la petite maison

dil balığı sufle adı altında 175 tl'ye fish&chips satan, kalamarımızı kfc'yi bile solda sıfır bırakacak kadar kızartıp berbat eden, içkileri sulandıran, esnaf lokantası zihniyetiyle doldurabildiği kadar masayı küçücük bir alana sığdıran, rezalet bir mekan yapmayı başarmışlar. nişantaşı'ndaki restoranlarında yemekler güzel olmasa da ambiyans çok keyifliydi ve herşeye rağmen gidiliyordu. londra'dakini ise hiç sormayın, burası onun yanında mcdonalds bile sayılamaz. kısacası berbat bir yemeğe ve sıfır ambiyansa kişi başı 250-300 tl verme kötülüğünü kendinize yapmayın. yan komşusu zuma'ya gidin, yemek ve ambiyansın tadını çıkarın, paranızla rezil olmayın.

nişantaşından sonra burası azcık hayal kırıklığı gibi avm de olduğunuzu çok net hissediyorsunuz. servisin biraz ağır işlediğini söylemem gerek. garsonlarla göz teması kurmak zor. bi çok kere gittiğim için olumlu ve olumsuz yanları var diyebilirim. öncelikle hemen hemen tüm yemek ve tatlılar lezzetli ancak porsiyonlar gerçekten küçük. tam net hangi günler olduğunu bilmesemde 2 kez canlı müziğe denk geldim buda güzel. en azından tatlı kahve yapmak için bi gidin derim

masa restorant gibi gurultulu, insan kalitesi dusuk, burnu havada personel.. vb bu tarz negatif seylerden uzak bir yer. deniz mahsulleri tavsiye ederim her konuda makarna veya direk servis olarak basarililar. fettuccine alfredonun kremasicokyogundu. genel burayi ziyaret eden kitle alt katta 18-30 ust katta 30-50.

doğum günüm için tercih ettim ve çok memnun kaldım. burrata istanbulun en iyisi!! risotto daha iyisini yedim ama ortam, sakinlik bize guzel bir aksam yasatti. servis ve ilgi de iyiydi.tek eksi; kocaman olan pastamin dilimlerinin ikiye bolunupcokkucuk bi sekilde getirilmesiydi? cidden ilk defa boyle bisey gordukcokkabaydi, zaten pastayi orada birakma niyetindeydik ama getirdikleri dilim o kadar komikti ki pastamizin %10’unu falan yedik anca galiba...?‍♀️?‍♀️

aksam saatlerinde arkadaslarimizla once birer kahve icip yemek yemege devam etmek uzere gittik. ilk gittigimizde kahvelerimizi giriste cafe tarzi olan yerde ictik. yemege baslamadan once iceri gecerken garson pesimizden kostu ve bombos olan salon icin rezervasyon durumuna bakmasi gerektigini soyledi. bizden once yukari cikti ve ilgili kisiye hayir demesini istedigi mimiklerle yerimiz var mi dedi. sonra bizim sinirlendigimizi farkeden yetkili kisi yanimiza gelerek sizi buraya alalim dedi. sonrasinda salonda maks 5 masa doldu. salonun tamami neredeyse tum aksam bostu cunku hafta iciydi. garson yemek siparisi verirken porsiyonlarimizcokkucuk diyip durdu surekli. garsonlarin tavri haric yemeklerin lezzeti gayet iyiydi ama bu tarzda bir yere gelip sadece bir kadeh spritze 110₺ odeyip totade iki kisi yaklasik 550₺ odeyip bu tavircokrahatsiz edici.

i̇stanbul’da profiterol yiyebileceğiniz en iyi mekanlardan biri.çok başarılılar yanında fıstıklı dondurma ile servis ediliyor. fiyatı ortalama fiyata göre biraz fazla ama porsiyonu çok olduğu için 2 kişi rahatça yiyebilirsiniz.

sadece kahve içeceğimiz için alt katında oturduk zaten 1 latte içince servis hızlı oluyor ona bir yorum yapamadım. üst katı çok zevkli ve keyifli gözüküyor denenebilir.

asiri vasat bir yer... istinye park da yemek yiyecekcokdaha kaliteli yerler var. maalesef sef iyi degil..... karidesli risotto yedim. berbatti. 3 yasinda cocugun elinden cikmis gibi.... fois gras denedim. havalimanindan aldigim fois gras lar daha kaliteli :(

istinyepark’a tasindigindan beri elestirip yine de gitmeye devam ettigim bir mekan... favori yemegim ordek but ve baslangiclardan kinoa saltasi ( salatayi denemediyseniz hemmeen gitmenizi oneriyorum! ). nisantasindayken yemeklerin lezzeticokdaha farkliydi, ozellikle ordek...
yinede aksamlari ust kat, ozellikle disarisi, keyifli. arkadas grubuyla gidilebilecek bir mekan. alisveris merkezinde olmasinin avantaji ogle yemekleri oldu. alisverisinizi yaptiktan sonra kalabaliktan uzakta, canli ferah bir mekanda yemeginizi yiyorsunuz.

dipnot: kesinlikle onerdigim o kinoa salatasi biraz minik? kalabalik giderseniz iki tane soyleyin ?

