minoa

buraya hem gündüz çalışmak, hem de akşam yemeği için geldik ve ikisinde de çok memnun ayrıldık. mekan zaten genel olarak çok güzel ve keyifli. servis görevlileri hızlı ve bilgili. yemek menüsü çok zengin değil ama olan yemeklerin lezzeti gayet iyi. ben yulafla panelenmiş tavuk şnitzel tercih ettim ve çok beğendim. kokteyl sevenler için de yine oldukça beğendiğim bellini'yi tavsiye ederim. sadece şampanya tadı biraz daha baskın olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. tatlılardan da erikli bademli pasta gerçekten mükemmel.

özetle her yönüyle başarılı bir mekan, teşekkürler.

kitaplarin arasinda bir kahve molasina ne dersiniz? turkce ve ingilizce bircok kitap bulmak mumkun. kahvesinicokbegenmesekte tatlilarina bayildik.

bookstore and cafe,cokhos bir mekan. calisanlar kismen ilgili ve guler yuzluydu. servis yavasti ama yemekler lezzetliydi. dahacokkahveni yudumlayip kitap okunabilecek bir yer(ögle saati disinda).

besiktas'in en nezih kitapcisi ve kafesi. yemeklericoklezzetli ayrica tatlilari da lezizdir. arkadas bulusmalari icincokuygun bir mekan.

sanırım iyi olan şey yeri. kahvedeki süt kesilmişti. topak topka kahvenin içinde yüzüyordu. değiştirilmesini rica ettik, diet süt için olduğunu söylediler ama tutumları çok kibardı, kahveyi hemn değiştirdiler. ama ilk kez diet bir kahve içmiyoruz sonuçta, kahvede kesik sütü ilk kez gördüm.

[4.3]coksevdik bu kitap kafeyi. yurtdisinda yaygin olan istanbul'da da yavastan populer olmaya baslayan bir tarz. hem dekorasyonu, hem menusu hemde ortamicokbasarili. masaniza gecmeden yada siparisinizi beklerken kendiniz icin bir kitap secebilir, zamaninizi daha kaliteli bir sekilde degerlendirebilirsiniz. menusunde ilginctir alkol de mevcut. boylelikle daha genis bir kitle ve zaman dilimine hitap ediyorlar. sadece cay kahve icmek icin degil, guzel bir aksam yemegine de gelebilirsiniz diye dusunuyorum. yemeklerini tatmadim ancak denedigim cilekli muhallebili browni gayet guzeldi ?? bu ozenle kurulmus her tarafinizi kitaplarin sardigi ortamda hemen her seyi begenebilirim sanirim. mutlaka ugrayin, akaretler yokusunda beer hall'un az ilerisindeki koseye kurulmus minoa'yi!

küçük, kalabalık, iç daraltıcı bir ortam ve çalışanları da ilgisiz. gitmenize değmez açıkçası. çok merak ederek, büyük bir hevesle, kesinlikle buraya gitmeliyiz diyerek gitmiştim ama hiç memnun kalmadım büyük hayal kırıklığıyla çıktık ordan. bizi kimse fark etmedi resmen, menü de biz oturduktan bi 10 dk sonra falan geldi ki onu da arkadaşım istedi öyle geldi yani. i̇ki türk kahvesi istedik yarım saat getiremediler. pahalı ve parasını da hak etmediğini düşünüyorum. güler yüzlü de değiller. hiç beğenmedim ve bir daha gitmem. sadece kitap satılan bölüme gitmenizi öneririm oradaki çalışanlar cidden güler yüzlü ve samimiler. 2 puanı da oradaki çalışanlar için veriyorum zaten.

dekorasyon hoş, kitaplar hoş.fakat bunun dışında bir artısinı göremedim.fiyatla benim açımdan oldukça yüksek.bahcedeki masalar çok sıkışık heba olmuş ortam.yemek yemedigim için yorum yapamam.fakat kahveden anlamadıkları kesin.bir 33 cl bira 20 tl.ve menüde biranın 33 cl olduğu yazmıyor.siz 50 lik sanıp sipariş verebilirsiniz.

diyelim bir arkadaşınız hasta ve bir süre dinlenecek. sıkılmasın diye ona bir kitap alıp hediye etmek istiyorsunuz; ama hangi kitabı alacağınızı, onun tam olarak neyi sevebileceğini kestiremiyorsunuz. akaretler minoa'ya uğrayın, son derece güleryüzlü, sempatik (ve güzel) nil hanımı bulun, size mutlaka yardımcı olacaktır. (ben kuzenim için tam ona uygun bir kitap bulmuştum.) veya bir kitap arıyorsunuz bulamıyorsunuz, nil hanıma sipariş ederseniz en geç 2 gün içinde getiriyor. unutmadan, çocuk kitapları bölümü de çok geniş. hem türkçe, hem i̇ngilizce bir sürü güzel çocuk kitabı veya aktivite kitabı bulabilirsiniz. minoa'dan sonra diğer zincir kitapçılar bana, dumanı üstünde nefis bir sufle yemek yerine topkek'le idare etmek gibi geliyor ????❤️

