kandilli balıkçısı suna abla


savaş
4
4 yıl önce
kandilli
kalamarı, favası, karides güveci ve daha birbirinden güzel meze ve balıklarıyla huzurlu ve sıcak bir mekan. bunlara eşsiz manzara da eklenince keyif katlanıyor :) gidilesi, tecrübe edilesi, balıkları ve mezeleri tadılası yer ;)
0
buse
4
4 yıl önce
kandilli
konumundan ve salaş olmasından dolayı çok keyifli ve güzel bir mekan. mezeleri ile kızartma balıkları çok lezzetli. kalabalık arkadaş grubu ile de keyifli vakit geçirilebilir. özellikle akşamüstü hava kararmadan mekanın tadını çıkarmak gerekiyor.
0
idil
4
4 yıl önce
kandilli
yeşil salatası çok güzel yağı çok ama çok fazla olmakla beraber. levrek ızgara yedim biraz kuru geldi. karides de yavandı. dışarıda oturursanız manzara çok güzel, tam boğazın kıyısında zaten. genel olarak güzel ama bu tat ve salaş ortama fiyatlar faiş kaçıyor. doğru dürüst bir şey yemeseniz bile kişi başı en az 100 tl.
0
evrimcimen
2
4 yıl önce
kandilli
fiyatlar arttikca lezzet dusuyor. cok sevdigim bir mekanin boylece siradanlasmasini izlemek cok uzucu. ne eski samimiligi kaldi ne de eski tadi.
0
büşra
4
4 yıl önce
kandilli
eskiden... çok eskiden giderdik o zaman salaş ama bir nezihliği vardı... çıtır çıtır taze balığı deniz kenarında yiyebileceğin nadir yerlerdendi... zaman içinde bozdu... bizde gitmeyi bıraktık... puanlamayıda en son gittiğim zamana göre yaptım
0
serpil
4 yıl önce
kandilli
cok gereksiz pahali verdigi kucucuk porsiyonlarla 1 fava 1 salata 1 patlican ezmesi 1 kalamar ve 1 ufacik karides guvecin fiyati 80 tl. ilgisiz alakasiz denk grlirsen siparis verebillecegin garsonlar standart lezzetle bu mekan sadece guzel bir bogaz manzarasina sahip yoksa gidip vakit ve para kaybetmeye degmez...
0
cemre
4
4 yıl önce
kandilli
hamsi, levrek yerim ve genelde öğlen otururum. meze konusunda fikrim yok. ama baliklar hani ozel degil, alip evdede yapabileceğiniz siradan uslupta. allahtan temiz. ve deniz ayaklarinizin altinda. calisanlar da rahatsiz etmeyen cinsten.
0
birotteau
2
4 yıl önce
kandilli
yan duran masalar, hep mesgul garsonlar, heryerdeki mezeler, ortalama lezzet. fiyat ortalamanin uzeri, lacivert’in bir tik alti. acikcasi ben burayi anlayamadim, sevenlerine saygi duyuyorum, ama cok cok daha guzel mekanlar var bu sehirde.
0
derya
3
4 yıl önce
kandilli
fazla abartiliyor. guzel bir manzarasi var evet deniz kenarinda bir masaya denk gelebilmisseniz. ama onun disinda yiyeceginiz seyler standart bir duzgun balik restoranindan farksiz. calisanlarin davranislari kendi keyiflerince. her gittigimde farkli bir deneyim yasiyorum. biz abarttikca onlarda fiyata yansitiyor. artik gitmeme karari aldim.
0
aylin
2
4 yıl önce
kandilli
bu kadar salas bir balik restoranina gore fiyatlar yuksek, yemekler yeterince lezzetli degil, yeri guzel ancak hakkini vermiyo, servisi iyi degil
0
yesempatik
4
4 yıl önce
kandilli
kandilli i̇skelesi'nin yanıbaşında, boğaz manzaralı bir balıkçı.. ağırlıklı olarak tavada kızartıyorlar balıkları. hamsi tava, istavrit tava, tekir, mezgit.. meze çeşidi az ama tattığım fava ile patlıcan ezme gerçekten başarılıydı. kalamar tava orta hallice. i̇stavrit tava da güzel ama favorim hamsi tava oldu. kılçıkları ayıklanmış hamsiler çıtır çıtır pek güzel gitti. salata tazecik ve oldukça büyük. en sonunda güveçte helva ile seansı kapatıyoruz. üst katın boğaz manzarasına karşı çayımı yudumluyorum. havalar ısınsa, denize sıfır kısmında oturup yemek yesem diye düşünüyorum. personeli güleryüzlü buldum. artan balıkları ve salatayı biz teklif etmeden paket yapalım mı diye sordular. hazır edip masamıza koydular. kandilli'ye gidildiğinde denemekte fayda var.
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
kandilli
dostlarla yaptığım sohbetlerde, zaman zaman benzer bir soru cümlesiyle karşılaşıyorum: “alp, şöyle salaş, yemekleri güzel, manzarası fena olmayan, fiyatları iyi bir yer önersene bize…?”

