üsküdar'a iniyorum tekneden, ne yesem diye düşünüyorum... çarşıda yürürken zomato'yu açıp yakınımdaki restoranları puanına göre sıralıyorum, neredeyse hepsini denemisim diye düşünürken öz bolu çarpıyor gözüme, hiç gelmemisim. haritaya tiklayip yerine bakıyorum, çok yakınındayım.. köşede birine soruyorum restoranı çünkü senelerdir buradan geçerim görmemişim gizli bir yerdedir diye düşünüyorum. i̇lerle, hemen solda... evet senelerdir buradan gecerim ve burayı atlamışım ! garsonlar güler yüzlü, buyur edip menüyü hemen getiriyorlar. yemekleri görmek istiyorum. tezgah başında ustalar var, hemen yemekleri saymaya başlıyorlar. paça çorbasını daha önce denememiştim, bir tabağa görmem için çıkarıyor aşçı. çorbanin görüntüsü pek iç açıcı değil ama önceki deneyimlerinden lezzetle görüntünün pek alakası olmadığını biliyorum. paça çorbam geliyor. bu çorba az soylenmiyormus çünkü içinde kemikli ve sinirli büyük bir parça et var. ayrıca masaya ılık gelip beni biraz hayal kırıklığına uğratıyor. i̇lik kısımlarını pek yemeden suyuna ekmek doğrayıp yiyorum, çorbaya hep ekmek doğrarım, çocukluğumdan beri. sonrasında ise zomato'daki yorumlara bakarak soğan yahnisi söylüyorum. bol etli, yeşil biber ve arpacık soğanlı bir yahni bu. bizim memlekette (kırklareli) buna papaz yahnisi derler. bu restoranda da ayni annenim yaptığı gibi yapmışlar, bol tuzlu ve yeşil biberli. tabi benim annem daha sulu yapıyor, ekmek dograyalim diye. sogan yahnisiyle az pilav söylemiştim, pilav da biraz yağlı. doktor da bana tuzlu ver yağlı yeme demişti, yerken hatırlıyorum,iyiolmadı bu. sonrasında da incir uyutma öneriyor garson. i̇ncirli muhllebi üstüne bol ceviz. bunu karadeniz lokantalarindan bilip severek yerim. kuru inciri muhallebide uyutup üstüne ceviz ezmesi örtmüşler yorgan gibi. çayı pekiyideğildi, umarım hep böyle kötü bir çay servis edilmiyordur.
bu restoran temiz, güler yüzlü. eksikleri var fakat sevdiğim bir yer oldu, yemekte doyasıya et tadı var. tekrar geleceğim.