her şehrin bir ruhunun olduğuna inanıyorum ben..ve şehirlerin, o ruhlarına yaşanmışlıklara borçlu olduğunu..o yüzden de beyoğlu ve özellikle deperabölgesi benim için çok değerli..pera, 19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başında şehrin en kaliteli, elit, seçkin ve nezih bölgesi haline geliyor..bunun da en önemli simgelerinden biri tabii kiperapalas..o yüzden deperapalas'ın varlığını devam ettirmesi de bu kadar değerli benim için..tabii ki orada bir çay içebilmek de..çünkü fincanımdan aldığım her yudumda viii. edward, ii. elisabeth, agatha christie, hemingway geliyor gözlerimin önüne..mustafa kemal'den hiç söz etmiyorum bile..onun bulunmaktan büyük zevk aldığı bir yere adım atmak dahi heyecan verici çünkü..lezzetler mi? hiçbir önemi yok benim için..her şehirde öyle mekanlar vardır ki oralara insanlar sadece o ortamda bulunabilmek, yaşanmışları hissedebilmek ve o havayı teneffüs etmek için giderler..patisseria deperada onlardan biri..arada bir de olsa mutlaka gidin..gittiğinizde ise çayınızdan aldığınız her yudumda gözlerinizi kapatıp kendinizi hayal dünyanıza bırakın..