divan ile ilgili olarak daha önce de yazdım. önceki yazılarımda da açık ve net vurguladığım gibi, divan’ın en temel özelliği, size sunduğu hizmeti toplam bir paket olarak önünüze getirme konusundaki başarısı. burada kastettiğim yemeğin, atmosferin ve servisin inanılmaz bir denge gözetilerek harmanlandığı bütünsel bir yapı aslında.
i̇ddia ediyorum, yemeklerle ilgili hafif bir sıkıntı yaşadığınızda karşınızda açılan manzaranın büyüsü, ortamla ilgili gerginleştiğinizde yediğiniz hoş bir yemeğin ağzınızda kalan tadı sizi mutlu etmeye yeter divan’da. bunun neticesinde “memnun kalmadım” demeniz hayli zordur divan’a gittiğinizde. bu fikrim hemen her divan brasserie için geçerli. sevin ya da sevmeyin, bu bir strateji ve bana kalırsa senelerdir başarıyla uygulanıyor bu müessesede.
bugüne dek erenköy ve pera ile gili yazmıştım, şimdi sıra nihayet bebek şubesine geldi. bebek semtinin tam göbeğindeyeralan, bebek balıkçısı’nın komşusu divan brasserie, her zaman inanılmaz boğaz manzarası ve insana verdiği “denizin üzerinde oturma hissi” ile benim favorilerimden birisi olmuştur. buraya sadece dört başı mamur bir yemek için değil, aynı zamanda zarif bir çay-kahve-pasta kombinasyonu deneyimlemek için de rahatlıkla gidebilirsiniz.
en son gidişimde açılışı gerçekten zarif bir balkabağı çorbası ile yaptım bu lokantada. “zarif” kelimesi hafifliği, ama aynı anda ağızda hissedilen yoğun tadını betimlemek için hayli uygundu bana kalırsa.
sonrasında yeşil kuşkonmaz, yonga parmesan ve ballı trüf vinegret sos bir dana carpaccio denedim. parmesanın kuvveti, açık konuşmak gerekirse tabağın geri kalanını biraz gölgede bırakmıştı.
carpaccio’nun yanı sıra limon comfit, pancar suyu, fesleğen sos ile keçi peyniri ve pancar kulesi süsledi masayı. son dönemde sıkça bir araya getirilen bu ikilinin divan versiyonu da gayet lezzetliydi. keçi peyniri zaten bana kalırsa dokusu ve saldırgan tadıyla her daim bir “super star” !
ayrıca avokado, kırmızı turp, kavrulmuş kaju fıstığı ve taze kişniş ile harmanlanmış bir kinoa salatası da deneyimleme fırsatım oldu mekanda. kinoa konusu artık sürekli karşımıza çıktığından bende hafiften antipati yaratmaya başlamış olsa da, kilo kontrolü konusunda saplantılı bayanların hoşuna gidecek ve lezzetli bir salataydı bu yediğim.
ardından masaya zeytinyağlı kabak çiçeği dolması getirdiklerinde, uzun zamandır yediğim en lezzetli dolmalardan birisiyle karşı karşıya olduğumu düşünüp sevindim. başlangıç anlamında hiç düşünmeden sipariş edebileceğiniz bir yemek bu sevgili dostlar.
ana yemek faslında ise, patates püresi ile servis edilen ağır ateşte pişmiş dana kürek, acı biber, karides, midye, kalamar ve karides sos ile calamarata, fırınlanmış taze patates, roka yaprakları, çıtır yufka,parmesan dilimleri ve çektirilmiş balzamik sos ile bonfile dilimleri ve patates salatası, limon, maydanozlu tereyağı ile tavuk schnitzel indirdim mideye. bunların içinda dana kürek ve calamarata çok ön plana çıkıyorlardı. bu iki lezzeti şiddetle tavsiye ediyorum sizlere.
tatlılar ise bir resm-i geçit olarak masayı donatıverdiler aniden. bu törenin içinde kahveli tart, kayısılı tart , karamel soslu trileçe, tiramisu, balkabaklı panna cotta ile müşerref olarak kendimden geçtim. hepsini teker teker değerlendirmek isterdim, ama bir tanesi gerçekten parlıyordu aralarında. -“trileçe” diyeceğimi düşündüğünüzü biliyorum ama- balkabaklı panna cotta, inanılmaz lezzeti ile kalbimde taht kurdu. tek kelimeyle enfesti.
netice itibarıyla çok keyifli bir yemek yedim divan brasserie bebek’te ve manzaraya bakmaya doyamadım. bu menüdeyeralan balkabaklı yemeklerin standart listelerinde bulunmadığını, balkabağı haftası uygulamaları sırasında sunulduğunu ayrıca belirtmem gerekiyor.