bu aslında “her genç kızın rüyası” galiba…herkes güler yüzlü hizmet, lezzetli yemek, ihtişamlı bir manzara, el yakmayacak fiyatlar istiyor hayatta. yaşadığımız şehirde bunu sunan lokantaların sayısı malesef çok az. avrupa’nın en pahalı lokantaları bile i̇stanbul’daki ortalama bazı restaurantların fiyatlarıyla boy ölçüşemiyor.

bu şehirde hayat ne yazık ki çok pahalı; buna karşın talep çok yüksek ve doğal olarak bazı işletmelerde şımarıklık had safhada. fabrikasyon ve ticari yaklaşımlarıyla hem size verdikleri hizmeti aceleye getiriyorlar, hem de “bebeğim bir haftadan önce arayıp rezervasyon yaptırmazsan bizde yemek yiyemezsin” tavrıyla karşılaşıyorsunuz. üstelik yemekler de öyle pek matah değil. 

rezervasyon konusuyla ilgili bir parantez: american psycho’nun bir sahnesinde kahramanımız (christian bale), manhattan’ın en popüler mekanlarından birini telefonla arayıp o günün akşam yemeği için rezervasyon yaptırmak ister. karşıdan cevap yerine gevrek kahkahalar gelir. o kadar imkansız bir şeydir ki adamın istediği, yönetmen böyle kafkaesk bir üslupla vermek istemiştir cevabı. demek istediğim, bizim şehrimizde de zaman zaman buna yakın tavırlar sergilenmektedir rezervasyon yaptırmak istediğimizde.

ve tahmin edersiniz ki bendeniz bundan nefret eden bir adamım.

her neyse, biz konumuza dönelim. yukardaki soruya cevap verirken sözkonusu anadolu yakası ise i̇smet baba ve suna’nın yeri gibi mekanları öneriyorum genelde. buralarda fiyat/performans bana kalırsa çok çok iyi. i̇yi bir lokantada olması gereken her şey de mevcut. bu sebepten, bu yazıyı suna’nın yeri’ne ayırdım.

i̇lk ne zaman gittim, anımsayamıyorum, rahmetli babam çok severdi burayı. onbeş sene mi, yirmi sene mi önce, bilemiyorum. yılda dört-beş defa, bazen öğlenleri uğrar, manzaraya bakarak demlenirim suna’nın yeri’nde.

kısaca özetlemek gerekirse,

mekanı bulmak hayli kolay. sahilden kandilli i̇skelesi’ne gelmeniz yeterli, lokantayı iskelenin iki yanına konuşlanmış vaziyette bekliyor bulursunuz karşınızda. birinci köprü tarafından geliyorsanız beylerbeyi’nden dümdüz devam edin, yok ikiden ulaşmaya çalışıyorsanız, kavacık sapağının ordan anadolu hisarı istikametine girip aşağı inin ve kandilli’ye ulaşın. bu kadar basit.

otopark hizmeti mevcut ve sıkıntısız. i̇skelenin oraya girdiğiniz vakit arabanızı oradaki görevlilere bırakabilirsiniz. dışardan bakıldığında park yeri yokmuş gibi görünse de çok iyi çözümlemişler bu meseleyi.

