minoa

kitap, kahve ve güzel kahvaltinin birarada oldugu nadir istanbul mekanlarindan minoa. benim favori kahvalti tercihim avokadolu pose yumurta fakat iki kisilik klasik kahvalti tabagi da gercekten basarili. kitap kisminda  (asagi kata ugramayi ihmal etmeyin) ise yabanci, yerli yazarlarin seckileri yaninda mimari, sanat, yemek vb. kitaplari da bulunmakta. bir de cafe kisminda ucuz fiyata ikinci el kitaplar bulabilirsiniz. bu bölümün ayni zamanda kafede oturanlar icin kitaplik görevi gördügünü de soyleyebiliriz.

i̇nternetten sakin, salaş cafeleri araştırırken, denk gelip arkadaşımla gitmeye karar verdiğim cafe. i̇çeride oturacak pek yeri yoktu, garsona eğer içerdem yer uygun olursa haber vermesini rica ettik, gerçi içerde oturanların da pek kalkmaya niyeti yoktu. keza masalara kendi evlerinde gibi yerleşmilsler. bir tatlı, bir çay.. sonra da kitap okuyalıö saatlerce.. oh ne ala!..
neyse arkadaşımla midemiz kazınmıştı. sandeviç yemeye karar verdik, menüsü zaten bir kitapcı cafe konseptinde olduğu için oldukça fakirdi. sandeviclerden de somonlu sandeviç siparisi verdik, tam bir hayal kırıklığıydı sadece ekmeğini yiyip çıktık. i̇lk gelişimdi ve sanırım son gelişim oldu.

ambiyans inanılmaz keyif verici. kahveleri taze ve lezzetli. çalışanlar çok anlayışlı ve güler yüzlü. gayet hoş bir mekan, sakince kitap okuyabilir ya da sevdiklerinizle tatlı sohbetler edebilirsiniz.

düzgün bir kahvesi ve huzurlu bir ortamı var. çalışanlar gayet kibar. genel olarak sevdiğim bir yer. sadece tuvaletleri çok dar ve mekanda genel olarak bir sıkışıklık var.

hem kütüphane hem kafe olan çok tatlı akaretlerde köşede kalan minik kafe fiyat olarak bir iki tık aşağılara göre pahalı fakat keyifli bir yer

hafta sonunu bırakın, hafta içi gündüz vakti bile zor yer bulabileceğiniz leş mekân. 

hafta içi bilgisayarımızla çalışmak istediğimizde bize iki küçük masayı bile vermeyip orta yerde iki notebook dışında bir şeyin sığamayacağı masaya oturttular ve çalıştığımız için de yaklaşık 3 saate yakın oturduk, kahve ve çay içmemizden rahatsız oldular belli ki, tam kalkacağımız vakitlerde dışarıda bilgisayar açmaya izin vermediklerini, bize iltimas gösterdiklerini ve içeriye almak istediklerini belirttiler. bunu dediği anda dışarıda 2-3 ayrı masa notebook'unu açmış, çalışıyordu, ayrıca burada bilgisayarla çalışabilirsiniz şeklinde kendileri masayı ayarlamışlardı. özetle, dışarıda bir masada 3 saat, sadece kahve ve çay alarak geçiştirmemizden rahatsız oldular. ayrıca mekân da o kadar tıkış tıkış ki, herkes çevremizden geçtiği için hiç rahat edemedik. bu yaşadığımız tatsız olay bir yana, çalışanların hiçbirini beğenmedim, akaretler'de ünlü bir kitap kafe'ye yakışmayacak şekilde kaba, konuşmayı bilmeyen saygısız tiplerdi. 

sürekli tıklım tıklım, rahat oturamıyorsunuz. dış mekânda saatlerce boş olan yere rezerv diye kimseyi oturtmamaları, yorumlardan da okuduğum kadarıyla insanların yerini değiştirmeleri, fiyatların yüksek oluşu, müşteriye göre davranış sergilemeleri; biz bu şekilde çirkin muamele görürken, sürekli omletinde kusur bulan hanımefendi için pervane olmuşlardı. sakın buraya gidip çayımı, kahvemi alıp kitap okuyayım falan demeyin, dayak yiyerek kovulabilirsiniz. verebilsem "sıfır" verirdim, maalesef "bir" vermek zorundayım.