cevdet paşa caddesi no: 28/a bebek i̇stanbul
t: 0212 263 29 73
f: 0212 287 51 79
-----16 jan, 2015-----
divan ile ilgili olarak daha önce de yazdim. önceki yazilarimda da açik ve net vurguladigim gibi, divan’in en temel özelligi, size sundugu hizmeti toplam bir paket olarak önünüze getirme konusundaki basarisi. burada kastettigim yemegin, atmosferin ve servisin inanilmaz bir denge gözetilerek harmanlandigi bütünsel bir yapi aslinda.
iddia ediyorum, yemeklerle ilgili hafif bir sikinti yasadiginizda karsinizda açilan manzaranin büyüsü, ortamla ilgili gerginlestiginizde yediginiz hos bir yemegin agzinizda kalan tadi sizi mutlu etmeye yeter divan’da. bunun neticesinde “memnun kalmadim” demeniz hayli zordur divan’a gittiginizde. bu fikrim hemen her divan brasserie için geçerli. sevin ya da sevmeyin, bu bir strateji ve bana kalirsa senelerdir basariyla uygulaniyor bu müessesede.
bugüne dek erenköy ve pera ile gili yazmistim, simdi sira nihayet bebek subesine geldi. bebek semtinin tam göbegindeyeralan, bebek balikçisi’nin komsusu divan brasserie, her zaman inanilmaz bogaz manzarasi ve insana verdigi “denizin üzerinde oturma hissi” ile benim favorilerimden birisi olmustur. buraya sadece dört basi mamur bir yemek için degil, ayni zamanda zarif bir çay-kahve-pasta kombinasyonu deneyimlemek için de rahatlikla gidebilirsiniz.
en son gidisimde açilisi gerçekten zarif bir balkabagi çorbasi ile yaptim bu lokantada. “zarif” kelimesi hafifligi, ama ayni anda agizda hissedilen yogun tadini betimlemek için hayli uygundu bana kalirsa.
sonrasinda yesil kuskonmaz, yonga parmesan ve balli trüf vinegret sos bir dana carpaccio denedim. parmesanin kuvveti, açik konusmak gerekirse tabagin geri kalanini biraz gölgede birakmisti.
carpaccio’nun yani sira limon comfit, pancar suyu, feslegen sos ile keçi peyniri ve pancar kulesi süsledi masayi. son dönemde sikça bir araya getirilen bu ikilinin divan versiyonu da gayet lezzetliydi. keçi peyniri zaten bana kalirsa dokusu ve saldirgan tadiyla her daim bir “super star” !
ayrica avokado, kirmizi turp, kavrulmus kaju fistigi ve taze kisnis ile harmanlanmis bir kinoa salatasi da deneyimleme firsatim oldu mekanda. kinoa konusu artik sürekli karsimiza çiktigindan bende hafiften antipati yaratmaya baslamis olsa da, kilo kontrolü konusunda saplantili bayanlarin hosuna gidecek ve lezzetli bir salataydi bu yedigim.
ardindan masaya zeytinyagli kabak çiçegi dolmasi getirdiklerinde, uzun zamandir yedigim en lezzetli dolmalardan birisiyle karsi karsiya oldugumu düsünüp sevindim. baslangiç anlaminda hiç düsünmeden siparis edebileceginiz bir yemek bu sevgili dostlar.
ana yemek faslinda ise, patates püresi ile servis edilen agir ateste pismis dana kürek, aci biber, karides, midye, kalamar ve karides sos ile calamarata, firinlanmis taze patates, roka yapraklari, çitir yufka,parmesan dilimleri ve çektirilmis balzamik sos ile bonfile dilimleri ve patates salatasi, limon, maydanozlu tereyagi ile tavuk schnitzel indirdim mideye. bunlarin içinda dana kürek ve calamarata çok ön plana çikiyorlardi. bu iki lezzeti siddetle tavsiye ediyorum sizlere.
tatlilar ise bir resm-i geçit olarak masayi donativerdiler aniden. bu törenin içinde kahveli tart, kayisili tart , karamel soslu trileçe, tiramisu, balkabakli panna cotta ile müserref olarak kendimden geçtim. hepsini teker teker degerlendirmek isterdim, ama bir tanesi gerçekten parliyordu aralarinda. -“trileçe” diyecegimi düsündügünüzü biliyorum ama- balkabakli panna cotta, inanilmaz lezzeti ile kalbimde taht kurdu. tek kelimeyle enfesti.
netice itibariyla çok keyifli bir yemek yedim divan brasserie bebek’te ve manzaraya bakmaya doyamadim. bu menüdeyeralan balkabakli yemeklerin standart listelerinde bulunmadigini, balkabagi haftasi uygulamalari sirasinda sunuldugunu ayrica belirtmem gerekiyor.
cevdet pasa caddesi no: 28/a bebek istanbul
t: 0212 263 29 73
f: 0212 287 51 79