bursa garaj kebap - biz neredeyse hemen hemen her hafta sonu iskender yeriz. esim bursali ve bursa'da da birkaç mekanda da yedik. esim babasi bizi bursa garaj kebap salonuna götürdü. çok ünlüdür dedi. eski bir mekan ve kaldirimin üzerine konulmus bir masaydi. neyse çok ünlüymüs dedik oturduk. masa oynuyor, sandalyeler oynuyor. zar zor sigdik, oturduk, iskenderler geldi, porsiyonlar ufakti, garson birden üzerine tereyagini boca etti. tanrim naptiniz dedim. iskenderler üzerinde yüzüyordu. babasi buranin özelligi budur, böyle yenir, yemeden yorum yapma dedi. zorla yedim ama içime oturdu. sirayi ilk o zaman tattim ve sevmedim. istanbul'da da arkadaslar sizi yeni açilan bir yer var, esin bursali'dir bilir dedi ve bizi levent'teki yerine götürdü. tüh dedim yani gene geldik. ön yargili gittim. bahçesi güzeldi. garsona siparis ederken tereyag koymamasini söyledim ama ne yazik ki bendeniz etraftaki bu ünlüleri kesfetmekle mesgul olurken kendisi bir anda kaybolmustu. mekan kalabalikti ve garson birden ortadan yok oldu. hadi neyse dedim ortami bozmiyim. isletmeyi bu konuda uyarmadim çünkü onlarin tereyagini bol bol dökerler, zaten tarzlari bu. ben çok seçicigimdir, hele yagli yiyeceklere karsi böyle tabagimi didik didik ederim. aslinda konu sadece tereyagi degil, iskenderin etlerinde de yagli kisimlar vardi. tek tek biçakla ayikladim. esim dedi ki sansina sana yukardan kesmisler yagli kisimlari gelmis. bilmiyorum benim disimda digerleri mutluydu. belkide bu nedenle seviliyordur ancak benim damak tadima uymuyordu. sira da güzel degildi. konsantre meyve suyu gibiydi.