mekan ilk başlarda iskeleyi karşınıza aldığınızda soldaydı diye hatırlıyorum, ama uzun süredir sağ tarafta da hizmet veriyor. baharda ve yaz aylarında açık kısımlarında keyifle oturabilirsiniz, fakat önemli bir mesele ciddi şekilde rüzgar alabiliyor olması. bunun özel bir zamanı var mı bilemiyorum, ama bazen iskele ile yandaki yalının arasındaki koridordan şiddetli rüzgar esebiliyor.

tahta masalar bembeyaz, pırıl pırıl örtülerle örtülmüş, her daim müşterileri bekliyor suna’nın yeri’nde. mekanın darlığından ötürü masaların birbirine yakın olma durumu var, fakat bu konuda yapılabilecek bir şey yok. gülü seven dikenine katlanır neticede.

garsonlar son derecede tecrübeli ve insan sarrafı tipler. sizin ne istediğinizi gayet iyi anlayıp çok iyi bir zamanlamayla yapıyorlar sevisi. en baştan beri bu böyleydi.

manzara müthiş. doğru masaya oturduysanız boğaz’ın üzerinde gibi hissediyorsunuz kendinizi. ağzınızda dağılan o güzelim yemekleri yerken boğaz’a bakmak, iskelenin yanından oltayla balık avlayan çocuları izlemek ayrı bir keyif. ara ara denize girenler de olmuyor değil. tahmin edersiniz ki, bunlar yunus balıklarına yakın yüzme yeteneğine sahip mahalle çocukları.

kışın geldiyseniz kapalı kısmında oturabilirsiniz, ama benden söylemesi, istenen manzarayı görebileceğiniz masa sayısı hayli kısıtlı.

yemeklere gelince, gavurların değişiyle “schlicht und einfach”… basit ve sade bir menü var ve başarının sırrı bence burada. kafa karıştıran cinsten, onlarca yemekten oluşmuyor size sunduğu güzellikler.

burada mutlaka bol rokalı, yeşillikli bir salata yemelisiniz sevgili dostlar. üzerine peynir rendelenmiş olsa iyi olur. i̇nsanın damağı bayram ediyor önünüze geldiğinde bile. bu salata o kadar güzel ki, insan hiç bitmesin istiyor.

bunun yanında mekanın enfes, ağızda dağılan favasından da mutlaka sipariş etmenizi öneririm. nadir bulunan lezzetlerden birisi de bu.

patlıcan salatasında da közün tadı iyice hissediliyor. yutulduktan bile ağızda bıraktığı tad unutulmaz. bunu da tavsiye diyorum.

sıcak olarak kalamar, midye tava, tereyağında karides söylenebilir. üçü de insanın damağına bayram ettirecek cinsten, lakin benim favorim kalamar. çok güzel yapıyorlar, adeta lokum gibi diyebilirim.

balık olarak çeşit çeşit farklı mevsim balıkları yedim ben burada, ama en son gittiğimde yaptıkları gümüş tava gibi bir lezzete neredeyse hiçbir balıkçıda rast gelmedim. varsa ortaya söyleyin, tadını çıkartın.

mekanın en büyük problemi caminin burunun dibinde olmasından ötürü içki ruhsatı alamıyor olması, fakat demokrasilerde çare tükenmeyeceğini belirterek bu mevzuya nokta koymak isterim.

hülasa-i kelam, her kim ucuz, yemekleri güzel, manzarası şahane bir balıkçı arıyorsa kentimizde, hiç çekinmeden soluğu kandilli suna’nı yeri’nde alabilir. tüm beklentileri karşılanacaktır burada.

ayrıca sevgili dostlar, insan böyle mekanlara gelip gözlerini boğaz dikmeyecekse, ne halt etmeye bu şehirde yaşıyordur, onu da sorgulamak lazım.

suna’nın yeri

adres: kandilli i̇skele cad. no: 17 kandilli mh.

telefon: 0 216 3323241


-----07 jun, 2013-----

dostlarla yaptigim sohbetlerde, zaman zaman benzer bir soru cümlesiyle karsilasiyorum: "alp, söyle salas, yemekleri güzel, manzarasi fena olmayan, fiyatlari iyi bir yer önersene bize...?"



