tablo şu; ayaklarınız neredeyse suya değiyor, üzerinizdeki tavan tamamen açılıyor ve güneş sizinle, bayağı dışarıdasınız yani… önünüzde ortaköy cami‘si ve boğaz köprüsü tüm hatları ile duruyor. arka tarafınız ise yeşillik. çimenler ve ağaçlar… çimenlerin ötesi; dev gibi bir sur duvarı sizi şehirden ayıran. müzikler fevkalade. kokteyller enfes… cennet’in bir köşesi sanki.
kendinize ödül mü vermek istiyorsunuz. alın sevgilinizi, gelin buraya. mümkünse yemek yiyin. haydi olmadı iki kokteyl için lütfen. sizi hayatın o koşturmasından luxury kurgular ile uzaklaştıracak, ama kasıntısı ile sıkmayacak son derece keyif alacağınız birkaç saat armağan edin kendinize. hani final cümlelerini şimdiden söyledim ki heyecan olsun diye…
özetle; burası hızla gelip karnınızı doyuracağınız bir mekan değil. burası, enfes kokteyller ile doya doya boğaz manzarasının tadını çıkarırken, uzun soluklu nefisyemekleryiyerek müthiş bir haz alacağınız bir mekan. o sebeple gittiğinizde zamanını kısa tutmayın. uzun uzun tadını çıkarın.