yıldızımın malesef hiç barışmadığı yer. çok büyük istekle gittiğim bu mekan malesef beni hayal kırıklığına uğrattı. sanırım sorun müşteri kitlesinde, kitap cafe olmasına rağmen herkes yemek yemeye geliyor anlamış değilim. öğlen gidildiğinde yer bulmak imkansız, masaların bomboş olduğu zamanlar da oluyor ama üstlerinde hep rezerve yazısı mevcut, ne kadar doğru bilemem. bir masaya geçip oturduğunuzda aniden yanınızda biri belirip "orası rezerve" diyebilir. rezervasyon sahipleri geldiğinde kalkarız deseniz bile bu konuda oldukça saçma bir ısrar içindeler, işletmecilerin biraz daha çözüm odaklı ve müşterileri önemseyen bir politika yürütmesini öneririm. şimdi okuyan sen kimsin ki öneriyorsun diyecek, ben müşteriyim ve minoa yakınlarında oturuyorum. dışarıdan çok güzel gözükmesine rağmen bir daha ne kahve içmeye, ne ders çalışmaya ne de yemek yemeye gelirim.

frappesicokacı sanki kremayla karıstırılmış sulu kahve gibi. ayrıca sogukta degil. çalışanlarda ilgisiz davrandı.cokbuyuk bir beklentiyle gelmistik karşılıgını alamadık.

gazetede çıkan bir haber üzerine güzel güneşli bir günde ilgimi çeken bu mekana uğradım. akaretler yokuşunun hemen hemen ortasında, bjk plazaları geçince hemen sağda, aöf bürosu ile aynı sokağın başını paylaşıyorlar. bir kaç basamak inip küçük bahçeden geçerek, dükkanın kapısından giriyorsunuz. dekorasyon etkileyici, zincir haline gelmiş piyasadaki diğer kitapçılar ile alakası yok. bunun nedeni de, tesadüfen cafe tarafında iki masa yanımda, laptop önünde açık, telefonu elinde işini yürütmeye çalışan mekanın sahibi mimar nazım bey. yoğun olduğundan vaktini almamak amacıyla sohbet edemedim, ama benim kendimce her zaman yaptığım değerlendirmeme göre, mimarlık beyefendinin üstüne tam oturmuş. genel fiziki görünüşü, giyimi, ses tonu, karşısındaki kişi ile konuşma tarzı, insana tam mesleğini seçmiş diye düşündürüyor. herhalde iç tasarımı kimseye bırakmamıştır. ahşap ağırlıklı, yerler siyah beyaz karolu, çok uyumlu yüksek bir girişi var. normalde bizim aklımıza gelmeyen ama mimarlara özgü fikirler ile güzel detaylar var,mesela tavandan sarkan lambalar ve onların kabloları. benim en azından hoşuma gitti değişik olması açısından.

eğer belirli bir kitabı arıyorsanız, kapıda sizi karşılayan gençlere sormanız en iyisi, çünkü dükkanın genel tarzında, rafların üzerinde herhangi bir kategori yazmıyor, ama kitaplar bu tarz ile daha bir onları karıştırma hissi uyandırıyor insanda. çok sayıda yabancı yayın var, yerlilerde de, sıradan best seller tipi kitaplar yerine, daha oturmuş eserler gözüme çarptı. bir sürpriz de aşağı inen bir merdivenin başına geldiğimde karşıma çıktı. dik tahta bir merdiven, ama sağı solu kitap dolu. acaba inilecek mi aşağıya, yoksa depo mu diye düşünürken, bir yandan da kitaplara bakarak yavaş yavaş merdivenlerden iniyorum. alt bodruma ulaştığımda çok zevkli bir düzenleme ile karşılaştım. güzel bir ışıklandırma, taş-tuğla duvarlı, kemerli geçişleri olan bir mahzen. bu arada arkamdan da biri geliyor yavaş yavaş ama, göremiyorum, sadece basamakların gıcırtısından anlıyorum. bodrumun en dibinde ki çıkmaz sokak gibi olan oda, çizgi roman deposu. çocukken elimizden düşmeyen, şimdi pırıl pırıl baskıları ile yeniden yayınlanan bütün sevdiğimiz kahramanlar orada. dediğim gibi çıkmaz sokak odadan mecburen geldiğim merdivenlere doğru gelince takipçimi gördüm. girişte hoşgeldiniz diyen genç kızımız. yanlış anlaşılma olmasın, gözden uzak bodrumda kitap araklarım diye gelmemiş peşimden, zaten güvenlik açısından kamera sistemi ile donatmışlar dükkanı. sadece sorulacak bir şey varsa diye rahatsız etmeden biraz geriden sizi takip ediyor.kendisinden öğrendiğim kadarı ile 7 ay kadar olmuş açılalı. akaretler yokuşunu yürüyerek çıkmayı ben göze alamayacağımdan, görmemiş olmam normal. bu arada dolaşırken aldığım bir kitap ile cafe bölümüne geçtim. hoşuma giden bir şey de elimde ödemediğim kitap ile geçtiğim için, uyarmak ihtiyacı hissettiler. son derece de haklı bir uyarı bence, sakarlık etmek bizim yaradılışımızda var, kitabı kahve ile suladıktan sonra oluşabilecek tatsızlıklara prim verilmemiş. küçük şık bir tezgah. sadece kahve ve kek üzerine odaklandığımdan, menü de ne var bilmiyorum, aşağıdaki yorumlardan okuduğumuz kadarı ile değişik lezzetler mevcut. bir daha ki sefere onları da denerim.

