yaş belli bir değeri aşınca artık vücut düşmeye başlıyor ve arızalar artıyor, bu durumda abur cubur gıdalardan sağlıklı gıdalara hızlı bir geçiş yapmanız gerekiyor. bu tür mekanları arayış içersinde iseniz fenerbahçe'de yeni açılmış mekanlardan biri olan i̇nkase ile karşılaşıyorsunuz. biz de bu karşılaşmayı gerçeğe dönüştürdük ve bir akşam eşimle mekana uğradık.
menü, üç ayda bir sezonluk olarak değişiyor, taze ve mevsimlik ürünler kullanıyorlar, donmuş ürün kullanmıyorlar. yaz sezonu gittiğimiz için buna uygun ürünler menüde vardı. bamya ve enginar gibi.
menüde başlangıç olarak bir uşaklıyı cezbedebilecek tarhana kaplı bamya kızartması (glütensiz ürün-20₺) göz kırpıyordu. biz de onu tercih ettik. taze bamya afyon köy tarhanası ile kaplanıp, yüksek sıcaklıkta yağ çekmeden kızartılıyor. yanında da sos olarak süzme yoğurttan yapılmış haydari vardı. tarhananın lezzetini çok alamamakla birlikte ilginç bir lezzetti. isırdığınızda çıtır çıtır olan kıvam bir anda bamya yumuşaklığına dönüşüyor. herkes bu durumu sevmeyebilir tabii ki. özellikle bamya sevmeyenler hiç yaklaşmasın bence :) ben bamya sevdiğim için hoşuma gitti.
bir diğer başlangıç olarak vietnam spring roll (29₺) tercih ettik. sous vide yöntemi ile pişmiş tavuk göğsü, mor lahana, havuç, salatalık ve yeşillik ile pirinç yufkasına sarılıyor ve roll şeklinde kesilerek, tatlı acı sos ile sunuluyor. sunum, renkler harika. sosa batırılarak yenilen çıtır çıtır sebzelerle keyifli bir başlangıçtı. tavuk sevmememe rağmen bu başlangıcı beğendim. (tavukları güvendikleri bir kasaptan köy tavuğu olarak alıyorlarmış. bu durumda sağlıksız önyargısı kırılarak, tavuklu ürünleri denenebilir.)
kombucha gittiğimizde olmadığı için bu yediklerimizin yanında bize taze naneli (14₺) ve taze çilekli limonata (16₺) eşlik etti. mekânda gördüğüme göre çilekleri ve naneleri kendileri blenderdan geçirip ekliyorlar. hazır püre vs. kullanmıyorlar. lezzet çok başarılı..
ana yemek olarak iki farklıkasetercih ettik. birincisi levrek inkase (49₺), ikincisi uzak doğu inkase (43₺). i̇lki çok renkli ve farklı lezzetlerin buluştuğu bir tabak. beluga mercimekli ve hindistancevizi sütlü basmati pirincinden yapılmış pilav alt malzeme olarak kullanılmış. hindistan cevizi sütünün gücüyle lezzet harika. glisemik indeksi düşük basmati pirinci kullanılması da başarılı. pilavın kıvamı al dente. üst malzemeler: izgara levrek fileto, ananas salsa, avokado, havuç, turp, edamame, acı ekşi soslu kefir, susam, çörek otu ve chia tohumu. yok yok yani :) hepsi birleşince ortaya harika bir lezzet çıkıyor.
i̇kincikasetamamen uzak doğu lezzetlerini barındırıyor. altta tahmin edileceği gibi sebzeli noodle var. noodle'ı lezzetlendirmek için içine sote kestane mantarı, soya filizi, taze kişniş, kuşkonmaz, acı kırmızı biber, tuzu azaltılmış soya sosu ve susam ilave edilmiş. üstünde de "yakitori" tavuk kalçadan şiş bulunuyor. noodle, kestane mantarı ve kuşkonmaz ile lezzetli. tavuk şiş de güzel ızgara edilmiş, fena değil. bana tekrar ikisinden birini tercih et deseler, levrek i̇nkaseyi tercih ederdim.
bu lezzetlerin üzerine güzel bir tatlı yakışır. sütlü ve hafif olsun derseniz tabii ki san sebastian cheesecake (22₺). sunulan cheesecake çok başarılı, mascarpone peyniri adeta damakta dans ediyor. denk gelirseniz, tavsiye ederim..
donmuş ürün kullanılmayan incelikli düşünülmüş bir menü, kaliteli malzemeler, güzel bir lokasyon, rahat ve huzurlu bir mekan. fiyatlar yüksek gibi görünse de lokasyon ve kullanılan malzemenin kalitesi düşünüldüğünde hakkaniyetli olduğunu düşünüyorum.
pideden, kebaptan, hep aynı cafe yemeklerinden sıkılmış yemekseverler. burayı bir deneyin derim..tavsiyelerimle.. #yeictatgez