patisserie de pera - pera palace hotel jumeirah

kendinizi i̇stanbul değil de adeta fransa da tatlı bir patisserie de hissediyorsunuz.çalışanların giyimi dahil herşey parisli edasında fiyatlar oldukça pahalı ona göre gidin.zaten minik bir yer biz gittiğimizde yer yoktu biraz oturup bekleyince boşaldı ve öyle oturabildik.amakendinizişımartmak için gidebileceğiniz bir yer.

i̇stanbul'dakendiniziparis'te hissetmenizi saglayan sirin cafe. cafenin her detayi ayri kibar ve zarif. calisanlarin tullu sapkalarindan tutun masalardaki gumus sekerlikler ve uzeri pera palas yazili peceteler.. limonlu tart ve cikolatali kruvasan cok guzeldi. caylardan da mint&fresh ve apple fantasy denedik. hepsi cok lezzetliydi.

kesinlikle muhtesem bir yer.kendinizi1900'lu yillarda hissediyorsunuz. sunum muhtesem tadlar harika. ozellikle macaron mutlaka denenmeli.

pera palace otelin giriş kısmında yer alan patisserrie de perakendiniziparis' te hissedeceğiniz butik bir kafe. pudra ağırlıklı dekorasyonundan zarafet akıyor. tabaklar, çatallar, şekerlikler.. masadaki çiçekler.. çok hoş.. ama biraz snob çalışanları. fransa'yı taklit ederken aşırı gururlu personel olayını da benzetmeselermiş keşke. . neyse, ben büyük bir hevesle tatlı dolabına yöneldim. 2 kişi 4 çeşit tatlı seçtik. fındık pralin ile yapılan paris brest oldukça başarılıydı. meyveli cheesecake in görüntüsü çok sevimliydi. adını hatırlayamadığım, beyaz çikolata kaplı kestaneli pasta da enfesti. büyük bir hevesle aldığım makaronlar tam bir faciaydı. heyrete düştüm. oysa en çok da makarondan ümitliydim. o derece sert ve lezzetsiz oluşu beni hayal kırıklığına uğrattı.
haricinde hem ortamıyla, hem çalan müzikleriyle, hem de tatlılarıylakendinizişımartmak istediğinizde tercih edilesi. böyle söylüyorum çünkü biraz pahalı. 4 çeşit tatlı çay kahve ile 124 tl tuttu. en azından bir kere denemekte fayda var.

i̇çeri girdiğinizdekendinizibreakfast at tiffany"s 'de hissetmeniz kaçınılmaz. müziklerinden tutun duvar rengine, koltuklarından tutun tabak takımına kadar her şey son derece zarif ve süslü. pembe konusunda biraz aşırıya kaçmışlar mı? fena halde. ama pastanenin çok şirin bir yer olduğunu değiştirmiyor. tatlıları da bir o kadar başarılı. kulağıma çalınana göre tatlılar geçen yıllarda çok daha iyiymiş, ama yine de karşılaştırmalı olarak gayet iyiydi. çayları çok özellikli değil fakat çay takımıyla titanic'in yemek salonunda bir leydi ya da lordmuşsunuz gibi yapmaktan sizi alıkoyamayaz. tatlıları için olmasa bile atmosferini içinize çekmek için denenesi bir yer. uyaralım, fiyatları da 'palas' ayarında; kocaman tabak-ufacık tatlı-22 lira konseptine ben varım diyorsanız buyurun sizi pera'ya alalım.

kumaş peçeteler, annane çeyizinden çıkmış havasındaki porselenler ve çatal bıçaklar ilekendinizipariste hissetmek isterseniz mutlaka gelin... kahveleri ve tatlıları lezzetli, ortam şahane ?

pera palas'ın içinde ayrı bir cennet burası.i̇çeri girincekendinizibir masalda hissedebilirsiniz.tasarımı çok şık,paris patiserilerinden farkı yok.her şey pespembe.fotoğraf çekmekten yemeğe fırsat bulamayabilirsiniz:)gelelim tatlılara,menüden değilde vitrinden seçmekte fayda var.apple crumble ve fındık kremalı profiterol tercih ettik.crumble bana göre değil,profiterol ise çok lezzizdi.görsel olarak her şey güzeldi.bir tek çayların fincanda servis edilmesini tercih ederdik.fiyatlar ortalamanın oldukça üstünde ama buraya bir kere de olsa gelip bu atmosferi yaşamak ruhunuza çok iyi gelecek.

i̇stanbul'dan paris'e en kısa yol herhalde burası i̇çeriye girip kapıyı kapattıktan sonra bambaşka bir dünyadakendinizibuluyorsunuz. dekorasyon, hizmet, sunum, ürünler, hatta müzikler bile çok nezih bir ortamda bulunduğunuzu hissettiriyor. fiyatlar biraz yüksek ama kesinlikle değer.