bir dilim kek 7 tl, bir fincan filtre makine kahve 8 tl ( belki de tersidir ) , akaretler yokuşunun tam ortasında soluklanmak için çok fazla değil bana göre.

fotoğraflar fazlası ile mevcut, yanımda makine olsaydı, bodrumu katını de koysam iyi olurdu.

ben içerde oturdum, masalar biraz yakın birbirine, ama zaten küçük bir bölüm cafe, biraz da mecburiyetten. tenha olduğundan beni rahatsız etmedi, kalabalıkken nasıl olur bilmiyorum. zaten bahçede de yokuş trafiği nedeni ile gürültü olduğundan, aslında öyle kahvemi alayım, kitabımı okuyayım tarzı huzur aranan bir yer değil, ama kitap tutkunu iseniz bir ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye derim

en düşük 1 puan verme zorunluluğundan dolayı bu puana layık olarak sadece dekorasyonu gösterebilirim, onu da söylediğim gibi zorunluluktan.. i̇çeriye girip masa bakarken peşimizden gelen beyefendiye ders çalışmak için uygun bir masa aradığımızı söylediğimizde mekanın öyle bir konsepti olmadığını ve ders çalışamayacağımızı kaba bir ses tonuyla söylemesi sonucu üzerimizdeki şoku atlatamadan ayıp olmaması için rastgele bulduğumuz bir yere oturup sipariş almamak için aynı beyefendinin ısrarla göz temasında kaçınmasından sonra dikkatini vereceği bir şekilde işaret edip, sipariş alması gerektiğini söyledik. bahçesine çıkıp oturduğumuz sırada gelen kedilere vurarak kovan, yetmeyip masaya çıkan kediye bize ''şunu'' oradan ''alın'' demesiyle ikinci şokumuzu yaşadık derken gelen kahvelerin hayatımızda içtiğimiz en kötü kahveler olması bize kamera şakası yapıldığı hissini uyandırmaya başladı. neredeyse kahvelerin bizim için özel (!) yapıldığını düşünmek üzereyken, bir an önce bu rezil yerden kalkıp gitmek için hesabı istediğimizde alelacele hesabı alıp içeri götüren fakat mekan boş denebilecek durumdayken yaklaşık 60 küsür tl'lik para üstümüz için 6 7 dk beklediğimiz, sonunda olay büyümeden kalkıp para üstünü kendimiz almaya gittiğimizde alın para üstünüz buydu, burada diyen inanılmaz saygılı (!)hayvanlara çok sevecen yaklaşan (!) gözünüz kapalı gidebileceğiniz 4.6 puanlı, meşhur, hümanizm felsefesini can-ı gönülden yaşatan (!) ve işlerini büyük bir sevgi ile yapan (!) elemanların olduğu (asla gözlerinden nefret akmıyor) mükemmel bir mekan. aşağılık hissetmek istiyorsanız daha iyi bir mekan bulamazsınız. :)

kitapevinin icinden cafe/bar'a. kesinliklecoksempatik bir yer. calisanlarcokkibar ve guleryuzlu. yemekler ve tatlilar lezzetli. fiyatlari makul. raflar dolusu kitabin arasinda fonda guzel bir muzikle oturmakcokkeyifli. besiktasta sakin bir yer ariyorsaniz kesinlikle en basarili yer burasi. kitapevi kisminda saatler gecirilebilir.

minoa akaretler'de şehrin en iyi kitap evi olarak hizmet veren keyifli mi keyifli bir yer. şarabınızı yudumlarken açıkhavada kitap okuma zevkini tadabiliyorsunuz. yalnız müziğin sesi akşam çok açık, kitaba konsantre olmanızı engelliyor. çalışanlar ilgileri ve kitap konusundaki tavsiyeleriyle, mekanla bütünleştiklerini gösteriyorlar. her gidişimde turistlerin de istilasına uğradığını görüyorum. ana yemeklerini hiç yemedim,yorum yapamayacağım. affagato kahvelerini içmiştim bir gidişimde, ki çok memnun kalmadım. şarap ve peynir tabağı bence minoa'nın tadına varmak için doğru tercih. kaldı ki böyle güzel ve i̇stanbul'da çok eşi olmayan yer için yemek konuşacak değiliz. gidin ve bulunması zor yüzlerce kitabın, ansiklopedinin, alt kattaki mahzenin, çizgi romanların, minik keyifli bahçenin tadını çıkarın.