balık restoranlarında artık inandığım bir görüş var; bir mekan ne kadar nezih ve havalıysa, balıkları o kadar sıradan oluyor. sunumlarının havalı olması ise balıkların lezzetini etkilemiyor. belki bu teoriyi şu fikre bağlayabiliriz: bir balık soğuk depolarda ne kadar çok beklerse, lezzeti de o denli azalır. tabi bu durum aslında bazı balıklar için geçerli değildir. özellikle de özel yöntemlerle bekletilmiş somonlar için. ancak diğer çoğu balık türü için bu durum geçerlidir. bir de dondurucudan çıkarıp hızlandırılmış olarak çözüldüğünde tadı tuhaflaşır. balık çözüldükten sonra tekrar dondurucuya atılamayacağı için bazı pahalı balıklar talep olmadan çözülmezler. ya da o gün tüketim fazla olduysa, dondurucudan yeni balıklar çıkarılıp hızlı bir şekilde çözülerek servise yetiştirilir. büyük restoranlar -çoğu tersini söylese de- bu şekilde çalışmakta, ilk gelen ürün en son tüketilmekte, balık azaldığında ise soğuk balıklar çıkarılıp servise hazırlanmaktadır. yediğiniz balıklar geçen yıldan kalma bile olabilir. küçük balıkçılar ise balığı günlük alır, ne varsa onu sunar müşterisine. yani "o balık yok" deme lüksüne sahiptirler. mavi balık da (eski adıyla mavi yeşil), kapısında vale çılgınlığı yaşanan bu büyük ve havalı balık restoranlarından biri. bu nedenle kırmızı et için tercih ettiğim nezih restoranları, eğer yanımda özel misafirlerim yoksa balıkta kesinlikle tercih etmiyorum. mavi balık da bu kategoride yer alıyor...