langusta

senede 2 defa izmir seyahati denk getirmeye çalisirim. çok güzel bir sehir olmasinin yani sira, istanbul'dan tatil planlari yaparak gitmek zorunda oldugunuz yerler, elinizin altinda. dört sene kadar is nedeni ile izmir'de kalmistim. hiç bir zaman "bu yaz nerede tatil yapsak" gibi bir düsüncem olmadi, çünkü çesme 35dk, foça 45 dk, kusadasi 1 saat 15 dk, eger erken kalkarsaniz bodrum 3 saat gibi. yani bir pazar gününüzü yillik tatilinizin bir günü gibi, günübirlik yapacaginiz kisa yolculuklar ile geçirebilir ve hafta basina daha moralli girebilirsiniz.

bu seferde 2 günlük seyahatimin bir gününü foça'ya, bir gününü de çesme'ye ayirdim. bugün size langusta'dan bahsedeyim. asagidaki yorumlarda sahibinin adi can baba olarak geçiyor, ama ben yillardir onu tugrul abi olarak tanidim. hemen yaninda langusta'dan sonra açilan canbaba diye yine ayni stil bir mekan var, belki karisiklik ondandir.

tugrul abi kirmizi yanakli, 60 yaslarinda, elleri hafif titreyen tam aksamci görüntüsünde bir kisililik. 7 yaslarinda buraya kavala'dan gelmisler, o zamandan beri de burada. yemeklerinin sunumu kavala'dan kalma gözlemlerine dayaniyor, en azindan limon ya da domatese batirilmis bir taze çiçek süs olarak ve dilimlenmis portakallar bizim çok sik görmedigimiz bir sunum. aslinda sinirlenince aksi oldugu söyleniyor. mesela yaptigi salataya laf edilmesinden hoslanmiyor. ince dogranmasi istendiginde "çoban salata böyle dogranir" diye cevap veriyor, ama ben bunu aksiliginden ziyade sahsiyetli olmasinda buluyorum, öyle kimseye eyvallahi olmayan bir yapida. zaten o kirmizi suratin ortasinda size bakan mavi gözlerdeki sevgi ve samimiyeti fark etmemeniz mümkün degil.

her gittigimde raki isterim, çünkü yediginiz mezeler tam rakinin yanina gidecek seyler. mesela "niko" ve "zapkino" denen mezeler. birisi yogurtlu digerinde yogurt yok, bol baharat, közlenmis aci biber ve sarimsak. bogazinizi yakan bir lezzet. ekmekler izgarada kizartilmis geliyor. kaya korugu eksi, agzinizi buran tadiyla, rakinin pasini almaya birebir. ilikservisyaptigi, naneli, sarimsakli, tereyagli ahtapotu ise baska yerde yemedim. ve nihayet "böcek". çok iri etli, agzinizi dolduran bir lezzet. yanina benim pense dedigim bir aparat ilave ediyorlar, ki bacaklarinin kabuklarini kirip içindeki ince etleri de yiyebilesiniz diye.

mekan fotograflardan da göreceginiz gibi salas, ama temiz. bu gittigimizde, mavi olan mekan pembeye dönüsmüs ve daha sempatik olmus. fiyatlar az degil, ama tatildesiniz, denizin kenarinda sakiz adasinin damlarini görebildiginiz bir manzarada, bu pek kafaniza takilmiyor.

ot festivali zamanı gittim mekanın lokasyonu gerçekten harika fakatservisve yemeklere gelicek olursak vasattı . mezelerin çeşitleri az ve beğenilicek türden değildi . tek beğendiğim şey peynirleriydi . kalamarı ve karidesi lastik gibiydi malesef doyamadım . fiyatları buna rağmen pahalıydı . üzgünüm ama tercih ediceğimi sanmıyorum

tugrul bey hazir cevap, nüktedan bir kisilige sahip.; mutfaga da servise de yetisiyor... - mekanin ismi buradaservisedilen langusta yani böcek'ten geliyor. istakoz'un akrabasi olan böcek çesme sularinda düzenli olarak balikçilar tarafindan yakalaniyor. böcek önce haslandiktan sonra mangalda izgara ediliyor. masaniza büyük bir tepsi içerisinde ikiye bölünmüs olarakservisediliyor. size beyaz etini kabuklarindan ayiklamak kaliyor. istakoz ve yengeç eti sevenler langusta'ya bayilacaklardir. böcek siparisinizi ister göz karari ister tarti yardimi ile verirken mezelerinizi de siparis edebilirsiniz. ancak buradaki bir usül sizi sasirtabilir, tabaklarinizi, mezelerinizi ve içeceklerinizi kendiniz bir tepsi ile masaniza tasiyorsunuz. yogurtlu patlican her zaman favori mezelerimden olmustur. burada üstü zeytinyagli ve tek zeytinle süslenmis olarak sunuluyor. estetik ve leziz. zeytinler ve zeytinyagi tugrul beyin kendi bahçesinden. buraya özgü bir meze ise kayakoru. bu, deniz kenarinda yetisen bir ottan yapilan bir tür tursu. tugrul bey kayakoru'nu kendisi hazirliyor. benim agiz tadim için biraz fazla sert ancak sevenleri çok. tugrul bey bizleri ugurlamadan önce minik bardaklarda sakiz likörü ikram ediyor. sakiz likörü çesme'nin hemen karsisindaki sakiz adasindan geliyor. çesme'de de satilan bu likörü ben de evden hiç eksik etmem! ve de tugrul bey son olarak bir de özel bir ot tavsiye ediyor, kantaron otu. kansere iyi geldigini söylüyor, merak edenler arastirabilir.

