1850'li yılların bursa'sında yaygın olan kuzu çevirme ve tandır işini yapan yerlerden biri de mehmet efendi'nin lokantasıdır. oğlu i̇skender bey, işi farklılaştırıp rakiplerden sıyrılmak ister. etin kemik ve sinirlerini ayıklayan, üstüne de etleri taktığı şişi yere yatay değil de dikey olarak pişirmeye başlayan i̇skender efendi'nin namı tüm şehirde yayılır. pideyi salçalı sos ile ıslatıp, üzerine ince ince dilimlediği etleri yerleştirip, tereyağını döküp, yanına da yoğurdu iliştirince, bugün hepimizin bildiği iskender kebap ortaya çıkar.
bu kebabın orijinali için bursa'lara gitme lüksü olmayan bendeniz, çok sevdiğim bir dostum partnerliğinde etiler'deki uludağ kebapçısı'nı ziyaret ettim. mekanın kurucuları vaktiyle bursa'daki meşhur cemal ve cemil usta ile yakınlık kurmuş ve onların avrupa yakasındaki bayiliğini almış. zamanlar ustalar vefat edip ikili ilişkiler kalmayınca yola bağımsız olarak devam etmişler.
buranın ağır topu olan etibol uludağ kebabı, bizim de tercihimiz oldu. (i̇sim tescilinden dolayı iskender kebap adını kullanamıyorlar.) kebaptaki etin, ataşehir'deki cemal & cemil usta'dan bir tık zayıf olduğunu düşünüyorum. buna karşın buradaki servis, ataşehir'deki asık suratlı personelden kesinlikle çok daha başarılı. ataşehir'de etler kalın kesiliyor ve bonfile yermiş gibi his veriyor. burada ise ince kesim ve daha döner formatına yakınlar. yanında içtiğimiz kendi yapımları şıra lezzetliydi. kaymaklı kemalpaşa tatlısı ise bizi tatmin etmedi.
etiler uludağ kebapçısı'nda fiyatlar yüksek ama sizi memnun etmeden de göndermiyorlar. mesela ekstra yoğurt ve közlenmiş yeşil biber istediğimizde bolca getirildi ve hesaba ekleme yapılmadı. ayrıca porsiyondaki et miktarı yüksek, dolayısıyla ete doymadım demiyorsunuz. kapasitemizin üzerinde yemiş olmamıza rağmenyemeksonrası rahatsızlık hissetmedik. yolunuzu mutlaka düşürün diyemem ama etiler'de zincir kafelere nazaran daha iyi bir alternatif.