bu aslinda "her genç kizin rüyasi" galiba...herkes güler yüzlü hizmet, lezzetli yemek, ihtisamli bir manzara, el yakmayacak fiyatlar istiyor hayatta. yasadigimiz sehirde bunu sunan lokantalarin sayisi malesef çok az. avrupa'nin en pahali lokantalari bile istanbul'daki ortalama bazi restaurantlarin fiyatlariyla boy ölçüsemiyor.


bu sehirde hayat ne yazik ki çok pahali; buna karsin talep çok yüksek ve dogal olarak bazi isletmelerde simariklik had safhada. fabrikasyon ve ticari yaklasimlariyla hem size verdikleri hizmeti aceleye getiriyorlar, hem de "bebegim bir haftadan önce arayip rezervasyon yaptirmazsan bizde yemek yiyemezsin" tavriyla karsilasiyorsunuz. üstelik yemekler de öyle pek matah degil.


rezervasyon konusuyla ilgili bir parantez: american psycho'nun bir sahnesinde kahramanimiz (christian bale), manhattan'in en popüler mekanlarindan birini telefonla arayip o günün aksam yemegi için rezervasyon yaptirmak ister. karsidan cevap yerine gevrek kahkahalar gelir. o kadar imkansiz bir seydir ki adamin istedigi, yönetmen böyle kafkaesk bir üslupla vermek istemistir cevabi. demek istedigim, bizim sehrimizde de zaman zaman buna yakin tavirlar sergilenmektedir rezervasyon yaptirmak istedigimizde.


ve tahmin edersiniz ki bendeniz bundan nefret eden bir adamim.




her neyse, biz konumuza dönelim. yukardaki soruya cevap verirken sözkonusu anadolu yakasi ise ismet baba ve suna'nin yeri gibi mekanlari öneriyorum genelde. buralarda fiyat/performans bana kalirsa çok çok iyi. iyi bir lokantada olmasi gereken her sey de mevcut. bu sebepten, bu yaziyi suna'nin yeri'ne ayirdim.



ilk ne zaman gittim, animsayamiyorum, rahmetli babam çok severdi burayi. onbes sene mi, yirmi sene mi önce, bilemiyorum. yilda dört-bes defa, bazen öglenleri ugrar, manzaraya bakarak demlenirim suna'nin yeri'nde.


kisaca özetlemek gerekirse,


1.mekani bulmak hayli kolay. sahilden kandilli iskelesi'ne gelmeniz yeterli, lokantayi iskelenin iki yanina konuslanmis vaziyette bekliyor bulursunuz karsinizda. birinci köprü tarafindan geliyorsaniz beylerbeyi'nden dümdüz devam edin, yok ikiden ulasmaya çalisiyorsaniz, kavacik sapaginin ordan anadolu hisari istikametine girip asagi inin ve kandilli'ye ulasin. bu kadar basit.
2.otopark hizmeti mevcut ve sikintisiz. iskelenin oraya girdiginiz vakit arabanizi oradaki görevlilere birakabilirsiniz. disardan bakildiginda park yeri yokmus gibi görünse de çok iyi çözümlemisler bu meseleyi.
3.mekan ilk baslarda iskeleyi karsiniza aldiginizda soldaydi diye hatirliyorum, ama uzun süredir sag tarafta da hizmet veriyor. baharda ve yaz aylarinda açik kisimlarinda keyifle oturabilirsiniz, fakat önemli bir mesele ciddi sekilde rüzgar alabiliyor olmasi. bunun özel bir zamani var mi bilemiyorum, ama bazen iskele ile yandaki yalinin arasindaki koridordan siddetli rüzgar esebiliyor.
4.tahta masalar bembeyaz, piril piril örtülerle örtülmüs, her daim müsterileri bekliyor suna'nin yeri'nde. mekanin darligindan ötürü masalarin birbirine yakin olma durumu var, fakat bu konuda yapilabilecek bir sey yok. gülü seven dikenine katlanir neticede.
5.garsonlar son derecede tecrübeli ve insan sarrafi tipler. sizin ne istediginizi gayet iyi anlayip çok iyi bir zamanlamayla yapiyorlar sevisi. en bastan beri bu böyleydi.
6.manzara müthis. dogru masaya oturduysaniz bogaz'in üzerinde gibi hissediyorsunuz kendinizi. agzinizda dagilan o güzelim yemekleri yerken bogaz'a bakmak, iskelenin yanindan oltayla balik avlayan çoculari izlemek ayri bir keyif. ara ara denize girenler de olmuyor degil. tahmin edersiniz ki, bunlar yunus baliklarina yakin yüzme yetenegine sahip mahalle çocuklari.
7.kisin geldiyseniz kapali kisminda oturabilirsiniz, ama benden söylemesi, istenen manzarayi görebileceginiz masa sayisi hayli kisitli.
8.yemeklere gelince, gavurlarin degisiyle "schlicht und einfach"... basit ve sade bir menü var ve basarinin sirri bence burada. kafa karistiran cinsten, onlarca yemekten olusmuyor size sundugu güzellikler.
9.burada mutlaka bol rokali, yesillikli bir salata yemelisiniz sevgili dostlar. üzerine peynir rendelenmis olsa iyi olur. insanin damagi bayram ediyor önünüze geldiginde bile. bu salata o kadar güzel ki, insan hiç bitmesin istiyor.
10.bunun yaninda mekanin enfes, agizda dagilan favasindan da mutlaka siparis etmenizi öneririm. nadir bulunan lezzetlerden birisi de bu.
11.patlican salatasinda da közün tadi iyice hissediliyor. yutulduktan bile agizda biraktigi tad unutulmaz. bunu da tavsiye diyorum.
12.sicak olarak kalamar, midye tava, tereyaginda karides söylenebilir. üçü de insanin damagina bayram ettirecek cinsten, lakin benim favorim kalamar. çok güzel yapiyorlar, adeta lokum gibi diyebilirim.
13.balik olarak çesit çesit farkli mevsim baliklari yedim ben burada, ama en son gittigimde yaptiklari gümüs tava gibi bir lezzete neredeyse hiçbir balikçida rast gelmedim. varsa ortaya söyleyin, tadini çikartin.
14.mekanin en büyük problemi caminin burunun dibinde olmasindan ötürü içki ruhsati alamiyor olmasi, fakat demokrasilerde çare tükenmeyecegini belirterek bu mevzuya nokta koymak isterim.