eskisi gibi degil - çok eskiden beri gittigim bir yer. o zamanlar bu kadar popüler degildi, bilen bilirdi. küçük salas bir yer, sadece istakoz yapilirdi. tugrul bey, esi vs tam bir aile isletmesi olarak sicak bir ortam ve lezzetli yemekler sunarlardi. 2 senedir gitmiyordum, çünkü lezzetinden kaybetmeye baslamisti. geçen hafta gittigimde ise tam bir hayal kirikligiydi. siparislerimiz tam 1 saat 40 dakika gecikti, en sonunda iptal etmek istedim çünkü saat artik 11'e geliyordu. o zaman siz masa degistirdiniz de ondan gecikti gibi bizi suçladilar, ama öyle birsey olmamisti! baktim 5 dakika içinde istakozlar geldi. ama lezzetten çok sey kaybetmis. soslu ahtapot disinda begendigim hiçbir sey olmadi. hiçbir lezzet alamadigim gibi "salas" bir restoranla çok ters orantili bir hesap geldi. lüks bir yerde de zaten ayni fiyati ödersiniz ama bu kadar düsükserviskalitesi, gecikme, lezzetsiz yemekler için deger mi, bence degmez. bu isletmenin sorunu su: yillar içinde kendilerini hiç gelistirmemisler, vizyonlari 5-10 masa daha eklemekten ileri gidememis. sonuç bu, 2 saat gecikmeli servis, ve bütün müsterilerin hakli isyani! asla tavsiye etmiyorum.

tugrul abi - sanirim türkiye'nin en salas böcekçisidir kendisi. 37 yildir isletir burayi ama o gittikten sonra yapilir mi kimbilir? ilk gördügünüzde yadirgayabilirsiniz mutfaga girip bir sey istediginizde tugrul abi al sunu da götür masaya diyebilir size :) oldukça salas, sicak bu mekan adini istakoza benzeyen bie deniz böcegi olan langusta'dan aliyor. tugrul usta böcekleri ve istakozu ortadan ikiye ayirip pisiriyor ama öldürmüyor bitirmiyor tam kivaminda kocaman bir tepside masadaservisyapiliyor. sonrasinda yiyebileceginiz en iyi böceklerle muhtesem bir ziyafet çekiyorsunuz. kis aylarinda 120 liraya kadar düsen kilosu sezon açilinca 180 liralara çikiyormus. çesme'ye ne gerek varsa yapilan 2 limandan sonra artik bu böceklerde hayal olacak. o yüzden paraniza kiyin ve ölmeden önce burada böcek yeyip raki için. ya da bizim gibi 2 saatligine yemege gidip 6 saat kalip tugrul abi'nin dostlariyla leziz sohbetler de yapip yeni dostlar edinin. kendi topladigi otlarla yaptigi tursusunu da muhakkak deneyin içine koydugu zencefil çok yakismis bir de sir otlari var tursulari enfes. ölmeden önce yenilecek 100 yemekten ve tanisilmasi gereken 100 kisiden biridir :)

yok böyle bir yer - çesme limani'ni dönüp altinkum tarafina giderken geçtiginiz çiftlikköy'ün incisi langusta, oldukça salas bir yer; o kadar ki disaridan bakildiginda bilmeyenler içeri girmek istemeyebilir. bana göre 5 yildizli bu mekanin çatisi hasirdan, meze ve servisinizi de kendiniz aliyorsunuz. bir tek seçmis oldugunuz "böcek" masaniza temizlenmis olarakservisediliyor o kadar. bu böcek denen yaratik istakoz degil, civarda yakalanan hakiki dev deniz böcegi. beyaz etine doyum olmuyor, gusto sahipleri buraya ugramali ve böcekle tanismali. ayrica sarmisakli ve limonlu deniz börülcesi de sehirde bu kadar basarili olmuyor, bodrum'da bile böyle güzelini yememistim. aslinda yanlis söyledim, ugranmasi degil, özel olarak gidilmesi gereken bir mekan.