i̇nsanların verdikleri puanlar arasında bu kadar uçurum olması tuhaf ve 5 puan verenlerle aynı yere mi gittim merak ediyorum gerçekten. her şeyden önce burada vereceğiniz parayla istanbulun birçok yerinde denize nazırkahvaltıyapabilirsiniz. peki o halde salaş ve sirinligiyle anılan bi yere neden bu parayı veresiniz? i̇çeride otursaniz havasız ve soğuk, dışarıda masaya hiçbir şey sığmıyor. hoş, sığsa ne olacak? domatesi ikiye bölüp menemene koymuşlar, üstelik biberler de zehir gibi acı. yumurtası bile biberin acısından nasibini almış, göz yaşartıyor. kahvaltılıklar hiç öyle menüde gösterildiği gibi değil. yahu kahvaltıya 60 lira isteyen mekanda, bayat beyaz ekmek getirilir mi? hiç olmadı zahmet edip kızartırsın öyle getirirsin, yok! "menemenin içindeki biberler çok acı, yiyemedik. kaldirabilirsiniz" deyince dürüst arkadaş "zaten daha pisirirken mutfak biber gazı atılmış gibiydi, götürmeyelim dedim ama.." diye geveledi lafı. bu iş böyle olmaz dostlarım. işletmeciliğin de bir adabı var. yeri geldiğinde bir tebessüm tüm kusurları affettirir ama ben menüdeki sınırsız çayı ikram edecek bir çalışan bile bulamadiktan sonra, ne yapayım kahvaltısını. hak etmediğim parayı kazanmaktan korktuğum gibi, hak etmeyen şeye fazla para vermekten de korkarım. korktuğum şey burada başıma geldi. başkasının başına gelmesin. i̇yi günler.