34 restaurant - grand hyatt istanbul

zomato'nun düzenlediği davetle levrekli risotto workshoğuna katılmak üzere hyatt hotel içindeki 34 restauranttaydık. arbario pirincinin hiç sudan geçirilmeden kullanıldığı, soğan, sebze suyu ve bol bol tereyağ ve zeytinyağı kullanılarak hazırlanan bir atölye çalışmasını o gün acilen italya'ya dönmesi gereken executive chef yerine murat şef ve ekibi gerçekleştirdi. kızarmış levreklerin de ilave edildiği risottonun henüz daha sıcakken, yağının donmadan yenilmesi tadını öne çıkaran faktörlerden. sonrasında yine kendi ev yapımı mangolu, frambuazlı ve karamelli dondurmalar servis edildi. aralarında karamelli olanını daha çok beğendim sanırım.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

yemeğimizedenizmahsulleriyle başladık. kapaklı cam kavanoz içinde yapılan sunum her ne kadar ilgi çekici olsa da yeme esnasında biraz güçlük yaratabiliyor. i̇çinde en çok jumbo karideslerin tadını beğendim.

otel bünyesindeki bütün restoranların birleştirilmesiyle oluşan ve farklı mutfakların yer aldığı 34 restoranda şıklık ve sadelik hakim. huzur veren indirekt aydınlatmasıyla ve sakin ortamıyla genelde otel misafirlerinin ve iş yemeklerinin buluşma noktası. kendi makarnalarını yaptıkları ada mutfakta keyifle çalışan aşçılar, çılgın büyüklükte çeşit çeşit peynirin sergilendiği dolaplar, meyva, şarküteri ve meze standları mekana sıcak bir atmosfer katmış.

safranlı risotto ve barbun yahniden sonra, pastırma ve porcini mantar ikramı ve ardından bitter çikolatalıdenizlevreği, hindiba ve patates kekine geldi sıra. çikolata denilince büyük heyecan yaratan bu levrekte belki de beklenti farklı olduğu için çikolata tadını hissedemedik ama çok güzel pişmişti. patates keki de lezzetliydi.

-----01 mar, 2014-----

ilik elmali tart ve kaymakli balli gelato... sef fabio'nun anlattigina göre yeni teknolojiyle üretilmis masum sekerle hazirlandigi için sadece 42 kaloriymis.

-----01 mar, 2014-----

safranli risotto ve barbun yahniden sonra, pastirma ve porcini mantar ikrami ve ardindan bitter çikolatalidenizlevregi, hindiba ve patates kekine geldi sira. çikolata denilince büyük heyecan yaratan bu levrekte belki de beklenti farkli oldugu için çikolata tadini hissedemedik ama çok güzel pismisti. patates keki de lezzetliydi.

-----01 mar, 2014-----

otel bünyesindeki bütün restoranlarin birlestirilmesiyle olusan ve farkli mutfaklarin yer aldigi 34 restoranda siklik ve sadelik hakim. huzur veren indirekt aydinlatmasiyla ve sakin ortamiyla genelde otel misafirlerinin ve is yemeklerinin bulusma noktasi. kendi makarnalarini yaptiklari ada mutfakta keyifle çalisan asçilar, çilgin büyüklükte çesit çesit peynirin sergilendigi dolaplar, meyva, sarküteri ve meze standlari mekana sicak bir atmosfer katmis.

-----01 mar, 2014-----

mekanist etkinligiyle davetlisi oldugumuz 34 restoranin italyan sefi fabio, güleryüzlü ve isini sevdigini belli eden biri. önden zeytinyagi ve portakalla yavas bugulanmisdenizmahsulleriyle basladik. kapakli cam kavanoz içinde yapilan sunum her ne kadar ilgi çekici olsa da yeme esnasinda biraz güçlük yaratabiliyor. içinde en çok jumbo karideslerin tadini begendim.

kaliteli geceler için eşsiz bir gastronomi deneyimi yaşayalım diyorsanız gözünüz kapalı gidebilirsiniz. executive chef fabio ve yardımcısı mert ile hemen ortada hazırladıkları enfes lezzetler sizi burada başka bir aleme sürükleyecek.

