutlu mesut ayrildik harikaydi mutlaka gidin.

istanbulda kahvalti yapilabilecek eniyimekanlardan biri. mekanda prensip olarak hazir gida kullanilmiyor. hersey ev yapimi o yüzden yemege basladiktan sonra bir anda gözünüz dönebiliryor, kendinize geldiginizde "bu kadar seyi ben mi yedim" deyip halinize sasabilirsiniz. tek sikintisi kahvaltida sinirsiz çay ikrami olamamasi (tek çay hakkiniz var) benim gibi çay tiryakisiyseniz kahvalti biraz maliyetli olabilir.

gitmekte pek gec kaldigim ama tanistigima cok memnun oldugum sevimli bir durak privato cafe. galata'nin biraz alakasiz bir sokaginda yerinde kalsa da populeritesi almis yurumus turistler sagolsun. adamlar bizim bulamadığımız yerleri buluyor, bizden daha cok hakimler istanbul'un gizli mekanlarina. burası da yine agirlik olarak turistlerin tercih ettiği bir yer.  kahvaltı menusu organik urunlerden olusuyor ve ev kahvaltısı lezzetini bulmamaniz icten degil, ozellikle recellerde. kucuk porselen tabaklarda sunulan kahvaltiliklar gercekten oldukca lezzetli. bir tek sucugu dahaiyiolabilirdi. fiyatlar civardaki yerlere gore son derece makul. gidiniz, yiyiniz, iciniz!

galata civarlarında takılmaya başladığımdan beri gördüğüm ama bir türlü gidemediğim bir mekandı. bugün şeytanın bacağını kırdım ve geldim. pek deiyietmişim. i̇çerideki tadilat gözümü korkutmadı, sağolsunlar onlar da beni kırmadılar ve tam bir babaanne koltuğunu gösterdiler bana, an itibariyle bu yorumumu babaanne koltuğundan yazıyorum :)

mekanı mekan yapan öğelerden birisi dekorasyonu kuşkusuz.. resimlerden göreceğiniz üzere vintage eşyalarla dolu, sıcacık samimi bir ortam.. masalarda tazecik papatyalar.. duvarlarda galata resimleri.. bir tarafta sahici galata kulesi görüntüsü.. kuleye bir de buradan bakmalı..

arkadaşımı beklediğimden sadece kış çayını deneme imkanı buldum. i̇ncecik porselen fincanlarla içiyorsunuz içinde herbişeyin bulunduğu çayınızı.. keyifli. . yorumlarda kahvaltısından bahsedilmiş, denemek farz oldu..

privato, kafe gibi kafelerden, meraklısının yana yakıla aradığı, bulunca da müdavimi olduğu bir mekan. arkadaş buluşmalarında rahatlıkla tercih edilebilir..

harika bir türkiye kahvaltısı için eniyiadreslerden biri. köy kahvaltısını sipariş edip keyfinize bakıyorsunuz içinde her güzel yerel lezzetlerden biraz biraz bulunduruyor. demlikte koyulan çay da ev sıcaklığı yaratıyor.

bence istanbuldaki eniyikahvaltı yeri. başka hiç bir yerde bulamayacağınız kendi özel yapımı lezzetleri var. ayrıca servis çok hızlı ve işletme sahibi mükemmel bir insan. bir haftasonu kahvaltısından bekleyebileceğiniz mükemmel kahvaltı ve güzel ortam hepsi birlikte. önceden rez yaptırmak gerekiyor çünkü bazen çok kalabalık olup yer olmayabiliyor. iş yerime çok yakın olduğu için biliyorum kahvaltı dışında da oldukça güzel yemekleri var. bir akşam yemekten sonra ikram ettikleri ayva tatlısının tadını unutamadım hala.

