geçtiğimiz günlerde önünden geçtim ve ahşap sandalyelerini görünce buraya mutlaka gelmelisin diyerek not almıştım. bugün o gündü! önce konumunu anlatayım. teşvikiye camiinin içinden geçerek tam karşısına çıkıyorsunuz. i̇ki cephesi açılır camları var. arkadaşımla geldiğimizde sağ taraftaki cam kapalıydı. diğer tarafta da boş masa yoktu. acaba sağ tarafın camını da açabilir misiniz diye sorduğumuzda saat 18:00'de açıyoruz cevabı bir hayli ilginçti. peki dedik ve kapalı camların önünde çok rahat olan ahşap sandalyelere oturduk. garsonun gelmesini bekledik, baktık gelmiyor bari biz gidelim dedik ki, zaten konsept de öyleymiş. siparişini veriyorsun, içeceğini alıyorsun oturup keyif yapıyorsun.
garson arkadaşa bir kez daha sordum camları, ama inatla saat 18:00 deyip durdu. prensiplerimiz var diye de ekledi! tuhaf bi prensip olduğunu itiraf etmeliyim. hani belediye izin vermiyor falan gibi bişey söylese eyvallah deyip çekilecem köşeme, onun yerine prensiplerimiz var cevabı bir hayli irite edici.
barista başındaki arkdaş ilgisiz ve çalışmaktan pek memnun değilmiş gibi duruyordu. julius meinl kahvesi kullanıyorlar ve içecek menüsü oldukça geniş. sipariş verdiğimiz frappucino'ların tadı biraz fazla olmasına rağmen güzeldi.
ancak nişantaşı gibi bir yerde bu kadar hizmetten uzak ve müşteri memnuniyeti yerine prensiplerini önemseyen bir mekan ne kadar başarılı ve kalıcı olur biraz şüpheliyim. kaldı ki hemen arka sokakta moc gibi çok başarılı, konsepti yakın, çalışanları güleryüzlü olan bir mekan varken.
onların prensipleri var da bizim müşteri olarak yok mu? benim var ve maalesef sunday, görüntüsüne çarpılmış olsam da benim favorilerime eklemeyecek bir mekan oldu. arkadaşım da keza öyle! müşteri sayısı -2 ile kolay gelsin.
-----08 jan, 2015-----
geçtigimiz günlerde önünden geçtim ve ahsap sandalyelerini görünce buraya mutlaka gelmelisin diyerek not almistim. bugün o gündü! önce konumunu anlatayim. tesvikiye camiinin içinden geçerek tam karsisina çikiyorsunuz. iki cephesi açilir camlari var. arkadasimla geldigimizde sag taraftaki cam kapaliydi. diger tarafta da bos masa yoktu. acaba sag tarafin camini da açabilir misiniz diye sordugumuzda saat 18:00'de açiyoruz cevabi bir hayli ilginçti. peki dedik ve kapali camlarin önünde çok rahat olan ahsap sandalyelere oturduk. garsonun gelmesini bekledik, baktik gelmiyor bari biz gidelim dedik ki, zaten konsept de öyleymis. siparisini veriyorsun, içecegini aliyorsun oturup keyif yapiyorsun.
garson arkadasa bir kez daha sordum camlari, ama inatla saat 18:00 deyip durdu. prensiplerimiz var diye de ekledi! tuhaf bi prensip oldugunu itiraf etmeliyim. hani belediye izin vermiyor falan gibi bisey söylese eyvallah deyip çekilecem köseme, onun yerine prensiplerimiz var cevabi bir hayli irite edici.
barista basindaki arkdas ilgisiz ve çalismaktan pek memnun degilmis gibi duruyordu. julius meinl kahvesi kullaniyorlar ve içecek menüsü oldukça genis. siparis verdigimiz frappucino'larin tadi biraz fazla olmasina ragmen güzeldi.
ancak nisantasi gibi bir yerde bu kadar hizmetten uzak ve müsteri memnuniyeti yerine prensiplerini önemseyen bir mekan ne kadar basarili ve kalici olur biraz süpheliyim. kaldi ki hemen arka sokakta moc gibi çok basarili, konsepti yakin, çalisanlari güleryüzlü olan bir mekan varken.
onlarin prensipleri var da bizim müsteri olarak yok mu? benim var ve maalesef sunday, görüntüsüne çarpilmis olsam da benim favorilerime eklemeyecek bir mekan oldu. arkadasim da keza öyle! müsteri sayisi -2 ile kolay gelsin.