eskiden haftada bir öğlen yemekleri için tercih ettiğimiz bir mekandı. ancak son 1 yıldır hayli bozuldu. i̇lk iki olumsuz deneyimim yediğim yemeğin dokunması ile başladı. sonuncusu ise yanlış gelen yemeği yiyememem üzerine kendi ilk istediğim siparişi getirip 2 yemek fiyatı birden almaları oldu. mekan ortam olarak keyifli olduğu halde o günden beri kahve içmeye dahi gitmeyi tercih etmiyorum.

arkadaşlarımla ders çalışmak amacıyla civarda bulunan en yüksek puanlı kitap konseptli kafe olduğu için gittik ve oturduğumuz büyük masadan sanırım ders çalışacak gibi durduğumuz ve bizden onlara “yeterli” hesap çıkmayacağını düşündükleri için daha küçük bir masaya geçmemiz istendi bir çay ve kahve istedik ki tatları kötüydü. ve civar kafelerden pahalıydı. kahve ve çay da kendilerini memnun etmemiş olacak ki adisyonu resmen masaya fırlattılar. kendilerine konsept değişikliğini tavsiye ediyorum. konseptlerinin getirilerini farkında değillerse diğer aynı konseptli kafeleri incelemelerinde fayda var.

4.5 puanının olmasına kanıp gittiğimiz kitap kafe ama güya kitap kafe üç kez masa değiştirmemiz istendi en son onlar kovmadan hesap ödeyip kalktık. bir daha gideceğimizi sanmıyorum.

minoa gerçekten en sevdiğim mekanlardan bir tanesi. akaretler bu kadar yoğun olmadan önce buradalardı. yemekleri harika ve çok lezzetli. i̇çkileri keza öyle. ekip çok ilgili ve sıcakkanlı. atmosferi keyifli ve heyecan verici. çok kalabalık olmadığı müddetçe sürekli gitmeyi tercih ettiğim bir yer. kitap seçenekleri fazla. yurtdışından kitap tedarik edilmesi sebebiyle uluslararası yayın seçeneği çok fazla. yani yemek olsun içki olsun kitap olsun harika. daha ne isteyelim iyi ki var minoa :)

ortam olarak çok güzel. bu konseptte mekanlar çoğalsa keşke. sinema, sanat, müzik alanlarında pek çok i̇ngilizce kitabın olması olayı çok güzel. kitaplara bakarken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. bunun dışında yemek-içecek konusunda maalesef aynı şeyi söyleyemeyeceğim. bir kere tiramisu denedim, başka bir sefer de ben ıhlamur sipariş ettim, arkadaşım da filtre kahve söyledi fakat hepsi kötüydü. o açıdan hiç menum kalmadım. mutfağı düzelse çok sık gideceğim bir yer olurdu...

çalışanları oldukça cana yakındı, mekanın iç dekorasyonu insanı kendinden geçiriyor. ders çalışmak için gayet uygundu ve kahveler oldukça lezzetliydi.

i̇nsanlar bu dönemde parasıyla rezil olmaya bayılıyor. çantadan çıkan suyun hesabını sordular ve bizzat sahibiyle samimiyetsiz bir konuşma geçti aramızda. arkadaşımla yemek söylememize rağmen sahibinin ‘buradan kar etmemiz lazım. burası bir işletme’ sözleriyle karşılaştık. i̇yi de ben yine de su soylemeyebilirdim oraya gelip (?) tartışma çıkınca da hesap almadılar bizden olsun kafasıyla. parasını ödeyip bir daha da gitmedim oraya. odemek istemesi de ayrı ayıp ne munasebet sonucta olay para değil tutum.

birkac senedir cok severek gittigim, ozellikle ders calismak icin siklikla ugradigim bir mekandi. sanirim zamanla populerlestikce mekandaki tutum da degismis. arkadasimla yemek yemeye gitmistik, gun icerisinde cok su ictigim icin her zaman yanimda su tasirim, yemek ortasinda susayinca kendi suyumu cikardim ve cirkin bi tutumla karsilastim. calisanlardan biri masamiza geldi ve suyu kaldirmami buna iznim olmadigini soyledi. su, insanin en temel ihtiyacidir yani ve yanimda olmasa zaten mekandan temin ederdim ama yanimda oldugu halde neden oradan aliyim. bu kadar kar amaciyla gozu kararmis mekanlar beni fazlasiyla itiyor acikcasi. o gunden sonra tekrar benzeri bir olayi bizzat mekanin sahibinin kendisi ile yasayinca bir daha da ugramadim.

çalışmak için gitmeyin, kültürü olmayan bir kafe.