öncelikle şarküteri reyonuna bir göz atın derim. peynir tekerleklerinin hepsi türkiye'den. bunca farklı peynir çeşidini görünce şaşıracaksınız. oradan da mezelerin olduğu yere geçin. ancak benim gibiyseniz eğer, mezelere gelmeden kuru etin önünde hülyalara dalabilirsiniz.

yemekte zeytinyağı ve portakalla slow food akımına uygun bir halde buğulanmışdenizmahsulleri (barbun, jumbo karides,deniztarağı v.b) gerek sunumu (cam bir kavanız içinde) gerekse lezzeti ile beni benden aldı. sonra bir de risotto vardı ki sormayın gitsin. her şeyin mevsimine göre hazırlandığı mutfakta fabio'nun tecrübesi ve becerisi tüm ekibe yansımış durumda.

sonra yine fabio'dan öğrendik ki bahçede yazın sadece meze ve rakı deneyimi de yaşanabilecekmiş. fiyatlar da bekleniienin aksine oldukça makul.

kendinizi şımartacağınız bütün geceler için tavsiye ederim.

grand hyatt (harbiye) içindeki tek restaurant olarak farkli farkli istasyonlarla genis ferah bir restaurant. eskiden bünyesinde bulunan diger restaurantlarin (spazio ve agora) kapanmasi bir bosluk olusturmamis aksine akdeniz ve türk mutfaginin lezzetlerinin sunuldugu güzel bir restaurant ortaya çikmis. merkezinde bulunan chef's table in etrafinda smoke house/ firin ve izgara, charcuterie /sarküteri ve peynir, pastry kitchen&bakery/ pasta ve ekmek firini" kisimlarindan olusuyor. servis konusunda 4/4lük bir gece geçirdik diyebilirim. bu yemekten önce biraz vaktimi geçirip gün içinden kalan islerimi hallettigim mezzanine lounge'dan da kendini hissettirmisti. yasemin hanim'in ev sahipliginde bir nevi ofis olarak kullandigim lounge 18:00'e kadar çay/kahve/tatli olarak, 18:00den sonra ise wine bar olarak hizmet veriyor. 34'de yemege geçerken ilk karsilamayi o an orada bulunan otelin genel müdür sayin jan peter van der ree kibar selamiyla yapti. devaminda gülsah hanim'in ilgili ev sahipliginde geçirdigimiz gecede ben kendi adima çok keyif aldim.

özellikle türk mutfagina önem veren 5 yildizli oteller arttikça agirlanan turistlerin daha ciddi bir deneyim yasayacagina eminim. özellikle giriste bizleri karsilayan sarküteri reyonu malzeme seçimleri konusunda ne kadar hassas olduklari hakkinda biraz bilgi verdi. executive chef fabio ve yardimcisi mert bey sunulacak yemeklerle ilgili bilgi verdikten sonra yemeklerin yapimi asamasinda onlari izlememizden ve sorular sormamizdan memnun olacaklarini ilettiler. gerçekten de açik mutfakta bizlerin ve diger restaurant müsterilerinin yemekleri pisirilirken stressiz bir tempo hakimdi. her ne kadar ön hazirliklar yapilsa da bu kadar kisiye servis çikartirken daha fazla stres beklersiniz ancak mutfak disiplini harika.

menümüzdeki ilk tat olan zeytinyagi ve portakalla yavas bugulanmisdenizmahsulleri (bbarbun, karides,deniztaragi) gerek farkli sunumu ve gerekse de lezzeti ile herkesin hosuna gitti. yavas bugulamaktan bahsettigim ne tam bir bugulama gibi kaynar durum ne de sous vide gibi vakumda 50-60 derecede pisirme. ikisi arasinda bir pisirme sekli.
cam bir kavanozun içinde 60-65 derecelerde pisirme. gayet güzel

ikinci olarak safranli risottomuz geldi. stock olarak barbundan hazirladigi balik suyunu kullandi ve içinde yine barbun yahni parçalari vardi. risottonun gözünüzün önünde sifirdan hazirlanmasi özellikle ön pisirimli risottodan nefret edenler için birebir.