bayiliyorum böyle otantik mekanlara. pera palace hotelin icerisindekendiniziparisin şık bir patisserie sinde oturuyormus gibi hissetmeniz garanti. sadece cay ve kahve ictigim mekanda lezzetler icin yorum yapamayacagim ama sunumlar ve servis cok basarili. vitrinindeki tatlilar göz dolduruyor. yakin civardaydaniz bes cayi icin yada tatli tuzlu seceneklerini dememek icin gelebilirsiniz. yas ortamalasi genellikle biraz yüksek.

tarihi dokusu, hem otelin hem de kafenin ambiyansı, personelin ilgisi ve muhteşem dekoruna tek kelimeyle bayıldım!kendiniziorta çağ avrupa'sının burjuvazi sınıfında hissettiren ve geçmişiyle tarihi yolculuğa çıkmanızı sağlayan i̇stanbul'un ilk otelinin kafesi. 1892 yılında açıldığı bilgisini edindik. gerek çalışan bayan güler yüzüyle, gerekse önerdiği cupcake ile takdirimizi kazandı. çok güzel bir yer ama fiyat olarak biraz tuzlu. sürekli gidilecek bir yer değil ama mutlaka gitmeniz gereken bir mekan.

fransız romantizminin zirvesi kesinlikle burada ve kapıdan girdiğiniz anda her yere yansıdığını görüyorsunuz bunun. çalışanlarından tutun duvarlarına kadar her bir nokta paris'te hissettiriyor. çok sevdim bayıldım buraya, i̇stanbul'un en sevdiğim semtlerinden birinde hayran kaldığım bir yer..
biz akşam kapanmasına 1 saat kala gelmiştik erkek arkadaşımla, sakin sayılırdı o yüzden. bizimle ilgilenen bayan oldukça kibardı, hatta kahveyi 5 dakika geciktirerek getirdiği için onu ikram bile etti. gerek olmadığını söyledik ama yeterince ilgilenemediği için kabul etmemizi rica etti. önemli olan bunu düşünecek inceliğe sahip olmasıydı bana göre. lezzetlerine gelecek olursam da kara orman pastasını yedim ben, adı değişikte olabilirdi tam hatırlayamadım şu an ama dışı çikolata kaplamalı ve kurdele ile bağlıydı fotoğrafta da göreceksiniz. ağızda dağılan bir tadı var, hiç ağır değil. tavsiye edebilirim.
i̇stanbul'da yaşıyorsanız eğer bir kez olsun gitmeniz gerek çünkü i̇stanbul dışında, böyle bir yer haricindekendiniziparis'te hissedebileceğiniz başka nokta yok diye düşünüyorum. buranın ruhunu bu kadar gerçek yapan belki de misafirlerinin gerçekten orient ekspress'le gelen fransızlar olmasıdır, o tarihi dokusu ve yapısıdır.
dediğim gibi, siz en azından bir kez gidip deneyimleyin. güzel duygular uyandıracağına eminim :)

atmosfer çok güzel. çalışanlar ilgili ve düzgün görünümlü.kendiniziparis de iyi bir cafe de hissediyorsunuz. fiyatlar biraz tuzlu ama bence hak ediyor. tekrar gelinir mi? evet. müdavim olunur mu? hayır, uzun sohbetler seven birisi iseniz çok uygun bir mekan değil. ancak dinlenmek ve bu süreyi keyifli geçirmek için doğru seçim.

her şehrin bir ruhunun olduğuna inanıyorum ben..ve şehirlerin, o ruhlarına yaşanmışlıklara borçlu olduğunu..o yüzden de beyoğlu ve özellikle de pera bölgesi benim için çok değerli..pera, 19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başında şehrin en kaliteli, elit, seçkin ve nezih bölgesi haline geliyor..bunun da en önemli simgelerinden biri tabii ki pera palas..o yüzden de pera palas'ın varlığını devam ettirmesi de bu kadar değerli benim için..tabii ki orada bir çay içebilmek de..çünkü fincanımdan aldığım her yudumda viii. edward, ii. elisabeth, agatha christie, hemingway geliyor gözlerimin önüne..mustafa kemal'den hiç söz etmiyorum bile..onun bulunmaktan büyük zevk aldığı bir yere adım atmak dahi heyecan verici çünkü..lezzetler mi? hiçbir önemi yok benim için..her şehirde öyle mekanlar vardır ki oralara insanlar sadece o ortamda bulunabilmek, yaşanmışları hissedebilmek ve o havayı teneffüs etmek için giderler..patisseria de pera da onlardan biri..arada bir de olsa mutlaka gidin..gittiğinizde ise çayınızdan aldığınız her yudumda gözlerinizi kapatıpkendinizihayal dünyanıza bırakın..