bölgede iseniz yani benim tabirimle antik ıstanbulda iseniz kahvalti icin gidilecek eniyiseçenek kesinlikle burası. ukini gelişimiz, evde gibi samimi bir ortam, çaylar taze , her an sıcak... çalışanlar türkü ama bir o kadar tatlı. malzemelere diyecek hicbir şeyim yok. muhteşem. herşey ev yapımı lezzetli. milyon çeşit var. bu bana biraz fazla amaiyihepsi. ayrıca sahibide çok nazik ve ilgili. sadece ekşi maya istedi canımız :) bir o eksik. ama guleryuz herşeye bedel :)

bir pazar sabahı 6 kişik bir grup ile privato’ya kahvaltıya gittik. privato’da mönüde tek bir kahvaltı çeşidi var; geleneksel serpe kahvaltı.

rezervasyon saatinden biraz geç girebildik içeri. pazarları oldukça yoğunlar. genel olarak yabancı turistlerin rağbet gösterdiği bir mekan, içerisi biraz sıkışık. ama dekorasyon çok güzel. tabaklar, örtüler, servis size yoğunluğu hissettirmiyor. i̇lk sürpriz 6 kişi gittiysek 6 kişilik serpme kahvaltı söylememiz gerekmesi. 3-4 serpme kahvaltı söyleyelim geri kalana takviye yapalım alternatifi yok. özellikle pazar günü tabii. yapacak bir şey yok.

yiyeceklerin hepsi, kahvaltılıkların hepsi şahane. hiçbiri market ürünü değil. özenle ve lezzetli olarak hazırlanmış. kaç kişi giderseniz gidin layığınca doyacağınızın garantisi var. börekler, peynirler, reçeller hepsinin hakkı verilmiş.

fakat tam keyifle kahvaltı sonlandırılıp, son çaylar içilip tatlı faslına geçilmişken hadi başka rezervasyon var, onları bekletiyoruz uyarısı hoş değil. bir kere 6 kişilik kahvaltı için 180 lira + çay parası alıyorsanız oraya kahvaltıya gelen de hali ile biraz keyfini çıkartmak istiyor. bu herkese serpme söyleme zorunluluğu ve üstüne tam keyif çıkartacakken kalkma zorunluluğu tatsız. maalesef mekanlar popülerleştikçeiyiniyete rağmen bu tip tatsızlıklar yaşanıyor.


-----29 sep, 2014-----

bir pazar sabahi 6 kisik bir grup ile privato’ya kahvaltiya gittik. privato’da mönüde tek bir kahvalti çesidi var; geleneksel serpe kahvalti.

rezervasyon saatinden biraz geç girebildik içeri. pazarlari oldukça yogunlar. genel olarak yabanci turistlerin ragbet gösterdigi bir mekan, içerisi biraz sikisik. ama dekorasyon çok güzel. tabaklar, örtüler, servis size yogunlugu hissettirmiyor. ilk sürpriz 6 kisi gittiysek 6 kisilik serpme kahvalti söylememiz gerekmesi. 3-4 serpme kahvalti söyleyelim geri kalana takviye yapalim alternatifi yok. özellikle pazar günü tabii. yapacak bir sey yok.

yiyeceklerin hepsi, kahvaltiliklarin hepsi sahane. hiçbiri market ürünü degil. özenle ve lezzetli olarak hazirlanmis. kaç kisi giderseniz gidin layiginca doyacaginizin garantisi var. börekler, peynirler, reçeller hepsinin hakki verilmis.

fakat tam keyifle kahvalti sonlandirilip, son çaylar içilip tatli faslina geçilmisken hadi baska rezervasyon var, onlari bekletiyoruz uyarisi hos degil. bir kere 6 kisilik kahvalti için 180 lira + çay parasi aliyorsaniz oraya kahvaltiya gelen de hali ile biraz keyfini çikartmak istiyor. bu herkese serpme söyleme zorunlulugu ve üstüne tam keyif çikartacakken kalkma zorunlulugu tatsiz. maalesef mekanlar popülerlestikçeiyiniyete ragmen bu tip tatsizliklar yasaniyor.