risotto arkasindan gelen kil hamurunda firinlanmis bitter çikolatalidenizlevregi masada beklentiyi birden yukari çikardi :)) bitter beklentisini çok karsilamasa da tahminim chef sea salt chocolate deneyimini tuz yerine sarimsak tozu ile denemek istemis (ki bence harika olmus) :) sarimsak tozu candir :))) levregin altinda patates keki ve kendi suyunda pismis hindiba mevcut.

tatli olarak ilik elmali tart ve üzerinde kaymakli balli gelato servis edildi ve herkes finalin yemegin gidisatina yakistigini söyledi ve lezzetini begendi.

sonuç olarak grup yemekleri olarak ne kadar dogru bir tercih olabilecegini gösterdi 34. gruplar harici bir çok çiftin de 34'ü tercih ettigini o aksam anladim.

ev sahiplikleri için tekrar tesekkürler.

grand hyatt otel'in içinde yeni açilan 34 restoran açik mutfagi, sade dekoru ve güler yüzlü sefi fabio ile öncelikle sizi sicacik karsiliyor. mutfak ortada olmasina ragmen yemek kokusu neredeyse yok denecek kadar azdi. öncelikle, zeytinyag içinde, yavas bugulanarak pisirilerek servis edilendenizürünleri oldukça basariliydi., sunumuna ise diyecek söz bulamiyorum. arkasindan safranli risotta geldi, bunda da çok yogun ve rahatsiz edici bir safran tadi ve kokusu yoktu. ana yemek olarak gelen kil hamurunda firinlanmis, bitter çikolatalidenizlevregi, hindiba ve patates keki ile servis edilmisti bence her ikisi de levrege çok yakismisti. ilik ve üzerinde vanilyali dondurma ile servis edilen elmali tart ise çok lezzetliydi, içindeki sari üzümlerin de lezzetine lezzet kattigini söyleyebilirim.

benim kalbimi çalan baslangiçtaki ''zeytinyagi ve portakalla yavas bugulanmisdenizmahsülleri'' oldu. bayildim. bir de, italyan sefimiz fabio'nun tatli sohbeti eklenince degmeyin keyfimize. menüden denedigimiz, kil hamurunda firinlanmis bitter çikolatalidenizlevregi (bitter çikolata ve levrek!! demeyin) ancak bu kadar basariyla bir araya getirilebilinirmis, oldukça lezizdi. her sey özenli, her sey lezzetliydi. el yapimi ''kaymakli-balli gelato'' da italya'yi aratmayan cinsten, o denli basarili. özel bir gün kutlamasi ya da sadece ''lezzet kaçamagi'' için ilk firsatta yine fabio'ya teslim olacagiz. :)

italyan sef fabio yönetimindeki restoran 34, hyatt otel bünyesindeki tüm restoranlarin tek bir çati altinda birlestirilmesi ile olusturulmus. mekan sik ve sakin.genellikle otelin agirlikli yabanci müsterileri tarafindan tercih ediliyor.mezeler,denizmahsulleri, barbekü kösesi, italyan, uzak dogu gibi her çesit mutfagi barindirmasi bence biraz dezavantaj olmus.açik büfe tatlilari beni cezbetti. özellikle öglen is yemekleri için tercih edilebilir. mekanist aktivitesi sirasinda bize servis edilen yemeklerden aklimda kalan fabio'nun özellikle anlatmis oldugu masum sekerle ürettikleri 42kalorilik dondurmasiyla ilik elmall tarti applepie'cilara siddetle tavsiye ederim.