o devasa muhteşem yapının alt katındaki yerleri kapanınca son gününe gidip hüzünlü bir yemek yedik ve mekan kapandı. önüne karanfil bıraktık her gün gidip mum yaktık neyseki sonra istinye park denilen avm'de açıldığını duyduk ve ziyarete gittik. başlangıç olarak yine dana karpaçyo alacaktık ama garson arkadaş bize levrek karpaçyoyu önerince iyi tamam dedik sevmedim alan'a yedirdim. daha sonra şef bize burrata gönderdi nedenini tam anlamadım ama sonra aklıma ne kadar tatlı, narin ve güleryüzlü bir insan olduğum geldi. izgara patlıcan, mozzarella ve karidesli sıcak başlangıçla devam ettik çok iyiydi üzerindeki pesto sosla birlikte dilimizdeki papillalar bu tadı coşkuyla kutladı. ana yemek olarak risotto ve kuzu pirzola aldık. risottoyu pirinç lapasına benzetip burda elit kişiliğimden ödün vermek istemiyorum ama cidden ishal olunca yediğim o tutsuz yemeğe benziyordu:d kuzu pirzola ise vegan olma düşüncemden beni bir kez daha uzaklaştırdı! ortam önceki atmosferi gibi sakin ve huzurlu değil bir kaç kere denedik ama eskisi gibi olmuyor. yine de eski günlerin anısına tam puan verip gidiyorum...

londra’daki favori restoranlarımdan biri olan la petite maison i̇stanbul’da açıldığında çok heycanlanmış ancak nişantaşı’ndaki yerinde -yemeklerin ve servisin başarılı olmasına rağmen- çok uzun süre dayanamayacağını daha ilk gidişimde anlamıştım. restoranın i̇stinye park’a taşınması ile ortam kesinlikle daha çok hareketlenmiş. üst tarafın dekorasyonu harika olmuş. yemekler yine çok başarılı, sadece kuşkonmaz benim için sınıfta kaldı.

giden tüm arkadaşlarımın genel yorumu olarak yemekleri vasat olduğunu duyup uzun bir süre gitmedim.taaaki bir perşembe akşamı karnımız geç saate acıkınca kız arkadaşım ve ailesiyle gitme kararı aldık.birde ne görelim perşembe akşamı canlı müzik varmış çok mutlu oldum. yakınlarda canlı müzik yapan ve kaliteili bir mekan yok doğrusu. şarkılar yarı türkçe yarı yabancı çalıyor ama söyleyen bayan arkadaşımızın sesi oldukça güzel. çok aç olmadığımız için bir kaç atıştırmalık,tatlı ve şarap söledik. i̇ki kadeh blush şarap 100 tl idi. atıştırmalıklardanda salatarı ve beef tartar söledik. kino salatası çok başarılıydı fakat kasede getiriyorlar yani porsiyonu oldukça ufak diyebilirim. tatlılarından favorim diyebileceğim ve istanbulda bundan iyisini yemediğim creme brulee tam fransızlar gibi yapmışlar. tam not yani. beef tartar ise ortalamanın biraz altındaydı malesef çok sulu ve sosuda biraz ekşimsiydi. biraz servisi yavaş garsonla göz kontağı kurabilmek için epey efor sarf etim neyseki karşı masamda oturan arkadaşım bu eforumu görücek olucakki garsona benim için iki kere el etti sağolsun. onu dışında birdahakine ana yemeklerini yemeğe gelmeyi çok istiyorum.

hersey harikaydi, serviscokiyiydi, yemeklercoklezzetliydi. klasina yakisir insan kalitesiyle bize guzel bir aksam yasatti. kaliteli canli muzik ve ambiansi ile keyif aldirdi

la petite maison, istinye park taki yeni yerine tasindigindan bericokpopuler, hakettigi dolulugu yasiyor ama gel gör ki nisantasindaki subede( kapandi) defalarca yedikten ve her seferinde memnun ayriliktan sonra istinye park subesi lezzet anlaminda beni hayal kirikligina ugratti.
baslangic olarak gelen burratacokortalamaydi, bayilmadim,cokdaha iyilerini yedikten sonra hayal kirikligi oldu. ana yemek olarak gelen antrikotcokiyi pisirilmisti ama etin kalitesini begenmedim sinirli bir etti, yine hayal kirikligi oldu. ana yemek olarak gelen deniz mahsullu makarna lezzetliydi, levrek fileto kotu degildi amacoksiradan bir lezzetti. tatli olarak creme brulee denedim ama onu da begenmedim,yinecoksiradan buldum.
kapanan nisantasi subesi icin yorumlarimi okursaniz 5 puan verdigimi ve anlata anlata bitiremedigimi goreceksiniz ama bu yeni sube lezzet anlaminda yanindan gecemez. calisanlar ve servis sorunsuz, kapanan armani restaurantincoksevdigimiz calisanlari yine her zamanki gibi guleryuzlu ve yardimci ama lezzetler bir daha gitmemi saglayacak boyutta degil. cheflerinin degistigine ve mutfak ekibinde sorun olduguna eminim, dilerim acilen bu durumu duzeltirler.

yemekleri gayet güzel, mekanın atmosferi de hoş, özellikle somonu tavsiye. fotoğraflarda yer almıyor ama tavuk - yine lezzetli olmakla beraber - çok kötü bir sunumla geliyor. tabağın ortasında yapayalnız bir tavukcuk :( ama benim favorim kesinlikle tatlıları. sırf güzel tatlıları için burayı sık sık tercih edeceğim kesin. creme brulee'si de oldukça şahane ama en güzel tatlı da profiterol, i̇stanbul'da yediğim en iyi profiterollerden kesinlikle. antep fıstıklı dondurma ile gelmesi de bonus, en sevdiğim dondurma çeşidi olur kendisi :)