divan bebek‘in sanki bir motoryatın içine giriyormuş gibi hissettiriyor bana.restoran için dik merdivenlerden aşağı inmeye başladığımızda sanki güverteden aşağı kamaraya iniyormuşuz hissi verecek gibi dekore edilmiş.
son zamanlarda hemen her restoranın mutfağına giren bal kabağı çorbası ile başlıyoruz yemeğe. fincanda gelen bal kabağı çorbası başlangıç için iyi bir tercih bana göre. ardından dana carpaccio, kuşkonmaz ve ballı trüf sos ile geliyor. açıkçası carpaccio‘nun bana göre biraz vasat kaldığını söyleyebilirim. zaten tabakların bitmemesinden de herkes için benzer bir izlenimin olduğunu söyleyebiliriz. peşi sıra gelen keçi peynirli pancar kulesi hem görsel olarak hem de lezzet olarak az önceki carpaccioyu bri anda unutturuverdi hepimize. zaten çok lezzetli olan keçi peyniri, fesleğen sos ve pancar sos ile biraz da bal ilave edilerek daha da büyülü bir hale dönüşmüş.
hemen söyleleyim ; oldum olası lezzetsiz bulduğum kinoanın kaju, turp, taze kişniş ve avokado ile zenginleştirilmesine şapka çıkartmak gerek. kabak çiçeği dolması zaten nasıl büyülü bir şey ise “sevmiyorum” ya da “ııııh beğenmedim” diyene henüz rastlamadım. o sebeple buna “güzel” diyor olmam pek bir kifayetsiz duruyor sanırım.
calamatara : karides, midye, kalamar, acı sos ile servis edilen bir makarna. makarnanın şeklinin kalamara benzemesinden ötürü adı calamatara. bitz sos ilavesi ile, karidesin kullanılmayan kısımlarının haşlandığı sosun eklenmesi ile son halini bulan calamatara benim son favorilerimden olmayı başarıyor. zaten divan brasserie’nin de en güçlü ürünü olduğunu öğreniyorum daha sonra.
ağır ateşte pişen dana kürek, e ağır ateş + dana kürek = pamuk gibi bir et.
bonfile dilimleri : çektirilmiş balzamik sos, kalınca parmesan dilimleri, roka yaprakları ve patates eşliğinde.
tavuk şinitzel de divan’ın kuvvetli taraflarındanmış, ancak ben genel olarak pek de lezzetli bulamadığım şinitzel hakkında çok da iyi bir yorum yapma eğiliminde hissedemiyorum kendimi.
trileçe o “biz trileçemizi kendimiz yapıyoruz” deyip günlük 10.000 tepsi dağıtılan seri üretim trileçelerden değil. bildiğin kendileri yapılyor. biz bayıldık. bal kabaklı panna cotta ile ilgili görüşlerimi yukarıda paylaşmıştım. tiramisu ve tartlar da divan‘da çok güçlü duruyor. benden bu kadar.