hülasa-i kelam, her kim ucuz, yemekleri güzel, manzarasi sahane bir balikçi ariyorsa kentimizde, hiç çekinmeden solugu kandilli suna'ni yeri'nde alabilir. tüm beklentileri karsilanacaktir burada.


ayrica sevgili dostlar, insan böyle mekanlara gelip gözlerini bogaz dikmeyecekse, ne halt etmeye bu sehirde yasiyordur, onu da sorgulamak lazim.

http://lokantalarim.blogspot.com/2012/09/kandilli-sunann-yeri.html
0
mert
4
4 yıl önce
kandilli
kendinizi ege'de bir sahil kasabasında hissettiğiniz, salaş ama temiz bir mekan, meze çeşitliliği az olsa da lezzetliydi. çok kalabalık olduğundan servis bazen yavaş olabiliyor. alkolün ülkemizdeki pahalılığından sebep burada da alkolde dolaylı bir pahalılık vardı denebilir, yiyecek ve mezelerin fiyatları ise makul sayılır.
akşam üstü iş çıkışı gidilip sohbet ve yemek için ideal bir yer
0
pınar
4
4 yıl önce
kandilli
bogaz'da gitmekten en cok keyif aldigim mekan. hele isin ucunda bir de oglen rakisi varsa degmeyin keyfime:) ben yedigim kadariyla menude cok farkli urunlere rastlamadim var olanlar hep tanidik. bu demek degil ki kotu elbette guzel, lezzetli. bir de guzel manzara eklenince mezeye, kavuna, peynire, baliga, rakiya i̇stanbul cok daha guzel oluyor. serefe!

0
herkes
4
4 yıl önce
kandilli
haftaiçi hava soğuk olmasına rağmen rağbet vardı..salaş bi balıkcı..bu 3.gelişim..içerde aman aman bi manzara yok ama hava iyi olduğu günlerde dışarının manzarası çok güzel..patlıcan ezmesi,favası,salatası çok güzeldi..ızgara ahtapotta öyle..epeydir hamsi yememiştim hamsi tava çok çok başarılı..alkolü abartmazsanız 100tl ye çıkmanız mümkün..ilgi alaka güzel..
0
oturum aç
hesap oluştur