43 yıllık i̇stanbulluyum hayatımda ilk defa köşkeroğlu'ne gittim eşimle beraber. tatlılarını daha çok satın alan biriyim.kebapkonusunda tutucuyumdur, ünlü yerlere pek gitmem. kısaca şunu söyleyeyim eti, lahmacunu 10 numara ama geri kalan her şey berbat.
bir içli köfte geldi içi yağı herşeyi donmuş. adana kebapla birlirte hepkebaptabanını içinde hem de yanında gelen pide kayış gibi olmuş sanırım hafta sonundan kalmış. et bıçağı ile bile kesmek mümkün değil, yeni kauçuk türü olmuş. arapların olduğu masalara ince kabaran taş fırın lavaşlar gidiyor, sana kauçuk pide geliyor.
yemek sonrası gelen çaylar buzlu çay. tuvaletlerde kağıt bitmiş, elin ıslak çıkıyorsun, garsona söylüyorsun. o masandaki tabakları alırken yanından geçen ve 3 tane çorba taşıyan çocuğa "ula git tuvaletlere kağıt koy" diye çemkiriyor. çocukta diyor ki 'ne kağıdı lan, yarın sabah yarın sabah" diye gülerek gidiyor. bir an düşünüyorum iyi ki öyle dedi yoksa o çorba dağıtan ellerle tuvaleti temizleyip kağıt taktıktan sonra başka hangi yemekleri servis edecek.
garsonlar zaten başka bir boyuttalar, paralel bir evrende yaşıyorlar. bir soruyorsun taş gibi bakıyorlar. sanki tarih öğrentmeni bunlar akşama kadar cilali taş devrinden başlayıp yakın tarihe kadar ders anlatmışlar da çenelerini açacak dermanları yok.
üzerine para verseler bir daha gitmem. türkiye'de çok para kazanan bir mekan önce işine olan saygısını sonra da kalitesini kaybediyor bu net.