c.tesi gün batımını, iki çift, kalamış'ın yukarısından bakarak karşıladık. i̇ki kişi aperatif olarak iki ölçü ouzo plomari aldıktan sonra yemeğe geçtik. balık yemeyip mezelerini ve ara sıcaklarını tadalım istedik. beraberinde 20 lik yeni rakı açıldı. börülcesinin rengi ve kendi güzeldi ancak sarımsağı yok gibiydi, sınıfta kaldı. lakerda idare eder. atom un süzme yoğurdu iyiydi lakin kurutulmuş acı biberi olmadan servis edildiğinden onda da tat eksik kaldı. ('hiç yoktan pul biber getirin' dedik ama gelen pul biber de iyi değildi). i̇ki meze daha vardı bir zeytinyağlı fasulye ama özellikle belirtmeliyim diyeceğim olumlu / olumsuz bir yorumum yok. ara sıcak olarak sakızlı ahtapot ortaya aldık, sakız tadını bulamasak da memnun kaldık. yine ortaya tarak söyledik, kabuksuz halde saçın üzerinde geldi, etli etli fena değildi ama yine sarımsak ve pul biber eksiği onda da kendini gösterdi. ayrıca kabukta gelmesi görsel olarak göze hep hoş gelir. saçta 2 jumbo karides istedi birimiz. onun yağında neyse sarımsak ile buluştuk. tatlı olarak revani söylendi ben yemedim ancak ortalama olduklarını söylediler. 4 kişi hesap 600 geldi. gereksiz fazla. misal bir kişilik zeytinyağlı fasulyeye 20 tl yazmak kabul edilir değil!
yukarıdaki yorumlarda, özellikle de tat konusunda ne olumlu ne de olumsuz bir yorum yapmadım. gayet ortalamaydı. ancak gelelim kötülerine. (yüksek hesaba ek olarak) müzi̇k. bir duruyor, beş dakika sonra bir anda parçanın biri 1. dakikasından başlıyor. ankaralı turgut'un tıngırtsının rumcasını duyacak kadar da avam seçkiler eklenince de müzik zevki kaçıyor insanda. manzara eşliğinde masalarda sigara içiltilmesi ise ikinci bir eksi. kanun, kapının dışına çıkarttırıp yemeği soğurken dışarıda üşümesiyle o sigaradan nefret ettirmeyi getirsin diye var. zaten keyifle oturduğu masasından kalkmadan sigara keyfi sürmeye devam edenden sigarayı bırakmasını nasıl beklersiniz!
gelelim iyisine. ben bu kadar iri etli siyah zeytin daha evvel yemedim. çok güzeldi.