tirebolu usulü pidenin i̇stanbul'daki en beğenilen temsilcisi fatih karadeniz pidecisi kapandıktan sonra, eski çalışanları iki farklı mekan açtı. bunlardan ilk önce fatih'teki i̇brahim usta'yı ziyaret edip, sizlere izlenimlerimi aktarmıştım. ekibin kalanının açtığı haçapuri'yi de yakın zamanda deneyimleyebildim. son diyeceğimi en başta söyleyeyim: kadıköy belediye binasının hasanpaşa yönünde tam karşısında bulunan mekan, bölgede eksikliği hissedilen iyi pideci açığını kapatmada iddialı.
haçapuri, gürcistan'a özgü bir pide çeşidinin adı. menüde yer almıyor. belki burada istek üzerine yaparlar diye sordum ama gerek hamurunun kıvamı, gerekse pişmek için ihtiyaç duyduğu fırın ve sıcaklık çok farklıymış. yeni bir pideciyi denerken kıyas noktam ("benchmark"ım) olan kıymalı pideyi burada da sipariş ettim. i̇çine kırdırdığım yumurta sarısı, kıymanın en güzel eşlikçisi oldu. yanına, aynen karadeniz bölgesinde yenildiği usülde çay rica ettim ve çatal bıçak kullanmadan, pidenin kenarından kopardığım parçaları içindeki malzemeye daldıra daldıra yedim. malzeme kalitesi iyi ve lezzetli bir pide idi. hamurunu fatih karadeniz'inkinden daha yumuşak buldum. (hatırlarsanız i̇brahim usta'nınkinin de fazla gevrek olduğunu yazmıştım.) kıymalı harcın içindeki soğan, tercih ettiğimden azıcık fazla geldi; ama rahatsız edici ölçüde değildi. yine eski mekanın olmazsa olmazlarından olan fırın sütlaç da sevdiğim kıvamdaydı.
serviste benimle ilgilenen kuruculardan osman bey ile yemek sonrası kısa bir sohbet yaptık. haçapuri'de lükse kaçılmadan şık ve temiz bir yeme içme ortamı hazırlanmış. pide fiyatları olması gereken seviyede; sütlaç için ucuz bile diyebilirim. pazar günleri glutensiz un ile pide yapmaları, çölyak hastaları için gösterdikleri duyarlılığın bir örneği. bu anlayıştaki bütün işletmelerin kalıcı ve başarılı olmalarını diliyorum.