le chat noir coffee shop

ihlamurdere'ye mambocino'nun birkaç arka sokağına açılan le chat noir, beyaz yaka bir çalışanın kurumsal hayattan kendini kurtararak açtığı 3.dalga kahve dükkanı. %100 amerikano çekirdekleri kullanan le chat noir, yeni nesil demleme yöntemlerini (chemex, v60, syphon) müşterilerine sunuyor. dışarıda 4 tane masa yer alıyor ancak tüm masalar dolu olduğundaoldukçasıkışık oluyor. o yüzden kalabalık değilken, özellikle içeride vakit geçirmek çok keyifli.


-----17 jan, 2015-----

3. dalga kahvecisi olan le chat noir, kurumsal hayattan yeni çikmis bir sahibesi ile besiktas'ta hizmet veriyor. ufacik, sevimli, tertemiz bu kahvecide türk kahvesinden, chemexe, aeropress ve cold brew'e kadar birçok opsiyon bulunuyor. servis tahtalari, çalisanlari ile biz buraya çok bayildik. disarida 3,4 masa yer aliyor ancak masalar birbirine yok yakin oldugundan yandakilerle sosyallesmek gerekebiliyor :) direkt muhabbetlerin içinde yer aliyorsunuz çünkü :)

konsept kafeler içinde açıkçasıoldukçakötü bulduk le chat noir'ı. i̇smi güzel fakat kendioldukçakötüydü. küçük bir kafe ve dekorasyon olarakoldukçabaşarılı olsa da bizi ilgilendiren fiyat performansoldukçadüşüktü. french press'de çay filitre kahve ve yanına çikolatalı cheesecake denedik. cheesecakeoldukçakötüydü, filitre kahve ve çay lezzetliydi fakat diğer yerlerden bir farkı yoktu. bununla birlikte ödediğimiz fiyat iseoldukçafazlaydı. umarım bunlara dikkat eder ve o güzel konsepti hakkıyla tamamlayabilirler.

arkadasim tarafindan tanistirilmis oldugum minik,harika,besiktas'in kalabaligindan uzak ama hala merkezde bulunan kahveleri cok guzel demleyen hario'suna ve ice chai latte'sine bayildigim güzîde bir mekan. sanirim gayet de 3rd wave coffeeshop'a hakim :d dedigim gibi,hario,ice chai latte ve cortado'su harika bir yer. çalisanlari ve sahipleri çok tatli çok kibar ve anlayisli. (bkz. sinem hanim ve barista mustafa bey (*^_^*) mekan tasarimi guzel,sade ve kendini sevdirmeyi biliyor. sarki secimlerinin akustik cover'lardan yana kullanilmasi bence oldukca sohbete uygun bir atmosfer yaratmis. tuvalete gitmek icin limbo yapmaniz gerekiyor ama kesinlikle bir sikinti degil! :d ha bana sorarsaniz tatli konusunda gelismeleri gerekiyor. o kadar kotu olmamakla birlikte panna cota'yi begenemedim bana cok kuru geldi. ama dedigim gibi gidilip gorulmesi gereken bir yer. orada agirlandigim icin mutluyum tesekkurler ^^

hayatimdaki en iyi soguk kahveyi burada ictim. yirmi saat demlenmesinin etkisi sanirim. kahve degil kokteyl gibi acayip bir tadi var. sifon kahvesini de oneririm ozellikle demlenirken izlemesi cok zevkli :) mekan oldukca kucuk ama yer bulma sikintisi prk yasamadim.

sert kahve konusunda gerçekten iddialı veoldukçabaşarılı.. dekoroldukçasempatik.. mekan ufak olmasına rağmen, işletme sahiplerinin enerjisi alanı genişletiyor..

mekan birazcık minnak. çalışanlar çok tatlı insanlar, kibarlar.

kahveler bana alıştığımdan sert geldi. ama güzel. tatlılar muhteşem, kendileri yapmıyormuş bir artizan kafeden aldıklarını söylediler. çikolatalı cheesecake bence gerçekten "to die for" olarak nitelendirilebilir. su böreği zevkime göre fazla yağlı bir börek çeşidi olduğundan sık yemem, buranınkinioldukçabeğendim.

çılgın bi kedileri var, beklenenin aksine siyah değil gri, biraz da deli kendisi, sevmeye kalktım elimi tutup ısırmaya çalıştı. nolur nolmaz uzaktan sevmek gerek sanırım.

arka tarafta, t-shirt, kupa, venedik maskeleri vs hediyelik ürünler satılıyor.

mekanda en büyük sıkıntı lavabo. yerin altında kaybolan iki büklüm eğilmeden inemeyeceğiniz dik merdivenler var, ölmez sağ kalırsanız lavaboya ulaşıyorsunuz. ben 1.60'lık bi insanım, boyunuz 1.70 üzerindeyse ve yoga yapmadıysanız hiç denemeyin bile bence. tutun daha iyi.

şirin tatlı bir yer ama birinci tercihim olmaz açıkçası.